ANA SAYFA            
(Bu sayfa en son 22 Nisan 2012 tarihinde güncellenmiştir.)

 

ÜNYE'DE
TİYATRO TARİHİ

Araştırma : M. Ufuk MİSTEPE
(Araştırmacı - Orman Endüstri Yüksek Mühendisi)
Katkıda Bulunanlar : ÜNYE - اونيه - Οινόη - Ււնիյէ - უნიე Grubu Üyeleri

ÜNYE'DE
TİYATRO TARİHİ

            Tanzimat Dönemi ve sonrasında Geleneksel Türk Tiyatrosu; seyirlik, köy oyunları ve halk tiyatrosu geleneğini içerecek bir biçimde, hem sözsüz hem de söze dayanan dramatik nitelikli oyunlar için kullanılmaktaydı. 1985 yılında yayımlanan “Geleneksel Türk Tiyatrosu : Köylü ve Halk Tiyatrosu Gelenekleri” adlı eserinde Metin AND, Ünye’nin Aydıntepe (Zembek) Köyü’nde oynanan DEĞİRMENCİ, SARMISAKÇI ve SİRKECİ oyunlarını anlatmak suretiyle köy oyunlarını yöremizdeki yaşayan örnekleriyle açıklamaya çalışmıştır.1

            Osmanlı’da, Batılı anlamda ilk Türkçe oyun, Şinasi'nin Şâir Evlenmesi'ydi (1859). Oyun, Dolmabahçe Saray Tiyatrosu'nda oynanmak üzere ısmarlanmıştı. İstanbul'da ilk yerli tiyatro topluluğunu kuran Güllü Agop [Agop Vartovyan (1840, İst. - 1902, İst.)], ilk adı Asya Kumpanyası olan topluluğun adını Osmanlı Tiyatrosu (1868) koyarak, Müslüman nüfusun daha yoğun olduğu İstanbul yakasındaki Gedikpaşa Tiyatrosu'nda (1860) ilk Türkçe gösterimli temsiller vermeye başlamıştı (1868). Güllü Agop'un topluluğunda Ermeni oyuncular yanında Müslüman Türk oyuncular da yetişti. Bu oyuncular içinde en ünlüsü Ahmed Fehim'dir (1856, İst. – 02.08.1930, İst.).2

            Franz von WERNER (Murad Efendi), Türkiye Manzaraları adlı eserinde 1854 yılı Ünye’sini tasvir eder. Kitapta, Hazinedârzâde Süleyman Paşa’nın torunu Süleyman Bey’in evlilik töreni şöyle anlatılır : Torun Süleyman Bey’in evliliği geleneksel ihtişama uygun ve hiçbir masraftan kaçınılmadan kutlandı. Düğün gününden bir gece önce misafirler ve sanatçılar Ünye’ye akın etti. Misafirler, yakınlık derecelerine göre kalacakları evlere yerleştirildiler, sanatçılar ise hanları doldurdular; hepsi beraber Ünye’nin nüfusunu ikiye katladılar. Neredeyse bir alay askerin rahatça sığacağı büyük alan herkesi alamayacak gibi görünüyordu. Rengârenk, sürekli hareket eden bir lâle bahçesiydi burası.3

  
Murad Efendi (Franz von Werner) - (D. 30 Mayıs 1836 / Ö. 1881)
http://kutuphane.tbmm.gov.tr:8088/2006/200601362.pdf

            Avluda hokkabazlar ve cambazlar, ateş yutanlar, bıçak oyuncusu İranlılar ve ayı oynatıcısı Kürtler, halinden memnun ve eğlence zevklerini hiçbir eleştirel düşünceyle bulandırmayan kalabalık bir seyirci topluluğu önünde hünerlerini gösteriyorlardı. Hanımlara tamamen kapalı olan ayrı bir yerde köçekler ellerinde kastanyet benzeri zillerle koreografik danslarını sergiliyorlardı. Atlar koşuyor, biniciler sürüyor ve kazanan şanslılar ödüllendiriliyordu. Seyyar kahve ocakları misafirlerin susuzluğunu gidermek için oradan oraya koşuşturuyorlardı. Süleyman Bey, üç gün sürecek güreşlerde her günün galibi için krallara lâyık ödüller hazırlamıştı. Sıra havaî fişek gösterisi ve Karagöz’e geldi. Bu kalabalık içinde hiçbir rezalet, huzuru bozan hiçbir olay çıkmadı. Düşünüyorum da medenî Batı’da benzer bir toplantı yapıldığında ne kadar çok eşya kırılıp dökülür, ne kadar çok kafadan oluk gibi kan akardı acaba?3

            İlk Türk ve Müslüman aktörümüz olan Ahmet Fehim’in (1856 – 1930) kaleme aldığı Tiyatro Tarihi’mizin ilk anıları Vakit Gazetesi’nin 08 Temmuz 1926 – 17 Eylül 1926 tarihleri arasında 39 sayıda yayımlanmıştır. Anıları “Sahnede Elli Sene” adlı 144 sayfalık eserinde de kitap halinde yayımlanmıştır. Sayın Cafer SARIKAYA'nın bizlere hatırlattığı 70 ve 71. sayfalarında ÜNYE TURNESİ başlığı altında şunlar yazılıdır :4

            Çok para kazanıyorduk. Ama sıtma korkusu ile alışkanlıklarımızı zevklerimizi bozmuş, vücutlarımızı yanlış gıdalara alıştırmıştık. Bu arada ÜNYE’den NURİ PAŞA’nın başkanlığında bir zengin topluluğu gelmiş, bizi Ünye’ye davet etmişti. Bunu canımıza minnet bildik. Hemen ırmak kayıklarına binerek, Terme’ye geldik. Terme’den de gene aynı kayıkla, Ünye’ye vardık. Kayıktan çıkar çıkmaz, yorgunluk kahvesi içmek için iskele başındaki kahveye girdik…4

            Köşe peykede bağdaş kurmuş, yüzünün renginden ve buruşukluklarından denizci olduğu belli olan kelli felli bir adam yanındakilere, “Ooo, Çingeneler geldi,” dedi… Biraz geçince aynı sözü tekrar etti. Ben de bizimle alay etmek, bizi yermek isteyen bu adamı terbiyeye davet için, birkaç kez süze süze kendisine baktım. Ne demek istediğimi anladı. Beni yanına çağırdı :4

            “Benim adım, Çingene Ahmet…” dedi. “Sevdiklerime hep Çingene derim. Küfür ederim. Ama beni burada herkes sever… Ben Arapzâdeler’denim. Eski bir deniz kurduyum. Ruslardan bayrak almış, denizler aşmış bir kaptanım. Buraya geldim, para, mal sahibi oldum. İşte böyle… Sizi sevdim… Onun için Çingene dedim. Hem sen ev çingenesisin! Bana misafir olacaksın!”4

Yedi Parçalı Ünye Panoramik Fotoğrafının Parça 1 Görünümü.

Kaynak ve Numara Detayları : http://unyezile.net/unyekartp5.htm

            Sokaktan kaymakam geçiyordu, çağırdı. Bizi bilinen deyimiyle takdim etti. Sonra bana döndü : “Kaymakam Bey de çingenedir,” dedi. Bu Çingene Ahmet, o gün adamlarına gizli emirler vermiş, evinden tepsilerce yemekler getirtmiş, bizi ağırlamıştı. Zaten bu denizcinin, memlekete çok büyük hizmetleri dokunmuş, bu nedenle herkesin büyük dostluğunu kazanmıştı.4

            Ünye’deki gösterilerimizi iskele yakınında bir büyük taş binada vermiştik. Orası tiyatro değildi. Nuri Paşa ve Çingene Ahmet’in yardımıyla binanın bütün salonunu bir kat loca ile çevirmiş, tiyatro haline sokmuştuk.4

            Oyunlarımızı her gece büyük bir halk topluluğu karşısında sahnelerdik. Bu yönden Nuri Paşa’nın bize büyük yardımı dokunmuştu. Çünkü, bu Paşa, oranın en eski ailelerinden, halkı kendi isteklerine kolayca boyun eğdiren dini bütün bir kişiydi. Oturduğu saray, koca bir ailenin geçmişini, anılarını saklayan, yırtıcı bir kartalın gururlu duruşuyla, Ortaçağ derebeylerinin şatoları gibi heybetli ve yalçındı.4

            Bir buçuk ay sonra, güler yüzle işi tadında bırakarak ÜNYE’den bir yelkenliye atladık. Kayıkta, arkadaşlardan biri Çingene Ahmet’e atıp tutuyordu. Nedenini bilmiyordum. Birden yolculardan, üstü başı düzgün, sakallı biri dayanamayarak bağırdı :4

            “Bana bak, delikanlı,” dedi. “o adam hepimize küfür edebilir… Çünkü, bu memlekete büyük hizmeti dokunmuştur. Hem hakaret amacıyla küfür etmez. Sen o adamı ağzına alamazsın… Aklını başına topla!” Bunun üzerine kayıkta, az kalsın büyük bir arbede çıkacaktı. Tabi bu olay, Çingene Ahmet’in kazandığı büyük sevgiyi gösteriyordu.4

Ünye Hazinedaroğlu Konağı, İç Avlu Görünümü.
La résidence des Hazinedaroglu à Unye, vue de la cour intérieure.
Les dessins de Jules Laurens (1825-1901) - La côte de la Mer noire - 14 Ağustos 1847

http://www.inha.fr/images/bibliotheque/expo04/grande/eba2351.jpg

            Hazinedarzâde Süleyman Paşa Sarayı muhtemelen 1847 – 1854 tarihleri arasında yanmıştı. Mehmet Nurettin (Nuri Paşa) ile kardeşi Süleyman Bey yarısı yanmış sarayda oturmaktaydı. Ünye, Sancak Beyliği olunca, Mehmet Nurettin 1864 yılında Nuri Paşa adıyla Ünye Sancak Beyi olacaktır. Sarayın kurtarılan kısmına tahminen 1875’li yıllarda yıkıp yerine iki geçeli bir konak yapılmıştır. O halde Ahmet FEHİM 1880 tarihinden önce yani I. Meşrutiyet’in (23 Aralık 1876) ilân edildiği yıllarda Ünye’ye gelmiş olmalıydı. Ayrıca ilgili pasajda bir buçuk ayda Ünye’de hangi oyunları sergilediği hakkında bir not da düşülmemişti.

            Tiyatrocu Ahmet FEHİM’in 1880 öncesi Ünye’de bir buçuk ay süren kumpanyasına ek bilgi olarak Metin AND’ın ‘Osmanlı Tiyatrosu’ adlı eserinde şu bilgiler yer almakta : “Çarşamba’ya gidiyor, kaymakam tanıdık çıkıyor.. Burada tütün sandıklarından bir sahne kuruyor. Ahmet Cemil’in tulûat topluluğu ile gösterimler veriyor. Burada Ahmet Cemil’den başka Süleyman Âli Efendi, karısı İpsomani, Katina ve Kıbrıslı bir karı koca vardır. Buradan ÜNYE’ye geçiyorlar; iskele yakınında bir taş binada gösterimler veriyorlar. Nuri Paşa burayı tiyatro biçimine sokuyor, tiyatro tıklım tıklım doluyor. Buradan Giresun’a geçip ilk oyun olarak ‘Vazife Aşka Galibtir’i oynuyorlar.20

            Ünye Turnesi'nde adı geçen Çingene Ahmet'in torunlarına ulaştık. Meğer, Ünyeli Cemal İSKENDER'in babaannesinin babası olurmuş Çingene Ahmet. Eşi Eğitimci Aynur İSKENDER Hanımefendi, Cemal Bey'den aktarımlarını şöyle anlatır : "İstanbul Galata'dan gelmiş Ahmet Efendi. Nam-ı diğer Çingene Ahmet. Bu lâkap nereden geliyor derseniz.. o yıllarda Ramazan'da oruç tutmayanların başına zaptiyeler işkembe geçirip, eşeğe ters bindirip, dolaştırırlarmış İstanbul sokaklarında. Bir diğer adı da Galatalı Ahmet Efendi olan Bey, Ramazan'da Galata'da çay içerlerken zaptiyeler çevirir. O da''Ben çingeneyim o nedenle oruç değilim'' der. Rengi de esmer olduğundan zaptiyeler de inanırlar. Ünye'ye iki tane büyük çifte ile gelir. Tapu kayıtlarında Fatsa'da Çingene A. Efendi, Ünye'de ise Galatalı A. Efendi olarak geçmektedir.

Eğitimci Ressam Önder BORA ve Eğitimci Aynur İSKENDER Sergi Ânında

Aynur İSKENDER Fotoğraf Arşivi

            Ünye'de Dere Mahallesi'nde Emine Dudu ile evlenmiş. Emine Dudu'dan dört tane çocuğu olmuş. Ünye'de Konak Sineması'nın üst tarafındaki yanan evin sahibi Saçlızâde Avukat Mustafa Efendi'nin de kayınpederidir. Galatalı Ahmet Efendi'nin İbrahim Efendi diye bir kardeşi varmış. Onun kardeşinin çocuğu Avni Çavuş'un eşi merhume Saliha Hanım'ın babasıdır. Arap Sami'nin kızı.. Araplık oradan geliyor. Galatalı Ahmet Efendi'nin mirasçıları Fatsa'da belediye tarafından işgal edilen yerlere sahip çıkamamışlar. Galatalı Ahmet Efendi'nin kızının çocukları İstanbul'da Ataköy'deler. Operatör Dr. Macit ARIKAN da bunlardan biri. Cemal'in babaannesi Gül Hanım, Galata'da yaşarlarken Abdülhamit'in tahttan indiriliş merasiminde bulunmuş. Ahmet Efendi'nin bir eşi de Fatsa'daymış. Bir deyişe göre iskelenin önündeki çapanın sahibi de Çingene Ahmet Efendiymiş..."

            Görülüyor ki Ünye Kasabası’nda ilk tiyatronun sahneye konması o tarihteki Ordu Kasabası’ndan daha eski bir tarihe dayanmaktadır. Günümüzde tiyatroculuk deneyimi ileri düzeyde bulunan Ordu’nun Tiyatro Tarihi’ne ilişkin ilk verileri Fevzi GÜVEMLİ’nin “Bir Zamanlar Ordu – Anılar” adlı eserinde şu şekilde anlatılmaktadır :

            Rumlar, Düzmahalle’deki kilisenin yanında ahşap bir Rum okulunu tiyatroya çevirmişler. Ali, Hamdi ve ben (Fevzi GÜVEMLİ) bir gün öğle sonrası evinde ziyâret ettik Metropolit’i. Rumlar’dan tiyatro binasını ödünç aldık ve iki gün sonra binaya girdik. Bu yapıdaki ilk temsilimiz “İntibahı Millî” (Ulusal Uyanış) adında bir eserdi. Kim yazmıştı? Unutmuşum. Ancak konu hatırımdadır. Tefeciliği ele alıyordu; ulusal yapıdaki yıkınıyı...5

            Ordu Kasabası tarihinde, yerini alması gereken bu ilk temsil büyük ilgi gördü halktan. Hilali Ahmer (Kızılay) yararınaydı. O zamanın parasıyla tam beş bin lira hâsılat oldu. Fevzi GÜVEMLİ, anılarında bu temsili, Ordu’daki ilk Türkçe tiyatro olarak belirtmesine karşın 1908’de Ordu’da Mutasarrıflık yapan A. Faik GÜNDAY, “Hayatım ve Hâtıralarım” adlı yapıtında o yıl Namık Kemal’in Vatan yahut Silistre piyesini Türk gençlerine oynattığını belirtmektedir.5

            Etem Bey (zamanın Ordu Vâlisi) zamanında Ünye ve Fatsa Kazâları’na bir tanışma gezisi tertiplendi. İleri gelen memur, eşraf ve biz gençler iki motora bindik. Bir de küçük bando! Önce Ünye’ye gittik. Halk hazırlanmıştı, bizi çok iyi karşıladılar ve evlerine misafir ettiler.5

            İntibahı Millî oyunu orada da temsil edildi. Temsilden önce kasabanın okullu kızları Hilali Ahmer (Kızılay) yararına rozet taktılar. Derken sahneye (bir kiliseyi çarçabuk sahne ve sıralarla sandalye ve koltuklarla bu işe hazırlamışlardı) Hakkı Hoca çıktı. İleri sürdüğü tez ve kullandığı dil, hiç de Ordulular’ın hoşuna gidecek gibi değildi. Hakkı Hoca, mutasarrıflık merkezinin (il anlamında kullanıyor olsa gerek. İ.D.) Ordu değil, Ünye olması gerektiğini savunuyordu : “Ordu gibi sonradan türeme bir memleket değildi Ünye, eskiydi ve tarihsel soyluluğu vardı!”5

            Karşılık veren çıkmadığı için geçiştirildi bu başa kakma! Hem kim karşılık verecekti? Ordulu’dan ne kafaca ne de bilgice, bu işi kıvıracak bir babayiğit çıkmadı! Ünye’de bir gün iki gece kaldık ve Fatsa’ya geçtik. Orada da iyi ağırlandık.5

Metin AND'ın Tiyatro ile İlgili Yayımlanmış Bazı Kitapları

            Metin AND, “100 Soruda Türk Tiyatrosu Tarihi” adlı eserindeÜnye’de Nuri Paşa’nın yaptırdığı iskele yanındaki tiyatro’dan bahseder.6 Osmanlı Tiyatrosu” adlı eserinde de ‘Buradan Ünye'ye geçiyorlar, iskele yakınında bir taş binada temsiller veriyorlar, Nuri Paşa burayı tiyatro biçimine sokuyor, tiyatro tıklım tıklım doluyor.’ ifadelerini görüyoruz.7

            Tanzimat ve İstibdat Döneminde Türk Tiyatrosu, 1839 – 1908” adlı eserinde de ‘Ahmet Fehim KOCAMANOĞLU, Ankara’dan dönerken Sungurlu’ya bir sahne kuruyor. Ünye’de temsillerini iskele yöresinde bir kârgir binada veriyor.’ notlarını görmekteyiz.8

            Atatürk Kültür Merkezi Dergisi’nin 12. Cildi’nde “Toplantılar ve konuşmalar yaparak çevre ve eleman hazırlayan Halkevleri arasında Giresun, Zonguldak, Kastamonu, Ordu, Trabzon, Sinop ve Ünye Halkevleri sistemli çalışmalarıyla anılıyor.” ifadeleri vardır.9

İsmail GÜVEN'in Ünye'ye Yeni Bir Sinemacılık Anlayışı Getirdiği Belediye Sineması'nın Cep Sineması Aktiviteleri

Belediye Sineması ve Gösteri Merkezi Kartvizit Arşivi - 24 Aralık 2009 / Ünye

            M. Bahattin Bey “Resimli Ünye Rehberi” adlı 1930 baskılı eserinin 6. sayfasında : “Münevverler az değildir. Edebiyattan, musikîden, tiyatrodan anlıyan gençler çoktur. Fakat böyle olmasına rağmen Ünye’de hiçbir kulüp, içtimaî cemiyet ve birlikler uzun müddet yaşıyamamıştır.” biçiminde şahsî kanaatini ortaya koymuştur.10

            Şerafettin ZEYREK’in “Türkiye’de Halkevleri ve Halkodaları : 1932 – 1952” adlı eserinde ‘Halkevleri Tiyatroları en çok Karadeniz’dedir ve Nazilli, ÜNYE, Sandıklı ve İstanbul’un çoğu ilçelerinde temsiller oynanmıştır. Çoğu ilçe Halkevlerinde en az bir defa ve bazı odalarında da birkaç defa bu tür oyunların oynandığı olmuştur.’ ifadelerini görmekteyiz.11

            Başöğretmen Burhan HANHAN (1904 - 07.02.1951), sırası ile Fatsa, Aybastı, Bolaman, Yalıköy ve Ünye'de öğretmenlik ve başöğretmenlik yapar. Ünye'de HALKEVİ’nin kurulmasına önayak olur ve reisliğini de üstlenir. Her hafta düzenlenen şiir ve edebiyat geceleri, musikî ve tiyatro geceleri ile Ünye'nin sosyal yaşamına ciddi bir hareketlilik getirir. Komşu il ve ilçelere geziler tertiplenir. Burhan Bey'in bizzat kendisinin de rol aldığı "Aşar Soyguncuları" adlı oyun büyük sükse yapar.

Burhan HANHAN, Bir Yandan Tiyatro ile Öte Yandan Açık Hava Toplantıları ile Halkı Eğitir.

            Bu konuda Araştırmacı Gazeteci Yazar Yüksel ŞEN Bey’in aktarımlarına göz atalım isterseniz : “Ünye’de tiyatro faaliyetlerinin, Türkiye genelinde Halkevleri’nin kuruluşundan sonra yoğunluk kazandığını görüyoruz. Zamanın gençleri sosyal uğraşlarını, kendilerine kucak açan ÜNYE HALKEVİ bünyesinde sürdürmüşlerdir.12

            Halkevleri Genel Merkezi, yurt sathında kültürün arttırılması, halkımızın her konuda eğitimi için birçok kitaplar yayımlamış ve bu yayınlarını halkımızın istifadelerine sunmak amacıyla Halkevleri’ne göndermiştir. Bu yayınlar genelde şu konuları içeriyordu : Sağlık; Edebiyat (Tiyatro, Söyleşi, Edebî eserler vermiş değerli yerli ve yabancı yazarların eserlerinden örnekler); Konferans Dizileri; Yönetim Sistemleri; El Sanatları (Taşçılık, Marangozluk, Demircilik gibi); Arıcılık – Tavukçuluk – Besicilik Yayınları; Spor.. ve daha pek çok konuları içeriyordu.12

            Ünye gençliği o günkü Halkevi Başkanı rahmetli öğretmen Burhan HANHAN yönetiminde toplanıyor, halka nasıl yararlı olabileceklerinin ve onları nasıl eğiteceklerinin değerlendirmesini yapıyorlardı. Cumhuriyet ilkelerini öğretmek en büyük amaçlarıydı. Açık havada halkı ve köylüleri toplayıp, göz alıcı pankartlarla Sıtmaya Karşı Mücadele’yi anlatıyor ve gene açık havada kurulan sahnede Akkuş’ta tiyatro temsilleri veriyorlardı. Halkevi Tiyatro Ekibi zaman zaman Akkuş (Karakuş), Fartıl, Kusköy, Çilader ve Laleli gibi halkın yoğun olduğu köylere de gider ve buralarda gösteri yaparak yöre sakinlerini eğitirmiş.12

            Bu faaliyetlerden tiyatro uğraşısı ağır basıyor, aklı selim sahibi, kültürlü, işe yatkın olan üyeler aralarında Tiyatro Kolu kurarak, çalışmalarına başlıyor ve Genel Merkez’in gönderdiği tiyatro eserlerinden yöremize en uygun olanlarını seçip oyunlaştırıyorlardı.12

Halkevi Binası (Yangın Öncesi) Balkonunda Burhan HANHAN ve Ünyeliler

            Bu cümleden olarak rahmetli Ömer ÇAM Hoca, Halkevi Başkanı Öğretmen Burhan HANHAN Başkanlığında, babam Foto Ahmet Hüseyin ŞEN ve sergilenecek oyunda görev alan diğer oyuncuları KUSKÖY’de oyun öncesi.. köyün ileri gelenlerinden babası Kâmil Efendi tarafından nasıl misafir edildiğini ve bu kişilerin sergiledikleri oyunları yakından takip ettiklerini ve halkın büyük sevgisine mazhar olduklarını, tüm ekibin gösterdiği üstün başarıyı bana, kendisiyle sağlığında yaptığım tüm söyleşilerde sitayişle anlatırdı. Hattâ; Yükselciğim, Ahmet Ağbey’in gösterdiği san’ata yakınlığın tamamen sende tezahür ettiğini görmekle mutlu oluyorum derdi.12

            Ünye doğumlu ya da Ünye kökenli birçok Oyuncu, Senarist, Tiyatrocu ve Müzikal Sanatçısı yetişmiştir. Bunlardan tespit edebildiklerimiz : Halit AKÇATEPE, Erol ALPSOYKAN, Mustafa ALTIOKLAR, Erdal BEŞİKÇİOĞLU, İsmail CANBULAT, Halis GENÇ, Cihan ÖKSÜZ, Mete SEZER, Ferhan ŞENSOY, Mustafa ŞİMŞEK, Ozan Hamdi TANSES, İrfan TOSUN ve İnci UZUN.

            Dikkat ederseniz listedeki isimlerin hepsi eski nesil sanatçılar ve Ünye'miz yetiştirmiştir diyemedim yazarken. Çünkü her biri kendi imkânlarıyla imkânsızlıklar içinde Ünye'den ayrılmış ve kendi geleceğini şekillendirmiş kişilerdir. Hayallerini Ünye'nin dışına çıkarak gerçekleştirmişler. Bizler ise Ünyeli gençlerimize imkânlar sağlayarak Ünye'den kopmadan da büük şehirlerin imkânlarından faydalanabileceklerini gösterebiliriz.39

            İstanbul Şehir Tiyatroları oyuncularından Kuyumcu Cemal’in oğlu Mete SEZER, 1935 yılında Ünye’de dünyaya geldi. 1955 yılında Şehir Tiyatrosu’na giren sanatçı, 1984 yılına kadar burada çalıştı ve 1984’te emekli oldu. ‘BİRA BU KAPAĞIN ALTINDADIR’ reklâm sloganı ile halk nezdinde geniş çapta ilgi ve beğeni gördü. İzleyicinin; ‘Efes Pilsen reklâm filmi’, 'Hanende Melek', 'Sarı Naciye' ve '077 Hızır Acil' televizyon dizilerinden ve Kemal SUNAL filmlerinden tanıdığı Sezer, son yıllarını Anamur’da geçirmişti.

            03 Ağustos 2005 Çarşamba günü Ankara'da 70 yaşında vefat eden tiyatro sanatçısı Mete SEZER, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nın yanı sıra Halk Oyuncuları ve Münir ÖZKUL ile birlikte çalışmıştı. O dönemde Antalya Devlet Tiyatrosu Müdürlüğü görevini sürdüren oyuncu eşi Defne YALNIZ, SEZER’in daha önce de karaciğer komasına girdiğini belirterek, ‘Azrail’e ikinci kez çalım attık’ demişti. Sezer’in oynadığı oyunlardan bazıları şöyle : AKİF BEY (1959), BAŞ SAYFA (1960), BİR ZİYÂRET (1959), FAZİLET ECZANESİ (1960), FİZİKÇİLER (1963), GÖÇ (1962), GÜNEŞ BATARKEN (1962), KRAL LEAR (1960), KURU GÜRÜLTÜ (1964), MACBETH (1963), SEZUAN'IN İYİ İNSANI (1964), TARLA KUŞU (1961) ve III. SELİM (1961).

            01.01.1938 Ünye doğumlu Sinema Sanatçısı ve Tiyatro Oyuncusu Halit AKÇATEPE Saint Benoit Fransız Lisesi İstanbul Konservatuarı mezunudur. Ebeveynleri tiyatrocu olan oyuncu, babası Sıtkı AKÇATEPE ve annesi Leman Hanım ile Hababam Sınıfı serisinde rol aldı. Sıtkı AKÇATEPE savaş anılarını anlatmaya başlayınca dersi unutan tarih öğretmeni rolünde yer alıyordu. Annesi Leman Hanım ise çoğunlukla Tarık AKAN'ın annesi rolündeydi. Sanatçımız Rezzan Hanım'la evlidir.


Kaynak : http://www.uskudar-bld.gov.tr/portal/content_/t1.jsp?PageName=haberlerAyr&ID=31902

            24 Ocak 2008 tarihinde Medya Komedya adlı oyunla Fatsa’da muhteşem bir gösteri yapan İstanbul Gökkuşağı Tiyatrosu, zengin kadrosuna usta oyuncu Halit AKÇATEPE’yi de katmıştı. Halit AKÇATEPE’yi Fatsa’ya davet eden Zekeriya ERUZUN, O’ndan şu cevabı aldı: “Fatsa’da Kadir İNANIR var. Ben nasıl gelebilirim ?” Ardından bunun sadece bir şaka olduğunu söyleyen Halit AKÇATEPE; Fatsa’ya daha önce defalarca geldiğini ve ilk fırsatta yine gelmek istediğini belirtti. Kendisinin de ÜNYELİ olduğunu ifade eden AKÇATEPE; “Bir Karadenizli olarak yöremiz insanının sıcaklığını ve cana yakınlığını çok iyi biliyorum. Umarım en kısa zamanda o değerli insanların arasına katılırım. Bundan büyük bir mutluluk duyarım.” dedi.13

Halit AKÇATEPE, Fatsa Kıvılcım Tiyatrosu Oyuncularıyla.

            90’lı yaşlarda rahmetli olan Hüseyin SÜMER anılarında şunları anlatır : “Millet Parkı’nda zamanın gençleri ve Halkevleri faaliyeti olarak.. yaz aylarında kameriyede tiyatro oynar, konserler verirdik. İnsanlar bizi Millet Parkı'nda banklara oturarak dinler ya da kayıkla gezerken izlerlerdi. Kameriyede ajans da dinlenirdi; ayrıca şehirle ilgili önemli toplantılar da orada yapılır, önemli kararları şehrin ileri gelenleri orada alırdı. Gelen devlet adamları da orada ağırlanırdı, kameriye herkesin, şehrin toplantı yeriydi."14

Millet Parkı - Belediye Binası (Sağda) - Kaymakamlık Binası (Kameryanın Arkasında)

Park havuzu, çevre duvarları ve sütunlarını Elevlülü (Göreleli) Cemal KÜLÜNK Usta yapmıştır.
Fotoğraf : Ahmet Hüseyin (ŞEN)

            Araştırmacı Gazeteci Yazar Yüksel ŞEN ise anılarında şunları bize aktarır : “Yılmazlar Mahallesi'nin Terme Caddesi üzerinde, Vidinli Apartmanı ile mübadil Salih Efendi'nin bakkal dükkânı arasında uzanan sahil kesimine YALIKAHVESİ denirdi. Para kazanmasını iyi bildikleri gibi harcamasını da iyi bilen bu kesim eğlenceye de çok düşkünmüş. Çok eski tarihlerde Yalıkahvesi'nde Rumlar'a ait pek çok eğlence mekânları varmış. Bunlardan bir tanesi günümüze kadar gelmiş. Yalı kazıklarıyla denizden desteklenen bu binayı daha sonra Belediye malzeme deposu olarak kullanmıştı.12

            Yolun başında deniz kenarındaki beyaz bina o yıllarda tiyatro salonuna sonra da sinemaya dönüştürüldü. Sanırım, 1948 - 1950'li yıllarda idi. Eski radyoculardan Rahmetli Ahmet AKBULAT (nam-ı diğer Fatalis Ahmet) yukarıda söz konusu ettiğim deniz içindeki binada gerekli tadilâtları yaparak, yeni bir SİNEMA faaliyete geçirmişti. Fatalis Ahmet ve tüccar Mustafa KALEMEN ortaklığında modernize edilen ve hizmete açılan bu sinemanın adı Yeni Sinema olur. Zaten bu bina geçmiş yıllarda, bando ve musikî kuruluşlarının konser verdiği, zaman zaman sinema gösteriminin yapıldığı eski bir binaydı. Yeni Sinema’da Zatı SUNGUR – Abra KADABRA Ekipleri’nin illüzyon gösterileri yaptıklarını anımsıyorum.12

(Solda) Askerlik Şubesi - Ortadaki Denize Bitişik Beyaz Bina TAN SİNEMASI

Fotoğraf : Yusuf ALVER - Günümüze Ulaştıranlar : Nazlı ŞENALP ve Eren TOKGÖZ

            Yalıkahvesi'ndeki diğer eğlence mekânlarında Rum sanatçılar kantolar sergiler, keman, cümbüş, darbuka, tef başta olmak üzere çeşitli enstrümanlar çalar, rakkaseler ve ses sanatçıları hünerlerini sergilerlermiş. Ayrıca, gerek mahallî ve gerekse kente gelen Tiyatro Kumpanyaları buralarda gösteri yaparmış. Gündüzleri işyerlerinde çalışmaktan yorulan Rum halkı geceleri aileleri ile birlikte bu mekânlarda çılgınca eğlenirlermiş. Neş'enin doruğuna ulaşınca da Ünye'nin uluslararası üne sahip meşhur Hırtarış Üzümü'nden yapılan ONEY Şarapları'nı su misali içerlermiş.12

            Kilise Tepesi’ndeki Ortodoks Rum Kilisesi’nin iki bölümlük bahçesindeki ağaçların bulunduğu yerde, ANADOLU’daki pek çok Açık Hava Tiyatrosu’ndaki amfitiyatrolar misali 15 - 20 metre yüksekliğinde, boydan boya uzanan sahan taşlarından yapılmış merdivenler vardı. Öğrenciler ve halk burada oturur, spor gösterilerini seyrederdi. Görüntü, muhteşem mi muhteşemdi! Baharda bu ağaçlar yeşerince o bahçe yeryüzü cenneti olurdu. Mahalle çocukları burada çeşitli oyunlar, oynar, çevre halkı geniş alanda Fındık Harmanı yapardı. Öğrenciler ve sivil halk voleybol ve futbol oynardı.12

Kilise Tepesi - Sağdaki 2 ve 3 numaralar arasındaki kot farkı Kilise Bahçesi'ndeki merdivenli alandır.

            Oyunlar genelde 24 Haziran 1932’de açılan Ünye Halkevi’nin salonlarında kent halkına sergilenirdi. Halkevi binası 1940’lı yılların sonunda çıkan bir yangında yandıktan sonra Kilise Tepesi’ndeki Rum Ortodoks Kilisesi devreye sokuldu. Kilise binasında Ünye Halkevi Tiyatro Kolu’nu oluşturan ekip, temsiller verirdi. Kilise, işlevini yitirip, bina Ortaokul'a devredilince, okul idaresi zemine ahşap döşeme yaptırmış, âyin mahallini de yerden 1 - 1,5 metre yükseltmek suretiyle sahne şekline sokmuştu. Mermer sütunlar arasına kontrplâk levhalar konularak, zemin dikdörtgen şeklinde daraltılmış, güzel bir salon oluşturulmuştu. Kilise Tepesi’ndeki bir mimarlık şaheseri olan Rum Ortodoks Kilisesi, Ortaokul'a arsa temin edilmek üzere yıkılıp yok edildi.12

            Yaşlı Ünyeliler hatırlayacaklardır. Bir zamanlar bu Kilise'nin Âyin Mahalli sahne haline getirilerek, Ünye Halk Evi Tiyatro Kolu'nu oluşturan Başöğretmen ve Halkevi Başkanı Burhan HANHAN, Öğretmen Nazif TÜZÜNER, Avukat Şahap DEMİR, Foto Ahmet Hüseyin (ŞEN), Terzi Adil, Kuyumcu Cemal, Yusuf Ziya ATAŞAN, Müslim GÜRSOY, Noter Nejat ÇOLDUR, Saatçi Mehmet YANIK, Mehmet ÇOLAKOĞLU, Öğretmen Mehmet Arif ÖZTÜRK ve isimlerini şu anda anımsayamadığım daha pek çok üye burada ne oyunlar sergilemişti. Örneğin; Kanun Adamı, İhtiyar Kız, Çığ, Ya İstiklâl Ya Ölüm bunlardan sadece birkaçıydı. Beş perdelik İktisadî Facia ÇIĞ’ı yazan, Ordu eski Belediye Başkanları’ndan GÜRSES Gazetesi sahibi rahmetli A. Rıza ŞUKUH’tu.12

            "TÜRK SPOR KULÜBÜ" üyeleri, HALKEVİ Tiyatro Kolu üyelerinden oluşmaktadır. Kulüp, futbol - voleybol gibi çeşitli sportif faaliyetler meyanında, amatör bir ruhla TİYATRO gösterileri de sergilemekte ve halkımızın beğenisini kazanmaktadır. Zira, o tarihlerde HALKEVİ KÜTÜPHANESİ, Halkevleri Genel Merkezi’nin gönderdiği, değişik konferans ve tiyatro yapıtları ile çok değişik bilimsel kitaplarla doludur. Kentte başka eğlence unsuru da olmadığından, HALKEVİ'nin müdavimleri şehrin elit ve okumuş, kültürlü kişilerinden oluştuğu için bu kitapları değerlendirerek, bilhassa tiyatro çalışmalarına ağırlık vermişlerdir.12

Solda : Meçhulasker İlkmektebi, Ortada : Su Sarnıcı ve Refaiddin Şahin'in Evi, Sağda : Rum Kilisesi
Fot. : Foto Ahmet Hüseyin (ŞEN) - Gön. : Aynur TAN, Refaiddin ŞAHİN, Yüksel ŞEN.

Ayakta Sağdan : 1. Suli, 2. Şerif ÖZTÜRK, 5. Kemancı Saip, 6. İbrahim ŞENGÜL,
7. Arzuhalci Şefiğin Oğlu Tevfik, 9. ÖMER ÇAM, 11. Çamoğlu Ömer'in Oğlu. (1930/ÜNYE)

            Çalışma yerleri, yaşlı Ünyelilerin çok iyi anımsayacağı gibi rahmetli Termeli Mehmet Efendi'ye ait yanan HALKEVİ binasıdır. Şimdi bu binanın bulunduğu yere Sayın ALVER'ler yeni bir bina yapmışlar ve binanın Hükûmet Caddesi'ne bakan yüzünde de Yusuf ALVER Bey’in Karadeniz Eczanesi faaliyet halindedir.12

            Halkevinde yapılan hazırlık çalışmaları tamamlandıktan sonra gösteriler, Ortamahalle’de KİLİSE TEPESİ'nde, eski Ortaokul’un (Meçhulasker İlkmektebi) bahçesinde bulunan KİLİSEnin sahneye dönüştürülen salonunda yapılırdı. Foto Ahmet Hüseyin (ŞEN), Ünye Halkevi'nin de çok faal üyesidir. Burada arkadaşları ile birlikte Tiyatro Kolu oluşturmuşlar ve zaman zaman kent halkına çeşitli oyunlar sunmuşlardır.12

            Bu oyunlarda babam Foto Ahmet Hüseyin rol aldığı ve sahne önünde çekilmiş fotoğrafları olduğu için anımsıyorum.. Maalesef o fotoğraflardan ancak bir tanesi günümüze ulaşabildi. Babam her oyun sahnelendiğinde, oyuncuların fotoğrafını çekmiş ve bu fotoğrafları saklamış. Arkalarında da oyuncuların isimleri ve oynanan oyunun adını kaydetmişti. Bu cümleden olarak, ÜNYE HALKEVİ TEMSİL ŞUBESİ'ni teşkil eden TÜRK SPOR KULÜBÜ Temsil Heyeti’nden bir grubun, ORTAMEKTEP'in kapısı önünde, babam Foto Ahmet ŞEN tarafından çekilen fotoğrafın arka yüzünde M. M. ARİF imzasıyla 04.05.1934 tarihinde A. CEVAT B.’ye hitaben bir not düşülmüştür.12

            Eski Belediye Reisi ve Milletvekili Hüsrev YÜRÜR (1913 Ünye - 10 Temmuz 2008 İstanbul) anılarında şöyle der : Ben Orta Mekteb'e giderken büyük kilise duruyordu. Biz orada jimnastik dersleri yapardık. Tiyatro ve müsamereler olurdu. Halkevi gençleri Namık Kemal'in eserlerini tiyatro halinde sunarlardı. Çok kalabalık olurdu. Erkekler izlerdi hep. Vatan konularında salon alkıştan yıkılırdı. Çok heyecan yaşanırdı. Sonra bir gün kilisenin yıkılacağını söylediler. Sınıfın bütün çocukları çanın ipine asıldık. Epeyce bir sallandık. Bir süre sonra çan kulesi yıkıldı. Çok sağlam ve çok büyüktü. Kiliseyi de zorla yıktılar. O zaman kimse "yıkmayalım" dememişti. Kurtuluş Savaşı'nın ardından böyle bir uygulama vardı. Şimdi çok yanlış olduğunu anlıyoruz.15

            1917 yılında Zile'nin Çeltek Köyü'nde dünyaya gelen Şâir Cahit KÜLEBİ, 1986 yılında yayımlanan "İçi Sevda Dolu Yolculuk" adlı hâtırat yazısında Ünye'ye gelen Tiyatro Kumpanyaları'ndan bahseder.  'ADALET PEE' adlı bu bölümü sizlerle paylaşmak isterim : Yaz sonlarında Niksar’a her yıl tiyatro kumpanyaları gelirdi. Program başlayınca, önce kantocular çıkardı. Şimdilerde TV’de görüp dinlediğimiz parçalardan çok daha güzel kantolar söylerlerdi. Yalnız, süre dolup ertesi gün gideceklerse, kanto sırasında bir değişiklik olur. En güzel kız, sonda sahneye çıkar.36

            «Çayıra serdim postu» diye başlayan kantoyu söylerdi. Kanto, «Dinine de, imanına da, ırzına da, nikâhına da maşallah / Yarın Ünye’de buluşuruz inşallah» sözleriyle biterdi.36

            Ünye’ye değil de, örneğin Fatsa’ya, Çarşamba’ya gideceklerse oranın adı söylenirdi. O anda yalnız kahveye değil, nerdeyse bütün Niksar’a hüzün çöker, lâmbaların ışığı solgunlaşırdı. Ertesi gün kumpanya yola çıkınca Niksarlı delikanlılardan birkaçı artlarından o kasabaya giderlerdi. Birkaç gün sonra da solgun, utangaç bir yüzle gerisin geri gelirlerdi.

            Bu kez Niksar’ı coşkuya boğan, kumpanyanın getirdiği Adalet adlı bir kadındı. Kadın demeye dilim varmıyor. 19 – 20 yaşlarında, narin, koyu kumral, sudan yeni çıkmış balık gibi dipdiri bir kızdı.

            Kırkından genç birçokları, paraları olsun olmasın, birkaç kuruş denkleştirip Adalet’ten dans dersi almaya başladılar. Bir ay sonra kumpanya, Niksar’dan ayrıldı. Sanırım Ünye’ye gitti. Artlarından da 40 – 50 genç Ünye’nin yolunu tuttu. Her zamanki gibi, birkaç gün sonra süklüm püklüm Niksar’a döndüler. Daha sonra Adalet’in Çarşamba’da göbeğinden vurularak öldürüldüğü söylentisi yayıldı. Herkes acıyarak inandı.36

Cahit KÜLEBİ'nin Bir Anı Kitabı

http://unyezile.net/muhtunye1.htm

            1938’de Almanya’da üniversitede öğrenciyken Adalet o sırada Amerika’dan gelen büyük bir gösteri trupunun baş yıldızı olarak Scala’da sahneye çıkıyormuş. En son o çıktı. Niksar’daki Adalet’ten daha esmerdi. Belki saçını boyatırken koyulaştırmıştı. Kalçaları daha kısraklaşmıştı. Sandığım gibi oryantal dans etmedi. Takır takır step yaptı. Salon alkıştan yıkılıyordu, ama Niksar’daki o sade ve sıcak kız değildi.

            Şimdi, yıl 1986. Bir hafta sonu gazetesinde Adalet’in o şaşırtıcı yaşam öyküsü ve fotoğrafları yayımlanıyor. İstanbul düşkünler evinde, yatağa çalı gibi bacaklarını sarkıtarak oturmuş. Sırtında sirk soytarılarınınkine benzeyen yakası uzun yıldız çizgileriyle süslü çok kısa etekli bir giysi var. (Bu yazı biterken de öldü.) O şaşırtıcı yükselişten sonra düştüğü bu durum inanılır şey değil. Gördüğüm üç Adalet de aynı kadın mıydı diye kuşku duyuyorum. Yaşantı her zaman acıyla sona eriyor, diye acınıyorum.36

Cibali Karakolu Filmi Afişi ve Piyes'ten Bir Görünüm

Kaynak : http://www.behzatuygur.com/images/medya/resim/cibali_karakolu.jpg

            Yüksel ŞEN; “1953/54 yıllarında Orhan Erçin Tiyatro Kumpanyası’nın, rahmetli Abdullah HAZNEDAR’ın Paşabahçe Yazlık Rüya Sineması’nda sergiledikleri “CİBALİ KARAKOLU” isimli oyununu izledim. 1955 yılında memuriyet ve askerlik icabı Ünye’den ayrılıp, Anadolu’ya çıktıktan sonra kente gelen tiyatro ekiplerini hatırlamıyorum. Kadılar Yokuşu’nda fırıncı, rahmetli Mahmut ARIN’ın evinin bahçesine yapılan ve Karadeniz’de bir eşi daha bulunmayan hem yazlık hem de kışlık olarak kullanılabilen o görkemli Konak Sineması’na pek çok tiyatro ekibinin geldiğini ve gösteri yaptıklarını basından öğrendim” der.12

            Araştırmacı Yazar Yüksel ŞEN devamla; “Bizim ortaokul öğrencisi olduğumuz dönemde 1954 yılı içerisinde ünlü Fransız Yazar MOLIERE’in “ZORAKİ MESLEK” adlı tiyatro eserini okulun her sınıfından karma bir öğrenci grubu tarafından okulun Türkçe Öğretmeni Mehmet Mustafa BELİR yönetiminde, şimdiki Akbank’ın bulunduğu yerde faaliyet gösteren TAN Sineması’nda halkımıza sergilemiş, tüm öğrenciler büyük başarı kazanmış ve seyredenlerin takdirini toplamıştık. Oyunun, hatırımda kalan iki oyuncusu; Raif YÜRÜR ve Yüksel ŞEN’di” şeklinde anılarını bizlere aktarır.12

Gülay (Mistepe) ÖĞRETİM, Elmas ÇINGAY ve Arkadaşları Harput'ta Bir Amerikalı Piyesi'nde

Gülay (Mistepe) ÖĞRETİM Fotoğraf Arşivi

            Ünye Ortaokulu Türkçe Öğretmeni Songül Hocanım ile İngilizce Hocası Hüseyin Bey’in 1959 yılında sahneye koydukları Cevat Fehmi BAŞKUT’un HARPUT’TA BİR AMERİKALI piyesi hayli ses getirmişti. Oyun, yüzyıl başında ekonomik nedenlerden dolayı ailesiyle Amerika'ya göç eden, orada milyoner olan ve 40 yıl sonra kardeşlerini bulmak için Harput'a dönen adamın öyküsünü anlatıyordu. Eserin baş kahramanı Amerikalı milyoner Abraham Maderus’tur. Piyes, ortaokulun Müsamere Salonu’nda gece oynanmış ve salon hıncahınç dolmuştu. Oyunculardan hatırlayabildiklerimiz; Gülay (Mistepe) ÖĞRETİM, Elmas ÇINGAY, Hasan AYGEN, Birol ve Hilmi Beylerdi.

Gülay (Mistepe) ÖĞRETİM, Elmas ÇINGAY ve Arkadaşları Harput'ta Bir Amerikalı Piyesi'nde

Gülay (Mistepe) ÖĞRETİM Fotoğraf Arşivi

            ÜTAG Araştırmacılarının, ‘Ünye’de Sinema Yılları’ adlı makalelerinde; “Ünye’de yazlık yahut kışlık sinemalar sadece film gösterilen mekânlar değil, aynı zamanda tiyatro, konser, düğün salonu olarak da işlev gören alanlar ve siyasî parti yahut dernek toplantılarının yapıldığı yerlerdir. Sinema salonları yokken, Ünye’de çadır tiyatrosu geleneği, direkler arası oyunları (vodvil) ve dansöz geleneğinden söz etmek mümkündür. Bu tür mekânlardan birinin Döner Çeşme Meydanı'nda, daha sonra İhtiyaroğlu İşhanı’na dönüştürülen binada faaliyet yürüttüğü bilinmektedir.” demektedirler.16

            İp cambazları, Cumhuriyet Meydanı ve Beylihoru gibi açık alanlarda hünerlerini sergilerken, araya “temsil” denen orta oyununa benzer gösterilerde bulunurlardı. Açık hava yahut çadırda sürdürülen bu gösteriler, sinemalı dönemde sinema salonlarında yapılmaya başlandı. Şarkı, türkü, dans ve tiyatro amaçlı bu gösterilerin yanında, doğrudan sinema filmlerinin tanıtımını amaçlayan sinema oyuncularının da Ünye’ye geldiği bilinmektedir.16

            M. Ufuk MİSTEPE, “Ünye Şarkı ve Türküleri” adlı kitabında bu sanatçılardan birçoğunu zikreder : Ünye sinemalarında konser ve temsil vermek için sahne alan bazı sanatçılar : Abdullah Yüce (TSM – Konak Sineması), Abra Kadabra (Yazlık Park Sineması ve Ünye Parkı), Altan Erkekli (İnadına Yaşamak - Belediye Kültür Sarayı), Arif Sami Toker (TSM Bestekâr- 1963, Konak Sineması), Atıf Kaptan, Avni Dilligil (Tiyatro), Barış Manço, Berkant, Beyaz Kelebekler, Bilal İnci, Cahit Irgat, Celal Şahin, Cem Karaca, Durul Gence (Konak Sineması), Edip Akbayram, Ekrem Bora, Emel Sayın, Erol Büyükburç, Ersan Erdura, Fatma Girik, Ferhan Şensoy, Fikret Hakan, Fikret Kızılok, Gazanfer Özcan, Genco Erkal, Gönül Yazar, Hikmet Şimşek (Şef - Belediye Sineması), Hümeyra, Hüseyin Baradan, İsmail Dümbüllü, Kâmuran Akkor, Kudret Şandra (Dansöz), Melike Demirağ, Muhterem Nur, Necati Başara (THM – Yazlık Park Sineması), Necdet Tosun (Konak Sineması), Nejat Uygur, Nusret Ersöz (TSM – Paşabahçe Yazlık Sineması), Nükhet Duru, Orhan Elçin (Cibali Karakolu – Paşabahçe Yazlık Sineması), Özcan Tekgül (Dansöz), Öztürk Serengil (Yeni Sinema), Pakize Suda, Rana Alagöz, Selçuk Alagöz, Selçuk Ural, Selda Alkor, Serpil Örümcer, Suna Kan (Belediye Sineması -Kemancı), Tamer Yiğit, Tanju Gürsu, Toto Karaca, Ulvi Uraz, Üç Hürel, Vasfi Uçaroğlu, Yıldız TEZCAN, Yılmaz Köksal, Zati Sungur (Sihirbaz – Konak, Belediye ve Yazlık Park Sineması).17

M. Ufuk MİSTEPE, "Ünye Şarkı ve Türküleri" ile "Zile Türküleri" Kitaplarıyla

M. Ufuk MİSTEPE Fotoğraf Arşivi - Ankara, 2010.

            Yüksel ŞEN Gazete Arşivi tespitlerimize göre Ünye’de Tiyatro Metin Yazarlığı yapan, yazıları gazete ve dergilerde beğeniyle yayımlanan bir hemşehrimiz de İnci UZUN’dur. Sıhhiyeci Bekir’in kızı olup, Kalabuzu’nda oturmaktaydı. Ufak denemeler, hikâyeler ve tiyatro eserleri yazardı. Bir eseri Ankara Radyosu’nda yayınlandığında ses getirmiş ve 09.01.1965 tarih ve 239 sayılı Şirin Ünye Akkuş Sesi Gazetesi’nde konuyla ilgili yarım sayfa detay verilmişti.12

            Gazetede «Bizdeki Sanat Anlayışı» başlıklı İnci UZUN imzasıyla bir yazı çıkmıştı. Sayın yazar bu yazısında, Ankara Radyosu’nda yayınlanan bir piyesinin Ünye'de uyandırdığı etkiyi anlatıyor. Şehrimiz halkının hakkındaki düşüncelerini ve takdir hislerinin derecesini çiziyor. Tabi bütün bu yorumlar lehine, çünkü arkadaşın bahsi geçen yazısında kullandığı ifadelerden bu anlaşılmaktadır.” deniliyor. Yüksel ŞEN, yazarımızla ilgili gazetede şu yorumları yapmıştı : “Çok muhterem beyler; bu oyun, öyle gazino köşelerinde oynanan ne briç oyununa ne bezik ne poker ve ne de tavlaya benzer. Hele dominonun hiç yanına yaklaşmaz. Bu oyun bir zekâ oyunudur. Oyuncusuna en mesut dakikaları bir anda yaşatan bir kalem oyunu. Ama bu kalemi lâyıkı veçhile kullanmak gerek ve henüz bir çaba halinde olan bu kalem sahiplerinin ileride daha verimli daha olgun ve daha kuvvetli bir zemine çıkabilmeleri için onları korumak gerek.12

            Yazılarında duygusallık ve hayâl dünyası ürünleri ön plândaydı ve yaşıtlarına göre de Ünye’de hayli çağdaş bir bayandı. Kendisini 19 Mayıs 1961 ve sonrası Şirin Ünye Akkuş Sesi Gazetesi yazar kadrosunda görmekteyiz.

            Nurver (Tokaç) ORALGÜL 23 Nisan 1967’de Ünye Ortaokulu sahnesinde Münir KARAKOLLUKÇU’nun ŞEHİT FATMA adlı piyesiyle ilgili olarak o günleri şöyle yansıtır : Şehit Fatma adlı oyunu ilkokul 5. sınıfta, Cumhuriyet İlkokulu’ndayken oynamıştık. Öğretmenimiz Beşir ÖNER eşliğinde, Güngör Hanım adlı bir drama öğretmeni tarafından çalıştırılmıştık. Ben, Şehit Fatma'yı, Mediş (Mediha MUSAGİL) annemi, Hasan Basri sanıyorum askeri, Saadettin (yanlış hatırlamıyorsam) düşman generalini canlandırmıştı. Çok kalabalık bir kadroydu.. hepsini hatırlayamıyorum.

            Günlerden sanırım 23 Nisan 1967 idi. Oyun, Kurtuluş Savaşı’nda, canı pahasına vatanını düşman işgalinden kurtarmak için Türk askerine yardım eden kahraman Türk kızının ve kurtuluşun öyküsüydü. Şehit Fatma, düşmanın geçeceği köprüye döşenen dinamitleri patlatarak, düşmanla birlikte yaşamına son veriyordu. Yani ben, son sahnede askerlerin önünde, bayrağın altında yatarken, ön sırada oturan babamın hıçkırıklarını duymuş, kendimi gerçek kahraman zannetmiştim. Yıllarca Şehit Fatma adıyla anılmıştım, halâ bile... Oyunu Ünye Ortaokulu Müsamere Salonu’nda hazırlamış ve gece - gündüz bir Cumartesi günü oynamıştık...

            'Şehit Fatma' oyununu Cumhuriyet İlkokulu gibi İnönü ve Anafarta İlkokulu da aynı yıllarda sahneye koymuştu. O yılın bir özelliği olmalıydı! Ahmet KABAYEL o günlere ait şu bilgileri aktarır : "Ben İnönü'de okudum. Şehit Fatma oyununu 1966/1967 döneminde 5. sınıfta iken oynadık. Şehit Fatma rolünde Neşe GÜVEN oynuyordu. Ben birinci gönüllü askerdim. Hatırladığım kadarıyla Oğuz GÜVEN yüzbaşı, Rıdvan COŞKUN paşa, Temel İŞÇİ düşman askeri, Mehmet BULAT asker rolünde idi. Hüseyin GÜZELIŞIK da vardı." Büke Saadetlioğlu KAVİ de şunları ilâve eder : "Aynı senelerde yani 1966 - 1967 yıllarında ben de Anafarta İlkokulu V. sınıfta idim. Nurver'le IV. sınıfta ve ortaokulda aynı sınıftaydık. Ancak şu anda oyunda kimlerin hangi rolde oynadığını tam anımsayamıyorum. Benim oyunda küçük.. bir cümlelik rolüm vardı. Ünye'den ayrılalı çok olduğu için sadece çarşı içinde (ufak bir sahnesi olan sinema salonu da olabilir) küçük bir yerde oynanmıştı diye hatırlıyorum."

İnönü İlkokulu'nun sahneye koyduğu "Şehit Fatma" Piyesi
Mehmet BULAT, Hüseyin GÜZELIŞIK, Ahmet KABAYEL, Oğuz GÜVEN ve Temel İŞÇİ

Ahmet KABAYEL Fotoğraf Arşivi


Kaynak : http://kelebekgaleri.hurriyet.com.tr/GaleriDetay.aspx?cid=20523&p=20&rid=2368

Fahri YILMAZ, Tuğrul ŞAN, İrfan ŞAHİN, Sevdal TOPRAK ve M. Ufuk MİSTEPE

Ünye Belediyesi Fotoğraf Arşivi - Foto : Sezgin ÇAKIR - 25.12.2010 Ünye Türküleri Gecesi

            Emekli Orman İşletmesi Müdürlüğü Muhasebecisi Fahri YILMAZ İskele Restoran’da 25.12.2010 tarihinde bir akşam yemeğinde, 1969 yılında Ünye’de PİR SULTAN ABDAL oyununu sergilediklerini bana söylemişti.

Bir etkinlik sonu, Memet Zeki GÜNDÜZ öğretmen arkadaşı Fakı AY ve öğrencileriyle... (30.06.1972)

Memet Zeki GÜNDÜZ Fotoğraf Arşivi / Bassaray Matbaası, Temmuz 2008, İzmir, 157 sh.

            Ayrıca Türkçe – Edebiyat Öğretmeni Memet Zeki GÜNDÜZ de 08.12.1972’de Ünye’de “PİR SULTAN GECESİ”ni tertiplemişlerdir. GÜNDÜZ Hoca, TÖS Ünye Şubesi'ne sahne yaptırılması ile ilgili anısını şöyle anlatmaktadır : "TÖS Ünye Şubesi’nden arkadaşlar oturup karar veriyoruz : Lokalimize bir sahne yaptıralım. İyi de nasıl, neyle yaptıralım? Lokale sahne yapmak dünyanın parası eder, bu parayı nereden bulacağız?

08.12.1972 Ünye Ortaokulu Pir Sultan Abdal Gecesi'nde Memet Zeki Gündüz

Memet Zeki GÜNDÜZ Fotoğraf Arşivi

            Arkadaşlarla konuşuyoruz bu işi. Bir türlü, çözüm bulamıyoruz. Sendikamızın üyelerinden, aynı zamanda Ünyeli bir arkadaşımız var : Aydın Aydemir. Biz ona hep “Humbaba” deriz. Sevilen bir arkadaşımızdır. Çözümü o buldu. Soruyu da o sordu.

08.12.1972 Ünye Ortaokulu Pir Sultan Abdal Gecesi'nde Memet Zeki Gündüz ve Ümit MALKOÇ Seyircilerle.

Memet Zeki GÜNDÜZ Fotoğraf Arşivi

            - Sahne neyden yapılır? Yanıtını ise hep biz verdik : - Tahtadan yapılır! - Tamam, ağacı benden! - Nasıl yani? - Bizim, köyde ağaçlarımız var. - Eee!.. - Eee’si sağlık. Ben o ağaçlardan, sahne yapımı için veririm size. - İyi de o ağaçları Ünye’ye nasıl getireceğiz? - Kolayı var! Biraz fazla keseriz. Ağaçların bir kısmını, taşıma karşılığı olarak kamyoncuya veririz. - Eee, biçtirme parası ne olacak? - Onun da kolayı var! Ağacı biraz daha fazla yükleriz, böylece hızarcının da parası çıkar.

08.12.1972 Ünye Ortaokulu Pir Sultan Abdal Gecesi'nde Memet Zeki Gündüz

Memet Zeki GÜNDÜZ Fotoğraf Arşivi

            Humbaba’ya daha fazla bir şey sormaya gerek var mı? O her şeyi çözdü!.. Bize yalnızca usta bulup sahneyi yaptırmak kalıyordu. Hasan Aslan, Hüseyin Gümüş, Aydın Aydemir düştük yolara. Humbaba’nın köyüne vardık. Kurumuş ağaçlarını kamyona yüklettik. Ünye’de hızarcının önüne indirttik. Ağaçlar sahne yaptırılacak biçimde biçildi. Lokale indirildi ve sahneyi yaptırdık. O sahnede çok ama çok güzel etkinlikler yaptık. Kimi okullar, çeşitli etkinliklerini orada gerçekleştirdiler. Öğrenciler, mezuniyet gecelerini orada yaptılar. Ne diyeyim “Humbaba”, pardon Aydın Aydemir arkadaşımız, öldüğünü duydum, hiç bu güzelliklere ön ayak olan, bu güzellikleri yaşatan insan ölür mü? “Humbaba Aydın” ölümsüzdür."

"Pir Sultan Gecesi"nde Memet Zeki GÜNDÜZ Öğrencileriyle (08.12.1972)

Kaynak : Memet Zeki GÜNDÜZ - Ünye Masalları, Bassaray Matbaası, Temmuz 2008, İzmir, 157 sh.

            Ünye’de temsil olunan piyesler ve sahne alan sanatçılar haricinde Ünye dışında da amatörce ve profesyonelce tiyatro faaliyetinde bulunan hemşehrilerimiz de olmuştur. Örneğin; Zile II. Ortaokulu ilk mezunlarından M. Ufuk MİSTEPE, 22/24 Mayıs 1970 tarihlerinde Zile Erkek Sanat Okulu'nun tiyatro salonunda üç gece Molière'in CİMRİ Piyesi'nde (L’AVARE) başrol Harpagon rolünü oynamıştı.


Kaynak : Zile Postası Gazetesi - 27 Mayıs 1970 tarih, Yıl : 14, Sayı : 1009/2086.

            Heyecandan biraz hızlı konuşması başarısını gölgelemişti. İlk ve son tiyatro denemesiydi. Şimdiki Endüstri Meslek Lisesi Müsamere Salonu'nda bu piyes ve diğer etkinlikler tıklım tıklım dolan salonda başarıyla icra edilmişti. Zile Postası Gazetesi konuya ilişkin detayları yayımlamıştı.


Zile Erkek Sanat Okulu'nda Üç Gece Sahneye Konulan CİMRİ Piyesi'nden İki Ayrı Perde.

            Erkekler peruk takmak zorunda idi. MİSTEPE, yaşlı bir bunak rolünde olduğundan makyajı daha bir önem arz ediyordu. Gel gör ki saçları üç numara idi ve ne toka ile peruklar tutturulabiliyor ne de bantla yapıştırılabiliyordu. Terden sırılsıklam olduklarından tenleri bant da kabul etmiyordu. O dönemde güçlü yapıştırıcılar da yoktu! Eğreti bir şekilde perukları takıyorlardı. Diğerleri için bu husus pek önem arz etmiyor ise de oynadığı tek kişilik monolog perdede sahneye girerken bir yere düşüş ânı vardı ki boylu boyunca yere uzandığında peruğun da başından fırlaması an meselesi oluyordu ve o ister istemez bir eliyle peruğunu tutmak zorunda kalıyor ve bu da onu geriyordu!


http://urun.gittigidiyor.com/CIMRI-MOLIERE-SABAHATTIN-EYUBOGLU-CEVIRISI_W0QQidZZ11268236

            Başarıyla görev yapan diğer rol arkadaşlarının sahne adları şöyle idi : Harpagon (M. Ufuk MİSTEPE), Cléante (Osman AKDURUCAK), Élise (Banu AKBAY), La Flèche (Ali ALTINIŞIK), Valère (Ziya ÖZBEN), Mariane (Şerife ÜNALMIŞ), Anselme (Dilaver ELBAŞ), Frosine (Müsemma ÖĞÜTÇÜ), Jacques (Mehmet ELBAŞ), Simon (Adem DURU), Brindavoine (Ahmet E. AKYUNAK), La Merluche (Erol BAYAR), Claude (Bekir ERYILMAZ). Piyesten aklımda kalan Çiçero'nun bir sözü ile bu konuyu noktalayayım. Bu sözü Harpagon rolünde cimri olduğum için evin kâhyasına ve ahçısına söylüyordum ve altın harflerle duvara yazdıracaktım : "Yemek için yaşamamalı, yaşamak için yemeli!"

M. Ufuk MİSTEPE (Harpagon Rolünde) ve Sahne Arkadaşları Cimri Piyesi'nde Mücevherlerinin Çalındığı Sahnede.

Zile Erkek Sanat Okulu'nda Üç Gece Sahneye Konulan CİMRİ Piyesi'nden İki Ayrı Perde.

            27 Ağustos 1973 Ünye doğumlu, yaşamını dolu dolu sahne sanatlarına adamış değerli bir akademisyenimiz de Yrd. Doç. Dr. Elif İSKENDER. Ailesiyle birlikte 1979'da İzmir'e gelip yerleşirler. Her ikisi de eğitimci olan Annesi Aynur Hanım ve babası Cemal Bey de Ünye doğumlu. Kardeşi Evren kendisi gibi başarılı bir sanatçı. 1979, Ünye doğumlu; balet olarak sanat yaşamını sürdürüyor.

İSKENDER Ailesi : Cemal, Aynur, Evren ve Elif İSKENDER

Yrd. Doç. Dr. Elif İSKENDER Fotoğraf Arşivi

            Evren, Dokuz Eylül Üniversitesi Bale Bölümü'nde ortaokulu okudu. Lisede Ankara Konservatuarı'na geçti. Lise ve üniversiteyi Hacettepe Üniversitesi Konservatuarı'nda Bale Bölümü'nde etüt etti. On yıldır Antalya Opera ve Balesi'nde kadrolu sanatçı. Halen orada ve aktif olarak dans ediyor. Elif, ilkokula Ünye'de Sezgin ÇINAR Öğretmen'le İnönü İlkokulu'nda başlamıştı. Bir hafta sonra İzmir'e taşındılar. Ortaokul ve liseyi İzmir'de okudu. Dokuz Eylül Üniversitesi Yazarlık Bölümü'nde 2 yıl okudu ve Oyuncu olmak istediğini.. yazarlık eğitiminin yeterli olduğunu söyleyerek tekrar sınava girdi ve Hacettepe Üniversitesi Oyunculuk Bölümü'nde ekstra eğitimini aldı.


Evren İSKENDER ve Yrd. Doç. Dr. Elif İSKENDER Fotoğraf Arşivleri

            Sanatçımız, Dramatik Yazarlık Ana Sanat Dalı'nda lisans yapmış. 1989 - 1992'de Ankara Devlet Konservatuarı Sahne Sanatları Tiyatro Ana Sanat Dalı'nda iştigal ediyor; Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne Sanatları Bölümü'nde Oyunculuk Sanat Dalı Yüksek Lisans Programı'nı tamamlıyor (1992 - 1996). Doktora Programı da Oyunculuk Ana Sanat Dalı'nda (1998 - 2003).


Yrd. Doç. Dr. Elif İSKENDER Fotoğraf Arşivi

            Yayınlarını özetleyecek olursak; Yazar ve Oyuncu Kimlikleri ile Ferhan ŞENSOY, Monografi'si yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Çağdaş Oyunculuk Eğitiminde Giriş Sınavları İçin Bir Yöntem Önerisi ise yayımlanacak Doktora Tezi kitabı. Uluslararası Hakemli Dergiler'de yayımlanan makaleler, uluslararası bilimsel toplantılarda sunulan ve bildiri kitabında basılan bildiriler, yazılan uluslararası kitaplar veya kitaplarda bölümler, ulusal Hakemli Dergiler'de yayımlanan makaleler, ulusal bilimsel toplantılarda sunulan ve bildiri kitabında basılan bildiriler.


Yrd. Doç. Dr. Elif İSKENDER Fotoğraf Arşivi

            Yönettiği oyunlar ise şöyle : 2000 yılında Shakespeare - Geceler ve Gündüzler (Yönetmen Asistanlığı), Son Bilet (2000), Yollar Açılacak (2001), Kapılar (2004), Bir Sigara İçimi Özgürlük (2005), Zifir ile Şevder (2006), İnsandan Kaçan (2007), Körlük (2008), Lorca'nın Kadınları (2009).


Yrd. Doç. Dr. Elif İSKENDER Fotoğraf Arşivi

            Yurt İçinde Oyuncu Olarak Görev Aldığı Oyunlar : Sezuan’ın İyi İnsanı (1993), Tango (1994), İnsandan Kaçan (1996), Çayhane (1997), Sevgili Doktor (1998). Yurt Dışında Oyuncu Olarak Görev Aldığı Oyunlar : 2000 Second Festival of Women Creators of the Two Seas : The Mediterranean and Black Sea, Tiyatro Tuz / You Be The Next; 2000 Second Festival of Women Creators of the Two Seas : The Mediterranean and Black Sea, Voıce of İzmir / Despina of Karantina.


Yrd. Doç. Dr. Elif İSKENDER Fotoğraf Arşivi

            Televizyon projeleri, idarî görevleri, jüri üyelikleri yanında aldığı ödüller de sanatçımızın biyografisinde birer gurur vesilesi hemşehrileri için. Albatros'un Yolculuğu isimli sinema filminde; Beykent Üniversitesi Oyunculuk Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Elif İSKENDER de rol aldı. Çağdaş Drama Derneği Hakemli Dergisi 'Yaratıcı Drama Dergisi'nin Hakem ve Danışma Kurulu Üyesi aynı zamanda.


Kaynak : http://www.evetbenim.com/haber/haberdetay/15140-hamxlet:_Bizim_Tiyatro_ilk_Oyun:__10_Aralik_2010_Cuma_20.30__Kadikoy_Baris_Manco_Kultur_Merkezi.html

            Bizim Tiyatro'nun kuruluşunun ilk oyunu olan Hamlet, 30 yıl sonra yine Zafer DİPER tarafından, bu kez başka bir anlayışla sahneleniyor. HAMXLET'in diğer tadında oyuncuları arasında GERTRUDE rolüyle hemşehrimiz Elif İSKENDER de harikalar yaratmaya devam ediyor. 2009 yılında yönettiği Lorca'nın Kadınları oyunu "Uluslararası 9. Lions En İyi Ensemble Ödülü"nü kazandı. DEÜ GSF'de Konuşma Tekniği dersleri verdi. Şimdi, öğretim üyesi olarak Beykent Üniversitesi'nde çalışmalarını sürdürüyor.

DEÜ GSF OYUNCULUK BÖLÜMÜ : Mehmet Demiralp, Filiz Demiralp,
Elif İskender Cem Aksakal, Sarp Apak, Ceren Demirel, Duygu Yılancı, Pervin Güner Aygün ve Evren İSKENDER (Balet).

Yrd. Doç. Dr. Elif İSKENDER & Balet Evren İSKENDER Fotoğraf Arşivi

            Ferda TURAN ve Tahsin DEMİRBAŞ, 1976 ya da 77’de Ünye Lisesi’nde tiyatroda rol aldıklarını ve Edebiyat Öğretmeni Mehmet ÖZYURT’un yönetmenliğinde Cevat Fehmi BAŞKUT’un “SANA REY VERİYORUM” adlı komedisini Belediye Sineması’nda sahnelediklerini ifade ederek; “Bizler, kırıp geçirmiştik seyircileri o gece. Eser öyle güzeldi ki aslında her dönemin siyaseti ile halkın siyasete bakışını, beklentilerini dile getiriyordu”. demişlerdir. Oyunda rol alanlar : Dr. Selçuk ŞEN, Tahsin DEMİRBAŞ (seçime sponsorluk eden kalantor), Ferda TURAN, Salim ALVER, Yakup CERRAH, Yaşar FİLİZ (astsubay olmuştu).

            10 Mart 1961 Ünye doğumlu Saim YILDIZ da Ayancık Lisesi'nde okurken 1978 yılında Sinop / Ayancık Belediye Sineması'nda Varlık Yayınları'nca 1966'da yayımlanan Talip APAYDIN'ın 72 sayfalık 'BİR YOL' adlı oyununda sahne almıştı.

Saim YILDIZ, Talip APAYDIN'ın 'Bir Yol' Adlı Eserinde Sahnede Arkadaşlarıyla.

Saim YILDIZ Fotoğraf Arşivi

            Ünyeli Şâir Mehmet BORA da gençliğinde sahne deneyimi yaşayanlardan. Bakın, o günleri nasıl anlatıyor : Ünye Belediye Sineması'nda, 1981 yılında öğle saatinde öğrencilere, akşam seansında ise tüm Ünye halkına açık olarak oynadığımız bir tiyatro etkinliğimiz vardı. Turgut ÖZAKMAN'ın ''Darılmaca Yok''oyununu ''TARİHTEN BİR YAPRAK''adı altında oynamıştık. Ne mutlu bizlere ki o akşam Sayın Turgut ÖZAKMAN da izleyiciler arasında idi ve bizleri tebrik ederek onurlandırmıştı. Tüm sahne aksesuarları evlerden ve sağdan soldan bulduğumuz materyallerle tarafımızdan yapıldı.

'Tarihten Bir Yaprak' Adlı Turgut ÖZAKMAN'ın Oyunundan Sahneler ve Sunuş Ânı

Mehmet BORA Fotoğraf Arşivi - 1981 / Ünye

            Yönetmen ve oyuncular, tamamen öğrencilerden, fakültelerde okuyan bizlerden ve Ünye'deki işsiz arkadaşlarımızdan oluşturduğumuz tam anlamıyla ''BU İŞE BAŞ KOYAN SEVDALILARDAN''oluşan bir kadroydu. Bu kadroda rol alanlar, hatırlayabildiğim kadarıyla Hasan Ali BORA, Önder BORA, Mehmet BORA, Güngör SEZER, Orhan İHTİYAROĞLU, Ceyhun AYLA, Ahmet SEZER, Servet BORA, Hasan GÖRÜR, Ayhan UYSAL, Abdülkadir ve de adlarını şimdi anımsayamadığım diğer arkadaşlar. Sunuculuğunu ise ben yapmıştım.

'Tarihten Bir Yaprak' Adlı Turgut ÖZAKMAN'ın Oyunundan Uyarlama Sahneleri

Mehmet BORA Fotoğraf Arşivi - 1981 / Ünye

            Folklor ekipleri, müzik gruplarını lise öğrencileri oluşturmuştu. Sağolsun Mehmet ÖZYURT Hocamız da bizlere lise öğrencilerinden folklor ekibi ve koro ayarladı. Zengin bir gösteriydi. Tiyatro çalışmalarını zaman zaman işletmeciliğini yaptığımız dernekte, zaman zaman evlerimizde yaparak hazırlandık. Gerçekten harika bir şey yaptığımızı düşünüyorum." Eğitimci Ressam Önder BORA ise şunları ilâve eder : "Bu grubun kurulması, Ünye Kaymakamı Yaşar KIRIMLI'nın başkanlığında, yazar Hasan PULUR'un Hürriyet Gazetesi'nde yazdığı bir makaleden sonra oldu."

Ünye Belediye Sineması'nda 1981 Yılında Tertiplenen Kutlama Gecesi'nden Görüntüler

Mehmet BORA Fotoğraf Arşivi - 1981 / Ünye

            Dr. Ufuk ÇİLOĞLU, 1981 yılında Belediye Sineması’nda Halk Eğitim Merkezi adına Aka GÜNDÜZ’ün “MAVİ YILDIRIM” adlı ilk oyunlarını, yönetmen Mehmet ÖZYURT Hoca’nın sahneye koyduğunu anlatır. Atatürk'ün doğumunun 100. yılı onuruna böyle bir etkinlikte bulunulduğunu ve oyunda İsmet ARSLAN, Taner İSKENDER, Ufuk ÇİLOĞLU, Abdullah ATEŞ, Kadir TOKGÖZ, Şengül AYDEMİR, Osman GÜNER, Murat ALKAN, İdris ELLİBEŞ ve Rıdvan COŞKUN’un rol aldıklarını ifade eder.

Aka GÜNDÜZ'ün 'Mavi Yıldırım' Adlı Oyunu Belediye Sineması'nda Sahnelenirken

            Devamla; “Bir de Hidayet SAYIN’ın ‘TOPUZLU’ adlı oyununu oynadık. ‘Duvarların Ötesi’ni sahneye hazırlarken ekip olarak dağıldık, olmadı. Yöneten hep Mehmet ÖZYURT Hocamdır. Hattâ 6 - 7 ay önce Kadir TOKGÖZ’le ikimizin oynayacağı yine bir oyun sahneye koymayı düşünmüştük. Lâkin hayata geçiremedik, ekip kuramadık koca şehirde. TV, internet, bilgisayar oyunları derken sanırım bireylerin katkıda bulunduğu bu tür sanatlar bitmeye yüz tutuyor kırsalda?” biçiminde anılarını bizlere aktarır.

Demet AKBAĞ, Piyesin Bir Sahnesinde

            Yüksel ŞEN, Karadeniz Tiyatrosu’nun bölgede oldukça ünlü olduğunu zikrederken; İsmail GARİPOĞLU, Namık Senih MAYDA, Ali Rıza GÜRSOY, Uğur GÜRSOY, Aydın ÜSTÜNTAŞ ve daha pek çok mahallî sanatçının tiyatro konusunda isim yaptığını zikreder. İlâveten; “Anımsayabildiğim kadarıyla, İstanbul’da faaliyet gösteren Tiyatro Kumpanyaları da Anadolu turnesine çıktıklarında Ünye’ye mutlak uğrarlardı” der.12

            Haftalık ÇAĞRI Gazetesi'nin Yıl : 14, Sayı : 580, 23.04.1990 tarihli nüshasında gelecekteki muhtemel beklentileri dile getiren bir yazısında şunları okumaktayız : "Ünye Feribotu" İstanbul seferini tamamlamış, çam kokuları içindeki Ünye Limanı'na yanaşıyordu. Sahilde tam bir karnaval yaşanıyor. Bu Yaz deniz yoluyla gelen onuncu turist kafilesi Ünye Halk Dansları'yla karşılanıyordu. Bembeyaz giysiler içindeki gençler, turistlere çiçekler ve broşürler sunuyor, il merkezine gitmek için servislere biniliyordu. Şehre inen yol boyunca "9. Ünye Fındık Harmanı Kültür ve Turizm Festivali" yazıları göze çarpıyordu.

            Ünye Vilâyet Konağı'nın önündeki büyük panoda da bir tiyatro afişi asılıydı : "Ünye Belediye Konservatuarı Tiyatro Bölümü Sunar, “YUNUS EMRE 'ÜNYE' DEDİ”, Oyun 2 Perde, Yer : Ünye Kültür Merkezi."

            Erol ALPSOYKAN, bir film setindeki söyleşisinde şunları bizlere aktardı : 30.03.1941 Ünye doğumluyum. 1970 Pedagoji mezunuyum. Sanat yaşamıma 1958 yılında tiyatro ile başladım. 1989’da İzmir’de Şehir Tiyatrosu’nu kurdum. Sinema hayatıma ise 1976 yılında Almanlarla birlikte yapılan bir filmde jön rolüyle başladım. Tiyatroda bu yıl 50 yılımı doldurdum. Sinemada ise bu yıl 32. yılım doluyor. Ancak tiyatro benim ilk göz ağrım. Tiyatroya karşı her zaman bir doyumsuzluğa sahip oluşum çok severek bu alanla ilgilenmemi sağlıyor. Her zaman kendimi bu işe yeni başlamış gibi hissediyorum. Bu hevesle çalışıyorum.

            “Böyle mi Olacaktı”, “Gölge”, Benimle Evlenir misin”, “Mert Ali”, “Yaşamın Kıyısında”, “Aşkımızda Ölüm Var”, “Tuzak”, “Şifacı” “ Şarkılar Susmasın”, “Yeni Hayat”, “Avrupalı”, “Pars Narkoterör”, “Kınalı Kuzular”, “Hatırla Sevgili”, “Ayrılsak ta Beraberiz” rol aldığım bazı yapımlardır.22

            Ünye'ye zaman zaman konserler, ses sanatçıları, İstanbul'da sezonu kapatmış tiyatro toplulukları da gelirdi. Bunların içindeki bazı açıkgöz organizatörler, Ünye ile Fatsa'nın çok yakın olması nedeniyle bir gecede iki yerde birden konser verirlerdi. Ünye'de programı biten sanatçı Fatsa'ya, Fatsa'da sırası biten sanatçı Ünye'ye gelirdi, biz bunun böyle olduğunu gecikmelerden anlardık. Fikri TERZİOĞLU, “Ünye’de Sinemalar” adlı hâtırat yazısında şunları aktarır :23

            Konseri olduğu gibi baştan sona anlatmak istemiyorum. Anlatacağım kısımda ilginç bir diyalog geçmişti. Öztürk SERENGİL'le bir Ünyeli hemşehrimiz arasında. Olay şöyle gelişmişti. Konserler verilirken organizatörlerin bir taktikleri vardı. Zaman kazanmak için birbirine yakın ilçelerde iki yerde birden, birbirine yakın saatlerde konserleri düzenlerlerdi. Ünye'de konser verilirken, meselâ, Fatsa'da grubun başka elemanları da programa başlarlardı. Ünye'de programını bitiren Fatsa'ya, Fatsa'daki de Ünye'ye gelirdi. Böylece de bir gecede iki ilçede birden konser vermiş olurlardı. Ünye'deki programda dansözün oynama sırası gelmişti, ama ortada dansöz görünmüyordu. Seyirci malûm, böyle durumlarda ıslık falan çalardı. Tabi hemen orkestra da devreye girer, hareketli parçalar çalarak seyirciyi oyalamaya çalışırdı.23

Ünyeli Müzisyen Lütfü KÜÇÜKOĞLU Bir Sahne Performansı Sergilerken (Ortada)

İsmet KÜÇÜKOĞLU Fotoğraf Arşivi - http://yesilcam-resimleri.blogspot.com/2010/02/ozturk-serengil.html

            Fakat bu sefer sahneye Öztürk Serengil çıktı, durumu anlattı. Sevilen bir sanatçı olduğundan, o yıllarda çok da popüler olduğu için halk kendisini alkışlamaya başlamıştı. Öztürk, seyircilere karşı kralından bir de YEŞŞE ÜNYE çekince duruma tam hâkim olmuştu. Hemen Ünyeliler'le kaynaşarak, sinema konusunda ön sıralarda oturanlarla diyaloğa girmiş, gerek rejisörler gerekse aktörler hakkında sorulu cevaplı çok güzel bir hava oluşmuştu. Özellikle, Ünyeliler'den biriyle sohbet şeklinde devam ediyordu konuşmalar. Benim bulunduğum yerden gördüğüm yüz tanıdıktı. Dalgalı sarı saçları, parlayan renkli gözleri, kalın sarı bıyıklarıyla, bu uzun boylu Ünyeli ve Öztürk arasındaki konuşmalar yüksek sesle oluyordu. Arada başka seyirciler cılız bir sesle "Abi dansöz oynamıyacak mı?" diye soruyordu.23

            Öztürk, "Biliyorsunuz ben Giresunlu'yum, geldiğinde oynicak hem de hamsi gibi oynicak!" deyip salonu güldürüyordu. Öztürk'le sarı saçlı, renkli gözlü, sarı kalın bıyıklı yakışıklı, uzun boylu Ünyeli ile Hulki Saner için övücü konuşmalar geçti, Suphi Kaner'in yokluğu için de üzülmüşlerdi. Konuşmanın bazı bölümlerini anlayamıyordum ama müzikle ilgili olduğunu sanıyordum. Türk filmlerinin kalitesinden bahsedilirken Öztürk Serengil aniden yakışıklı Ünyeli hemşehrimize "Peki beyefendi SAHNE mi yoksa PERDE mi?" diye sordu. Ünyeli hemşehrimiz de Öztürk Serengil'e SAHNE diye cevap verdi. Bu cevap üzerine Öztürk salonu susturarak hemşehrimize doğru "Beyefendi size kimler denir, siz kimlerdensiniz?" diye sordu. Ayaktaki Ünyeli "Bize Ünye'de KÜÇÜKOĞLU denir" diye cevapladığında, Öztürk yeniden sordu; "Adınız beyefendi?" Ünyeli cevaben "LÜTFÜ KÜÇÜKOĞLU" dedi. Öztürk Serengil salona dönerek, bu sevgili hemşehrisini Ünyeliler'e ayakta alkışlatmıştı...23

İsmet TERZİOĞLU ve Ziya KAYIR 09.04.1859'da Ünye'de Ramazan Bayramı'nda

Fikri TERZİOĞLU Fotoğraf Arşivi

            Ünyeli Hâtırat Yazarı Fikri TERZİOĞLU 50'li yıllara ilişkin anılarını naklederken şu notları düşmüştü : "Üniversite talebelerinin Yeni Sinema'da oynadığı "Ayak Bacak Fabrikası" isimli bir temsil ile İsmet TERZİOĞLU, Dursun KALEMEN, Refaiddin ŞAHİN, Sebahattin ŞAHİN, Halit DOĞANER Ağabeylerin oynadıkları tarihî ve ikinci perdesi komedi olan bir oyun sergilemişlerdi. İsmet Ağabeyim yerden tek eli üzerinde hafifçe doğrularak sargılı başı kanlı, yerde yatan şehitlere bakarak, Çanakkale Şehitleri şiirini okumuştu..Vurulmuş tertemiz alnından uzanmış, yerde yatıyor, / Bir hilâl uğruna ya Rab ne güneşler batıyor. Yeni Sinema'yı dolduran ahali çılgınca alkışlamıştı. Halit DOĞANER Ağabey, berber koltuğunda oturan Sebahattin veya Refaiddin ŞAHİN Abi'nin sakalını badana fırçasıyla sabunluyor, elindeki pala ve satırla traş ediyordu."

            Orta Mahalle’den sınıf arkadaşım Nurver (Tokaç) ORALGÜL’ün de Ferhan ŞENSOY’un gençlik dönemi ile ilgili bir anısı var. Onu da sizlerle paylaşayım. “Sevgili Ufuk, ilkokuldaydık. Mediş'in (Mediha MUSAGİL) İstanbul'dan kuzeni gelirdi Ünye'ye tatil için. Adı Hulki idi ve Ferhan ŞENSOY'la arkadaşlardı. Hatırladığım kadarıyla ikisi de üniversite öğrencisiydiler. 1967 - 68 yılları olmalı.. tarihten emin değilim. Mediş ve ben küçüktük, onların bahçesinde, mahalleden arkadaşlar Fatma (Güven) ÖZSOY, Sema EROĞLU ile oynardık. Ferhan ŞENSOY da Hulki Abiyle Medişlere gelirdi. Bizi, ''pandomim yapacağız size'' diyerek ikna etmeye çalışırlar, oyunumuzu bırakıp kendilerini izlememizi isterlerdi.

            Biz bahçede yuvarlak masanın etrafına dizilir, onların merdiven penceresinden bize yaptıkları pandomim gösterisini izlerdik. Mediş'lerin Orta Mahalle'deki Hacı Osman Ağa Câmii yukarısındaki evlerini biliyorsun. Babası Hamdi MUSAGİL Nikâh Memuru idi. İkinci kata merdivenle çıkılırdı ve merdivenin orta kısmına denk gelen, bahçeye bakan bir pencere vardı. O pencereyi sahne gibi kullanırlar, içeriden yani merdiven sahanlığından bahçeye, bize gösterilerini izlettirirlerdi. Pandomim sözcüğünü ilk o zaman duymuştum. Biz, çocuk tavrıyla oynayıp zıplamak, koşuşturmak isterdik. Masanın etrafında sessiz oturmak pek işimize gelmezdi. Bu nedenle zor ikna olduğumuzu anımsıyorum. Onlar gittikten sonra da biz çok sesli pandomime devam ederdik. Sahne bu kez, elimize aldığımız çam kozalağı mikrofonlar ve dal parçalarından gitarlarla çınlardı. Nereden bilebilirdik ki Ferhan ŞENSOY çok geçmeden gerçek sahnelerden seslenecek, yurdumuzun en ünlü oyunculardan biri olacak?

Ferhan ŞENSOY'un O'na Pandomim Yaptığı Yıllarda Nurver (Tokaç) ORALGÜL ve Kardeşleri

Nurver (Tokaç) ORALGÜL Fotoğraf Arşivi


Kaynak : http://kelebekgaleri.hurriyet.com.tr/GaleriDetay.aspx?cid=20523&p=20&rid=2368

            Kötü Şâir Şero, 1965’te Ünye’nin Gölceğiz Köyü'nde doğmuştu. Şâirane dünyasında yaşamından kopup gelen anların ilk dizelerini indiriyordu sahneden seyircilere : "Dünya o kadar küçük ki / Her gün evime / Yürüyerek gidip geliyorum". Şerafettin KAYA, kendi oyununun kollarına atmıştı 'Kötü Şâir'i. Orhan Murat ARIBURNU en iyi uzun metrajlı film öyküsü ödülünü aldı. Yıllarca Öküz Dergisi’nde fotoğraflarıyla şiirlerini biriktirmişti. Şimdi de kendi yaşamöyküsünden ve şiirlerinden oluşan 'Bir Kötü Şâir Hikâyesi' çıkmıştı ortaya bir tiyatro oyunu olarak. Fotoğrafla şiiri buluşturduğu bu çalışmalarını daha sonra "Bir Kötü Şâir Hikâyesi" adıyla oyunlaştırarak sahneledi. Bugünlerde Şerafettin hem oyunun afişlerini yapıştırıyor her yere hem biletlerini satıyor hem de sahnede daha mükemmeli yakalamak için durmadan prova yapıyor. Eğer bir gün yolunuz İmam Adnan Sokağı'ndaki Düşün Sahnesi'ne düşerse bir köşe başından seslenen, yaşamında kesinkes özgürlüğü ve şiiri seçmiş bir 'Kötü Şâir'in dizeleri kulağınıza çalınabilir :25


Kaynak : http://www.facebook.com/group.php?gid=36466904623&v=photos#!/group.php?gid=36466904623

            "Ulan gökyüzü / Seni / Bir mermide alırdım aşağıya / Lâkin yapamam / Komşularım uykuda." Kötü Şâir Şerafettin Kaya’nın yazdığı ve yönettiği ‘Panik Atak Oyunları’ Attila İlhan Kültür Merkezi’nde her hafta seyirciyle buluşuyor. “Bir gün herkes panik atak olabilir!” temasıyla oluşturulan Panik Atak Oyunları metropol kentte sıkışmış hayatların rahatsızlığı, panik atak sendromlarını traji-komik öykülerle anlatıyor. Oyunlar; Ecem Kezer, Nuri Küçük, Gül Arslan, Duygu Kutlu, Koray Güneş, Merve Öztürk, Özgün Kaplama, Emin Günsan’ın oluşturduğu Öykü Oyuncuları ve konuk oyuncu Osman Cavcı tarafından sahnelenecek.25

            Terörün kol gezdiği 1973 - 1980'li yıllardaki aktiviteler sanat içerikli olmaktan öte sempatizan toplamak, aynı ideolojik düşünceye sahip insanlar arasındaki birlikteliği daha da güçlendirmek ve örgütlerine moral ve maddî destek sağlamaya müteallikti. Bu bağlamda Ülkücüler, Devrimciler ve İslâmcılar kendi cemaatlerine görsel şölen sunmak amacıyla ülkenin her tarafında olduğu gibi Ünye'de de sahne alıyorlardı. Örneğin; o dönemde köylülerle irtibat için kültürel faaliyetler yürütülüyor, köylere tiyatro getiriliyordu. Hâfızamızda kaldığı kadarıyla sorunları silâhlı eylemle çözmeye çalışanlar 1972'de bir tiyatro binasının çatısında bavullarla silâh dahi sakladıklarını itiraf etmekteydiler. Günümüzde Gençlik Muhalefeti tarafından "Artvin, Rize, Trabzon, Giresun, Ordu, Samsun, Amasya, Sinop ve Tokat illerinin katılımıyla gerçekleşecek olan Karadeniz Bölgesi Gençlik Kampı'nın 12 - 18 Temmuz 2010 tarihleri arasında Ünye ile Terme arasında bulunan Sakarlı Beldesi'nde yapıldığını, kampta siyaset, müzik, tiyatro ve diğer atölye çalışmalarının gerçekleştirildiğini medyadan öğrenmekteyiz...

            Terörün kol gezdiği o yıllarda oğlum H. Deniz MİSTEPE Zile'de dünyaya geldi (12.12.1979). Tasarımcı yanı ağır bastı; çizimi gayet güzeldi. Fethiye'de turizm sektöründe aranışta bulunduğu yıllarda müzikallerde rol almaya başladı. Gaziantep Üniversitesi orkestrasında hem ritm gitar çalıyor hem de solistlik yapıyordu. Bahreyn ve ardından Dubai'de tasarımcı olarak yaşamını sürdürmeye devam ediyor.

H. Deniz MİSTEPE Turistik Bir Otelde Müzikal'de Dansçı ve Oyuncu Arkadaşlarıyla

H. Deniz MİSTEPE Fotoğraf Arşivi

            Sahne yaşamı hakkında bakınız neler diyor : "Hayatta bana verilmiş olan rolü en iyi şekilde oynamak için diğer oyunculara da ihtiyacım var. Sonuçta senaryo tek kişilik değil ve ben de öyle olmasını istemiyorum. Bana verilmiş olan rolün hakkını vermek üzerine kurgulanmış, mutluluk ve mutsuzluk eksenindeki performansın sahne dekorundaki her ayrıntıya sanatsal açıdan yaklaşmam gerekiyor.


H. Deniz MİSTEPE Fotoğraf Arşivi

            Detaylardaki derinliği ve anlamı ortaya çıkarabilme konusunda ne kadar başarılı olabilirsem, oynadığım oyun ve sahne o kadar gerçekçi olarak algılanabilecek diğer oyuncular ve izleyenler tarafından. Sanatın insan üzerindeki etkisi, oyundaki sahneye olan etkisi kadar önemli benim için. Bazen ortaya koymaya çalıştığım performansı sanat olarak adlandırabiliyorum. Bazen de dinlediğim diğer oyuncuların üzerine yansıyan spot lâmbanın etkisini. Sonuçta anlamak ya da anlaşılabilmek kaygısı taşıyan her iki oyuncu için de görünür olmak çok önemli.


H. Deniz MİSTEPE Fotoğraf Arşivi

            Detaylar olmadan derinlikten bahsetmem çok zor. Tek bir çizgi bütün resmi değiştirebiliyorken, sanatın saklı olduğu detayları nasıl önemsemeden oyuna devam edebilirim? Kendimi ifade edebileceğim ve bana ait olduğunu düşündüğüm o küçük sahneyi benimle birlikte kullanan diğer oyuncuların sanatsal ifadelerinin benim performansımdaki etkilerini nasıl göz ardı edebilirim? Görmezden geldiğim, estetikten uzak, başkalarına ait küçük ayrıntılar, hareket edebileceğim alanı kısıtlıyor. Kendimi sahnenin bir köşesine sıkışmış hissediyorum. Göremiyorum seyirciyi. Ve gösteremiyorum kendimi."37


H. Deniz MİSTEPE Fotoğraf Arşivi

            Sahne aslında bir boşluk… Seyircinin odaklanması gereken alanı tanımlayan, oyuncunun kendini ifade etme gücünü arttıran bir ekran, bir yanılsama. Ve sahne, kendi sahteliğini gören gerçek için bir ayna. Elini uzattığında dokunabileceğin kadar gerçek ve oyunun sonunda kaybolacak kadar sahte… Sahne tasarımcısı, kendini tanımlamak için kullandığı çekici, oyuncuya, seyirciye, kendi sanatına vuruyor. Her darbe hayalleri ile arasını açıyor.38


H. Deniz MİSTEPE Fotoğraf Arşivi

            Sahne kalabalıklaşıyor. Sesler yükseliyor. Görüntü bulanıklaşıyor. Boşluğu doldurmak isterken salladığı çekiç, paramparça ediyor aynayı. Yansımalar dağılıyor tahta zemine. Işıklar son bir defa aydınlatıyor izleyicileri. Beşinci perdeye ulaşmak isterken, ikinci perdede drama dönüşüyor trajedi. Ve komedi olarak sonlanıyor üçüncü perdede. Anlaşılabilirliği sahtelikten kurtarması gerekirken, başrolde olmak istiyor sanatçı. Oyuna ihanet ediyor. Oyuncuya, seyirciye, sahneye, hayallerine… … sanata. Ve perde kapanıyor.38

Halis GENÇ

            16.04.1981 Ünye doğumlu olan Halis GENÇ; 4 yaşında İstanbul’a gelerek ilk, orta ve lise eğitimini burada tamamladı. Lise ve üniversite yıllarında okul piyeslerinde görev alarak tiyatroyla tanıştı ama meslekî anlamda tiyatro ile uğraşması ilk olarak 2008 yılında olmuştur. Şu an Tiyatro Yansıma bünyesinde ‘Pusuda’ adlı yetişkin oyunuyla birlikte ‘Afacan Tilki’ adlı çocuk oyununda görev almaktadır. Aynı zamanda İstanbul Büyükşehir Belediyesi Gösteri Sanatları Merkezi Oyunculuk Bölümü son sınıf öğrencisi olan Halis GENÇ bir yandan da Çağdaş Drama Derneğinde Drama Eğitmenliği Eğitimi almakta ve Özel İrfan Koleji’nde Drama ve Tiyatro Eğitmenliği yapmaktadır.26

            Tiyatro Oyun Yazarı ve Senarist Arslan YILDIZ, Ali Dayı rolünde İnönü İlkokulu IV. Sınıf'ta arkadaşlarıyla bir piyeste rol almıştı. Yedi sayfalık ezberi vardı. Oyunu sahneye koyan Sevim GÖK adlı öğretmenleriydi. 1982 yılında Anneler Günü'nde, İnönü İlkokulu Küçük Salonu'nda sahnelemişlerdi. Gene aynı salonda Sevim GÖK tarafından 24 Mayıs 1983 tarihinde İnönü İlkokulu'nda sahnelenen oyunda V. Sınıf öğrencisi Arslan YILDIZ bir kabadayı rolünü canlandırmıştı.

            1986 yılında Ünye Kültür ve Turizm Derneği’nin Ünye’ye vermiş olduğu hizmetlerin en anlamlısı Ünye gençliği arasında KÜLTÜR OYUNCULARI adı altında amatör bir tiyatro ekibi kurulmasıdır. Oynanan oyunlar, Kültür Oyuncuları elemanlarından 1963 Sinop doğumlu Gazeteci Yazar İrfan TOSUN tarafından sahneye konmuş ve ilk oyun “YA ÇIKARSA”nın başarılı olması sonucunda, yine İrfan TOSUN tarafından ikinci oyun olan “OKUMAK İÇİN” sahnelenmiştir. İrfan TOSUN her iki oyunu yazmış, yönetmiş ve oyunlarda rol almıştır.27

Gülşen EKŞİ, M. Ufuk MİSTEPE, İrfan TOSUN ve Hasan ŞİMŞEK Ünye Vizyon Gazetesi Bürosu'nda

İrfan TOSUN ve Ünye Temalı Kitapları

            Gazeteci ve Spor Haberleri Yazarı Hamza ALP de gençliğinde tiyatroya gönül verenlerden. Bakınız o günleri nasıl anlatıyor : “Tiyatroya Ünye Ticaret Lisesi I. Sınıf’ta başladım (Şimdiki adı Ünye Ticaret Meslek Lisesi). 1987’de YUNUS EMRE adlı tiyatro oyununda Deli Emmi rolüyle oynamıştım. O zamanlar Endüstri Meslek Lisesi’nin salonunda ve Belediye Sineması salonunda oyunu dört defa yıl sonunda sergilemiştik. Yanılmıyorsam 30 kişilik bir ekiple beraber bu oyunu çıkarttık. Yönetmenimiz Samsun’dan gelmişti.

            1988’de Ticaret Lisesi II. Sınıf’ta ise VUR EMRİ oyununu oynadık; orada da baba rolünde sahne almıştım. 1989’da Ticaret Lisesi son sınıfta ise EMEKLİ adlı oyunda bir emekli müsteşarı canlandırmış ve bu oyunda En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’nü almıştım. Okul sonrasında ise yanılmıyorsam 1991 veya 92 yılında Müjdat GEZEN kendi adını taşıyan bir tiyatro okulu açmıştı; orada sınava girdim ve 750 kişilik öğrenciden 50 kişi alınmıştı ama ben 60. olmuştum. Sonuçta bizi çağırmalarına rağmen askerlik görevini yapmaya gittiğimden o fırsatı değerlendiremedik. Asker dönüşünde ise bu işin peşine düşmediğimiz için yarım kaldı. Son günlerde Ünye Belediyesi’nde tiyatro kurulması için birkaç girişimde bulunduk; sonucunu bekliyoruz. Ünye artık kendi tiyatrosunu kuracak güce ve sahneye sahip bir yer.

Mücahit GÜREL, M. Ufuk MİSTEPE, Sevdal TOPRAK ve Hamza ALP Ünye Vizyon Gazetesi Bürosu'nda

M. Ufuk MİSTEPE Fotoğraf Arşivi - 25.12.2010 Ünye (Solda) / 18.12.2009 (Ankara - TMO) (Sağda)

            06.05.1992’de Belediye Başkanı Osman Yurt döneminde kurulan Ünye Belediye Konservatuar Müdürlüğü, Kültür ve Mûsikî Derneği mensuplarının ve özel olarak da Süleyman Kurnalı’nın girişimleriyle gerçekleşti. Türk Sanat Müziği, Türk Halk Müziği, tiyatro ve halk oyunları bölümleri oluşturuldu. Müdürlük, müziğe ve halk oyunlarına eğilimli gençlere ilgi alanlarında eğitim vererek yeteneklerinin gelişimine katkıda bulunduğu gibi toplumsal kültürün yaşatılması için önemli sorumlulukları da üstlenmiştir.

            Ünye Belediyesi Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü Sevdal TOPRAK ve Folklor Eğitmeni Hüseyin BIYIKLI’dan alınan bilgilere göre Belediye Konservatuar Müdürlüğü günümüze kadar birçok yetenekli gencin keşfedilmesi ve gelişimine katkıları yanı sıra Halk Konserleri ve gösterileriyle Ünyeli izleyicilerin takdirlerini kazanmıştır. 1996/98’de Yusuf Civelek tarafından “Yedi Köyün Yargıcı” ve “Mustafa Diye Biri” isimli tiyatro oyunları sergilenmiştir. 2005’te OTOYOLDA PİKNİK, 2006’da VUSLAT, 2010’da KARADENİZ YANIYOR ile Ferhan ŞENSOY’un İŞSİZLER CENNETE GİDER oyunları sahnelenmiştir.

            Hayri Can DUYGUN, sene 1997, Ünye Anadolu Lisesi’nde öğrenciyken oynadığımız bir oyundu.. diyor. Yönetmenimiz Edebiyat Öğretmenimiz İnciser DOĞANAY idi. Ünye Konservatuar binasında gece ve Endüstri Meslek Lisesi sahnesinde gündüz oynamıştık. Oyunun konusu köye gelen bir Cumhuriyet öğretmeninin insanlarda yarattığı değişimi anlatmaktaydı. Köylüler, öğretmeni en sonunda köyde kalsın diye baş göz ederler. Oyunda rol alanlar : Murat BERKE (Öğretmen), Hayri Can DUYGUN (İmam), Sinan ATİK (Çocuk), Emine DURAK (Köylü), Cemal ALTUNTAŞ, Emrah SOLAK, Ergin ve Hasan (Onbaşı).

Atatürk İlköğretim Okulu 2008 Yılı Tiyatro Çalışmalarından Sahneler

            Aydın ÜSTÜNTAŞ’ın yazdığı, Onur ÇELİKKOL’un yönettiği ve Din Görevlileri Tiyatro Topluluğu’nun oynadığı “KOCA SEYİT” oyunu Ünye İlçe Müftülüğü’nün daveti üzerine 07.05.2003 tarihinde Ünye’de sahneye kondu.

            8 Şubat 2008’de Zekeriya ERUZUN tarafından kurulan Fatsa Kıvılcım Tiyatrosu tarafından 27 Haziran 2008’de Ünye’de sahnelenen "Türkçem Eyvah!" adlı tiyatro oyunu beğeniyle izlendi. Ünye Belediyesi tarafından Belediye Kültür Sitesi'nde sahnelenen Tacettin ŞİMŞEK'in yazdığı, İbrahim ÇAPKIN'ın yönettiği 2 perdelik komedi oyun "Türkçem Eyvah" alkışlandı. Yozlaşan Türkçe'nin yabancı kelimelerin istilâsına uğradığını mizahî bir dille anlatan oyuna ilgi oldukça büyük oldu.


Kaynak : http://yenisafak.com.tr/YurtHaberler/?t=27.06.2008&i=125629

            Fatsa Kıvılcım Tiyatrosu’nun Ünye Cezaevi’nde gerçekleştirmiş olduğu tiyatro oyunlarından iki perdelik ‘Dokuz Canlı’ adlı komedi oyunu 06.02.2009’da sahnelendi. Ünye Cezaevi Gösteri Salonu'nda her ay 2 defa mahkûmlara moral için düzenlenen tiyatroyu, 120 mahkûmun yanı sıra daire âmirleri ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri izledi. Yaklaşık 2 saat süren ve 2 perdeden oluşan tiyatro oyununun sonunda Ünye Cumhuriyet Baş Savcısı Cem Sağdıç tiyatro grubunu verdiği plâketle onurlandırdı.

Dokuz Canlı Tiyatro Gösterisi'nin Videoları

Kaynak : http://www.facebook.com/pages/Dokuz-Canli-Tiyatro-Gosterisi/101511844413?v=app_2392950137

            Ceza İnfaz Kurumu Savcısı Ozan Kaya şu açıklamaları yaptı : Tiyatronun 6 kişilik oyuncu kadrosuyla sahnelemiş olduğu oyuna ilgi yoğun oldu. Fatsa Kıvılcım Tiyatrosu oyuncularına teşekkür borçluyuz. Bu güzel atmosferin sağlanmasında en önemli paylardan biri de onlarındır. Bizlerden hiçbir şekilde ücret talep etmediler. Ayda iki kere bu tiyatro programını gerçekleştiriyoruz. Fatsa Kıvılcım Tiyatrosu’nun da katkılarıyla bu tür çalışmalarımıza devam edeceğiz. Programımıza katılan ve emeği geçen herkese teşekkür ederim” dedi.

            Ünye M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda gerçekleştirilen Meslekî Eğitim - Öğretim Faaliyetleri, Sosyal, Kültürel ve Sportif Faaliyetler arasında TİYATRO ile ilgili şu bilgiler aktarılmıştır : "Dönem içerisinde Fatsa Kıvılcım Tiyatrosunun ‘’Eyvah Türkçem’’ ve ‘’Dokuz Canlı’’ isimli oyunları, Kurumumuzda hükümlü ve tutuklulardan oluşan grup tarafından skeç ve parodileri, Ordu Üniversitesi öğrencilerinden oluşan tiyatro grubu tarafından ‘’ Kadının Fendi’’ isimli oyunları, Fatsa Gençlik Tiyatrosu tarafından’’ Medya Maymunu’’, Fatsa Kırıntı Tiyatrosu tarafından ‘’ Medya Oyuncağı’’ ve ‘’İllallah Naciye’’ isimli oyunları sergilenmiştir. Halen hükümlü ve tutuklulardan oluşan grup tarafından kendilerinin yazdığı oyun çalışmaları devam etmektedir.

            13.04.2009 Pazartesi günü Fatsa Gençlik Tiyatrosu Oyuncuları tarafından Ünye M Tipi Kapalı ve Açık Ceza İnfaz Kurumu'nca sosyokültürel faaliyetler kapsamında hükümlü tutuklulara yönelik “MEDYA MAYMUNU” adlı oyun sergilendi.


Kaynak : http://www.ihlassondakika.com/haberdetay2.php?id=155205 http://www.unyemtcik.adalet.gov.tr/haber/2009/tiyatro02042009/index.htm

            Ordu Belediyesi Karadeniz Tiyatrosu, Ünye Atatürkçü Düşünce Derneği’nin davetlisi olarak Oktay ARAYICI’nın 1969’da yazdığı, A. Kemal TANDOĞAN’ın yönettiği “Seferi Ramazan Bey’in NAFİLE DÜNYA’sı adlı oyun 09.05.2009 tarihinde Ünye’de Belediye Sineması’nda sergilendi. Nafile Dünya, 1971'de Ankara Sanat Tiyatrosu'nda sahnelenmiş ve yasaklanmıştı.


Kaynak : http://www.obkt.org/index.php?option=com_rsgallery2&Itemid=33&page=inline&catid=32&id=403&limit=1&limitstart=15

            OBKT Genel Sanat Yönetmeni A. Kemal TANDOĞAN Ünyeli sanatseverlere Prof. Dr. Nurhan KARADAĞ, Yavuz SEPETÇİ, Tuncer CÜCENOĞLU, Tanju CILIZOĞLU ve Gülçin ÜSTÜNTAŞ’ı takdim ettikten sonra “Yıllar sonra Ünye’de bulunmaktan biz OBKT olarak mutluluk duyuyoruz. Bizleri Ünye’ye davet eden ve siz çok değerli Ünyeli sanatseverlerle buluşturan başta Ünye ADD Başkanı Sayın Mehmet ÖZYURT Bey’e ve siz çok değerli Ünyeli sanatseverlere çok teşekkür ediyoruz. OBKT’nin kuruluş amaçlarından biri ve en önemlisi olan Bölge Tiyatrosu kimliğini korumak ve bunu öncelikle kendi bölgemizde gerçekleştirmek en büyük hedefimizdir.” demişti.

Sezai, Adnan, Mehmet ÖZYURT, İbrahim Ümit Civanbay, İbrahim Çakır, Cengiz Ürer, İbrahim Yıldıran,
Oktay Türk, Saim Aydın, Abdullah Mutlu, Süleyman Adatepe, Fatih Afyon, Selman ACAR - 1975 / Bel. Sineması

            18.05.2009’da saat 14:00’te öğrencilere ve 20:00’de sivillere Belediye Kültür Sarayı’nda Ünye Kaymakamlığı, Ünye Belediye Başkanlığı ve Yeşilay Ünye Temsilciliği’nin katkılarıyla madde kullanımı ve bağımlılığı konusunda halkı bilinçlendirmek ve mücadele etmek amacıyla getirilen “Gülün Solduğu Akşam” adlı tiyatro oyunu ücretsiz olarak sahnelendi.


Kaynak : http://www.hopam.com/habergoster.asp?haberid=6890

            Yeşilay Derneği Ünye Şubesi Başkanı Arif TAKICI; “Ancak, bu akşam gördük ki, ailelerimiz bu konuda yeterli ilgi ve çabaya sahip değiller. Az önce içeride oyuncularımızla görüştüm; 37 izleyici var, tiyatroya katılımın azlığından isterseniz sahnelemeyin oyunu dedim. Üstün bir profesyonellikle bana, ‘3 kişi de olsa oynarız’ dediler. Kendilerine ‘çok teşekkür ediyorum’ dedim. Daha sonra sigara ve alkolün zararlarının anlatıldığı tiyatro oyunu sahnelendi. Geceye damgasını vuran ise ne yazık ki tiyatroya katılımın azlığıydı.

            Oyunun yazarı ve tiyatro yönetmeni Kemal Kurutuluş SARAÇ, özellikle ailelerin ve öğretmenlerin katılması gereken tiyatro oyununa katılımın azlığı karşısında hayretlerini gizleyememiş ve hayal kırıklığını dile getirerek şunları söylemişti : “Ünyeliler’in bu ilgisizliğine üzüldüm. Ben ve arkadaşım Sabri TİTİZ oyunda birlikte sahne alıyoruz. Samsun Tiyatro Temaşa Genel Sanat Yönetmeniyim. Tiyatro olarak Türkiye’nin her tarafını gezerek insanları bilinçlendirmek için bin sefer anlatmaktansa bir sefer göstermek felsefesiyle bu yola çıktık. Oyunumuzu Türkiye Uyuşturucu ve Bağımlıları İnceleme ve İzleme Merkezi’nin onayı ile sahneliyoruz. Bu kurum izin vermeden oyunun sahnelenmesi yasak. İlk defa bu kadar ilgisiz bir yer olarak Ünye’yi gördüm. Sitemimi dile getirmem lâzım. Ünyeliler belki bana kızacak ama bu kadar duyarsızlığa inanın çok şaşırdım. Özellikle anne babalara ve öğretmenlere sesleniyorum. Sizler yol gösterici, aydın ve bilinçli kişiler olacaksınız ki yanlışa eğilen gençlerimize örnek olalım, yardımcı olalım!”

            Ünye M Tipi Kapalı ve Açık Ceza İnfaz Kurumu’nda yürütülmekte olan sosyal - kültürel faaliyetler kapsamında hükümlü tutuklulara yönelik olarak, 19.05.2009 tarihinde Ordu Üniversitesi Ünye İktisadî ve İdarî Bilimler Fakültesi Tiyatro Topluluğu tarafından Yılmaz ERDOĞAN’ın yazmış olduğu “Kadınlık Bizde Kalsın” adlı tiyatro oyunu sergilenmiştir. ODÜ’nün Bahar Etkinlikleri kapsamında oynanan oyun izleyicilerden tam not aldı ve oyun sonunda oyunculara çiçekler takdim edildi.


Kaynak : http://www.haberciniz.biz/kadinlik-bizde-kalsin-sahnelendi-640160h.htm http://www.e-unye.com/haber/unye-kultur-sanat/1246/advert_search.asp

            30.05.2009 Cumartesi günü Samsun Devlet Opera ve Balesi ilk turnesini Ünye’ye yaptı. Müdür ve Sanat Yönetmeni Erdoğan ŞANAL ile 50 kişilik kadrosu “FANTASTİK” adlı iki perdelik gençlik müzikalini sahneledi. Ünye Adnan Menderes Ticaret Meslek Lisesi ve Anadolu Ticaret Meslek Lisesi Salonu’nda Ünye’de ilk kez Opera ve Bale Gösterisi yapılmış oldu. Seçkin davetliler gösteriyi ilgiyle izlediler.

            Ünye Belediye Başkanı Ahmet Arpacıoğlu, 23.08.2009’da yaptığı bir konuşmasında “Atatürk Parkı, içerisindeki amfitiyatro, restoran, kafeler, çocuklar için oyun alanları ve spor tesisleriyle Ünye’nin gözde yerlerinden biri haline gelecek. Bugün de amfitiyatro olarak düzenlediğimiz yerin betonlama çalışmalarının yanı sıra spor tesislerinin yapılacağı alandaki hafriyat çalışmalarını, otopark ve çevre düzenleme çalışmalarını bir bütün içersinde yürütüyoruz. Plânlandığı gibi inşaallah Atatürk Parkı’nı bir sene sonra vatandaşlarımızın hizmetine sunacağız” demişti.28

Atatürk İlköğretim Okulu 2009 Yılı Tiyatro Çalışmalarından Sahneler

            Ünye’de 23.09.2009 tarihinde Süheyl – Behzat UYGUR Tiyatrosu tarafından “TUHAF İKİLİ” adlı oyun sahnelendi. İki perdelik komedi izleyicilerden beğeni toplarken Behzat UYGUR, oyun sonunda yaptığı konuşmada Türk Polis Teşkilâtı’nın 164. Kuruluş Yıldönümü’nü kutlayarak, Ünye’nin doğal güzelliğinin mutlaka görülmesi gerektiğini söyledi. Ünye İlçe Emniyet Müdürü Turgay AYTEPE de Uygur Kardeşlere teşekkür ederek plâket takdim etti. Uygur Kardeşler daha sonra sahnede izleyicilerle birlikte kolbastı oynadı.

            Erdal BEŞİKÇİOĞLU, 5 Ocak 1970 yılında Vakıflar Bankası Müdürlüğü yapan Ünyeli Bahaettin BEŞİKÇİOĞLU (Lâz) ve Ankaralı bir annenin (Arnavut) ilk çocuğu olarak Ankara'da dünyaya geldi. Beşikçioğlu Azmi’nin torunudur. Orta öğrenimini İzmir Özel Türk Koleji'nde tamamladı. İzmir Narlıdere Mehmet Seyfi Eraltay Lisesi'nden mezun oldu. 1989 yılında Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuarı'na girdi. Konservatuar eğitimi sırasında “William Guskill” ile yaratıcı drama üzerine workshop çalışmalarına katıldı. 1993 yılında mezun oldu ve aynı yıl Devlet Tiyatroları’nda sanatçı (oyuncu) olarak göreve başladı. 1995-96 sezonunda Diyarbakır Devlet Tiyatrosu'nda müdür vekili olarak görev aldı. Halen Ankara Devlet Tiyatrosu'ndaki görevine devam etmektedir. Eşi Elvin de kendisi gibi iyi bir oyuncu.29

 

 

            Bir röportajında; “Liseyi altı yılda, zar zor bitirdim. Hiçbir üniversitede kendime yer bulamayınca, ‘Ulan, bir de konservatuarı deneyelim’ dedim. Konservatuar eğitimi almış olanları, sahnede hemen ayırt edebiliyorsunuz. Baleden eskrime, akrobasiden pandomime kadar dört yıl ciddî bir beden eğitiminden geçiyorsunuz. E tabi, duruşunuz değişiyor. Fakat sinema ve televizyonda, mektepli - alaylı ayrımı yok bence, sadece iyi ya da kötü oyuncu var. Askerliğimi Hakkari Yüksekova’da yaptım. Herkes gibi başvurumu yaptım, baktılar; ‘Sen tiyatrocu musun?’ dediler, “Evet” dedim. ‘Güneydoğu’daki arkadaşların morale ihtiyacı var’ dediler, beni oraya gönderdiler. Askerde mesleğimle ilgili yaptığım tek organizasyon ‘aç aç’ düzenlemekti. Hani bilirsiniz, bir hanımefendi gelir, müzik eşliğinde dans eder, üzerindekileri tek tek çıkartır ya, odur. Tiyatrocuyum diye bana bu görevi uygun gördüler.” biçiminde düşüncelerini aktarmıştır.30

 

 

            Rol aldığı tiyatro oyunları : Bir Delinin Hâtıra Defteri, Salome (oyun), Aşk ve Anlayış, Canlı Maymun Lokantası, Şeyh Bedrettin, Yer Demir Gök Bakır, Bir Ölü Evi, Korkut Ata, Pazartesi Perşembe, Zengin Mutfağı, Küçük Prens, On İkinci Gece, Macbeth, Romulus (Büyük Romulus), Düşler Yolu. Bunların dışında birçok sinema filmi (Kurtlar Vâdisi Filistin, Bal, Vâli, Hayat Var, Eve Giden Yol, Barda) ve TV Dizi Filmi’nde (Behzat Ç., Es-Es, Ayrılık, Köprü, Seni Çok Özledim, Ödünç Hayat, Körfez Ateşi, Kasırga İnsanları, Mars Kapıdan Baktırır) rol almıştır.

 

            Ünye’de İstiklâl Marşı’nın Kabulünün 89. Yıldönümü ve Mehmet Akif ERSOY’u Anma Günü, Belediye Kültür Sitesi’nde yapılan etkinliklerle 25.03.2010 tarihinde kutlandı. Ünye Atatürk Lisesi’nin hazırlamış olduğu “İstiklâl Marşı ve Mehmet Akif” adlı tiyatro, slayt gösterisi eşliğinde sergilendi. Tiyatro gösterisini izleyenler gözyaşlarına hâkim olamadılar.

 

            26.03.2010’da Ordu Üniversitesi Ünye Meslek Yüksekokulu'nda Kültür Bakanlığı destekli, Fatsa Kıvılcım Tiyatrosu'nun sahneye koyduğu üç bölümlük 'Hava Parası' adlı komedi oyunu, Ünye Meslek Yüksekokulu Kapalı Spor Salonu'nda öğrenciler için ücretsiz sahnelendi. Yrd. Doç. Dr. Gürol ÖZCÜRE ile öğretim görevlilerinin yanı sıra öğrencilerin büyük ilgi gösterdiği, Cengiz Sarıca'nın yazıp İbrahim Çapkın'ın yönettiği komedi oyunu beğeni ile izlendi.

Fatsa Kıvılcım Tiyatrosu Oyuncuları "Hava Parası" Adlı Oyunun Sahnelerinde.

Kaynak : http://www.gunesgazetesi.net/haberler/2033/1873/alkislar-hic-susmadir30aybastir17da-hava-parasi-izdihami.html
http://ja-jp.facebook.com/note.php?note_id=10150144826270085

            10.04.2010 tarihinde Ünye İlçe Emniyet Müdürlüğü tarafından Türk Polis Teşkilâtı'’nın 165. Kuruluş Yıldönümü etkinlikleri kapsamında "Sen Benim Kim Olduğumu Biliyor musun?" adlı tiyatro oyunu sahnelendi. Ünye Belediye Sineması’nda, Hasan OŞLAMACI’nın yazdığı, yönetmenliğini Yıldırım ÖCEK'’in yaptığı İstanbul Tiyatro Pencere Oyuncuları’nca "Sen Benim Kim Olduğumu Biliyor musun?" adlı oyun ilgiyle izlendi. Polis teşkilâtının zorluklar içinde görev yaptığını ve karşılarına çıkan insanların "haritadan kendine yer bul" demelerini konu alan oyun, izleyiciler tarafından büyük alkış aldı.


Kaynak : http://www.hizmettv.com.tr http://www.unye.pol.tr/bizden_haber.html

            23’üncü Elektronik Mevzi Komutanlığı’nın davetlisi olarak Ünye’ye gelen Şarkışla Hava Radar Komutanlığı’nın.. tümü askerlerden oluşan 30 kişilik erbaş ve erlerden oluşan ekibi, 15 Nisan 2010’da Ünye Belediye Kültür Sarayı’nda Turgut ÖZAKMAN’ın ŞU ÇILGIN TÜRKLER adlı kitabından alıntı yapılan ve Kurtuluş Savaşı’nda yaşanan zorluğu anlatan bir oyununu sergiledi.

            Ünye Belediyesi'nin daveti üzerine ilçeye gelen Terme Amazon Tiyatrosu oyuncuları, Belediye Kültür Sarayı'nda 14 Mayıs 2010’da "Karadeniz Yanıyor" adlı oyunla izleyicinin karşısına çıktılar. 1986'da meydana gelen Çernobil faciasını ve 1987'den sonraki etkilerini, sergilemiş oldukları sahne performanslarıyla dile getirdiklerini belirten tiyatro sanat yönetmeni Şenol YILMAZ, "Amazon Tiyatrosu olarak 11 yıldır Terme'de faaliyet gösteriyoruz. Oyunumuzun amacı 1986 yılında Ukrayna'nın Kiev kentinde patlayan nükleer santral sonrasında Karadeniz Bölgesi'ne yayılan zehirli gazların verdiği zararları anlatmaktır" dedi.


Kaynak : http://www.unyetv.net/detail.php?id=400 http://www.unyekent.com/haber/7819/-8220karadeniz-yaniyor-8221-unye-82

             Ünye’ye gelen SEAS Projesi Türkiye Yerel Koordinatörü Selen AKÇALI’ya neden Ünye’yi tercih ettiklerini sorduğumuzda; “Karadeniz’de yaklaşık 3 - 4 tane şehir seçmemiz gerekiyordu. Bu yüzden yaklaşık 1 ay önce buraya ön geziye geldik. Ama bana Karadeniz dedikleri zaman ben onlara ilk Ünye, dedim. Çünkü bundan 4 sene öncesinde Boğaziçi Üniversitesi’nde doktora derslerimizden birisi sırasında Ünye’den Cafer SARIKAYA ile tanışmıştım. O bize Ünye ile ilgili 2 saat süren öyle bir sunum yaptı ki Ünye’nin tarihi ve eski konaklarıyla ilgili onu izledikten sonra buraya gelmememiz mümkün değildi. Belediye de destek olunca Ünye’ye gelmeye karar verdik. Üstelik gelen ekip de Ünye’yi çok beğendiler. Buradan önce Akçakoca’da bir etkinlik yaptık, Ünye oraya göre daha büyük. Ünye’yi gördükten sonra artık ara sıra gelip Ünye’de kalacağım. Çok beğendim. Denizin sesi, meydanı, konakları çok güzel.” diyerek Ünye ile ilgili düşüncelerini dile getirdi.40

            İstanbul’dan Batum’a Karadeniz kıyıları boyunca seyahat eden Seas X Türkiye Grubu, Kuzey Denizi ve Karadeniz sahillerinde 35 sanatçı ile çeşitli etkinlikler gerçekleştiriyor. Sanatçıların şimdiki durağı Ünye oldu. Güzergâhın Ünye ayağında Seas Grubu 18 Eylül 2010’da öğle saatlerinde Ünye Cumhuriyet Meydanı’na gelerek eserlerini Ünyelilere sergilediler. Etkinliklerde dans gösterileri, tiyatro oyunları, film gösterileri, heykeller ve atölye çalışmaları yer aldı.


Kaynak : http://www.hizmettv.com.tr/haber_detay.asp?haberID=2547

            Projenin Türkiye Koordinatörü Selen AKÇALI; “Seas Projesi bir Avrupa Birliği projesidir. Yaklaşık 4 yıldır yapılan bir proje. Ama proje bitmeye yakınken Karadeniz’e de bir etkinlik yapmaya karar veriyorlar. Projenin esas amacı Kuzey Deniz’le Karadeniz’i birleştirmek. Buraya yaklaşık bir ay önce bir gezi yaptık. Etkinlikleri yapacağımız şehirleri belirledik. Ünye de bunlardan birisiydi. Ünye’ye ilk geldiklerinde çok beğendiler ve bu meydanda yapmaya karar verdiler.

Cumartesi akşamı Ünye uluslararası bir gösteriye sahne oldu. Çeşitli Avrupa
ülkelerinden otuz kadar sanatçı Avrupa kültür değişimi programı çerçevesinde bütün gün Ünye'de kaldılar ve gece ise
Çınar ağacının altını doğal sahne olarak kullanıp bir tiyatro oyunu sergilediler (Kaynak : Gazete Ünyeses).

Kaynak : Gazete Ünyeses http://www.facebook.com/#!/album.php?aid=32165&id=1826055657

            Daha sonra Ünye Belediyesi’yle görüşmelerimiz oldu. Onlar da bize sıcak yaklaştıkları için bugün Ünye’deyiz. Projede yaklaşık 35 sanatçı var ama hepsi etkinlik düzenlemek için burada bulunmuyorlar. Onlar için bu bir deneyim gezisi. Şehirdeki insanlarla tanışmak, onlarla ufak da olsa bir şeyler paylaşmak için buradalar. Büyük bir etkinlik olarak saat 19:30’da tiyatro oyunumuz var. Norveçli bir sanatçının 20:30’da film gösterisi var. Gün boyu da küçük dans gösterilerimiz olmaktadır.” açıklamalarını yapmıştır.


Kaynak : http://www.hizmettv.com.tr/haber_detay.asp?haberID=2547

            Ünye Belediyesi işbirliğiyle, Ferhan ŞENSOY ve Tiyatro Ekibi 09.10.2010 Cumartesi günü sergiledikleri “İŞSİZLER CENNETE GİDER” adlı tiyatro oyunuyla Ünye’ye geldi. 1951'de Samsun'un Çarşamba ilçesinde doğan ŞENSOY, Ünyeli olan annesi Müjgan Hanım’ın memleketinde tiyatro severlerle üçüncü kez Ünye’de bir araya geldi. Ünye Belediye Sineması Salonu’nda saat 20:00’de Ünye Belediyesi’nin katkılarıyla sunulan gösteriye tiyatro severler (özellikle gençler ve aileler) oldukça yoğun ilgi gösterdiler ve ücretsiz gösterilen oyunu yüzlerce seyirci izledi.


Kaynak : http://www.hizmettv.com.tr/haber_detay.asp?haberID=2739

            Metnini Ferhan ŞENSOY’un yazdığı ‘İşsizler Cennete Gider’ oyunu tüm dünyada ve özellikle de ülkemizde yakıcı bir sorun olarak emekçilerin gündeminden düşmeyen işsizlik sorununu işliyor. İkisi de yüksek öğrenim görmüş, yurtdışında yüksek lisans eğitimini tamamlamış olan çiftin işsiz kalması üzerine başlarına gelen traji - komik olayların Ferhanca bir mizah diliyle anlatıldığı oyun izleyicileri klâsik tâbirle güldürürken aynı zamanda düşündürdü. Ortaoyuncular klâsiği olan oyunun ardından Ferhan ŞENSOY kitap imzalama geleneğini bozmayarak Ünyeli hemşehrileriyle hem kısa süreli sohbet etti hem de kitapları imzaladı.

 


Soldaki Fotoğraf : http://www.hizmettv.com.tr/haber_detay.asp?haberID=2739

 

            30.11.2010 tarihinde Ünye’de “FEDAKÂRLIK” adlı tiyatro oyunu sahnelendi. Halil Efendi Sosyal Tesisleri’nde sahnelenen ve Ünye Aktif Gönüllüler Eğitim Kültür Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (AKTİF-DER) ve Başkanı Emine HEKİMOĞLU tarafından organize edilen iki perdelik tiyatro oyununda gerçek olaylardan esinlenerek, bir yurtta görev yapan müdür ve yardımcısının başından geçen olaylar anlatılıyor. Oyun, başta öğretmenler olmak üzere karşılıksız Tanrı Aşkı için yapılan fedakârlığa yer veriyor.

 


Kaynak : http://www.unyetv.net/1569-Unyede-fedakarlik-sahnelendi.html http://www.unyevizyongazetesi.com/haberdetay.asp?ID=1649

 

            1966 doğumlu, Gazozcu Muharrem Canbulat’ın oğlu olan İsmail CANBULAT, 1983 - 1991 yılları arasında İnşaat Mühendisliği okurken, senaristlik serüveni de üniversite yıllarında başlamıştı. Tiyatro Kulübü’nde Sumru Yavrucuk'dan drama dersleri alan Canbulat, tiyatro ve sinemayla uğraştığı için eğitimini bir süre uzattı. Canbulat’ın Sinegraf’la buluşması, üniversitede Metin Günay’ın vesilesiyle 1990’da Osman Sınav'la tanışmasıyla oldu. "Köprüdekiler" projesinde Metin Günay'la birlikte senarist, "Yarına Gülümsemek" adlı dizide oyuncu ve prodüksiyon elemanı olarak görev aldı. Esra Film'in "Sinema Filmi Sinopsis Yarışması"nda "Düdüklü Şeker" adlı senaryosuyla mansiyon ödülü alan Canbulat, 2003 yılında tekrar Sinegraf'a dönerek Ekmek Teknesi TV dizisinin senaryo grubunda çalıştı. İsmail Canbulat, halen Sinegraf Film Prodüksiyon A.Ş.'de Yapı / Teknik İşler Kooordinatörlüğü yapıyor.31

 

 

            Hacer COŞKUN’la Eylül 2007’de yaptığı “Ünye Film Plâtoları” adlı röportajında aktivitelerini şöyle anlatır CANBULAT : Üsküdar / Salacak’ta yazdığım ve biraz Ünye, biraz İstanbul kokan ‘Düdüklü Şeker’ adlı ödüllü senaryomun özel bir yeri vardır bende. Bir gün biri çekse diye bekler, durur... Bir süredir yayına hazırladığım “Gaydeli Üşütükler” adlı, içinde ‘Mizahî Ünye Muhabbetleri” de bulunan komik bir kitap var, bakalım... Günün birinde; ilk sinema filmimi, bu kitaptan çıkarırız, kim bilir? Ünye’de, sevgili hemşerilerimle beraber yapmak isterim o filmi. Ama daha öğrenilecek çok şeyimiz var... “Gazozcu Muharrem” adlı bir dizi / sinema filmi çalışmam var; özelde Ünye, genelde Anadolu’daki küçük sermayenin nasıl doğup, geliştiğini, sonra büyük şirketler tarafından nasıl kapanmaya zorlandığını ve son dönemlerde nasıl yeniden doğup “ANADOLU KAPLANLARI” haline dönüştüğünü ve “Efsanevî Canbula Gazozu”nu anlatan bir film...31

 

            Aslında kendimi oyuncu olarak tanımlarım. Üniversitede önemli tiyatro sanatçılarından drama dersleri aldık, oynadık. Yani sanattaki kökenim; oyunculuk... 1991’de Osman Sınav’ın yönettiği Sinegraf Yapımı "Yarına Gülümsemek" adlı dizide bir arkeoloji talebesini oynamıştım. Ama şimdi 40 yaşını aştık; kim bakar artık bizim yüzümüze... Profesyonel eğitimini almış oyunculara ve ustalara haksızlık etmeyelim. Herkes kendi işini yapmalı... Lâkin; çok sıra dışı projelerde ‘uç karakterleri’ oynamak hayalimdir...31

            Ünye Haber Postası’nda 06.03.2009’da Belediye Başkanı’na yazdığı bir sanal mektupta; “Yeni dönemde; küçük çapta bir açık hava amfitiyatrosu ve çok amaçlı (tiyatro / gösteri / konferans / seminer için kullanılabilecek) bir salon inşa edilmelidir. Çook çok gecikmiş olan “Ünye Şehir Tiyatrosu” kurulmalı ve Ünye’nin bu konuda zaten var olan oyuncu, yazar, yönetmen gibi mevcut potansiyelleri harekete geçirilmelidir.” temennileri yer almaktadır.

            Benzer bir konuda Arslan YILDIZ adlı hemşehrimiz de 26.10.2010 tarihli yorumunda şu temennileri bizlerle paylaşmıştı : “1987 yılında ortaokulda okurken bir hayâlim vardı. Ünye’de bir tiyatro kurmak ve bunu gerçek bir tiyatro sahnesi ve salonunda yapabilmekti... Aradan 23 sene geçti ve ben 38 yaşıma geldim ama halâ hayâlim bir hayâl olarak kalmış. Şu an Ünye Cep Tiyatrosu konu başlığında bir proje hazırlıyorum. Aslında pek umudum da yok hayata geçmesinden yana ama yine de hazırlıyorum. Bence Ünye’ye bir Tiyatro Salonu ve bir Tiyatro Ekibi gereklidir!"

            Hemşehrimizi araştırdım ve altından bir aysberg görüntüsü çıkıverdi. Şöyle başlıyordu tiyatro dünyasına : "Ünye Sanat Tiyatrosu - Çok uzun zamandır hayata geçirmek istediğim bir projeydi. Her ne kadar Sayın Haldun DORMEN 'tiyatro açmak bir çılgınlık' demiş olsa da ben bunu pozitif anlamda düşünerek çılgınca bir şey yapmak için gün sayıyorum. Bu sanatsal oluşumda bütün sanatseverlerin bizlere destek olmasını bekliyoruz. Manevî destek şu an için çok daha önemlidir. Arslan Yıldız - Genel Sanat Yönetmeni 26.12.2010"

Arslan YILDIZ, Ali Dayı Rolünde İnönü İlkokulu IV. Sınıf'ta Arkadaşlarıyla Bir Piyeste.
Sahneye Koyan : Sevim GÖK, 1982, Anneler Günü, İnönü İlkokulu Küçük Salonu'nda Sahnelendi.

Arslan YILDIZ Fotoğraf Arşivi

            Gizli kalmış ve kendini ön plâna çıkarmayan değerler vardır. Tiyatro Oyun Yazarı ve Senarist Hemşehrimiz Genel Sanat Yönetmeni Arslan YILDIZ bunlardan biri. http://www.tiyatro.net sitesinde konuya ne denli duyarlı olduğunu ve altyapı birikimini görmek mümkün.

            Zeynep TOKGÖZ, "Tiyatro" adlı köşe yazısında "Aslında sizlere bu hafta bahsetmek istediğim tiyatroya ve Ünye'ye âşık bir gencin bu iki tutkusunu birleştirme çabasını sizlerle paylaşmak ve yapmak istediklerini duyurmak için küçücük de olsa katkıda bulunmak. Adı Arslan YILDIZ, ortaokul yıllarından beri tiyatroya âşık. Senaryolar yazıyor, yurt  dışından yetkililerle görüşüyor. En önemlisi Ünye'ye bir Sanat Tiyatrosu kazandırmak istiyor.39

             19 Nisan 1972 Ünye doğumlu. 4 yıl memurluk hayatı oldu. Ankara'da Emlâk Bankası’nda çalıştı daha sonra yine Ankara'da son 2 yıla kadar ticaretle uğraştı. Kızılay Metrosu’nun altında Cemre Kundura adında eniştesi ile işlettiği bir ayakkabı mağazası vardı. Ardından Sakarya Caddesi’nde bulunan SSK İş Hanı’nın altında TARİŞ satış noktaları bulunuyordu. Yarı ömrü Ankara'da geçti desek pek yalan olmaz sanırım!..

            Yazdığı oyunlara gelince :

            ACELE BABA ARANIYOR - Tek Perdelik Komedi - 2004
            BABAMDAN MEKTUP VAR - Tek Perdelik Dram, TRT Radyosu için - 1999 (yarışmayı kazanamadı, tiyatro oyunu olarak tekrar düzenledi ve sahnelendi).
            SİZ HİÇ YAŞLANDINIZ MI? - Tek Perdelik Dram - 2001
            KAÇAK – İki Perdelik Polisiye – 2003

            Bu dört oyun Bursa, Elazığ ve İstanbul’da bulunan amatör topluluklar tarafından sahnelendi. TRT Radyo Yarışması oyunu hariç diğer oyunlar gelen talepler üzerine yazılmış.

             GAYRİ RESMİ KARAKOL - İki Perdelik Komedi - 2009
            AMBULANS - İki Perdelik Komedi - 2009
            EVİN Mİ VAR?.. DERDİN VAR - İki Perdelik Komedi – 2010

            Bu üç oyun ise daha profesyonel yazdığı oyunlar. Şu an birkaç profesyonel tiyatro ile görüşme halinde. Bu arada en az 3 – 4 tane yazdığı oyunu da Şehir Tiyatroları’ndan onay almayınca yırtıp attığı da oldu!..

Arslan YILDIZ, Kabadayı Rolünde İnönü İlkokulu V. Sınıf'ta Arkadaşlarıyla Bir Piyeste.
Sahneye Koyan : Sevim GÖK, 24 Mayıs 1983, İnönü İlkokulu Küçük Salonu'nda Sahnelendi.

Arslan YILDIZ Fotoğraf Arşivi

             Televizyon için dizi film senaryoları yazmak daha zevkli geldiğinden rotayı bu yöne çevirdi. Ünye'de geçen bir hikâyeyi Ünye sınırları içinde çekilmesi için de ufak çalışmaları oldu ama baktı ki pek umut yok.. fazla zorlamadı kendini ve hikâyenin mekânını değiştirip, ilk bölümünü yapımcıya gönderdi. Bakalım belki oradan bir ışık çıkar diye.. malûm Levent İNANIR ve Ünyeli yapımcı olan Zeki Bey 'Şeytanın Kızı Ketuba' isimli korku filminin belirli sahnelerini Ünye'de çekmek istediler. Sonuç, zaten belli.. yeterince destek görmeyince bahara ertelendi çekimler. “Ben anlamıyorum, bizim sorunumuz nedir? Bunun cevabını biliyor musunuz?” diyor Arslan YILDIZ.

            Ünye’de “Ünye Sanat Tiyatrosu” kurma yolunda hayli efor sarf eden hemşehrimizin, bu uğurda verdiği çabayı kendi ağzından dinleyelim isterseniz :

            “1987 yılında şimdiki adı ile Meçhul Asker (Merkez Ortaokulu)'de okuduğumuz yıllarda bir teneffüste şu an Anadolu Ateşi’nde dans eden Kemal GEMİCİ (uzun zamandır görmedim), Abdurrahman DİKİCİ ve ben bir tiyatro kurmanın hayallerini çocuk aklımızla hayâl etmeye çalışıyorduk. O dönemler Bulancak Sanat Tiyatrosu’nun resmî olarak perde açtığı yıllardır. Tabi tiyatro ile ilk tanışmam değerli öğretmenim Sevim GÖK sayesinde İnönü İlkokulu’nda iki sene sahneye çıkıp, zor rollerde oynamam ile başladı ve ortaokul yıllarına kadar devam etti.

Arslan YILDIZ'ın Tiyatro ve Senaryo Girişim Başvurularına Bazı Cevaplar

            Kemal, girişken ve hayâllerinin peşinden giderken biz kabuğumuza çekilip bir nevi korkak davranarak ÜNYE sınırları içinde yaşamaya ve hayâl kurmaya devam ettik. 1999 yılında Ankara’da Emlak Bankası’nda görev yaparken müdür yardımcımızın benim yazma yeteneğimi bir nevi keşfetmesinden sonra çeşitli yarışmalara girdim.. tiyatro oyunları yazarak. TRT – ‘Arkası Yarın’ yarışması ile başladı tiyatroya oyun yazarlığı olarak hizmet etmem. Daha sonra 2003 yılında bankadan istifa ederek İstanbul'a gittim. Orada Gazanfer ÖZCAN Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmeni Rahmetli Nedim DOĞAN ile tanıştım ve iki oyunumu incelemeye aldı.

            Bazı amatör tiyatrolara oyunlar yazıp gönderdim. Elazığ ve Bursa’da bulunan amatör topluluklara gönderdiğim oyunlar sahnelendi. Daha sonra ilçemize bazı sebeplerden dolayı gelmem gerekti. Tarih 2009. Ünye Cezaevi’nde Fatsa İlçesi’nden gelen bir tiyatro topluluğunun gösteri yaptığını duyduğumda açıkçası çok üzüldüm ve hemen eski raflanmış çalışmalara tekrar başladım. Maddî gücüm yoktu ve bir yerlere sesimi duyurmak zorundaydım.

            Bir proje hazırladım. İşe önce İstanbul'da bulunan Ünyeli İşadamları Derneği’ne mail göndermekle başladım. Daha sonra kültür ve sanat olaylarına sponsor olan firmalara mektup yolu ile projeyi gönderdim. Amacım Ünye adıyla başlayan en azından bir tiyatro topluluğunun kurulmasıydı. Derken ulaşabildiğim kim varsa ulaşmaya çalıştım. Cevap gelmiyordu. 2009 yılı sonuna doğru Ordu Vâlisi Sayın Orhan DÜZGÜN'e bir mektup gönderdim. Bir ay sonra Ünye Sosyal Yardımlaşma Müdürlüğü’nden Yaşar Bey aradı. Tekrar bir dilekçe yazdık.. kurula girecekti, halâ haber yok. Bütün zengin iş adamlarına, arkadaşlarıma, Ünye'de bulunanlara ulaşmaya ve yardımcı olmalarını istemeye çalıştım.. sonuç sıfırdı.

Arslan YILDIZ, Ali Dayı Rolünde İnönü İlkokulu IV. Sınıf'ta Arkadaşlarıyla Bir Piyeste.
Sahneye Koyan : Sevim GÖK, 1982, Anneler Günü, İnönü İlkokulu Küçük Salonu'nda Sahnelendi.

Arslan YILDIZ Fotoğraf Arşivi

            Yalnız başladığım yolculukta yine tek başınaydım. Daha sonra film senaryoları yazdığım için aklıma dizi film senaryoları yazmak geldi. İstanbul’da bulunan beş yapımcı ile bağlantı kurdum. Dört tane yazdığım dizi film senaryosunu onlara gönderdim. Amacım bu kanaldan para kazanıp kendi imkânlarım ile bu işi oluşturmaktı. Fakat İstanbul bu alanda tamamen kapalı bir kutu, yani sağlam bir yandaşın yoksa hayatta yazdığın bir senaryo dikkate alınmaz. Pes etmek yoktu, çat pat bildiğim İngilizce ile ve dayımın kızının sayesinde Warner Bros ve 20th Twentieth Century Fox Yapım Şirketleri’ne Amerikan formatında bir dizi film senaryosu gönderdim.. belki satarım para kazanırım diye... Onlar da iki ay sonra yazılı birer açıklama ile bu şekilde dışarıdan çalışma kabul etmiyoruz dediler.

            Bunlar, tiyatro için yaptıklarımın kısa özeti. En son birkaç ay önce Facebook’ta en azından bir kamuoyu oluşturmak ve manevî destek almak için sayfa açtım. Sonra Ünye Ticaret ve Sanayi Odası’na bir mektup gönderdim.. yardım etmesi için ama ne cevap geldi ne de sayfamızın davetini kabul etti. Parlamenterlerimize mail yolu ile ulaşmaya çalıştım ama bir cevap gelmedi. Kültür Bakanlığı’na mektup yazdım onlar oluşumunu tamamlamış bir tiyatroya Ağustos aylarında müracaat etmem durumunda belirli oranda destek olacaklarını yazdılar. Aklınıza gelen gelmeyen her yolu denedim. Bütün amatör, profesyonel tiyatrolar ile görüştüm ama yola çıktığım tarihten bu zamana kadar hep yalnız kaldım.. artık yoruldum ve üzülmekteyim. Belki yeterli değildi bu çalışmalarım ama bireysel ancak bu kadar olmaktaydı. Elimden geleni fazlasıyla yaptığıma inanmaktayım.

            Geçen ay Sabancı Vakfı, Vestel, Türkcell, Vodafone.. sponsorluk için oluşumunu tamamlamak gerektiğini söylediler...

            Bulancak Sanat Tiyatrosu 7 yılı topluluk 23 yılı da resmî olmak koşulu ile 37 bin nüfuslu bir ilçede 30 yıldır her hafta sonu perde açmaktadır. Ordu'da 5 tane tiyatro, Fatsa’da birkaç tane topluluk var. Ama Ünye ne ilginçtir ki uyumaktadır. İnşallah birileri bir gün tiyatro kurar.. ne diyelim?..

Tamer KARAN ve Mustafa ŞİMŞEK Ü-STP İstanbul Toplantısında.

            Üç dalda ödül almış “Köy Usulü Evlenmek” film senaryosunu, 15 yıldır Ünye Belediyesi dahil sermaye sahipleri ve iş adamlarına anlatmaya çalışan oyuncu ve senarist Mustafa ŞİMŞEK, ne yazık ki beklediği ilgi ve desteği bulamayınca filmi, Terme Belediyesi sahiplendi. Bu projeye Ünyelilerin sahip çıkmadığını belirten oyuncu ve senarist Mustafa ŞİMŞEK, ‘neler kaçırdığımızı film gösterime girdikten sonra anlayacağız’ dedi.32

            Doğma büyüme Ünyeliyim diyen ve Ünye için yazdığı projelerini anlatan Mustafa Şimşek, zaman zaman hâtıralarından bahsetti. Benim duyduğum heyecanı, sermaye sahipleri duymadı. Halbuki ticarî anlamda düşünüldüğü zaman kendilerine geri dönüşü, bir iş kurmanın ötesinde daha yakın vadede olacaktı. Ünye’nin tarihini görsel olarak kullanmak istedim. Film bir aşk hikâyesi, bir taraftan da başka insanlarının yabancı insanlara kültürümüzü tanıtmak oluyor. Fındık nasıl toplanıyor, nasıl patoza veriliyor, nasıl kurutuluyor, kına geceleri nasıl?.. bizim kültürümüzü anlatırken bölgemizin kültürel zenginliğini anlatıyor. Film bu yaz Terme Belediyesi ve orada bulunan sermaye sahiplerinin sponsorluğunda çekildi. Şubat, Mart gibi Samsun’da galası yapılacak. Filmde oynayan oyuncular bildik, tanıdık isimlerden oluşuyor. Hepsini Türk tiyatrosu, sinema ve televizyondan tanıyoruz.32

            Tepkiler aldım; bu film niye Ünye’de çekilmiyor diye! Ünye’de çekmiş olsaydım, Ünye çok şey kazanacaktı. Büyük hedeflerim vardı. Her sene festival yapılıyor, çok ciddî paralar harcanıyor, amaç Ünye’yi Türkiye ve dünyaya anlatmak, fakat yetmiyor. Milyarlarca lira harcama yapılıyor, gazete ve yerel televizyonlarda birkaç satır ve birkaç saniye yayınlanıyor. Sonra o paralara yazık oluyor. Ulusal bazda o kadar ses getiremiyor. Bir şehrin en iyi tanıtımını sanatla, kültürel faaliyetle anlatabilirsiniz. Ödül almış böyle bir senaryosu olan projeye, kaynak aktarıldığı zaman, filmin galasından sonra gösterime girdiği andan itibaren, o şehrin bir anda yaşam tarzı, turistik ve tarihî yerleri milyonlarca seyirci tarafından izlenmeye başlıyor. Bir şehri en iyi tanıtım faaliyeti, sinema, spor, tiyatro, kalıcı eserler ve sanatın hangi dalı olursa olsun, bir festivalden daha iyi ses getirir.32

Yapım: 2008 ~ Terme, Tür : Komedi, Macera, Yönetmen: Mehmet Güneş, Senaryo: Mustafa Şimşek

            Sanata sahip çıkılmıyor. Ünye için yeni projelerim var. Birkaç senedir üzerinde çalıştığım, bir yol hikâyesi, sıradan bir hikâye gibi gözüküyor ama, hikâyesi bizim bölgede yaşanan bir gerçek hikâyeden esinlenme. Bu projenin adı CABBAR; bu filmi mutlaka Ünye’de çekeceğim. Cabbar, benim çocukluk arkadaşım olan Ümit için yazdığım bir film. Babası ve amcası arasında yaşanan bir husumetin sonrasında yaşanan olaylar ve buna bağlı gelişen bir hayat hikâyesi.32

            Halk Ozanı Hamdi TANSES, Ünye'ye bağlı Velibayraktar (Genehor) Köyü’nde 1946 yılında dünyaya geldi. Öğrenimini Ünye'de gördü. Ozan, 1993 yılından bu yana Almanya'nın Rüsselsheim kentinde müzik öğretmeni olarak çalışmalarını yürütüyor. Ayrıca tiyatro ve film müzikleri çalışmalarını da halen sürdürmekte ve Almanya’da müzikallerde sahnede rol almakta.

            Türk yönetmenlerinin şikâyetçi oldukları konulardan biri, çokça kameraya "motor" diyememiş, yani ellerinde projeleri olmalarına rağmen kamera arkasına umdukları kadar sık geçememiş olmalarıdır herhalde? Fakat bu soruna, bir istisna olarak addedebileceğimiz biri var karşımızda : Mustafa ALTIOKLAR. İnönü İlkokulu’ndan Öğretmenim Türkân ALTIOKLAR’ın oğlu olan 1958 Ünye doğumlu, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi mezunu Yönetmen, Yapımcı ve Senarist, Film Yönetmenleri Derneği Başkanı Mustafa ALTIOKLAR’ın asıl uzmanlık alanı fizyoterapi. Neden film diye soranlara cevaben “Hayatın röntgen filmini çekiyorum" demiştir. O, farklı konularda çalışmayı seven aktif bir yönetmen. Kardeşi Mehmet ALTIOKLAR da yapımcı. Kısa filmlerinin ardından, 1992’de ilk uzun filmini yönetti. İlk eşi Yasemin Erkan'dan ayrılan Altıoklar'ın bu evliliğinden Arya Su adlı bir kızı dünyaya gelmiş olup, Oyuncu ve Yönetmen Sarp LEVENDOĞLU'nun dayısıdır.33

            Ünyeli Sanatçı Mustafa ALTIOKLAR’ın Senaryosunu yazdığı TV Dizileri : Lise Defteri (2003), Çınaraltı (2004), Yasak Elma, Emret Komutanım; Sinema Filmleri : Denize Hançer Düştü (1992), İstanbul Kanatlarımın Altında (1996), Ağır Roman (1997), Asansör (1999), Artık Sevmeyeceğim (2000), O Şimdi Asker (2002), Banyo (2005) ve Beyza'nın Kadınları’dır (2005).33

2005 / İstanbul - Bahçeşehir Resim Sergisi'nde Mustafa ALTIOKLAR, Önder BORA ve Fatih BORA

Önder BORA Fotoğraf Arşivi

            Asansör filmi hakkında bakın neleri söylüyor : “Aslında benim, mütareke yıllarında geçen, futbolu eksen almış bir İstanbul direniş öyküsü projem vardı, ve sıradaki projem oydu. Fakat o büyük projeden önce küçük bütçeli, küçük bir proje yapmak istedim, beni heyecanlandıran bir fikir vardı ve bu fikri senaryolaştırdım. İki kişi arasında ve hemen hemen % 90'ı tek mekânda geçen bir proje gelişti. İsmi Asansör. festivallerden de epeyce ses getireceğini düşündüğüm, yani daha derin filmleri de özleyen sinefillerin de hoşlanacağı bir yapısı olacak. Hem senaryo, hem de reji anlamında. Artık, bizim ülkemizdeki üretim süreci çerçevesinde ve az önce anlattığım süreç çerçevesinde bu yapının zamanının geldiğini düşünüyorum açıkçası . Doğru zamanda doğru işleri yapmak gerektiğini düşünüyorum ve şimdi o doğru zamana ulaştığımızı hissediyorum. Ve sonuç bin kişiyi bulamazken Türk Filmleri 1 Milyon kişiye ulaştı.”33

            Ünyeli Eğitimci Ressam Önder BORA’nın da gizli kalmış bir senaryo yazarlığı yeteneği var. Bakın ne diyor bu konuda : “Senaryo yazmak, yıllarca düşündüğüm, hattâ eğitim enstitüsündeyken bile düşündüğüm bir olaydı. Konusunu o zaman düşünmüştüm ama kurgusunu yapamadım. Ondan vazgeçmiştim. Ama şimdi hazırladığım senaryoyu kurgulamaya başladım. Sahne sahne yazıyorum.” Yakın gelecekte sinemaya uyarlanabilecek Ünye kokan bir senaryo bu!


Önder BORA Resim Arşivi

            Ünye İlçe Millî Eğitim Müdürlüğü 2010 – 2014 Yılları Stratejik Plânlama verilerinden Ünye Halk Eğitim Merkezi tarafından 3 kez düzenlenen Tiyatro Kursu’na 48 kursiyerin katılarak belge aldığını; 1 kez düzenlenen Diksiyon Kursu’ndan ise 20 kişinin sertifika aldığını öğreniyoruz.34

            Türkiye’nin tanınmış ünlü komedyenlerinden Atalay Demirci, 24 Şubat 2011'de Ünye’de gösteri yaptı. Ünye FEM Dershanesi tarafından düzenlenen ve Halil Efendi Sosyal Tesisleri’nde Ünyelilerin karşısına çıkan ünlü komedyen kendisini izleyenleri gülmekten kırdı.  Birisi halka, birisi öğrencilere olmak üzere iki seans olarak düzenlenen programa yaklaşık 500 dershane öğrencisi katıldı. Ünlü Komedyen Atalay Demirci katılan seyircilere ilk önce kendini tanıttı. Komedi şovunda çocukluk hayatında yaşadığı komik hikâyeleri anlatan Demirci kendisini izleyenleri daha oyunun başında güldürmeye başladı. Demirci, anlattığı hikâyeler sırasında seyircilere de takılarak, onları da gösterisinin parçası haline getirmeyi başardı. Demirci, sporda yaşanan şiddet olaylarına da değinirken hedefinde bazı firma reklâmları da vardı.

Komedyen Atalay DEMİRCİ Ünye'de Sahne Aldı.

http://www.unyekent.com/haber/12921/atalay-demirci-kirdi-gecirdi

            Çanakkale Zaferi ve Şehitleri'ni anmak üzere Memur - Sen tarafından düzenlenen programda ilköğretim öğrencileri tarafından oynanan "Tüfeğini Vermeyen Şehit" adlı oyun izleyen herkesin beğenisini kazandı. Eğitim Bir Sen Ünye Temsilciliği tarafından düzenlenen Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Gecesi 19 Mart 2011 Cumartesi günü Ünye Belediye Kültür Sitesi’nde gerçekleşti. İbrahim Küçük ve Dursun Tarakçı’nın sunduğu programa öğretmen, öğrenci ve vatandaşlar büyük ilgi gösterdi. Memur Sen - Eğitim Bir Sen Ünye Temsilcisi Şinasi Coşkan günün anlam ve önemini belirten bir konuşma yaparak programa başladı. Fevzi Çakmak İlköğretim Okulu 7. Sınıf öğrencilerinin oynadığı ‘Tüfeğini Vermeyen Şehit’’ oyunu büyük bir ilgi gördü.

            Ünye Eğitimciler Derneği (ÜNEDER) Çanakkale Haftası dolayısı ile Halil Efendi Sosyal Tesisleri’nde 22 Mart 2011'de bir tiyatro düzenledi. Türk askerlerinin vefakârlığı ve duysallığının ön plâna çıktığı tiyatroda zaman zaman duygulu sahnelerin yer alması bazı katılımcıların gözlerini yaşarttı. Çanakkale Savaş’ında değişik sahnelerden yer alan tiyatroda, Türk askerlerinin cephede savaşı, cepheden yaralı gelen askerlere o zamanda imkânsızlıklara karşı imkân arama çabası, evlerinde bıraktıkları eşleri ve çocuklarının dramı anlatıldı. Savaş esnasında yaralanıp kolu kopan, gözü kör olan, bacağı kopan gazi olan Türk askerlerine o zamanın şartlarında uygulanan ilk yardım çabaları canlandırıldı. Aylarca cephede savaşan Türk Askerleri’nin vatan uğruna harp etmesi, yiyecek yönünden imkânsızlıklar içerisinde savaşmaları ve geride bıraktıkları ailelerine yazdığı mektup bazı seyircilerin gözlerini yaşarttı.


http://www.unyekent.com/haber/13481/tufegini-vermeyen-sehit-8230 http://www.unyekent.com/haber/13510/kastamonu-entegre-8217den-tiyatro-8230

            Akçay’da faaliyet gösteren Kastamonu Entegre, personelinin moral motivasyonunu yüksek tutmak için düzenlediği sosyal faaliyetleri kapsamında, personeli için getirttiği tiyatroyu 23 Mart 2011'de Ünye’de gösterime sundu. Belediye Kültür Sitesi’nde sahnelenen “Dokuz Aylık Replük” adıyla ‘Aman Abi Sakata Gelmeyelim!’ alt başlığıyla iki perdelik tiyatro oyunu, Samsun Seyir Tiyatrosu ekibi tarafından oynandı. Genel Sanat Yönetmenliği'ni Öner Yıldırım’ın yaptığı oyunda şiddet, çocuk gelişimi, psikolojik durumların tahlili yapıldı. Tiyatroyu personelle birlikte izlemeye gelen Kastamonu Entegre Ağaç Sanayii Samsun Tesisleri Müdürü Ertekin Dikmen, oyunu beğendiğini ifade ederek, bu tür sosyal etkinliklerle kurum çalışanlarının moral motivasyonuna katkı yaptıklarını söyledi. Tiyatroda rol alan sanatçılar zaman zaman seyircinin içine karışarak, seyirciyi de oyuna dahil edip, ilginç görüntüler sahnelediler.


http://www.unyekent.com/haber/13529/canakkale-gecesi-aglatti

            Ünyeli Erdal BEŞİKÇİOĞLU, ‘En İyi Erkek Oyuncu’ Ödülünü Aldı - 20 Ekim 2011 Perşembe 10:10

            Tiyatro ve sinema sanatçısı Ünyeli hemşehrimiz Erdal BEŞİKÇİOĞLU, ‘Behzat Ç. Seni Kalbime Gömdüm’ filmiyle Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde En İyi Erkek Oyuncu Ödülü'nü aldı.

            ‘ATEŞLİ SABIR’ Ünye’de Sahnelendi - 23 Ocak 2012
            Kaynak : Ünye Haber Gazetesi
http://www.unyetv.net/4594-atesli-sabir-unyede-sahnelendi.html

            Ünye Atatürkçü Düşünce Derneği sosyal alanda yaptığı etkinliklerle, Ünyeli ailelerin gidebileceği güzel bir tiyatronun sergilenmesine vesile oldu. Bulancak Sanat Tiyatrosu tarafından hazırlanan "ATEŞLİ SABIR" konulu tiyatro, Ünye Belediye Kültür Sitesi'nde sergilendi. Tiyatroya ADD Ünye Şube Başkanı Mehmet ÖZYURT başta olmak üzere, yönetim kurulu üyeleri ve çok sayıda vatandaş katıldı.

             Sergilenen tiyatronun konusu ise bir Lâtin Amerika ülkesi olan Şili'de, hükûmetin orta sınıfın refahını tüm halka yaymak istemesi ve beraberinde yaşanan; yönetime el koyma, cunta hükûmeti, anayasanın kaldırılması ve aydınlara yapılan baskıları gözler önüne sermek.

 

             7D Sinema Sistemi Ünye’de…  (Kaynak : Ünye Kent Haber) - 28 Ocak 2012 Cumartesi 10:01

 

            Görsel alanda teknolojinin ulaştığı en son sistemlerden olan 7D Sinema Sistemi Ünye’de de gösterime girdi. Çok keyifli ve heyecanlı anlar yaşanan, sürükleyici olan 7D Sinema'da dört koltuğun da dolmasını beklemek yok. Canınız her istediğinde, tek başınıza bile olsanız girip filminizi keyifle izleyebilirsiniz. İlâç niyetine de kullanabileceğiniz bu sinema sistemi artık Ünyeli halkımızın hizmetinde.

           

            4 koltuklu 8 film seçeneğinden oluşan ve kişi başı 6 TL olan 7D sinema sistemi Ünye’de, Belediye Sineması içinde. 7D Sinema'da her 5 dakikada bir film izleyebilirsiniz. 4 koltuğun da dolmasını beklemek yok. Canınız ne zaman isterse.. tek kişi dahi olsanız girip filminizi izleyerek heyecan yaşabilirsiniz. 5D Sinema'nın tüm efektleriyle en son sistemi olan 7D Sinema ilâç niyetine de kullanılıyor! Korkularınızla yüzleşmek için maksimum 5 dakikalık seanslardan oluşan filmleri izleyerek korkularınızın üstesinden gelebilirsiniz.

 

            Filmi izlemekle kalmıyor âdeta yaşıyor gibisiniz. Yalnızca kalp hastalarının ve kalp pili takılı olan insanların izleyemeyeceği, 5 yaş ve üzeri herkesin keyif alarak seyredebileceği aksiyonu bol, korkuyu doruklarına kadar yaşayacakları 7D Sinema izlemek için Belediye Sineması’na gitmek yeterli.

 

            Efektlerin kazandırdığı özellikler ile filmi izlerken koltuğun hareketli olması izleyenlerin filmin içinde olması hissini veriyor. Örneğin hız treninde rayların suyun içinden geçtiği noktalarda trenin su sıçratması, su efektinin sayesinde sizleri gerçekten düşük bir seviyede ıslatıyor olması ve bu filmin içersinde hissettiren ve heyecan katan özelliklerden birisi. Diğer bir efekt ise trenin hızlandığında, yüzünüze gelen rüzgâr sizi sürükleyici bir izlenimle kavuşturuyor. 7D Sinema'da heyecan bitmiyor. Tren vagonunun kayalara dokunmasıyla, koltuğun efektleri sayesinde yaşadığınız heyecan birebir aynı.

            ÜNEDER, ‘Tuna Boyu’nu sahneledi - 14 Şubat 2012

            Ünye Eğitimciler Derneği (ÜNEDER), ‘Tuna Boyu’ adlı tiyatro oyununu sahneleyerek eğitimciler ve aileleriyle bir araya geldi. ÜNEDER tarafından, Ünye Halil Efendi Sosyal Tesisleri’nde ‘Tuna Boyu’ adlı tiyatro oyunu sahnelendi. Eğitim faaliyetleri için yurt dışına giden eğitim gönüllülerini konu alan tiyatro oyununda, geride kalan aileler, gidilen yerlerde verilen mücadeleler ve sıkıntılar ele alındı. Tiyatro oyununda insanın her alanında evrensel ahlâk, empatiyle sosyal hayatını devam ettirme çabasında olması gerektiği vurgulanarak hayattan alınan dersler sunuluyor.

            Duygulu sahnelerin de yer aldığı tiyatro oyunu izleyenlerde de duygusal anlar yaşattı. İzleyiciler tarafından ‘Tuna Boyu’ adlı tiyatro gülmekle ağlamayı bir arada yaşamanın içi içe olduğu kaliteli ve farklı bir oyun olarak değerlendirildi. Tiyatroyu izlemeye gelenler arasında yer alan Ünye Kaymakamı Dr. Mustafa DEMİR, günün anısına oyunculara hediyeler vererek, teşekkür etti.

            "Karadeniz Yanıyor" Ünye'de Sahnelendi - 30 Mart 2012

            Terme Amazon Tiyatrosu tarafından "Karadeniz Yanıyor" adlı oyun Ünye Belediye Kültür Sarayı'nda sahnelendi. Yöresel dillerin kullanıldığı oyun minikleri oldukça eğlendirdi. Kastamonu Entegre Samsun Tesisleri'nin sosyal sorumluluk projesi kapsamında fabrika çalışanları ve ailelerine yönelik yeni bir sanat etkinliğine imza attı.

            Fabrika çalışanlarının ve ailelerinin ücretsiz olarak izlediği 2 perdelik Karadeniz Yanıyor adlı oyunda 1986 yılında meydana gelen Çernobil Nükleer Kazası ile tüm Karadeniz'i etkisi altına alan radyoaktif bulutların bölgede yarattığı olumsuz sonuçlar ve çaresizliği konu ediyor. (Kaynak : Ünye Haber Gazetesi - Selim GÜREL, 31 Mart 2012, Yıl : 9, Sayı : 1239, Fiyatı : 50 kuruş.)

ÜNYE SANAT TİYATROSU

Sezgin ÖKSÜZ, Hamza ALP, Mehmet KIYAK, Ayşe Funda YILDIRAN ve Semra ŞİMŞEK.

Kaynak : Hamza ALP Fotoğraf Arşivi - https://www.facebook.com/profile.php?id=100001294436911

            Hamza ALP - Ünye Sanat Tiyatrosu olarak henüz bir oyun oynamadık. Ancak Ünye Sanat Tiyatrosu'nu kuran arkadaşlar olarak 2010 yılında Cihan ÖKSÜZ'ün yazdığı Hamza ALP'in yönettiği ve yine Hamza ALP, Sezgin ÖKSÜZ'ün oynadığı oyunlar ile 2012 yılında Yılmaz ERDOĞAN, Zekeriya ERUZUN ve Semra ŞİMŞEK'in yazdıkları, Hamza ALP'in yönettiği ve Sezgin ÖKSÜZ, Ayşe Funda YILDIRAN, Semra ŞİMŞEK ve Hamza ALP olarak 08 Mart 2012 Dünya Kadınlar Günü'nde Ünye Belediyesi'nin organize ettiği gecede sahne aldık.

            Yapmış olduğumuz bu oyunlar beğenildi ve tekrarı istendi. Belediye Başkanımız Ahmet ARPACIOĞLU da bizlere ön ayak oldu. Halkla İlişkiler Müdürümüz Sevdal TOPRAK da kurulacak olan bu tiyatroya gerekli desteği vereceğini söyledi ve biz Sezgin ÖKSÜZ, Mehmet KIYAK, Ayşe Funda YILDIRAN ve ben Hamza ALP olarak Ünye Sanat Tiyatrosu'nu kurduk.

            Bundan böyle her yıl iki oyunla seyircimizin karşısına çıkmayı plânlıyoruz. Tabi oyunun biri küçükler için olacak. Şimdilik oyuncu seçmeleri yapacağız; ekibimizi 10 kişi olarak belirlemek istiyoruz.. bu fazla da olabilir.

Sezgin ÖKSÜZ, Ayşe Funda YILDIRAN, Hamza ALP ve Semra ŞİMŞEK.

Kaynak : https://www.facebook.com/photo.php?fbid=3414907981207&set=a.3414749057234.156690.1525301049&type=3&theater

            Tüm bu açıklamalardan sonra “Tiyatro; bir sahnede, seyirciler önünde oyuncuların sergilemesi amacıyla hazırlanmış gösteridir.. diyebiliyoruz. Genel olarak temsil edilen eser anlamında da kullanılıyor. Tiyatro, bir sahne sanatıdır. Tiyatro eseri, olayları oluş halinde gösterir. Bu yönüyle konuşma ve eyleme dayanan bir gösteri sanatı olarak da tanımlanabilir.

 

            Ünye’de Tiyatro Tarihi araştırmamız gösterdi ki Ünyeliler, Ordu hinterlandında bu sanatla en erken tanışan kentliler olarak biliniyor. Yerel imkânlarla sahnelenen oyunlar ile tiyatro kumpanyalarının da talep görüyor olması Ünye’de kültür birikiminin ve insan gücünün mevcut ve hazır olduğunun bir göstergesidir. Bu deneyimli enerjik gücü kendi sahnesinde kendi gruplarıyla oyunlarını sergiliyor, yazıyor ya da yönetiyor olmasını görmek temennimizdir. Ünye’nin halen ilçe ve komşu coğrafyasına hitap edecek bir TİYATRO GRUBU olmaması düşündürücüdür.

Ünye Belediye Sineması - Ünye Türküleri Gecesi Öncesi / 25.12.2010

M. Ufuk MİSTEPE Fotoğraf Arşivi - 25 Aralık 2010 Ünye

 

            Tiyatro kavramı içinde oyunculuk, sahne düzeni, ışıklandırma, dekor, kostüm, müzik gibi unsurların da bütünlüğü söz konusudur. Bu alt yapıyı sağlayacak sponsor kuruluşların Ünye Tiyatro Kültürü adına gereken desteği esirgemeyecekleri kamuoyunun beklentisidir.

 

            Tanzimat'la birlikte batılı bir tiyatro anlayışını benimseyen Türk Tiyatrosu, Cumhuriyet döneminde yurdun her yanında açılan halkevlerinde amatör tiyatro çalışmaları başlayıncaya ve Ankara'da 1940'ların sonunda devlet eliyle bir konservatuar ve Devlet Tiyatrosu kuruluncaya kadar geçen sürede hemen hemen yalnız İstanbul'da bir gelişme alanı bulabilmişti.35

 

            II. Meşrutiyet'in ilân edilmesiyle (1908) gelen özgürlük ortamı İstanbul'da tiyatro yaşamına da büyük bir canlılık kazandırdı. Anayasa'nın yurttaşlara tanıdığı yönetime katılma ve denetleme haklarını kullanmak isteyen birçok yazar ve sanatçı görüşlerini yansıtmak için tiyatroyu elverişli bir araç saydı. Tanzimat döneminde daha çok Ermeni oyuncuların ayakta tuttuğu tiyatro sanatı Meşrutiyet döneminde Türk oyuncuların da katılmasıyla güçlendi ve yaygınlaştı. Böylece, yeni yazarlara ve tiyatroculara hazırladığı yetişme olanaklarıyla, 1923'ten sonraki Cumhuriyet tiyatrosunun temelleri bu dönemde atılmış oldu. Cumhuriyet döneminde İstanbul, Türkiye'deki tiyatro etkinliklerinin merkezi oldu. Kurtuluş yıllarının coşkunluğu, çağdaşlaşma çabalarının üstyapı kurumlarında yoğunlaşan belirtileri tiyatroya da yansımaktaydı. Kadın ve erkeklerin tiyatroya birlikte gitmeleri de bu değişimin örneklerindendir.35

 

 

            Bu çabaların ardından devletin özel tiyatrolara desteği disiplin altına alındı. Kültür Bakanlığı’nın özel tiyatrolara desteği, özel tiyatrolara teşvikleri, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca Yerel Yönetimlerin, Derneklerin, Vakıfların ve Özel Tiyatroların Projelerine Yapılacak Yardımlara İlişkin Yönetmelik Ünyeli Tiyatro Gönüllüleri’nce tetkik olunmalıdır.

 

            Hatırlarsanız; Fatsa Kıvılcım Tiyatrosu, Ordu Oksijen Kültür Sanat Atölyesi, Bulancak Sanat Tiyatrosu, Gerze Belediye Şehir Tiyatrosu, Sinop Sanat Tiyatrosu, Trabzon Sanat Tiyatrosu, Samsun Söz Sanat Merkezi ve Samsun Düşünceevi Oyuncuları’nın içersinde bulunduğu Karadeniz’e Kıyısı Olan Kent Tiyatroları Birliği’ni kurduklarını belirten Karadeniz’e Kıyısı Olan Kent Tiyatroları Birliği Kurucu Başkanı Suat ÖZGÜLTEKİN, Gazi Sahnesi önünde yaptığı basın açıklamasında, kentlileşme bilincinin oluşturulması için toplum yönlendiricileri, yöneticiler, aydınlar özverili ve sabırlı olmalıdır. Mermeri delen damlanın gücü değil sürekliliğidir diye konuşmuştu.

 

Kent Tiyatroları II. Çalıştayı Fatsa'da Yapıldı.

 

            14 - 15 Kasım 2009 tarihlerinde yapılan Sinop Çalıştayı’nda Sinop Sanat Tiyatrosu’nun organizasyonu ve Bulancak Sanat Tiyatrosu’nun daveti üzerine, Sinop Sanat Tiyatrosu, Bulancak Sanat Tiyatrosu, Fatsa Kıvılcım Tiyatrosu, Giresun Belediyesi Şehir Tiyatrosu, Gerze Belediyesi Şehir Tiyatrosu, Ordu Oksijen Tiyatrosu, Ankara'da 23.11.2009’da toplanacak olan Türkiye Tiyatro Kurultayı'nda sunulmak üzere aşağıdaki Sonuç Bildirgesi’ni hazırlamıştır. Adı geçen tarihlerde mazeretleri nedeniyle katılamayan Trabzon Sanat Tiyatrosu, Rize Sahne Sanatları, Samsun Düşevi Oyuncuları, Ordu Belediyesi Karadeniz Tiyatrosu, Ordu Kültür Sanat Atölyesi Derneği, ORSEV, Tiyatro Amisos, Samsun Söz Sanat Merkezi “Çalıştay Sonuç Bildirgesi”ni desteklediklerini bildirdiler.

 

Kent Tiyatroları II. Çalıştayı Fatsa'da Yapıldı.

 

            “Kent yaşamı”nın ve kültürünün temellerinin atıldığı toprakların üstünde 21. yüzyılı yaşarken; kent yaşamında sanatın ve tiyatronun önemi üzerine yazmak gereği duymamın anlamını zannederim anlatabilmişimdir. İnsanlarımızın çoğunun kendilerini kentli olarak hissetmedikleri; kentlerini sevmedikleri, onları sahiplenmedikleri; kentlilik bilincinin ve estetiğinin gereklerine karşı duyarsız kaldıkları; daha bencil, katı, umursamaz ve kötümser bir yaşamı sürükler gibi yaşamaya çalıştıkları da bir gerçek. Bugün, genelde sanatın, özelde tiyatronun kent yaşamı içindeki önemini bilen; bunun uygar insan ilişkileri için ne denli vazgeçilmez bir olgu olduğunun bilincinde olanların çoğunluğu oluşturamadığı kentlerde yaşadığımız da bir gerçek.

 

            Netice olarak, oyun yazarı (müellif), oyuncu (tiyatrocu), sahne âmiri, dekor ve kostüm sorumlusu, ışıkçı, suflör vb. tüm emeği geçen tiyatro gönüllülerini kutluyor, Ünye’mize yakışan bir Kültür Sitesi bünyesinde profesyonelce dizayn edilmiş bir TİYATRO SALONU’nun hemşehrilerimize kazandırılmasını geleceğin Eğitim, Kültür ve Turizm Kenti Ünye için gereksinmenin ötesinde bir zorunluluk olarak görüyorum.

 

            Müzik atölyesi, sineması ile sanatın yükselmeye başladığı güzel ilçemizde bir Tiyatro Kulübü ve Sahnesi kurulması için herkesin desteğini bekliyoruz. Memleketine sahip çıkmak sadece güzelliklerini uzaktan yâd etmekle olmuyor. Parası olan maddî, olmayan manevî destek verecek ki gençlerimiz aydınlık Türkiye'nin aydınlık ve donanımlı gençleri olarak yetişip bizleri gururlandırsınlar. William Hazlitt'in dedi gibi "Tiyatrosu olan bir ülkede kötülükler, çirkinlikler, yanlışlıklar sürüp gitmez!"39

 

Tiyatro Salonu Bulamayan Ünyelüler Bi Hammada Soluu Sokak Sahnesinde Aliilar! :))

M. Ufuk MİSTEPE ve Bilgin HASDEMİR Orta Çarşı'da ve Festivalde.

 

            Karadeniz'e Kıyısı Olan Kent Tiyatroları Çalıştayları’nın ilki 14/15 Kasım 2009’da Sinop’ta, ikincisi de 23/24 Ocak 2010’da Kıvılcım Tiyatrosu’nun ev sahipliğinde Fatsa’da yapılmıştı. Ünye Belediyesi ve Konservatuar Müdürlüğü olarak; her ay yapılması plânlanan “Karadeniz Tiyatroları 2011 Çalıştayları”ndan birinin Ünye’de organize edilmesinin bu uğurda en azından azimli ve kararlı olacağımızın bir göstergesi olacağı kanaatini taşıyorum.

 

            Tarihî coşku ve perspektiften, sahnelere uzanabilmemiz dileğiyle.. esen kalınız…

.

                                                                                                                                              30 Aralık 2010 / Ankara


Ordulu Tiyatro Sanatçısı Ahmet YENİLMEZ

             KAYNAKÇA :

              1 AND, Metin – Geleneksel Türk Tiyatrosu : Köylü ve Halk Tiyatrosu Gelenekleri, İnkılâp Kitabevi, 1985 - 576 sh.
             
2 VİKİPEDİ Özgür Ansiklopedi – Güllü AGOP http://tr.wikipedia.org/wiki/G%C3%BCll%C3%BC_Agop
             
3 WERNER, Franz von (Murad Efendi) - Türkiye Manzaraları, Çeviri : Alev Sunata Kırım, İst., 2007, 376 sh.
             
4 FEHİM, Ahmet – Sahnede Elli Sene , MİTOS & BOYUT Yy., Tiyatro/Kültür Diz. : 48, I. Bas., Mayıs 2002, İst., Sh. 70/71.
             
5 GÜVEMLİ, Fevzi – Bir Zamanlar Ordu – Anılar / Haz. : İbrahim DİZMAN, T.C. Kültür Bakanlığı Yayınları : 2217,
              Yayımlar D. Bşk., Sanat – Edebiyat Eserleri Dizisi : 211 – 57, 1999, Ankara, I. Baskı, 3.000 Adet, 138 sh.

             
6 AND, Metin – 100 Soruda Türk Tiyatrosu Tarihi, Gerçek Yayınevi, 1970, İstanbul, 351 sayfa.
             
7 AND, Metin – Osmanlı Tiyatrosu, 1976, 292 sayfa.
             
8 AND, Metin – Tanzimat ve İstibdat Döneminde Türk Tiyatrosu, 1839 – 1908, TİB Kültür Yayınları, 1972, 465 sh.
             
9 ERDEM – Atatürk Kültür Merkezi Dergisi, 12. Cilt, TTK Basımevi, 1988, sayfa 1067.
           
10
M. BAHATTİN Bey – Resimli Ünye Rehberi, Resimli Ay Matbaası, 1930, İst., 80 sh. Fot. : Ahmet Hüseyin ŞEN.
           
11 ZEYREK, Şerafettin - Türkiye’de Halkevleri ve Halkodaları : 1932 – 1952, 2006, 168 sayfa.
           
12 ŞEN, Yüksel – Ünye’de Tiyatro Tarihi Üzerine Anı ve Notlar, 3 sh., Ankara, Aralık 2010.
           
13 ERUZUN, Kemal - Fatsa Kıvılcım Tiyatrosu, 12.03.2008 http://www.fatsadan.com/haberyazdir.aspx?NewsID=326
           
14 TAN, Aynur / ÇELEBİ, Funda / MADRAN, Burçak – Çınarın Gölgesinde Cumhuriyet Meydanı, ÜYTG.
           
15 TAN, Aynur – Ünye Sözlü Tarih Çalışmalarından Kesitler, Hizmet Gazetesi, 28.12.2005 tarih, Yıl : 15, 470 sayılı
              ve 09.01.2006 tarih, Yıl : 16, 471 sayılı nüshalarında yayımlandı.

           
16 ÜTAG - Ahmet Derya VARİLCİ / Ahmet KABAYEL – Ünye’de Sinema Yılları http://unyezile.net/sinema2.htm
           
17MİSTEPE, M. Ufuk – Ünye Şarkı ve Türküleri, Ünye Belediyesi Kültür Yayınları No. 12, Eylül 2010, 255 sh.
           
20 AND, Metin – Osmanlı Tiyatrosu, 1976, 292 sayfa.
           
22 ULU, Oben – Öldür Beni http://www.habercumhuriyeti.com/haber/449/OLDUR-BENI.html
           
23
TERZİOĞLU, Fikri – Ünye’de Sinemalar http://unyezile.net/sinema1.htm
            25 KAYA, Şerafettin http://www.emekliassubaylar.org/component/option,com_qpersonel/id,27/katid,8/task,detay/
           
26
Tiyatro Yansıma – Halis GENÇ Oyuncu Profilleri / Biyografi http://tiyatroyansima.com/tr/oyuncular.asp?id=19
           
27 TOSUN, İrfan – Oney’den Ünye’ye, Flaş TV, 1995, Ankara, 192 sh.; Karadeniz'in İncisi Oney –Ünye’nin Dünü
              ve Bugünü, Hazırlayan : İrfan Tosun, 1987, 139 sh., Ünye Belediyesi tarafından hazırlattırılmıştır.

           
28 HABERLER.COM - Ünye Belediye Başkanı ARPACIOĞLU Atatürk Parkı'nı Tanıttı, 08.09.2010, CHA.
            29
VİKİPEDİ Özgür Ansiklopedi - http://tr.wikipedia.org/wiki/Erdal_Be%C5%9Fik%C3%A7io%C4%9Flu
            30
ARMAN, Ayşe - Behzat Ç'nin Arıza Polisi Arman'a Konuştu, 10.10.2010.
            31
COŞKUN, Hacer – Ünye Film Plâtoları, Eylül 2007.
            32
 http://www.unyehaberpostasi.com/soylesi-roportaj/198-uenyede-kabul-goermediterme-film-yapt.html
            33
TÜRK Sineması Veri Tabanı – Mustafa ALTIOKLAR http://www.kameraarkasi.org/yonetmenler/mustafaaltioklar.html
            34
ÜNYE İlçe Millî Eğitim Müdürlüğü – Stratejik Plânlama (2010 – 2014) http://unye.meb.gov.tr/spunye.pdf
            35
VİKİPEDİ Özgür Ansiklopedi – Türk Tiyatrosu http://tr.wikipedia.org/wiki/T%C3%BCrk_tiyatrosu
            36 KÜLEBİ, Cahit - İçi Sevda Dolu Yolculuk, 2. Baskı, Başak Yayınları, 120 sh. - Ankara/1986, Sh. 13 – 16.
            37 MİSTEPE, H. Deniz - Sahne, Rota Haber Köşe Yazısı, 26.01.2011 http://www.rotahaber.com/makale/deniz_mistepe/sahne.html
            38 MİSTEPE, H. Deniz - Dekor, Rota Haber Köşe Yazısı, 04.02.2011 http://www.rotahaber.com/makale/deniz_mistepe/dekor.html
            39 TOKGÖZ, Zeynep - Tiyatro, 14 Nisan 2011, Ünye Kent Gazetesi - http://www.unyekent.com/koseyazi/2297/tiyatro
            40 ÜNYE KENT Gazetesi - Avrupa, Çınar'da Buluştu, 20 Eylül 2010 http://www.unyekent.com/haber/9973/avrupa-cinar-8217da-bulustu

 

Ünye Makaleleri Sayfasına  

Dönmek İçin TIKLAYINIZ

 

YAZDIR