.
ŞİİRDE YAŞAM

(Bu sayfa en son 05 Haziran 2010 tarihinde güncellenmiştir.)

Şâir değilim ama,
Şiir bir mesaj içermeli ve okuyucusuna kısa bir
hikâye ile verilmeli ve bu hikâyeye uygun arka plân resmiyle de
daha bir anlamlı kılınmalı diye düşünüyorum.








Eyy! Medeniyet nörüyon gözyaşı açmazlarında?!!!
Seni affedecek miyiz sandın, yıktıklarınla burada?


Tahta Minareli Câmiin Minaresi (Y. T. 1938)

Fotoğraf : Necmettin ERYILMAZ

Tahta Minareli Câmi/Behramağa Sokak

Fotoğraf : Necmettin ERYILMAZ

TAHTALIM YIKILMADI!
 

Tümtümoğ'un çeneyi dönerken mâzide sessiz,
Anladım ki geçen essahtan bir ömürmüş.

Ve ağlayan, gıcırdayan tahtaların soğuk,
Tahtanbeçlerde serilip, merzuvanlarda pörsürmüş ...

 

Eyy! Medeniyet nörüyon gözyaşı açmazlarında?!!!
Seni affedecek miyiz sandın, yıktıklarınla burada?

Zamanı geri getirebilmekten âciz, bakarken karanlıkta ...

Uruplağa gelir mi sandın, tarihî değerin insanlıkta!

 

Yaşatırken hasreti, yaşamadan ezanî ömrünün ...

Kaldır yeniden, kaldır ki minareni kıyâma,
Bayahta mâkus talihin yeniden gülsün;

Mâzin Tahtalı'nın ufkuna gülümseyişlerle dönsün.
                                       
              M. Ufuk MİSTEPE
                                                            Ankara - 05.09.2004 Pazar 21:45

.

 

280 Sayfalık Aşağıdaki Zile Şiirleri Adlı Kitabın Arka Kapak Yazısı :

Zile doğumlu olmadıkları halde, Zile özlemiyle duygulu şiirler kaleme alan,
Zile sevdalısı dostların şiirlerine yer vermekten de onur duyduk.
Bu kitabın hazırlığında arşivlerindeki Zile ile ilgili şiirleri verme nezaketi gösteren
Mehmet Âli ERDİN, Bekir ALTINDAL, M. Ufuk MİSTEPE, Necmettin ERYILMAZ vb.
emeği geçen dostlara sonsuz teşekkürlerimi belirtmeyi borç bilirim.

Yrd. Doç. Dr. Mehmet YARDIMCI - 2010 İzmir

 

Cahit KÜLEBİ
Adamın Biri adlı şiir kitabındaki Hikâye adlı şiiri
aşk ve yurt sevgisini birlikte veren en güzel şiirlerindendir Külebi'nin.

Ressam Nihat AKYUNAK

60x73 cm Tual Üzerine Yağlıboya

Senin dudakların pembe
Ellerin beyaz
Al tut ellerimi bebek
Tut biraz!

Benim doğduğum köylerde
Ceviz ağaçları yoktu,
Ben bu yüzden serinliğe hasretim
Okşa biraz!

Benim doğduğum köylerde
Buğday tarlaları yoktu,
Dağıt saçlarını bebek
Savur biraz!

Benim doğduğum köyleri
Akşamları eşkıyalar basardı,
Ben bu yüzden yalnızlığı hiç sevmem
Konuş biraz!

Benim doğduğum köylerde
İnsanlar gülmesini bilmezdi
Ben bu yüzden böyle naçar kalmışım
Gül biraz!

Benim doğduğum köylerde
Kuzey rüzgârları eserdi
Hep bu yüzden dudaklarım çatlaktır
Öp biraz!

Sen Türkiye gibi aydınlık ve güzelsin!
Benim doğduğum köyler de güzeldi.
Sen de anlat doğduğun yerleri,

Anlat biraz!

 

 

Mehmet YARDIMCI

"Şiirle Kırk Yıl" adlı törende Zile coşkusunu yudumsatan Zileli kültür elçimiz.

 

.
ÇOCUKLUĞUMUZDA ZİLE

Çocukluğumuzda
Haşhaş tarlaları vardı Zile'de
Evimizin önünden yorgun argın kadınlar geçerdi
Yanakları haşhaş çiçeği gibi mor

Üzümler dökülürdü şınavatlara
Karabüzgüle
Narince
Güzel üzüm
Sabahlara kadar pekmez kaynardı ocaklarda
Kömeler batardı
Kazan dibi sıyırtılırdı parmak parmak
Yanakları al al kızlara


(Yağlıboya Tablo 90X110 İlhan TRAK)

Çocukluğumuzda kiraz seyirleri vardı Zile'de
Şimdi Kiraz Bayramı ya da festival denilen
Gerçek seyir o zamandı
Bütün Zile bağlardaydı semaverleriyle
Bağı olmayan olanınkinde

Kirazın dallarında çocuklar
Kimi kulağına takar allı sarılı
Kimi asma yapardı lâleyden

.
Çocukluğumuzda gezir seyirleri olurdu Zile'de
Bütün şehir kırlara taşardı
Kültür Derneği vardı çocukluğumuzda
Bütün dallarıyla sanatı aşılayan
Esnafı vardı gerçekten esnaf
Her iş kolunun bir çarşısı vardı çocukluğumuzda
Çocukluğumuzda çocukluğumuz vardı.
Yrd. Doç. Dr. Mehmet YARDIMCI

 

ZİLE'YE
Ayşegül Sarısoy ARAN
aysegularan@gmail.com

Zile, her halde seni düşümde gördüm.

Ahşaptan, sıcacık evlerin, geniş yolların

Her mahallende, soğuk akan çeşmelerin

Kaleden esen rüzgarların, bağların

Üzümlerin, pekmezlerin, kirazların

Baldan tatlı meyvelerin vardı.

Zile Bağlarında Dalında Kiraz Keyfi

Zile Belediyesi Fotoğraf Arşivi

Yazlık Aykut Sineması Beyaz Perde Duvarının Görünümü

Fotoğraf : M. Ufuk MİSTEPE - 13.05.2007 15:36

Zile, her halde seni düşümde gördüm.

Yazlık sinemaların, misafir tiyatroların

Panayırların, at yarışların, konserlerin

Mezuniyet gecelerin, baloların

Sokaklarında gülen insanların vardı.

Zile, her halde seni düşümde gördüm.

Hüseyin Gazi'nin tepesinden bağlara

Bir ceylan koşuyordu.

Çay başında kadınlar ellerinde tokuçlar

Renk renk kilimler, kazanlar kaynıyor

Buz gibi suyunda karpuzlar soğuyordu.

Roma Çeşmesi'nde Halı ve Kilim Yıkayan Zileliler

Fotoğraf : Necmettin ERYILMAZ

Zile Bağlarında Kışın Gizemli Beyaz Örtüsü

Fotoğraf : Ahmet TOPÇU

Zile, seni düşümde gördüm.

Karlar yağarken yollarına, buzlar sarkarken çatılardan

Bir alevin ortasında çığlık çığlığa idi çocuklar

Kâbus mu idi, gerçek mi idi?

Geleceğe koşarken heyecanlı yürekler

Bölük bölük bölünsün diyen kara çığlık

Ateşten dilini uzatınca insanlarına

Yangın yerine dönmedi Zile, yangın yeri idi.

Zile seni düşümde gördüm

Fevzi Çakmağın bahçesinde..

Siyami en önde koşuyor taşlar fırlatıyor

Koşun diyordu, öldürün onları,

Kimdi bu Siyami nerden gelmişti Zile'ye?

Niçin insanları öldürtmek istiyordu?

Eylüllere varmadan yangın yeri Zile...

Zile Ayaklanması'nda Âsilerin Yaktığı Kısım
İsyan olmasaydı Zile Türkiye'nin Başkent adayı olacaktı.

Fotoğraf Anıtkabir Kütüphanesi'nden M. Ufuk MİSTEPE tarafından alındı.
Ulusal Savaşta Tokat - Halis ASARKAYA, 1936, 159 sh.

Zileliler'in İstiklâl Harbi'nde
Türk Hava Kuvvetleri'ne Hediye Ettikleri Zile Uçağı

 

Zile seni düşümde gördüm.

Gencecik gönüllerin dağılmış dört bir yana

Bölük bölünenler sana sevdalı

Kara çığırtkanlar yapmış hesaplarını

Bölmez isek bunları;

Savaşlarda bile düşman eli değmemiş ki

Buralara, dağılıp yitip gitmez bir nesil

Kim tutabilir bu çelik bilekli gönülleri?

Olmasa idi tüm bunlar

Şimdi nerelerde olurdun sen Zile?

Geniş bir yaylasın Anadolu'nun  kucağında

Nazlı bir rüzgârın sesi gizli tepelerinde

Her yol ayrımında seni ararken garipler

Mesut olayım gelin evlâtlarım diyen

Bir koca çınarın dinginliğinde, düşlerimde...

Fikret TARHAN'dan Bir Kara Kalem Zile Bağlarında Kış Çalışması

Taliye OBUT (TARHAN) Resim Arşivi

 

Ve Zile'sine sevdalı Âşıkoğlu Necati'nin kiraz kokan dizeleri...

 

Zile Ulu Câmi Minaresi

 

Er Rızk-ı Alallah

24.03.1989 Âşıkoğlu Necati AKYUNAK

            SEVDALI ZİLE'M

Bu şiir, geleneksel Zile Kiraz Festivali'nde ödül kazanmış olup, Zile'nin 03 Temmuz 2002 tarih ve 246 sayılı
ÖZHABER Haftalık Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

Diyar diyar gezdim, hiç eşin yoktur
Şu dünyada bil ki, sevenin çoktur
Senden ayrı kalmak bana zulümdür
Sen benim derdime merhemsin Zile'm.

Güllü bahçelerde öter bülbüller
Yazın müjdecisi beyaz
sümbüller
Sevda çeken bağrı
yanık gönüller
Âşıklar diyârı sevdalı Zile'm.

Yaz gelince başlar kiraz seyiri
Sonbaharda olur gezir seyiri
Sanatkârı çoktur, meşhurdur pîri
Sen benim derdime
merhemsin Zile'm.

                Zillerle süslenir üzüm merkebi
                Patentindir senin
pekmez, leblebi
                Her camiden gelir ezan sesleri
               
Sen benim derdime merhemsin Zile'm.

Ulu Câmi sanki senin mühürün
Bedesten Câmisi asırlık gülün
Açılacak elbet Alaca yolun
Câmilerin çoktur şipşirin Zile'm.

Yaz bahar gelince yemyeşil bağlar
Derin derelerde suların çağlar
Asker yolu bekler, vefalı kızlar
Âşıklar diyârı sevdalı Zile'm.

Ayağında beyaz güllü çoraplar
Bağlarında döner sulu dolaplar
Güzellerin bağlar renkli eşarplar
Sen benim derdime merhemsin Zile'm.

Yâri görüp dinle, kalp atışını
Çoktur güzelleri, esmer sarışını
Kaleden seyrettim gün batışını
Âşıklar diyârı sevdalı Zile'm.

Âşıkoğlu da der sevdan hiç bitmez
Deveci Dağı'nın dumanı gitmez
Bir asır yaşasan tanımak yetmez
Âşıklar diyârı sevdalı Zile'm.
                             Âşıkoğlu Necati AKYUNAK
                                (14.07.1933 - 01.04.2003)

                                                            

                                    GOP LAN MAAMUT!!!
                                                                             (Zile Mahallî Ağzıyla)

                                                   Ciseli bi zabahdı

                                                   Garadini Bağları’nda bıldırın yağan…

                                                   Serinliğinde toplarken zavzu ve kirazları

                                                   Höğme, maviliğinde gülümsemeye çalıştı

                                                   Arasından bulutların…

                                Amedenden bostan yüklü eşek arabası

                                Hızınan geçiverdi nasibini aramaya!

                                Vay anaan babaan gııı!!!

Gennaba da binmiş terekesine arabanın bağele,

Üzerinde fin, deyme gençleri çatlaturcasına…

Gop lan Maamut!

Gediyo görüyon mu?

         Culfalıkda dokunur arapgiri…

         Galevleynen, aynalı çaruğu da bi giyen mi?

         Goşuver gız başoğmaaa!!!

         Ağşama da culuk dolması zebil diyolar…

              Ceviz ağacından kozları silkeleyüp

              Köme yapmak âdeddür Zile’mizde.

              Bahçesinde zarzalak gokusuynan

              Yer sofrasunda toyga çorbası gaşuklamak mı?

              Aboooooooo!!!

              Yime de yanında yat lan…
                                                                        Mahmut Ufuk MİSTEPE
       
                      
                                           25 Mayıs 2003/Ankara 23:12

 

 .
MEMLEKET ZİLE...

Yaşlı Anadolu’nun şu koca yüreğinde,
Kurulmuşsun tahtına, hem de orta yerinde..

Kaim olmamış sende, ne Roma ne Ninova..
Kimlere yuva olmuş bu bereketli ova...

“Aşk ve marifet” devi bilin
Zile’de ecdad,
Kalbi şehitler evi, şahidi bütün serhad..

Bu yurdun ahalisi, ilim ve cihad harcı,
Veliler koymuş...zahir, temeline bu harcı...

Bizans'ın eşiğisin, basıp geçmiş Melik Şah,
Ve küfre korku salmış, burdan olmuş inşirah.

Türk’e yurt kılmış seni takdir sahibi Mevlâ...
Dostlar edinmiş senden; “Kara Şeyh”, “Çeltek Baba”

“Kara Şems”, “Musa Fakih” ve “Muharrem Efendi”...
Sanmasın kimse...ecdad küfrü kılıçla yendi.

Deveci çatık kaşlı bir bilge...pir-i fâni,
Ak sakal tepesinde kucaklar batı yanı.

Bir yanda yorgun, sessiz uzanır
Zile Dağı,
Kirazı, keyfi eşsiz bir yanda üzüm bağı..

Hüseyin Gazi mağrur, oturmuş bak postuna,
Dibinde Esvap Çayı.. var.. su doldur testine.

Tatmadın mı sen...heyhaat ; asma yaprağında bat?
Sen tatlı da istersin;-“Bembeyaz pekmez gelsin.”

Bildim, susadın şimdi, yaktı pekmezin nârı,
Endişe etme sakın, işte “Kepir Pınarı”.

Gezmezsin hiç aç burda, bitmez ehl-i insafı,
Kalmazsın korkma darda, pek cömerttir esnafı..

Hangi kelâm anlatır, dopdolu dörtbin yılı,
Sen sahipsiz değilsin.. Bırak şu öksüz hali.

Sahibin biziz senin, yüzbinlerce
Zileli
Ekmeğinle büyüdük kendimizi bileli.

Ben bir fâni Murad’ım, geldi geçti niceler,
Her nefeste yüreğim şu
Zile’yi heceler...

 Av. Murat KURNAZ - 2002 Zile
Ünver Un ve Gıda San. Tic. A.Ş. Yönetim Kurulu Başkan Vekili
.

 

Sayın Araştırmacı, Yazar Bekir ALTINDAL'ın
makalelerinde, dizeleriyle tanıştığım
Ceyhun Atuf KANSU'nun
"
ZİLE'YE DÜŞTÜ YOLUM" adlı şiirinde Anadolu, Zile'yi yudum yudum
kanarcasına içmenin hazzını yaşayıvermiştim.

 


Ceyhun ATUF KANSU

 

Bir gün Zile'ye düştü yolum,
     Orta çağı yaşar gibi oldum,
.

Çünkü yolları ıraktı kasabaların; pancar yüklü kağnı
15 saat yol alıp tekeri kırılınca, kantara varamadan kar altında kalırdı.

.

"Bir gün baktık, Ceyhun Atuf KANSU Turhal Şeker Fabrikası’na hekim
olarak atanmış, çekmiş gitmiş. Turhal’a gider gitmez Varlık’ta yayımladığı «Zile» adlı şiiri
bana adamıştı. Doğum yerimde beni anımsamasına çok sevinmiştim."

(CAHİT KÜLEBİ – İÇİ SEVDA DOLU YOLCULUK (2. Baskı) Başak Yayınları 120 sh. - Ankara/1986, Sh. 75'te yayımlandı.)
.

ZİLE'YE DÜŞTÜ YOLUM
Cahit Külebi’ye

Bir gün Zile'ye düştü yolum,
     Orta çağı yaşar gibi oldum,
     Çarşısıyla, kalesiyle, loncasıyla
Gizli bahçesinde hâlâ Aslım koncasıyla

Hâlâ bir Ferhadü Şiir hikâyesi..
Ah, hâlâ yolları ırak kasabalar
Hâlâ yollarda arabalar, garip arabalar!
Yolda bir kadın gördüm çapa çapalar

Bebeği sallanır iki dal arasında
Uyu bebek uyu, büyü bebek büyü
Sendedir küçük toprağın ümidi
Sen, gelecek yağmurların en güzeli

Şerife/İbrahim ALTINKUŞ'ların Kiraz ve Üzüm Bağı

H. Deniz MİSTEPE - ZİLE/1980

Ceyhun Atuf Kansu Tüm Şiirleri - 1 (1978 - 496 sh.)
T. İş Bankası Kültür Yayınları, Genel Yayın No. : 187,
Edebiyat Dizisi : 43, sh. 200 - 201'de yayımlandı.

   Ah!.. Her bahar yeli böyle esip gitti,
  Netmeli, bilmem ki bebek netmeli?
  Netmeli de seni beni avutmalı,
  Netmeli de uyandırmalı, uyandırmalı toprağı!

  Ah bir kere anan belemiş kundağı...
  Netmeli de, açmalı güneşe seni
  Netmeli de, bu toprağın bütün bebeklerini,
  İyi uyutup, iyi uyandırmalı.
  Netmeli de bebek, bu toprağı canlandırmalı!
 

  Bağları güzel olurmuş Zile’nin baharda,
  Ama o eski tat yok ki kirazlarda.
  Bir kere yitirmiş halkım neşesini,
  Ah, hayat değiştirmiş eski sesini,

  Şimdi daha güzel, daha canlı türküler istiyor!
  - Nerdesin, altın başağı çalışmanın, dost başağı! -
  Zaman ayrı dostlar,
ayrı aşklar, ayrı güller istiyor...

 
(Kaynakça : Varlık, sayı 336, 1 Temmuz 1948
                      Yanık Hava - 1948)

ZİLE BAĞLARI
Bekir ALTINDAL - Araştırmacı, Başmüfettiş

   
Zile Bağlarında Yer Sofrası Şenlikleri / 1968 - Kameraman : Mehmet SEZEN - Turizm ve Tanıtma Derneği


   Karadini, yanı Kışla, Azarya
   Görmeyince kışın, yaram azar ya
   Baharın günlerden, bir de Pazar ya
   Gönüllere ferman, Zile bağları.

   Allanırken dalda, kirtik kirazı
   Serindir gölgeler, yanarken yazı
   Çardak gümelede, dinlerken sazı
   Sevdalara harman, Zile bağları.

   Kınalı keklikler gibi sekenin
   Sabahınan erken, ekin ekenin
   Sıla sıla! deyu, gurbet çekenin
   Dertlerine derman, Zile bağları.

   Kepirpınarı’nda yusam yüzümü
   Kışla’da yesem çiğ düşmüş üzümü
   Sivriçal’dan baksam bir göz süzümü
   Dillere el’aman Zile Bağları.

   Meydanlığa doğru yürü Zile’den
   Nevaleyi çıkar eski fileden
   Kurtarır insanı dertten çileden
   Yeşiliyle orman, Zile bağları.

   Kiraz altına   minderler serilir
   Konu komşuya meyvesi verilir
   Güz gelince elmalar derilir
   Toprağına kurban Zile bağları.
 


   Tolalıdır kuyusu, yolları dar
   Yıllardır Zileli, orada payidâr
   Dereboğazı’ndan Ede’ye kadar
   Kel Bekir’e kirman Zile bağları.

   Baharda yeşillenir heybetinen
  
Millet geçirir günü sohbetinen
   Biz uğraşırken burda gurbetinen
   Hasretimi sorman Zile bağları.

   Gözümde tüter çırpısı çalısı
   Gümelede kilim, evde halısı
   Dolup taşarken pazarı salısı
   Aklım karman çorman Zile bağları.

   Baharda çime minderler serilir
   Konu komşuya meyvesi verilir
   Güz gelince elmalar derilir
   Toprağına kurban Zile bağları.

   Şalvarlı bağların nazlı gelini
   Vişne ile kınalar nazik elini
   Bekler Dereboğazı’nın selini
   İşte şimdi yaman Zile bağları.

 

   Atlar bağ yollarına vuruldu mu?
   Ağaçlara salıncak kuruldu mu?
   Başkan’a  bu festival soruldu mu?
   Bu sene ne zaman Zile bağları?
 

.
Bayırköy’e  çıksam Zile Ovası
   Ocakta pişer  patlıcan tavası
   Kirazı, yaprağı, güzel havası
   Altındal’a umman Zile bağları.
.

Şâir Dursun OVAT

ÖZLEDİM ZİLE'M SENİ

   Kıvrım kıvrım yollarını,
   Kerpiç kokan evlerini,
   Çene başı sohbetini,
   Özledim Zile'm seni.



 

Üvez (Vaz) Meyve ve Yaprağı

http://meyvelitepe.typepad.com/meyvelitepe/uvez-agaci.html

   Vişneni kirazını,
   Kayısını ahladını,
   Dalındaki vazını
   Özledim Zile'm seni.
   Taşını toprağını,
   Bezirane Sokağı'nı,
   İnan baba ocağını,
   Özledim Zile'm seni.



 

ZELA adlı şiirin tamamını http://www.sahanhoca.com/zela.htm adresinden kendi sesiyle dinleyebilirsiniz.

Gönlü Müşfik Hemşehrilerim,

Geçen yıl Hekimoğlu İbrahim’i bu yıl da Kel Bekir’in anılarını aktarmak nasip
oldu bu Ünzile âşığı kardeşinize… Duygusallığım depreşti…
Bir gözümden Hekimoğlu, diğerinden Kel Bekir’in anıları damladı teker teker..
tutamadım; sanki Cevizderesi’nden Dereboğazı’na doğru akan seller
bu haksızlığa direnenlerin gözyaşlarıydı… Okumanız için Ünye ve Zile Makaleleri’ne
özenle yerleştirdim anıları. Yorumsuz aktardım bilinenleri. Bir tatil gününün verdiği
rehavet içerisinde slow bir müzik eşliğinde renksi dizelere aktarmaya çalıştım
bu  duygularımı. Sizleri de bu duygu seline davet ediyorum,
yüreciklerinizde kıpırdayan ya da kıpırdayacak olan…

Aynalı Martiniyle Hekimoğlu İbrahim
(Fotoğrafın 1961 yılında Amerika'dan gönderildiği söylenmektedir.)

26 Nisan 1913 gecesi 8 saat süren bir çarpışmada Yassıtaş Köyü'nde vurularak öldürülmüştür.

ÜNZİLE DÜŞLERİNDE
KEL BEKİR VE HEKİMOĞLU DESTANI

Aynalı Martin’den selâm Anadolu yiğidine,
Karadeniz martı uçmalarındayken masmavi yeşilliklerinde
Kelsi Kireçli tepeleri, yağan mavzer saçmalarını okşardı avuç avuç
Her biri Ünzile’yi kucaklayan gönül ateşinde kavrulmuş leblebi taneleri gibiydi… 

Fındık bahçelerinin sessizliğinden Zile bağlarına koşan umutlar
Kader mahkûmlarını da sarmıştı yiğidin harmanlandığı Ünzile’de
Kel Bekir ağırlamıştı bağ sofrasında Hekimoğlu İbrahim’i
Mavzer ve Aynalı Martin erkeksi çatılmışlardı haksızlığa karşı kiraz diplerinde
Bir gözümden Kel Bekir, diğerinden Hekimo İbrahim A damladı süzülerek
Ünye – Fatsa arasından tuzlumsu tadında yiğit terlemişliği taşındı Dereboğazı’na
Taştı.. taştı.. sel oldu Karadini bağlarında, ezilmişliğin gözyaşlarında damla damla…

At iziyle it izinin tozu dumana katıp karıştırdığı meydanda
Eşkıya ve yiğidin izini kim sürüp, kim bilecek?
Fındık ocakları ve ceviz ağacı diplerinde demlenen umutlar
Sadece düşen yaprakların güzelliğinde buldu gerçek dostluğu, kalleşlikten uzak…
İpek Yolu’nu süsleyen kervansı anıların dom dom kurşunuyla gürlediği bulutlardaki ses
Zile Kalesi’nden Ünye Kalesi’ne uzanan özgürlük düşlerinin heybetindeki selâmıydı…

Akkuş ormanlarından Karagöl Yaylası’na, Sivriçal’dan Hüseyin Gazi’ye
Umutların yeşerdiği toprakları sardı türküsü Hekimoğlu Kel Bekir’in
Biri meşhur Kanlı Dut’a bağlandı çocuksu güzelliğinde,
Diğeri martininin yanına uzandı fındık ve çalı diplerinde yorgun…
Gülümseyen gözlerindeki yaşlar şu an gözlerimden akan damlacıklardı sanki
Destansı gönüllere Ünye ve Zile’den selâm
Selâm ey kayaların oğulları, Ünzile düşlerinden sizlere selâm…

                                                                                                           M. Ufuk MİSTEPE
                                                                                            Ankara – 18.06.2005 13:16 Cumartesi


Hekimo İbraam A
Kel Bekir'in Zile Hapishanesi'nde

Ayaklarından Zincirli Bir Fotoğrafı

Hekimo İbraam A

 

 

Şâir : M. Necati GÜNEŞ
Gönderen : Mükremin İNAN

.
   Diizgün mısmıldır, başörtüsü bürük,
   Lâhana kelem, dağ armudu çördük,
   İştaha mada, azıcığa eccük,
   Alkışa da çepik, diyorlar bizde.

   Merdiven badaldır, sebze de zavzu,
   İğneye biz derler, dibeğe sohu,
   Sitil kovadır, ceket ise saku,
   Sedire de mahat diyorlar bizde.
.


   Behni yem yeridir, arazi yazu,
   Eme haladır, abla ise abu,
   Balçığa lıgırt, ev duvarına çandu,
   Civciğe de cücük diyorlar bizde.

   Banyo yapmak yunmak, bol ise foltah,
   Hindi culuhtur, saç ekmeği cızlah,
   Patatese kostil, sahi'ye essah,
   Kızılcığa zoğal diyorlar bizde.
.

   Takunya nalindir, çok bilmiş çepil,
   İçi boş kiifiiktir, çabuk kızan çitil,
   Şubat'a gücük, yatağa mitil,
   Belki'ye ellâğam diyorlar bizde.

   Biber issot, aceleci hetelek,
   Elbise urbadır, sırıksa herek,
   Fasulye ciğit, raf ise terek,
   Muşmulaya töngel diyorlar bizde.
.


   Koşmak seğirtmektir, boğaz ise ümük,
   Keh uçurumdur, kısa boylu güdük,
   Aşgana mutfak, pisbobaza sümsük,
   Çınara kavlağan diyorlar bizde.

   Ağleş dur demek, çirkin ise gaşmer,
   Ahacuk iştedir, göz etmek işmar,
   Yufkaya işkefe, salçaya pelver,
   Mandaya da kömüş diyorlar bizde.

.

   Azıcık bidihim, tatsız ise sasuh,
   Boduç su kabıdır, ayran da gatıh,
   İşkembeye mimbar, çiviye de mıh,
   Bileziğe golbağı diyorlar bizde.

   Şip çabuk demek kötü de irezil,
   Forus  horoz, kevgirde ilistir,
   Kaynağa göze, peçeteye peşkir,
   Geçen yıla bıldır diyorlar bizde.
.

 

 

İrfan TELKENAROĞLU

D. T. 1961 - Zile/İngilizce Öğretmeni
GÖNÜL DAMLALARI

ISBN 975-569-009-3

ZİLE

Leblebinin hası var;
Çorum'un da adı var.
Bir de güzel tadı var,
Vatanımsın sen Zile.

Gezdim Uzun Çarşı'yı,
İçtim o demli çayı.
Meşhurdur esbap çayı;
Bir âlemsin sen Zile.

Bağlarında gezelim,
Kirazını yiyelim.
Kuyu suyu içelim;
Bir hayatsın sen Zile.

Sıra geldi böreğe,
Doyamadım keşkeğe.
Komşuyuz Çekereğe,
Çok güzelsin sen Zile.

İrfan der; Ankara'ya;
Çıkalım Çankaya'ya.
Vallahi il olmaya,
İnan lâyıksın Zile.
                    13 Mayıs 1994

ZİLE

Bahar güzel olur, gezer tarlalarında,
Çıkıp, madımak topladım, ovalarında,
Ağzım dondu, içtiğim kuyu sularında;
Yemyeşil bir ovada, kurulmuştur Zile.

Misafirlikte eksik olmaz, Zile bat'ı;
Mercimek, düğü ve salça, veriyor tadı.
Tarhana, toyga, helle, çorbaların adı,
Dertlerimin dermanıdır, güzelim Zile.

Kışın ev sahibi hep soğukluk çıkarır,
Köme, tarhana, döngel; ağızın sulanır,
İçmezsin üzüm suyunu; bazen kalır;
Yaz, kış, her mevsimde güzeldir, canım Zile.

Hastanenin bahçesinde, Muharrem Dede,
Şeyh Ahmet, Hüseyin Gazi ve Arap Dede.
Hem bekçisidir Zile'nin; her deva, derde,
Erenler, evliyâlar otağıdır Zile.

Çıkıp kaleye, seyrettik şöyle bir Pazar;
Zile'nin kalesi; sanki bir tarih yazar!
"Geldim, gördüm, yendim"
demiştir meşhur Sezar.
Yurdumun ortasında, bir tarihtir Zile..
                                                10 Mayıs 1994

 

KIRIK LEBLEBİLER

     

Bayram neşesiydiler kese kâğıtlarında gelen
Sarıkız leblebilerimiz…
Anneannelerde el öpme merasimi ardından
Birbirimize fırlatılan
Çocukluğumuzun sarı enekleriydiler sanki
Zile bayramlarının…

 Leblebici Ahmet’in
Usta ellerinde kavrulan
Bir avuç leblebiyi tadımsarken
Âşıkoğlu Necati’nin hızlı adımlarında
Mâziye koşan gülümseyişlerini anımsadım arastada…
Bir şeyler koptu yüreğimden
Kırık bir kalp gibi açılıverdi ellerim
Ve saçıldı leblebiler dökülerek
Zile caddelerinden…
Damla damla akarak düşlerimden…

 Avuçlarımda
Bıraktığı derin izler
Ve ağlamsı bakışların uzağında
El ele tutuşmuş,
Yuvarlanan
Sarıkız, sapsarı kırık leblebiler…

                                                                                                        Ankara/20 Ekim 2004 17:12 Çarşamba

 

CEYHUN ATUF KANSU'nun "ZİLE'YE DÜŞTÜ YOLUM" adlı şiirini ararken
Bir Kasabadan Resimler adlı şiir kitabında tesadüfen bulduğum Turhal Köprüsü
şiiri Zile - Ünye İpek Yolu Sevgi Köprüsü için sürpriz bir destek oldu bana.

 

 .
Turhal Köprüsü

Turhal köprüsünde bir adam gördüm
Hülyaları benden geçer
Bozbulanık sulara bakar
Neye bakar, niçin bakar bildim

Cebeci köprüsünde
Cahit Külebi
Galata köprüsünde Orhan Veli
Dostturlar hepsi... dost olalım seninle
Turhal köprüsünde, Süleyman oğlu Ali

Dost olup söyleşelim, bir derdin var
Bir derdin var, biliyorum
Söyle bana hemşehri olalım
Turhal'dan başlayıp Ünye'ye kadar

Bu adam
Ordu köylüklerinden
Duruşundan, elbisesinden anladım
Konuşmuyordu, konuşmuyordu ama
Sulara düşen hüznünden anladım

İşçiliğe gelmişti oralardan
Vadilerden, ırmak boylarından
Bir kamyonla gelmişti toz içinde
Karadeniz dağlarının ardından

Ah, söyle kardeşim, söyle Ali
Söyle de gitsin köyüne kadar
Dağların berisinde ekmek parası
Dağların ötesinde deniz var

Deniz var
Ünye'de adım gibi
Kalbim gibi biliyorum, deniz var
Türkü söylemeli güvertede
Ünye önünde vapurlar

Turhal köprüsünde bir adam gördüm
Dayanmış köprüye, sulara bakıyor
Ünye'ye kadar inmeli
Denizi görmeli...

CEYHUN ATUF KANSU
Bir Kasabadan Resimler
Varlık, Sayı: 375, 1 Ekim 1951
 

 

SİLAY'DA YEŞİLİN DOĞASI

    Virane olmadan bahçelerin bağların
    
Ellerinle okşa yeşilini Zile’min
    
Nice yatırlar destanı büyüsünde meşkim
    
İçiver kana kana ey gençliğim…

     Ve dağlara giydir libasını yemyeşil
    
İnerken çaylar, derelerden ovaya
    
Dostlar meclisi kuralım her nesil
    
İl’inde harmanlandığı yiğidin Silay’a.

     Varlıktır buğdayın, cevizin bereketi
    
İnsan yetiştirir Zile’de aşkın şerbeti
    
Cenup'tan Şimal'e hep tarihtir yengisi
    
İl Zile’nin “Veni – Vidi – Vici” bağlarında…

                                                                 M. Ufuk MİSTEPE
                                                         04.05.2005 - Çrş./Ankara

 

BODUCOĞUN KAVAĞIN DİBİ
Bekir ALTINDAL / İstanbul - 20 Şubat 2005

Açtıysa çiğdem çiçek Sivriçal'da
Laley kirtik kiraz kızardıysa dalda
Bayır'ın fırından pideyi al da
Tat Boducoğun kavağın dibinde.

Çakırkaya, Kireçli'nin havuzu
Eridiyse Dereboğazı'nın buzu
Kasap Ali'den pirzolaya tuzu
At Boducoğun kavağın dibinde.

Çıkar cebinden çift ağızlı çakıyı
Söğütten düdük, davundan takıyı
Varsa alıcısı kaçak rakıyı
Sat Boducoğun kavağın dibinde.

Gezir'de salatalık çıkar erken
Esvapçayı'nda çökelekli yerken
Panayır halkasında 'şah' derken
Mat Boducoğun kavağın dibinde.


Yolda atlar alır gemi azıya
Sığır gider Hıdırlık'tan yazıya
Davarı yeni doğmuş kuzuya
Kat Boducoğun kavağın dibinde.

.İşi gücü yokmuş ne gelir elden
Vur patlasın bağlarda, çalsın telden
Neylesin, su gölden ekmek de elden
Yat Boducoğun kavağın dibinde.
.

.
Karavana atar kekliğe samura
Tuz koymaz çökeleğe hamura
Yağınca yağmur balçığa çamura
Bat Boducoğun kavağın dibinde.

Mektuplar ulaşmadıysa yâra
Sevdiklerin seni, atarsa nâra
Eşine dostuna kızarsan bir ara
Çat Boducoğun kavağın dibinde.
.

.
Turhal Kadışehri Çekerek Zile
Alışverişte tartıda yapsan hile
Traktörle sınırı söksen bile
Hat Boducoğun kavağın dibinde.
.


Fırına verildi keşkek yarması
Ocakta pişiyor yaprak sarması
Kaldı bizlere oraya varması

Bat Boducoğun kavağın dibinde
.

.
Olmasın üstünü örten bir yapı

Yastık olsun başına ekin sapı
Yatmadan çime cebindeki hapı

Yut Boducoğun kavağın dibinde
.

.
Zileliler unutmasın özünü
Ayırmasın bu Zile'den gözünü
ALTINDAL verdiğin kitap sözünü
Tut Boducoğun kavağın dibinde.
.

EVLİYÂ CENNETİ
Ömer ALTUNSOY (Emekli Postacı)


Fotoğraf : Mustafa BELDEK - 27.03.2006/Zile


Zile evliyâlarını edelim beyan
Çok mübarekler Zile'dedir
Gayet cömert idi Dede Âyan
O mübarek Zile'dedir.
.

ALACA MESCİT CÂMÎİ YANINDA TÜRBE
.

Örümcek kerametiyle kaleye girdi
Düşmana pek çok zarar verdi
Örümcek Dede ondan dendi
O mübarek Zile'dedir.

.

TURHAL CADDESİ KALE ÇIKIŞINDA
.


Geçim için çekmedi tasa
Vaiz ederdi nâsa
H
ayrül Adem Kubur Musa
O mübarek Zile'dedir.

.

ALACA MESCİT ZİR MAHALLESİ CÂMÎİ'NDE
.

Odur esnafa bakan
Kiminin keliğini damlara atan
Çok âdi
ldi Velî Ahi Evran
O mübarek Zile'dedir.

.

TUTLUPINAR MAH. YENİ HAMAM MEVKİİ
.

Şehit Hüseyin Gazi'nin Kabri - Hüseyin Gazi Tepesi

Fotoğraf : Mustafa BELDEK

Postacı Hacı Ömer ALTUNSOY
.
Fotoğraf : Bekir AKSOY


Mütevazi hemi turap
Affet dedi bizleri Ya Rab!
Fetihte şehit oldu Asker Arap
O mübarek Zile'dedir.

.

ELBAŞOĞLU CÂMÎİ'NDE
.

Hakk'ı görürdü gözü
Vücudunda çok yara izi
Ondan dendi Hüseyin Gazi
O müb
arek Zile'dedir.

.

HÜSEYİN GAZİ TEPESİ'NDE
.

Yumuşak idi hem edebi,
Nefisle idi O'nun derdi
İnsan-ı kâmil Ethem Çelebi
O mübarek Zile'dedir.

.

ALİ KADI MAH. BEYAZI BESTEN CÂMÎİ
.

Muharrem Dede ve Babasının Kabirleri

Fotoğraf : M. Ufuk MİSTEPE 12.01.2006 Perşembe 13:03

.

Makamıydı onun hayret
Dua eder, derdi ya Rab
Ona derler Şeyh Nusret
O mübarek Zile'dedir.

.

İSTASYON CİVARI ŞEYH NUSRET KÖYÜ'NDE
.

Doğruluktu onun pendi
Aşkın ateşiyle yandı
Memet Ârifoğlu Muharrem Efendi
O mübarek Zile'dedir.

.

DEVLET HASTANESİ BAHÇESİNDE
.

Hakk'a âşık olmuş yanar
Aşka gelir sema döner
Sofîlerden Dede Ömer
O mübarek Zile'dedir.

.

NAKKAŞ MAHALLESİ'NDE
.


Fetih için gayret eyler
Düşmana çok verdi zarar
Şehit oldu Koca Kayser
O mübarek Zile'dedir.

.

ZİLE KALESİ KUZEYİ'NDE
.

Karısı çok zulmederdi
Daima o sabrederdi
İsmail Dede böyle buldu
O mübarek Zile'dedir.

.

İSTASYON CİVARINDA
.

Öksüz çocuklara bakardı
Onlara çok hamidardı
Câmide kalır Hüseyin Hüsnü Efendi
O mübarek Zile'dedir

.

ÇAY MAHALLESİ KABRİSTANLIĞINDA
.

Beyazıd-ı Bestamî Câmîi Türbe ve Kubbesi

Fotoğraf : Bekir AKSOY

.

Âşık idi Ulu Mevlâ'ya
O'dur imam-ı etkiya
Mezaristanda Sarıtaş Evliyâ
O mübarek Zile'dedir.

.

ÇAY MAHALLESİ KABRİSTANLIĞINDA
.

Zikreder gündüz gece
Hakk'a erdi netice
Ona derler Aşçı Ayşe
O mübarek Zile'dedir.

.

ZİLE'NİN KUZEY BAĞLARI ÜSTÜNDE
.

Danışment ve Şeyhislâm
Buhar'ı okutturur Muharrem
Davunlu Dede diye tanınan
O mübarek Zile'dedir.

.

ALACA MESCİT MAH. DEDE ÖNÜ SOKAK'TA
.

 

.
O KOY KEPEZ KOYÜDÜR
BÜNYAMİN ALTINDAL
03.03.2005

Kepez Köyü'nün Şeyh Ahmet Yolundan Görünüşü

.

.
Garga punarından çıkdınmı yola
İki sapah üç koplü geçdüğun zaman
Asvalt bitiminde koye varursug
Sorma gardaş o koy Kepez koyüdür

Mevsim baharsa çiçekler gohar
Goyunler meler guzular hoplar
Kotürüm hayvanlar gıyıda otlar
Sorma gardaş o koy Kepez koyüdür.

Koyün girişi meyvalıh bahca
Armutlar çiçekdür gullerse gonca
Hertaraf yeşerür boylu boyunca
Sorma gardaş o koy Kepez koyüdür.

Harmanın başında durur birisi
Omzunda sahusu başında fesi
Halim dür o, bildügüm kişi
Sorma gardaş o koy Kepez koyüdür.
.
.
Arduçluhda yayılur malla davar
Evinin camından bağıranmıvar
Kesin Nihat'dur o onun namıvar
Sorma gardaş o koy Kepez koyüdür.

Elinde gafes guş besleyen var
Bagırur babası heç, alduranmı var
Geygellerin Hamidin guş hastalığı var
Sorma gardaş o koy Kepez koyüdür.
 
ŞeyhAhmet çamlığı asırlıh bölge
Serin olur altı heç getmez golge
Havası temüzdur ilaç olur derde
Sorma gardaş o koy Kepez koyüdür.

Altındal'ım düşündukce, hayaller
Tazelenür hatıralarla anılar
Yirmi beş yıl yaşaduğum bayırlar
Sor gardaşım o koy, benim koyümdür.
.

 

SÖYLE EY ULU ÇINAR...!

    Söyle ey ulu çınar, hep seyreder durursun.
    Neden boynun bükülmüş, neden halin pek mahzun?

          Selâm durur dalların şu yaşlı Bedesten'e,
          Kim bilir koca gövden şahittir kaç destana?

    Dibinde gölgelendi nice isimsiz yiğit,
    Sen yolculamadın mı? nerde yüzlerce şehit?..

          Nerde Allah dostları ve de onlarca veli,
          Nerde Arif Efendi?.. hani Kınalı Ali

    Âşıkoğlu Necati ve büfeci Hayrettin,
    Eski komşularını söyle ne tez terkettin?

          Bilirsin hor görürler şimdi mahzun Zile'yi
          Ruhunda barındırır bilmezler kaç çileyi.
                                       Avukat Murat KURNAZ

Avukat Murat KURNAZ Hac Görevini İfa İçin Mekke'de

 

 



Ahmet AKAR
.

Gül ve Diken

GÜZELİM TOKAT

Erbaa, Niksar'ı görmek dilersen,

Zile'de üzümü pekmezi yersen,

Artova, Sivas'a gideyim dilersen,

Aşar Çamlıbel'den yolu Tokat'ın.

 

Almus, Reşadiye gidersen eğer,

Her yanı bağ bahçe görmeye değer,

Halkı cana yakın, hem konuksever,

Şekerden tatlıdır dili Tokat'ın.

Aslen Tokat ili Almus ilçesi Gölgeli ( Leveke) Köyü'nden olup halen İstanbul'da ikamet etmektedir. 1946 doğumlu, ilkokulu köyünde okumuş, 16 yaşında gurbete çıkmıştır. Burada şoför olarak çalışmış daha sonra SSK'dan emekli olmuştur. 5 çocuk babası olan Akar'ın aralıklı olarak Gerçekler, Milliyet, Politika, Halk, Cem, Kervan, Petrol - İş Sendikası, Olay (Pendik), Gözcü Gazetesi ve Aydınlık gibi basın yayın organlarında yazıları yayımlanmıştır. Ahmet Akar'ın "Gül ve Diken" isimli bir şiir kitabı vardır.

 

ÇOK SEVİYOM KÖYÜM SENİ
ÖMER CEYLAN
(Nam-ı Diğer Ürfet Peğlivan) / Küçüközlü Köyü – Emekli Jandarma Uzman Çavuş

    
Mühübe Hanım ve Ürfet Pehlivan /Gümüşlük - Bodrum
.

Seten Taşı - Soku ve Tokmakları - Bulgur El Değirmeni

Fotoğraflar : Orhan YILMAZ/Küçüközlü Köyü - 29.10.2003

Çok olur ördeği, gazı,
Felek ayırıyo bizi,
Şindi ismi Küçüközlü,
Çok seviyom köyüm seni.

Olacakları heç saymadım,
Daş üstüne daş goymadım,
Köyüm sana heç doymadım,
Çok seviyom köyüm seni.

Düven sürdüm, tırpan biçdim,
İn-önü'nden gelip, geçdim,
Gurbet ele neden düşdüm?
Çok seviyom köyüm seni.

Değeşmedim, hep böyüdüm,
Arpa malamasında uyudum,
Höllüğün içinde böyüdüm,
Çok seviyom köyüm seni.
.

Hayat değil, bu bir çile,
Tayın oldum ilden, ile,
Doğum yerim Tokat, Zile,
Çok seviyom köyüm seni.

Dağlarında keklik dutdum,
Harmanında güleş yapdım,
Yâri ilkden orda öpdüm,
Çok seviyom köyüm seni.

Üşümezdim yağmurda, garda,
Yem oluyor goyun, gurda,
Beden burda, ruhum orda,
Çok seviyom köyüm seni.

Ömer der ki, derdim artar,
Atalarım orda yatar,
Başımda hep duman tüter,
Çok seviyom köyüm seni.

.

EVLİYÂ CENNETİ
Ömer ALTUNSOY (Emekli Postacı)

Postacı Ömer ALTUNSOY Kudümle İlâhî Söylerken

Fotoğraf : Necmettin ERYILMAZ - Haziran 2007 Zile


O'nda idi ilim irfan
Hakk'a yakın idi her an
O'na derler Akbaba Sultan

O mübarek Zile'dedir.
.

HÜSEYİN GAZİ TEPESİ'NİN DİBİNDE
.

Ormana geldi bereket
Takva idi gayet
Ziyaretgâhtır Şeyh Ahmet
O mübarek Zile'dedir.

.

KEPEZ KÖYÜ MEVKİİNDE
.


İri vücutlu idi Adem
Ondan adı Koca Beden
Nefsini ıslah eden

O mübarek Zile'dedir.

.

ALİ BAĞI VE ÇAKIRÇALI KÖYÜ ARASINDA
.

Bakmazdı O gayriye
O'dur Hazreti Evliyâ
Gelirdi Cici Baba'ya

O mübarek Zile'dedir.

.

KÜÇÜKÖZLÜ KÖYÜ ÖZÜNDE
.

Cici Anne (Saint Cicelio)'nin Küçüközlü'deki Kabri

Fotoğraf : Orhan YILMAZ - 20.09.2003

Aşıkoğlu Eczanesi Açılışı'nda Postacı Ömer ALTUNSOY

Fotoğraf : Mustafa BELDEK - 27.03.2006 Pazartesi


Hakk'ın emirini eder beyan
Seherde kalkıp ağlayan
Adına dendi Çağlayan
O mübarek Zile'dedir.

.

KARAKUZU KÖYÜ'NDE
.

Daima hayır duacı
Çok kavı idi inancı
Yoksullar babası Boldacı
O müb
arek Zile'dedir.

.

BOLDACI KÖYÜ'NDE
.

Manevî rehber idi
Siması esmer idi
O'na Karaşeyh dendi
O mübarek Zile'dedir.

.

KARAŞEYH KÖYÜ'NDE
.

M. Emin Ulu ve Postacı Ömer Altunsoy Gurubu Seyrederken

08.07.2004 Zile Kalesi

.

Her sözü Hak'tan yana
Hakk'ı zikreder döne döne
Ondan dendi Pervane
O mübarek Zile'dedir.

.

YILDIZTEPE BELDESİ'NDE
.

Kuşlarla haber gönderdi
İhvanı böyle takip ederdi
Çeltek'te Mahmut Efendi
O mübarek Zile'dedir.

.

ÇELTEK KÖYÜ'NDE
.

Çeltek'te Mahmut Efendi kardeşi
Küçük Çeltek O'nun dervişi
Az bulunur O'nun eşi
O mübarek Zile'dedir.

.

ŞEYKOLU MAH. KARAYÜN KÖYÜ'NDE


.

Her nefes Allah derdi
Mürşid-i Kâmil idi kendi
Şıheylik Mehmet Efendi
O mübarek Zile'dedir.

.

YEŞİLCE KÖYÜ'NDE
.

Âlimler âlimi hulâsa
Yapardı Hak'la temaşa
Kırklar başı Abdal Musa
O mübarek Zile'dedir.

.

EMİR VİRAN KÖYÜ'NDE
.

Hakk'a âşık gider yolu
Çok severdi evlâdı Resul'ü
O'na derler Müftüoğlu
O mübarek Zile'dedir

.

KİSLİK MAH. MÜFTÜOĞLU SOKAK'TA
.

Şeyh Ahmet Türbesi/Kepez Köyü Çamlığı

TGRT KEŞİF Programı - Sunucu Yeliz PULAT - 11.09.2001

.

Bekir Hulusi Efendi
Aşk ateşi ile ayndı
Hacı Derviş'in Şeyh dendi
O mübarek Zile'dedir.

.

HÜSEYİN GAZİ TEPESİ'NDE
.

Devrimiz Evliyâmız Müftü Arif
O'nu edemem ben tarif
Ehl-i Beyt'e dost Avari'fül mearif
O mübarek Zile'dedir.

.

ASRÎ MEZARLIKTA
.

Evliyâları ettim kayıt
Onları yazdım beyit beyit
Binlerce şühedâ şehit
O mübarekler Zile'dedir.

.

ZİLE HİNTERLANDINDA
.

Evliyâları yazdı Şâir Ömer
Onlar da çok manevî değer
Allah dostlarını herkes sever
Daha çok mübarek Zile'dedir.
                        Postacı Hacı Ömer ALTUNSOY


Mevlidhan Münadiye ÖZEROL - Nurhan Buhan GİRGEÇ Fotoğraf Arşivi

"ZİLE'NİN TURNASI" UÇTU
(Zileli Mevlidhan Münadiye ÖZEROL İçin)


      Allah çaldı kudüm sazı,
      Allah dedi gönül sözü,
      Dünyaya kapandı gözü,
      "Zile'nin turnası" uçtu.

      Yaşı çoktan oldu doksan,
      Çok şükür olmadı noksan,
      Cumalarda artık yoksan,
      Sohbetlerin tadı kaçtı.
 


      Evin temel taşı sendin.
      İhvanın yoldaşı sendin.
      Bu kervanın başı sendin.
      Rabb'im bugün seni seçti.

      Dua etti "Rabb'im n'olur,
      Beni Cuma günü öldür.
      Cuma ölen şehit olur."
      Şehit katarına geçti.
 

Bugün karlar yağdı gökten.
Köklü çınar gitti kökten.
Yandım dostlar ta yürekten.
Münadiye Hakk'a göçtü.

Nurhan Buhan GİRGEÇ
01 Nisan 2005 Cuma

(Bardak Hafız'ın Kızı ve Torunu)
Hacı Emine AKSEL - Mevlidhan Münadiye ÖZEROL

Nurhan Buhan GİRGEÇ Fotoğraf Arşivi - Gazneli Sokak

ZİLE AĞZI
İsmail ÇELEBİ - 2000

.
   Zile Anadolu'nun şirin ilçesi,
   Ne de olsa başka dili, lehçesi.
   Her sözün mutlaka vardır Türkçe'si,
   Bazı kelimeler farklıdır bizde!
.

.
   Çorba - helledir, lâhana - kelem,
   Patates, kartuldur, belki - elleğem.
   Tadına doyum yok, yesem de içsem,
   Ayrana - çalkama denilir bizde!
.

   Elbiseye - urba, banyoya -  çimmek,
   Koşmak - yüğürtmektir, kaçmakta - tünmek.
   Ne güzel her şeyin anlamını bilmek,
   Köpeğe - kelp de denilir bizde!

   Bazen kaynanaya "Bibi" de derler,
   Kayınpedere de "Emmi" derler.
   Büyükler küçükler hepsi bilirler,
   Yengeye "Eci" de denilir bizde!

   Az önce - bayaktan, çıplak - cıbıldak,
   Kadın - eğsük etek, fakir, dısdıylak.
   Kısa - gödektir, yağcı da yalak,
   Cimriye de - kısmık denilir bizde!

   Geçen yıla - bıldır, göz etmek - ışmar,
   Yufkaya - işkefe, kocabaş - pancar.
   Dağdan kesilen odun da - cımbar,
   Merkebe - gölük de denilir bizde!

   Ceket - sakudur, işte - ahacuk,
   Gömlek - işliktir, palto da - gocuk.
   Çok fazla şımarık olursa çocuk,
   Şımarığa - cüğnük denilir bizde!

   Kötü örnekler - mosturalıktır,
   Evlenmede gecikenler - galuktur.
   Heri'siz konuşma halen hiç yoktur,
   Kötüye - meymenetsüz denilir bizde!
   Essahtır, sahidir - doğruyla, gerçek,
   Hindi - culuktur, körsü - köstebek.
   İnat - öcbedir, sırıksa - göcek,
   Kel kafaya "keltoş" denilir bizde!

   İlham verdi Hayri Doğan hocamız,
   Moruk değil bizde yaşlı - kocamuz.
   Kömüş - manda aynı, hepsi de camız,
   Sahipsiz mala seyip denilir bizde!

   Yurt bahçesinde Zile'miz güldür,
   Şehrimiz, köylümüz özbe öz Türk'tür.
   Tembel  - kanaradır, çirkin de bettir,
   Güzele de gozel denilir bizde!

 

           ANA SAYFA           

YAZDIR