Kültür & San'at & Zanaat
(Bu sayfa en son 23 Temmuz 2004 tarihinde güncellenmiştir.)

                                                                  

 Ünye'miz
Osmanlı mozayiğinin en güzel örneklerinden birini oluşturan
insan kaynaşımını tüm canlılığı ve içtenliğiyle yaşayan şirin bir yerleşim
birimidir. Gürcüler, Lâzlar ve Çerkezler başta olmak üzere Türk şemsiyesi
altına alabileceğimiz farklı boylar bu yörede uzun yıllar kaynaşarak
anavatanda bir Ünyeli ayrıcalığını özenle sergileyebilmişlerdir.
Cumhuriyetten
evvel ticaret ve san'at işleri kâmilen
Rumlar'ın ve Ermeniler'in elinde idi.
Bilindiği üzere
Osmanlılar döneminde gayri müslimler savaşa alınmazlardı.

                

Osmanlı Devleti'nin son zamanlarına doğru Rum ve Ermeni ustaların yanında
Türk çocuklarını da çırak olarak görmekteyiz.
Taşçılık, marangozluk, doğramacılık,
bakırcılık, debağat, tuğla ve kiremitçilik, çömlekçilik, kunduracılık, terzilik,
çapulacılık velhasıl bütün san'atlara kezalik bu iki unsur hâkimdi.

Cumhuriyetten evvel yalnız bir ip ve halat desteğiyle bir iki debağhane
ve çömlek fırını vardı. Şimdi Türk gençlerinin elinde büyük, küçük altı debağhane ile tuğla fırını
ve dört tane desti, bardak ve saire gibi envani türabiye imal eden fırın ve bunlar da müessislerden başka atide birer müessis ve san'atkâr olmaya namzet müteaddit müstahdem vardır.

Taşçı, betoncu, marangoz, doğramacı, terzi, kunduracı ve çapulacı
ustalarımız kâmilleri Türk'tür. San'at işlerinde köylülerimizin şükrana değer mesailerini de
unutmamak lâzım gelir. Birçok köylümüz giyeceği iç çamaşırlarını kendi öz istihsalâtı olan
ketenden ve dış elbiselerini de koyun ve keçi yünlerinden işlemek ve basit el tezgâhlarında
dokumak suretiyle temin ederler. Bunlardan başka ufak mikyasta gene el âletleriyle
kilim de
dokurlar. Kasabadaki kadınlarımızın bir çoğu da
peştamal imalâtında çok ileri gitmiştir.

                                   

FOLKLORİK KÜLTÜRÜMÜZ

Her yörenin doğa koşulları ile coğrafî konumu o yöre halkının gizemli dünyasının
figürlerini folklorik özelliklerinde ve bilhassa halk oyunları, giysileri, kilim ve halıları,
töre ve âdetleri, düğün ve eğlence günleri gelenekleri ve halk türkülerinde abartmasız yansıtır. Bölgemizin şartları da oyun karakterlerinin sergilenmesine ve düğünlerde tüm renkâlem canlılığını ortaya koymasına imkân hazırlamaktadır. Ünye'mizin halk oyunları bir uzman gözü ve deneyimiyle tam olarak etüd edilemediği için oyunların karakter yapısı hakkında tam bir bilgiye sahip değiliz.

g0220090.WMF (52664 bytes)      g0220092.WMF (63820 bytes)

Ünye'mizde bilinen halk oyunları şunlardır :

                                                                      a) Kırbaç Horonu (Hudayda)
                                                                      b) Kürtali Oyunu
                                                                      c) Gürcü Horonu
                                                                      ç) Metelik Oyunu

        

Çalgı olarak zurna ve bağlama yaygındır.
Zurna genellikle erik ağacından, kısmen de armut ve kayın ağacı odunundan yapılır.
Bağlama ise genellikle gürgen, erik, kestane ve dut ağacı odunundan yapılmaktadır.

ÜNYE'DE FOLKLÖR
Makale : Yüksel ŞEN
(Haftalık ÇAĞRI Gazetesi'nin Yıl : 11, Sayı : 453, 03.04.1987 tarihli nüshasında yayımlandı.)

            Ünyeliler son derece neş'eli ve eğlenceyi seven kimselerdir. Burada icra edilen düğün merasimleri oldukça renkli geçer; halk çeşitli oyunlarla millî benliğimizi dile getirir. Bilhassa bayramlarda yapılan gösteriler, halkın büyük takdirlerine mazhar olur.

            Hele, güncel yorgunluklarını gidermek üzere mesire yerlerimize koşan kent sakinlerinin burada düzenledikleri şölenleri görmek insana bir hayal âlemi yaşatır. Bu şölenler, sadece şehir sakinleri tarafından izlenmez; taşradan güzel memleketimizi görmeye gelenler tarafından da benimsenir ve zevkle temaşa edilir.

Şekerci Ahmet EREN'in Eşi ve Kızkardeşi
Seher ve Mahizer (Mayizar) Eren

Nebiha Suyabatmaz Fot. Arşivi

            Ünye'de çeşitli musiki cemiyetleri ve mahallî saz sanatçıları vardır. Bu cemiyetin değerli topluluğunu veya mahallî sanatçılarımızın herhangi bir derdini, denize yönelik yemyeşil çam ağaçlarının dibinde, mızrabını sazının tellerine dokundururken dinlemelisiniz. O tatlı nâğmeler, o hazin türküler gökyüzünün engin maviliklerine dağılıp giderken, insan kendisini yeryüzünün Cennet'inde sanır.

            Ünye folklör yönünden güzel Anadolu'muzun zengin bölgelerinden biridir. Köylerimizde kadınlı erkekli oynanan ve adına ZAMAK denen bir oyun çeşidi vardır ki, sazlı sözlü icra edilir ve modern dansı andırır, bu da şehrimizin sosyal alanda ne kadar ileride olduğunun en güzel kanıtıdır.  Burada söylenen her türkünün bir hikâyesi vardır. Terennüm edilen her söz derin bir manâ saklar.

Ünye Lisesi/Kars Folklor Ekibi - 1972

     
Folklor Hocası Selman ACAR ve M. Ufuk MİSTEPE

 

            Türk Milleti'nin tarihsel süreçteki sevincini, duygularını, gizemli iç dünyasını,
acılarını, doğasını, yaşam biçimini, coğrafyasını, ahlâk ve töresini giysilerinde yansıttığı
folklorik zenginliğini yakından izleyebilmek gibi sosyal bir sevinci yaşamış olmanın
verdiği hazla Ünye Lisesi IV - A sınıfında Kimya dersi öğretmenimiz
Selman ACAR
eğitiminde
Artvin, Elâzığ ve Gaziantep folklorunu teneffüs etmek imkânını buldum.

 

Elâzığ Folklor Ekibi (Barbaşı Ünyeli Ahmet Erkan BİRBEN ve M. Ufuk MİSTEPE)


Fatih Eğitim Enstitüsü'nün Açılışının 10. Yıldönümü - Trabzon/1973 (Nemlizade Konağı)

Nemlizade Konağı

 

            Lise yıllarında almış olduğum folklorik eğitime ait birikimimi
Trabzon Fatih Eğitim Enstitüsü'nün kuruluş yıldönümünde yapılan kutlamalarda
sergilemek üzere Elâzığ Folklor Ekibi'ni kurarak değerlendirdim.

 

Gaziantep Folklor Ekibi/Ünye Lisesi - 1971


Hasan Bıçakçı, Refik Korkmaz, M. Ufuk Mistepe
 

Ünye'de bulunduğum gençlik yıllarımda (1965 - 1972) folklor eğitimi aldığım hocalarım
maalesef yöresel halk oyunlarımızı bilmediklerinden Ünye Folklor Ekibi olarak
farklı yörelere ait (Gaziantep, Kars, Elâzığ, Trabzon ve Sivas) oyunları
sergilemek zorunda kalmıştık. Aradan geçen yıllar içerisinde
bu eksikliği kapatma yönünde çalışmalar yapılması ve netice alınacağı umudundayım!

 

Kars-Gaziantep-Elâzığ Folklor Ekipleri/Ünye - 1972

 

ÇÖMLEKÇİLİK SANATI

Ünye çevresindeki toprakların çoğu çömlek, kiremit ve tuğla yapılmasına çok elverişlidir.
Çömlek imalinde hammadde olarak kullanılan cimil çamurunun
Ayanikola ve Çamlık dolaylarında bulunuşu bu sanatın
Burunucu ve Çömlekçi Mahalleleri'nde gelişmesine âmil olmuştur.

Çömlekçi Başustası (Daşçı) Hüseyin MİSTEPE

Ünye, tarihte şarap imal eden yerleşim birimlerinin başında gelmesi nedeniyle
bu sanatın çevrede çok yaygın bir hale gelmesine neden olmuştur.
Gerek Bizanslılar ve gerekse Osmanlılar zamanında Ünye'de yapılan çömlekler
Karadeniz şehirlerinde büyük bir şöhrete ulaşmıştır. Şarapların saklanması için yapılan
büyük çaptaki küpler zaman zaman ele geçmektedir.


Geniş bilgi için Çömlekçilik Sayfasını ziyaret edebilirsiniz.


Zaman Tünelimde Ünye
Bilgin HASDEMİR
Temmuz 2003
7. sh.


Rahmetli Bedri Aabim,

"ÜNYE İLE DÜNYA'YI DARTMIŞLAR,

ÜNYE 250 GRAM AVUR GELMİŞ." derdi.

İnanmadım dartdım. Bedri Abim haklu çıktı.

BİZE İNANMAYAN VARSA, DARTABİLÜR...
 

TABAKLIK VE AYAKKABI SANAYİİ

Bir zamanlar Köprübaşı Mevkii'nde pek çok tabakhaneler vardı.
Kesilen büyükbaş ve küçükbaş hayvanların derileri bu tabakhanelerde işlenir ve
ayakkabı sanayimizin hammaddesi yerli kösele, sahtiyan, yağlı vidala, meşin gibi deri türleri
üretilirdi. Manda derilerinden
kösele, inek derisinden vidala, koyun derisinden meşin,
sahtiyan keçi derisinden de
glase imal edilirdi. En büyük tabakhaneler Hasan Ürer ve
Necati Vidinli'ye aitti. Sonradan bu iki tabakhane birleşerek, Ürer lâstik Ayakkabı Fabrikası
haline dönüştürüldü. Bu meslekte isim yapmış diğer işverenler de Tabak Şükrü,
Tabak Basri, Tabak Rasih, Tabak Muhlis ve Taş Hasan'dı. Orta Cadde'de ve
Suluhan Geçidi'nin çevresinde de ayakkabı imalâtçıları toplanmıştı.

             

Şehrin bu kesimine
Çapulacılar Arastası denirdi. O dönemde çok rağbet gören, arz ve talep
durumu yüksek olan çivili ve dikişli çapulalar, terlik ve sandaletler, mes ve
aceskiler
(
sapık da denir) bu arastada yapılırdı. Deriler ayrıca çarık yapımında da kullanılırdı.
Köylerde yaşayan dar gelirli hemşehrilerimiz çok ucuz olması nedeniyle çarık giymeye özen
gösterirdi. Çarıkçılar Sokağı'nın isim yapmış esnafları da Çarıkçı Hasan, Çarıkçı Abdullah ve
Çarıkçı Hayri diye ünlenir.
Kunduracılarımız da mesleklerinin doruğuna ulaşmış mahir
sanatkârlarımızdı. Şehrin muhtelif yerlerinde dağılmış işyerlerinde Ünye kibar muhitinin
beğenisini kazanan ve İstanbul sosyetesinin giydiği tarzda, nefis potinler, bay - bayan
iskarpinleri yaparlardı. İsim yapmış ustalar rahmetli Ahmet Kalfa ile Burhan Yazgan,
Reşit Coşkun, Hüseyin Hüsnü, Gemicioğlu Yaşar, Saadet Ustanın Ömer
ve Kambur Abdullah Usta olarak bilinirdi.

Ünye'de Çapulacılık

Çayırezmezler'in İşyerinde Hüseyin MİSTEPE

Gerek kunduracı gerekse çapulacı dükkânlarının önünden geçerken, kulaklarınız örslerde
ve diz demirlerinde döğülüp inceltilen deriler üzerine indirilen çekiç ve
muşta sesleriyle inlerdi.
Hele ağaç çivi ile
çapula yapan ustaların çekiç nakaratları, hiç ama hiç unutulacak gibi değildi.
Dikişli yapılan çapulaya
çevirme de denirdi. Bazı ustalar da çocuklar için atkılı ve tokalı sandalet
dikerdi. Bir kısım ustalar glase deriden  sapık veya aceski denen çok zarif
körüklü çizmeler
dikerlerdi. Bu tür çizmeler külot pantalon üzerine giyilir ve giyen kişi efevari bir görünüm
kazanırdı. Atölyelerde çalışanlar işbölümü içerisinde kimi kesicilik yapar, kimisi diker,
kimi kalıplar, kimi perdah yapar, kimi çivi doğrultur ve ip mumlardı.

ÜNYE'DE BAKIRCILIK

Ünye'de bakır döğmeciliğinin Türkler'in ellerine geçmesi iki yüz seneyi bulmaktadır.
Azınlıkların Ünye'yi yavaş yavaş terk etmelerinden sonra bütün el sanatları ve bakır döğmeciliği
Türk ustalarına kalmıştır.
Bakırcılar Arastası olarak bilinen cadde ikiyüz sene önce Ünye'nin en
kalabalık ve ticarî alanda en canlı caddesiymiş. Tamamen Rumlar'ın elinde bulunan bu
caddede bakır eşyaların yanında başka ticarî mallar da satılırmış.
Rumların zamanında
bakırcılık pek ileride olmasına rağmen bu san'at için bir motor kurulmamıştı.

                

Eski ustaların torunları veya çırakları bugün aynı üne sahiptirler.
El işi olarak yapılan
kazanlar, çeşitli boylardaki tencereler, ibrik ve güğümlerin
İstanbul, Ankara ve Adapazarı'na toptan satışı yapılmaktadır. Bakırı tabaka halinde satın
alan dükkân sahipleri, kendi imalâthanelerinde bu tabakaları döğerek türlü şekillerde
kazan, tencere,
ibrik ve güğüm haline getirip Ünye ve ilçe dışındaki halka satışa
çıkarırlar. Türk halkının itibar etmemesi neticesi sıvama makinelerinde artık bakır
eşyaları yapılmamaktadır. Kalayın pahalanması, alüminyum fabrikalarının
kurulması neticesinde bakırdan yapılan kapkacaklar alüminyumdan yapılmaya başlanmış
ve bakır işçiliği önemli ölçüde önem ve ağırlığını yitirmiştir.

     

İPLİKÇİLİK, HALICILIK ve DOKUMACILIK

İmar Gazi Ali tarafından Ünye'ye getirilen ipçilik mesleğinin tarihi 1700'lü yıllara dayanmaktadır
ve bugüne babadan oğula gelen bu meslek maddî yönden tatmin etmemesine rağmen,
imalâthane sayısı sekizdir. İpin hammaddesi olan
kendir, Amasya'nın Gümüşhacıköy
ve Samsun'un Vezirköprü ilçelerinden temin edilmektedir.

Mahizer (Mayizar) Hanım ve Bedia (10 Yaşında) - 06.04.1943

Foto İpek - Beyazıt Yeniçeriler Cad. No. 125 - Nebiha Suyabatmaz Fotoğraf Arşivi

Ham kendir maddesi alınır ve bir
ağaca asılır. 1.5 m'lik bir ağaç ele alınarak dövülür ve bu vesile ile
hasılanmış (temizlenmiş)
olur. Sonra 3 m boyunda bir sırığa bağlanır. 35 m boyunda, 3 m eninde, 4 m yüksekliğindeki
bir baraka içerisinde imalâtı başlar. Bele takılan
pastara ve omza takılan yılarga ile sırık
kaldırılır. Çırak takım olan
çıkrık ve sandarayı demir elinden çevirmek şartıyla imal edilmeye
başlanır. Bir çengele takılır ve bütünleşme başlar. Bir
keçi kılı çöpürüyle perdah verilir.
Daha sonra 5 - 6 saat kurumaya bırakılır.
Dörtlü olan takım yine çıkrık ile 27'li bir büküm olur ve satışa sunulur.

               

Dört çeşit ip imal edilmektedir.

                                                                             1. Çuval ağzı kırnapı
                                                                            
2. At urganı
                                                                            
3. Hayvan yuları
                                                                            
4. Sicim

Halıcılık denildiğinde İnkur'a bağlı mahalleler ve çevre köyleri akla gelmektedir.
İnkur Belediyesi kurduğu tezgâhlarla halıcılık alanında önemli ilerlemeler kaydetmiştir.
İyi kalitede Hereke halıları dokunulmaktadır. Ünye Halk Eğitim Merkezi'nin katkıları da
burada kaydedilmeğe değerdir.
Orta halli aileler eskimiş giysilerini ya da kumaş
artıklarını şerit halinde keser, bunları birbirine eklemek suretiyle şehirdeki kilim
dokuyucularına
kaşanik tabir edilen nefis kilimler yaptırırlardı. Şimdilerde bu tür kilimler
büyük kentlerde görkemli halı mağazalarının vitrinlerinde antika diye teşhir ediliyor.

İlçemizde imal edilen ipler, genelde çevre il ve ilçelere gönderilmektedir.
İp hammaddesine dayalı el sanatlarından biri de parça veya eskimiş giyim eşyaları kırpıklarının
şerit halinde kesilerek yumak haline getirilmiş kumaş veya bezlerden dokunan
kilimleridir.
Eskiden pek rağbet edilen bu
dokuma kilimlere artık pek rağbet edilmediğinden, ilçede
eskiden yapımına sıkça rastlanan bu dokuma tezgâhları azalmıştır. Bu sebeple dağınık
olarak önemli sayılmayacak ölçüde tezgâh faaliyetine devam etmektedir.

Dokumacılık dalında uğraş veren aileler, ürettikleri peştemal, çarşaf, çorap, fanila ve bel bağlarını Çarşamba günleri Büyük Cami'nin yanı başında eski ayakkabı tamircilerinin ve çeşitli sergilerin bulunduğu mahalde, önlerine yayıp teşhir etmek suretiyle satışa arz ederlerdi.

Ünye'de Yegâne Yerli Mallarını Sürmek Hususunda
Çalışan Gündoğdu Mağazası Sahibi Baha Bey

Fotoğraf : Ahmet Hüseyin (Şen)
Yegâne Yerli Malı Satan Hasan Bey'in Ticârethanesi

Fotoğraf : Ahmet Hüseyin (Şen)

SEPETÇİLİK VE SÜPÜRGECİLİK

         

Ünye'nin bilhassa Göbü, Göbünalcı Köyü'nün Gocuklu Mahallesi'nde
köy halkı civarlardaki ormanlardan toplamış oldukları yabani fındık dallarından çeşitli
boylarda
sepetler, heyler yaparak ilçenin ve çeşitli yerleşim birimlerinin ihtiyacını
karşılarlar. Mısır bitkisiyle birlikte ekilen
süpürgelik bitkisinin tohumları olgunlaştıktan
sonra Ünye pazarlarında satışa çıkarılmaktadır. Göbü ve Göbünalcı köylüleri tarafından
yapılan
süpürgeler köylünün fındıktan sonra en önemli geçim kaynağıdır.

GARŞULUKLU GONUŞMALAR
Zaman Tünelimde Ünye
Bilgin HASDEMİR
Temmuz 2003 - (Sh. 105 - 107)

              

1. - Ahretlik, n'aapiin gı urda?
    - Baççeye Avrupa kemresi dökiim, hemşürem.
8. - Söyle bakiim, ne şikayetin var?
    - Doktur Bey, dışarı çıkma derdim var. Bazen dıkıl dıgıl olii, dişin kesmez; bazen su gibi olii, goy bardaa iç...
2. - Ünye'ye hergün tayyare seferleri başliimuş...
    - Yok, öllüyün körü.
9. - Ne zaman kirez yesem, garnım arii. Acuk kirez yedim, öliim...
    - Eee, hemşürem, madem biliidun götüyün huyunu, niye içtin yahninin suyunu?...
3 - Haççe Abuma gidip, özür diliyelim gı.
   - Nasibetsiz, nasibetsiz gonuşma.
10 - Hasan, senin içün şööle şiile dii...
    - Götümü yesin u benim...
4 - Anşa İngem, yarın yufga açmıya yardım etçek.
   - Andır galsın, unun yardımı.
11 - Anaa! Memed, baa vurdu...
    - Davun çıksın eline!
5 - Ana, gı... Ba, çökelee yımırta gırsan ya...
   - Yavruum... Anan gurban olsun boklu tomanıyan.
12 - Bak gı, bak... Hatçe nası oynii?..
    - Tööbe, tööbe.. Utanmii daa, dibek gibi götünen gıvırtmıya...
6 - İsiini gızdudum, artuk ba bi guruş borç vermii...
   - Ee, bıldır yedüün hurmalar, gışın dübürüyün dırmalar.
13 - Memed'in gardaşını taniin mu?
      - Aman uzak dur, undan! Osuruunan çekiş eder u...
7 - A bu ba dii ki...
   - Fışgusunu garuşdumasın!
14 - Osman'a bak, zor yürii...
      - Ey gidi günler... Esgiden, denizin dibinde, şeyinin ucunda tendürük gibi döniidu..

 

Altın Küpe

Denizbükü Mevkiinde Bulundu
Ünye'de Bastırılan Para

İlhanlı Hükümdarı Muhammed Han (Hicri 738)

 

ULAŞILMAZLIĞIN
LİMANI

Martı beyazlığının
Sahile vuran çırpınışları...
Dalgamsı bekleyişlerimin
Unutulmazısın...
Beklentilerimin acısı,
Yüreğimin ufuk ötesi,
Tüten bacaların,
Kürek sessizliğinde
Ulaşılmazlığın limanı,
Sahildeki gizemli koyumun
Ünye'sisin...
               M. Ufuk Mistepe/14.04.2002

Ünye Feneri

 

             DENİZE HASRET

Gözümde bir damla su deniz olup taşıyor,
Çöllerde kalmış gibi yanıyor,
yanıyorum.
Bütün gemicilerin ruhu bende yaşıyor,
Başımdaki gökleri bir deniz sanıyorum.
                       
Ömer Bedrettin Uşaklı

 

          
İsmail Zühdî ve Mustafa Râkım Efendi'lerden Birer Şaheser

ASARKAYA EFSANESI
http://hercules_5.tripod.com/efsaneler/

Bu efsane Ordu'nun Ünye İlçesi'nin Yüceler Köyü'nde gerçekleşmiştir.
Efsaneye göre burada iki tane çoban yaşarmış. Her gün sürüleri alıp otlağa
götürürlermiş. Bir gün çobanlardan biri odun keserken diğeri onun kız olduğunu
anlamış. Daha kendisiyle gelmesini yasaklamış. Daha kendisiyle kız bir daha
gitmemiş. Bir gün pencere önünde nakış işlerken çoban
Hasan'ın kaval sesini
duymuş, ona eşkıyaların saldırdığını anlamış. Köylülere söylemiş
inandıramamış. Ama onun ısrarına dayanamayan köylüler o bölgeye gitmişler,
gerçekten eşkıyaları görmüşler. Onları kayadan aşağıya atmışlar.
Bu kayanın adı bundan sonra
Asarkaya olarak anılmıştır.

ÜNYE'MİZİN HALK TÜRKÜLERİ

http://turkudostlari.net/listele.asp
http://www.turkuler.com/nota/tumliste.asp?harf=&id=&s=0

Türkü Adı

Kaynak & Mahlas

Yöre

Bir Parıltı Yükselir

Ömer Çam

Ünye

Fatsanın Yolları

İsmail Soysal

Ünye

Kesir Bağları

Ziya Satır

Ünye

Ne Durursun Oralarda

Anonim

Ünye

Sürmeli Naciyem

Anonim

Ünye

Şu Benim Ünye'min Suyu

Ozan Kulfani

Ünye

Tüfeğini Omzuna Dakanlar

Recai Güdek

Ünye

Ünye (Çok Eski Tarihlerin)

Hüseyin Özdil

Ünye

Ünye'den Çıktım da Başım Selamet

Fethi Gençalioğlu

Ünye

Yayla Yaylaya Bakar

Fethi Gençalioğlu

Ünye

 

 

YAZDIR

 

Web Siteler Ana Sayfasına  

 Dönmek İçin TIKLAYINIZ