ANA SAYFA            
(Bu sayfa en son 23 Aralık 2008 tarihinde güncellenmiştir.)

 

 

SEBİLLER
ÜNYE'DE
HAYRAT ÇEŞMELERİ

Makale : Fikri TERZİOĞLU
Katkıda Bulunan : Yüksel ŞEN
fikri.terzioglu@hotmail.de
(Nam-ı Diğer : Ali DAYI)

Solda : Orta Mahalle Keşaplı Sokak'ta Çeşme Başı Sohbeti
Meral GÜVEN, Günal GÜVEN, Mari BAYGIN, Gülhiz SÜMAN,
Paylon BAYGIN, Seniha MİSTEPE - Becoğlu Cemal GÜVEN Ambarı


Güğüm ve Testilerle Çeşme Başında Buluşan Mahalle Sakinleri / 1965
Seniha (Külünk) MİSTEPE Fotoğraf Albümü / Ünye

SEBİLLER
ÜNYE'DE
HAYRAT ÇEŞMELERİ


Fot. : M. Ufuk MİSTEPE - Orta Yeni Câmi Şadırvanı 12.05.2005
Kitâbesi : Olsa şurda bir şadravan ne alâ, Hemen yaptı Hakkı Baskan bu hayratı aşkla Hak'ka.

            Benim için 2008 Yazı özel ailevî islerimin dışında tamamen bir Ünye turu oldu sayılır. Arkadaşım sevgili Mustafa Beşlioğlu ile Ünye'yi yürüyerek adım adım dolaştık. Ünye'mizi gezmek için nerden başlayalım diye yer seçme konusunda tartışırken kendimizi, bir zamanlar Ünye - Sivil Toplum Plâtformu'nda, benim henüz grup üyesi olmadığım zamanda çok tartışılmış olan, Ünye Organize Sanayi Bölgesi'nde bulduk. Adına Ünye'de kısaca 'Sanayi' diyorlar. Birçok işletme sahipleriyle görüştük. Kimisiyle ayak üstü kiminin ikramlarını kabul ederek sohbetlerimiz oldu. Sanayi, birkaç işyerinin dışında, genel olarak yer yer dökülen boyasız, paspal diyebileceğim göze güzel görünmeyen binalar topluluğuydu.

Kızının Nişanında Fikri TERZİOĞLU ve Ailesi.

Fikri TERZİOĞLU Fotoğraf Arşivi

            Mermer işletmecileriyle, araba tamircileri, boya atölyeleri ve siparişe çalışan büyük mobilya mağazaları en göze batanlarıydı. Bir de sanayide, yapı malzemeleri satan, fakat adı Menteşeci diye geçen sevgili arkadaşımız Faruk Garipoğlu'na uğradık. Kendisi yoktu, oğlu Mehmet'le ve diğer Ünyelilerle bir müddet sohbet edip ayrıldık. Sanayiden ayrılıp, Çoldurlar'ın özel mezarlığının yanından geçerek, yokuşun hemen hemen en tepesinde bulunan arkadaşım Mustafa Beşlioğlu'nun da akrabası olan ve orada eczane açmış, eczacı kızımız ve bir doktor adayı, biri yeni mezun üç hanım genç kızımızla beraber bir de dünya tatlısı, hoş sohbet Hüseyin Bey'le karşılaştık. Bizi içeriye davet ettiler, yaz sofrasında yer açarak kültürümüzün halâ ayakta kalan çok güzel örneğini sergilediler. Çaylardan sonra gelen, tadı pişmaniye gibi baklavayı da söylemeden geçemeyeceğim. Misafirperverliklerine teşekkür edip ayrıldık. Kendilerine sormadım ama, sanayinin taa üst tepesinde, özel aile mezarlığının yakınında bir eczane de garibime gitmedi değil.. gittikçe büyüyen hem de bir sahil kentinin tamamen dışında olması.

Orta Yeni Câmi ve Şadırvanı (Kubbe Ustası Göreleli Cemal Külünk)

Fotoğraf : M. Ufuk MİSTEPE - 12.05.2005

            Beşlioğlu ile gezimize devam ederek ara yollardan, dura kalka, Hamidiye Mahallesi ve Çamurlu Mahallesi'ni geçtik. Saray Hamamı ve çevresinde bir müddet oturdukları evi ziyâret ettik. Yerin altındaki eski su deposu ve önündeki çeşmeyi karşılaştıklarımızla da sohbet içinde anmış olduk. Eski iskelenin yanından akan algunun mahalle içlerindeki beton muhafazası üstünde yürüyerek tetkik yapan Belediye Başkanı'na gıyabında teşekkür ettik. Yolumuza, Anasu Bölgesi'ni de içine alacak şekilde devam ettik. Rahmetli eniştem Nihat Uzbaylar'ın, Ebrüşüm ve Çayırezmezler'in evlerinin oradan dere mıntıkasına giderken yolumuzu şaşırıp neredeyse Pelit Parka, Çakırtepe'ye doğru yol almışız. Birkac defa aşağıya inerek yok burası değil diyerek tekrar eski yerlere takıldık kaldık.

Restorasyon Sonrası Saray Câmii Şadırvanı

            O sırada, gördüğümüz eski PTT Müdürü, okul mahalle arkadaşım, kardeşim sevgili Harun Civelek çok dik olan yokuşu çıkıyordu. Tabi, sarılma ve kucaklaşmalar sonunda, ısrarlarla bizi evine davet etti. Hemen arkamızdaki çok katlı apartman onlarınmış. Eve baktığımızda yukardan Faruk Abi de 'gelin, gelin' diye çağırıyordu. Biz yine günümüz dünyasında var olan kültürümüzle kendimizce iftihar ettik.

            Muhtelif usullerle toplanan suların şehre getirilmesi ve dağıtılması bir takım tesisatın daha kurulmasını istemiştir. Suyun yüksek çıkış noktasına rağmen, şehirdeki tepeler üzerine kurulmuş tesisata, yol üzerindeki çöküntülü arazide irtifaını kaybetmeden gelebilmesi için, Türkler bu gibi mahallerde Avrupalı müellifleri hayran bırakan, su terazileri kurmuşlardır.

Yusuf Parlak, Mustafa Beşlioğlu, İrfan Işık, Fikri Terzioğlu, Yusuf Tamtürk, Ali Bey

Fikri TERZİOĞLU Fotoğraf Arşivi - Temmuz 2008

            Toplumları ayakta tutan, yüzyıllarca sonra da yaşamlarını sağlayan kültürleridir. Kültür bir yaşam biçimidir. Kültürü oluşturan en baştaki neden, yaşamın içindeki ihtiyaçlardan doğan arayıştır. Yapılagelen birçok işlerden sonra insan, hayatını kolaylaştıran çarelere ulaşır ve bunu geliştirir. Her gelişme sonucunda yapmış olduğu bütün deneyler olumlu veya olumsuz bilgidir. Bilgilenen insan ve topluluklar yeni yeni arayışlarla bilgilerini genişleterek günümüze kadar birçok değerli yapıtlarla eserleri bizlere miras bırakmışlardır. Sonucu kanıtlanmış neyin, nereye varacağı, nasıl olduğunu açıklayan arayışların sonucunda elde edilen bilgiyle yapılan kültürel yapıtların mirasçısıyız bizler. Kültür hayatımız maddî ve hissedilebilinen, konuşan, yazılı olan gerçeklerle yaşanır ve saklanır.

Ünye Döner Çeşme Meydanı - Fotoğraf : Ahmet Hüseyin (Şen)

Resimli Ünye Rehberi - Müellifi : M. Bahattin (GÜLER) / 1930
Gönderenler : Yüksel ŞEN - Osman DOĞAN

            Mağara insanlarının duvarlara yaptıkları resimler, kullandıklari av araçları, yaptıkları oyunlar, eğlendikleri müzik âletleriyle birlikte, günümüze kadar kalan kap kacak ve ziynet eşyalarıdır. Bütün bunlar o insanların yaşamı hakkında bize aktardıkları kültürel bilgilerdir. Geçmişten günümüze kalan ve bugünkü dijital çağda halâ hayretler içinde kaldığımız ve dünyanın yedi harikası denilen muhteşem yapıtlardır. Halen tartışılan, açıklanamayan Mısır kültürü, ehramların sırrı, Kızılderili kökenli soydaşlarımız İnkalar, Aztekler, Mayalar ve Eskimolar ve daha yüzlercesi.
 

Yeryüzünde Kızılderili toplumu kadar doğa ile iç içe geçmiş ve onu bir kült olarak benimseyen başkaca bir topluluk yoktur. Yaşamı algılamadan, kendilerini ifade biçimlerine kadar her yerde katıksız bir doğa vardır. (pismegatron)

http://www.bakterim.com/fotograf-ve-resim-galerisi/70671-kizilderili-resimleri-kizildereli-fotograflari-kizilderililer-hakkinda-bilgiler.html

http://unyezile.net/kizilderili.htm

            Ben kültür cümbüşü Anadolu'muzda yaşayan toplumların bize bırakmış olduğu değerlerden ÜNYE'mizde bulunan kültürel bırakıtlardan, eserlerden bahsetmek istiyordum ve onun için gezdim ÜNYE'mi baştan sona kadar. Keşke, kabil olsaydı da sizlere mahallemdeki, Yalıgavesi evlerinden de gösterebilseydim. Ama maalesef hepsini yıktılar, acımasızca katlettiler ÜNYE kültürünün bu güzel evlerini. Şimdi birkaç ev.. biri Burunucu'nda, sevgili ağabeyim Uğur Hanhan'lara ait biri de hemen karşı tarafında, Kaş Başı'nda, Hüsrev Beyler'in evidir. Bizim mahalledeki iki ev Avukat Mahmut Şahinbaş ve oğulları Harık, Tarık ve Harika Abla'yla anneleri Leman Teyze'nin oturduğu konaktır. Öteki ev ise bir zamanlar Haydar ve Şadiye Şahinbaşlar'ın, oğulları Osman, Aydın, Uğur, Özgür, Ali ve İbrahim, kızları Nur, Tülay ve Fatoş Hanımlar'la yaşadığı evler maaşallah.. yıkılmadım, ayaktayım diyor.

 

Çınarlık Mah. ve Cad. Gogina Parkı Arzanoğlu Ergin Şahin Hayratı

Fotoğraf : M. Ufuk MİSTEPE 12.05.2005 Perş. 12:52

 

            Benim bu yazıdaki konum ise Hayrat Çeşmeleri olacaktır. Çeşme ve evlerden bahsederken müsaade ederseniz size şimdi olmayan bir ev ve bir çeşmeden bahsetmek istiyorum. Burhan Hanhan Beyler'in evinin karşısında 1906 tarihi yazan fotoğrafta gördüğünüz evin hemen arkasında Ünye'deki en büyük çesme bulunurdu.

Sobacı Mehmet YANAR (Oğulları Rahmi, Sami) ile Sucu Hadiye ve Hüseyin'lerin Evi

Fikri TERZİOĞLU Fotoğraf Arşivi

            Bu büyük çeşmenin önündeki oytuklarda 'guk oynarken saklaniduk'. O büyük çeşmenin arkasında Kibar Usta ile Pehlivan Receb'in evi bulunurdu. Bahsetmek istediğim ev ise Kahraman Kayalı abimlere ait olan evdir.

Burhan HANHAN'ın Deniz Kenarındaki İkamet Ettiği Evi (Okla Gösterilen)
Dere Ağzı'nda Çömlekçi Câmii ve Ortada Burunucu Câmii Minareleri Görülmektedir.

Fotoğraf 28.07.2007 Uluslararası Ünye Festivali Açık Hava Resim Sergisi'ndeki Panolardan Çekilmiştir.

            Bu ev yüksek duvarlarla cevrili olup, yol tarafından büyük çok güzel kocaman iki kanatlı ahşap bir kapıdan girilip, meyve ağaclarıyla dolu bir bahçe içinden döşeme taşlarla yapılmış yoldan gidilerek esas evin kapısına varılırdı.

Solda Sobacı Mehmet YANAR (Oğulları Rahmi, Sami) ile Sucu Hadiye ve Hüseyin'ler ile Sağda Burhan HANHAN'ların Evleri

Soldaki Fotoğraf : Fikri TERZİOĞLU - Sağdaki Fotoğraf : Ressam Üzeyir KOYUN

            Ünye'mizin dillere destan taşı da var. Sanıyorum Ünye'deki çeşmeler de yine Ünye taşından yapılmışlardır. İnsanoğlu her devirde suyu arayıp bulmuştur. Kentlerini ya suyun yanına giderek yakın bir yere kurmuşlar ya da suyu kendilerine getirmişlerdir. Birçok yerde kendi halklarının istifadesi için sevabına Hayrat Çeşmeleri yaptırmıştır. Kimi annesi, babası adına kimisi de oğlu, kızı adına bazıları da kendi adına sevabına HAYRAT Çeşmeleri yaptırmışlardır.

Ünye Kalesi Çeşmesi

Fotoğraf : Ressam Üzeyir KOYUN

            2008 senesinin Ünye tatilinde saklı bir amacım vardı. Eğer özel işlerimden arta kalan zamanım olursa Ünye'deki Hayrat Çeşmeleri'nin sayısını araştıracaktım. Arapça kökenli olan SEBİL kelimesi genellikle câmilere bitişik özel bir biçimde yapılmış, karşılık beklemeden, hayır için içme suyu dağıtılan taş yapı ya da sebilhane olarak tanımlanır. Kimler, nereye, kimin adına yaptırmışlar ve tarihlerini yazarak özel arşivime koymayı düşünüyordum. Neden çeşmeler? Çocukluğumuzda destilerle, güğümlerle su taşıdığımız bu efsane çeşmelerin yerine acaba yenileri yapılmış mıdır ve ne amaçlaydı?

 

Çeşme Alnı ve Kabartmaları

Ünye
Çeşme Alnı ve Kabartmaları

Ünye

            Ünye'deki tarihî çeşmeleri biliyordum. Çeşmelerin kültürümüze olan katkıları da az değil! Halk türkülerinin birçoğu sevda gibi çeşmeler üzerine işlenmiştir. «Yetmez mi çektiğim çeşme başında.» Bir de Mapushane Çeşmesi var ki o da halk edebiyatında yerini almıştır. «Mapushane Çeşmesi yandan akıyor yandan.» Şunu da unutmadan baştan söylemek istiyorum.. bütün çeşmelerin önünde YALAK vardır. Bazıları su içenlerin üzerine su sıçramaması için diye söylemektedir ama, esas amaç hayvanların su içme ihtiyaçları düşünülerek bu yalaklar yapılmıştır.

Yalaklı Kürt Pavarı Çeşmesi - DizdarKöyü

            Eski Ünye kültürünü yansıtan çeşmeler bulundukları yerlere göre şöyleydi : Sıralamayı Fatsa tarafından başlayarak anlatmak istiyorum. Öncelikle, Gavaktepe yolunda bugün halâ akan bir çeşme bulunmaktadır. Bu çeşmeye ilâveten 'Nuriye Köyü'ne Gider' tabelâsından sonra yapılmış dört köşe, orta yerindeki bir oluktan devamlı suyu akan, basit bir yapısı olan çeşme vardı.

 

 Çeşme Tarihî Kimliğinden Çok Uzaklaşmış Durumda

Fot. : Üzeyir Koyun Hazinedaroğlu Sarayı

Çeşme Alnı ve Kabartmaları

Tokatlılar Dış Sarnıcı

            Kefeli Câmii'nin yanında hayrat çeşmesi bulunmaktaydı ve aklımda kaldığına göre orada bir yazı da okumuş olmama rağmen şu anda hatırlayamıyorum, ama «velbasü badel mevt» diye başlıyordu. Eskiden Döşemedibi Köyü'ne giderkenki yolda, Ürer Lâstik Fabrikası'nın yanındaki Yalaklı Çeşme'yi de unutmamak lâzım diye düşünüyorum.

Meçhulasker İlkokulu Arsası İçerisindeki Metruk Sarnıç Çeşmesi Kalıntısı

Fotoğraf : Ressam Üzeyir KOYUN

            Bizim Niksar Yolu dediğimiz İpek Yolu üzerindeki.. şimdi Yüksel Yılmaz Ağabeyimizin işyerinin önündeki dar, uzunca, üzeri ustalıkla işlemeli, suyu az, fakat devamlı akan çeşme. Ünye gezimde Yüksel Abi'mize uğrayıp, biraz fazlaca çayını içmek nasip oldu. Sohbetlerimiz uzayınca daha çok gidecek yerimiz var diye ayrıldık.. kendisine misafirperverliği için teşekkür ederek.

Paşabahçe'de saraydan arta kalanlardan susuz ve suskun Haznedar Süleyman Paşa Çeşmesi ile surlar.
   
Fotoğraf : Ressam Üzeyir KOYUN

            Döner Çeşme Meydanı'ndaki çeşme ise meydana adını vermiştir. Özenerek yapıldığını belli eden taş işçiliğinin mükemmelliğidir. Üzerindeki yazıların önemi ise kutsiyet ifade etmesidir.

 

Dönerçeşme Meydanı - Anneler Çeşmesi

Fotoğraf : Ahmet Derya Varilci
(Annelerimize - Bismillâhirrahmanirrahim)

Fotoğraf : Eren Tokgöz/Aynur Zeren Tan

            Anafarta İlkokulu'nun önündeki çeşme de unutulmamalıdır. Bu çeşmeden su içen birçok arkadaşımız bu çeşmenin iki musluklu olduğunu hatırlarlar.

Eski İskele - Belediye ve Halk Fırkası Binası - Feyziye İlkmektebi ve Cumhuriyet Meydanı / 1955

Fotoğrafı Gönderen : Fotoğraf Sanatçısı Süleyman İSKENDER / Trabzon

            Hüsrev Yürür Beyler'in İnönü İlkokulu'nun karşısındaki muhteşem konağının sağ ve sol tarafından konağın kapısına çıkan uzun taş merdivenlerin arasında kalan ön cephedeki çeşme ve kabartma yazı süslemeleri tarihten bir imza gibi görülmektedir.

Hüsrev Yürür Evi ve Çeşme Sarnıç Süsü ve Kabartmaları

İnönü İlkokulu karşısındadır.

            Yalıgavesi'ndeki çeşme ise Torunoğulları'nın binasının altındaki köşe başındaki işyerinin yanında bulunuyordu. Ünye'deki çeşmelerden çok daha uzun ve kurnası olan bu çeşmede ayrıca yalak da vardı. Hemen hemen bütün çeşmelerin yalakları bulunuyordu ki bu da o zamanda yük taşıma ve binek için kullanılan at, eşek ve daha çok nalcı dediğimiz hemşehrilerimizin odun kömürü ve kışlık odun satmada kullandıkları katırlarla büyük baş hayvanların sulanması için çok gerekliydi çeşme yalakları.

            Camcı Mahallesi'nde Çakırtepe yolundaki Büyük Çeşme (Acısu Çeşmesi), yolun ikiye ayrıldığı yerde bulunuyordu. Çeşmenin sağından biraz yürüdükten sonra Asım / Nebiha Suyabatmaz'ların evine yol ayrılır. Yukarı Çakırtepe'ye doğru gidildiğinde ise Davulcu İdris Emmi'nin ve Erdal Kilci'lerin evine varılırdı. Devamı dar bir patika, dere yatağı olarak Çakırtepe'ye istihkâma çıkardı. Çeşmenin sol tarafından ise Zeki Yosma ve İlhan Tezel'lerin evine doğru yol giderdi.


Fotoğraf : Ressam Üzeyir KOYUN

            Burunucu'na doğru gittiğimizde, Çömlekci Câmii yolunda bir zamanlar Hüseyin Çil'lerin oturduğu tarihî evin köşesinde rahmetli Remzi Kök Ağabeyimizin Hayrat Çeşmesi bulunmaktadır.

            Çatı alnında '1906' tarihi yazan fotoğraftaki evin yanındaki şimdi olmayan bir oda büyüklüğündeki çeşmenin o şahane ihtişamını ve el sanatı ustaları tarafından dantel gibi işlediği  taşların güzelliğiyle bir de hemen aynı evin yan tarafına yapılan, Hayrat Çeşmesi'ne bakın. Kültürümüz yaşamaya devam ediyor.

Çömlekçi Câmii Minaresi, Önünde Sobacı Mehmet
YANAR (Oğulları Rahmi, Sami) ile SUCU'ların Evi ve Acısu Çeşmesi

Fotoğraf : Ahmet Derya VARİLCİ - 07.07.2004

            Bu tarihî evin biraz ilerisinde geriye doğru, Ünye'deki en büyük tarihî çeşme bulunmaktaydı. Musluğunun üzerindeki göz gibi kabartma resim eskilerin taş işlemede ne kadar usta olduğunu göstermekteydi.

(Solda) Qountain With Spout
 
 
 Fotoğraf : Eren Tokgöz/Aynur Zeren Tan - Sağdaki Fotoğraf Ressam Üzeyir KOYUN

            Bekir Usta Yalısı'nda bulunan Üç Çeşmeler ise en son karşımıza çıkmaktadır. Bu çeşmeler deniz kenarında olmasına rağmen iri sarımsı taşlarıyla yıllara meydan okumuş, 'yorgun, soluk benizli koca tarihim ben!' der gibiydi.. ihtişamlıydı.

 

Meçhul Asker İlkokulu Sarnıç Çeşmesi Mimarîsi

 
Çınarlık Mah. ve Cad. Hacı Mehmet Civelek Hayratına 2004

Fotoğraf : M. Ufuk MİSTEPE 12.05.2005 13:08

            Emekli PTT Müdürü arkadaşımızdan tekrar görüşme dilekleriyle ayrıldık. Çok dik olan yokuştan geriye doğru giderek Dere Ağzı'na kadar yürüdük. Bir zamanlar Yalıkahvesi'nde bakkal dükkânı işleten Necati Keskin Ağabey'in evinin altına taşındığı işyerini ararken, bir bakkal dükkânı gördük. Dükkânın önünde sekiz on kadın toplanmış, kimisi örgü örüyor kimisi de yaygı üstüne döktüğü fasulyeleri imece usulü birlikte ayıklıyorlardı. Selâm vererek hanımlara Necati Abi'yi sorduğumda, 'o çoktan rahmetli oldu!' diye cevapladılar. Üzülmüştüm, aklıma Metin Altıok'un.. 'Ne zaman bir dostun kapısını çalsam evde yoklar' şiiri geldi.

 

EVDE YOKLAR
Durmadan avuçlarım terliyor,
inildiyor ardımdan
Girdiğim çıktığım kapılar.
Trenim gecikmeli, yüreğim bungun,
Bir bir uzaklaşıyor sevdiğim insanlar.
Ne zaman bir dosta gitsem,
Evde yoklar.

Dolanıp duruyorum ortalıkta.
Kedim hımbıl, yaprak döküyor çiçeğim,
Rakım bir türlü beyazlaşmıyor.
Anahtarım güç dönüyor kilidinde,
Nemli aldığım sigaralar.
Ne zaman bir dosta gitsem
Evde yoklar.
Kimi zaman çocuğum,
Bir müzik kutusu başucumda
Ve ayımın gözleri saydam.
Kimi zaman gardayım
Yanımda bavulum, yılgın ve ihtiyar.
Ne zaman bir dosta gitsem,
Evde yoklar.

Bekliyorum bir kapının önünde,
Cebimde yazılmamış bir mektupla.
Bana karşı ben vardım
Çaldığım kapıların ardında,
Ben açtım, ben girdim
Selâmlaştık ilk defa.
                                         Metin ALTIOK

Dizdar Köyü Câmii Şadırvanı

http://www.unyedizdar.dernegi.com

            Necati Abi'yle güzel günlerimiz olmuştu. Yan yanaydı dükkânlarımız. Kendisine has üslûbuyla devamlı, 'Ben, Necati Keskin Kollektif Şirketi Ünye Şubesi'nin Yalugavesi temsilcisiyim' derdi.. gülerdik Necati Abi'yle beraber. Yalıspor diye futbol takımımız bile vardı. Kendisi devamlı fotel (fötr) şapka giydiği için, başkan seçiminde kim fotelli ise o başkan olmalıdır diye onu Yalıspor Başkanı da yapmıştık. Bir yaz Ünyespor'a maç teklifi yapan, fakat olumsuz cevap verilen Ayancık Spor'a telgraf çekerek maç tekliflerini bizim kabul edeceğimizi bildirdik. Şartımız, gidiş - geliş ve yemek masrafımızı karşılamaları isteğiydi. Bize gelen cevapta, gidiş - geliş, ilâveten ORÜS Entegre Kereste Fabrikası'nı gezdirme ve çaylı kahvaltı idi. (Fabrikanın bağlı olduğu ORÜS Genel Müdürlüğü'ne Ünyeli Araştırmacı Orman Endüstri Yüksek Mühendisi M. Ufuk MİSTEPE de 1978'de girecek ve zamanla Ayancık'ta İnşaat Semineri'nden sertifika alacaktı.)

            Kabul ettiğimizi bildiren telgrafı çektik. Öncelikle futbolcuları toplamaya başladık, ama kimisinin işi çıkıyor kimisi evden müsaade alamıyordu. Nihayetinde takımı tamamladık. Torunoğlu Salim Amca'yla konuşarak onların otobüsünü de kiraladık. Çılgın Nejat kardeşimiz dahil otobüse binecekken, Kâmil Aga lâkaplı Yüksel Çağlar Abimiz bize gelerek, 'Ayancık çok kuvvetli bir takım, Güven'li Orduspor'u 1 - 0 yenmişliği var, dikkatli olun!' der demez onu da arabanın içine attık.

ORÜS Entegre Kereste Fabrikası / Ayancık

http://www.ayancuk.com/tarih/index_4.html

            Ayancık'a doğru güle oynaya yola çıktık. Ayancık içine girerken bizi yolda karşıladıklarında, Necati Abi bana dönerek.. 'Fikri, başkanlarıyla sen konuş, senin ağzın daha iyi lâf yapıyor' diye beni iknaya çalışıyordu. Biz de hep birden 'olur mu abi, içimizde tek fotelli sensin, başkanla konuşmak sana düşer' dedik. Necati Abi biraz da kızgın halde 'u zaman al foteli sen kafayan geçir' diye, fotelini başıma geçirmişti. Biz gülerek, biraz da Salim Amca'nın yardımıyla Necati Başkanımızı gelenlere takdim ettik. Bizi 'hoşgeldiniz beyler' diye çiçeklerle karşılayan, Ayancık Orman Spor'un başkanı Orman Mühendisi olduğunu söyleyen alçak boylu pos bıyıklı bir beydi. Takım halinde bizi Kereste Fabrikası'na götürüp, ikramlarını yaptılar ve akabinde fabrikayı gezdirip otelimize bıraktılar.

            Ayancık Kereste Fabrikası 1928 yılında Belçikalı işadamı Bay Filipar tarafından kurulmuştur. Zindan ve Çangal Ormanları Türk Anonim Şirketi'nin (kısa adı ZİNGAL A.Ş.) 12 yıl işletme hakkı olmasına rağmen İsmet Paşa 6 yılda gece gündüz çalıştınız diye ellerinden aldığını Türk zekâsının üstünlüğünü gösterdik diye övünçle anlatmışlardı.

Saray Câmii ve Şadırvanı
Bahriye Mirlivası Tiryaki Hasan Paşa'nın Kabri Bir Zamanlar Buradaydı.


Fotoğraf : İbrahim GÜRKAN

            Otelimize döndüğümüzde erkenden yatıp, dinlenmiş olarak maça çıkarız düşüncesindeydik. Gece yarısı bir patırtı bir gürültüyle uyandım. Tam karşımda birkaç arkadaşla beraber Necati Abi don - atlet ama başında foteli, 'ben ölüyom, kalksana ne uyuyon yav?' diye bağırıyordu. Çocuklarla gülmemek için mücadele ettik. Ayağa kalkıp, uyku halimden kurtulunca gördüm ki Necati Abi'nin yüzü kıpkırmızı olmuş, saçsız başı da yüzü gibi kıpkırmızıydı. N'oldu falan derken, 'ben zehirlendim, ben ölüyom!' feryatları arasında onu tuvalete götürdük.. biraz kusturduktan sonra az buçuk kendine gelmeye başladı. Akşam lokantada yediği tavuktan işkillenmiş, 'yedigim tavuk değil, sanki kargaydı' diye söylenerek uyuya kalmıştı.

            Ertesi günü maça çıktık. Ayancık'ta o meşhur Ayancık Spor'u Kâmil Aga'nın şahane bir golüyle 1 - 0 yenerek Ünye'ye dönmüştük. Paralar genellikle başkandan çıktığı için, Ayancıklılar'dan aldığımız para masrafımı karşılamadı diye uzun zaman söylenip durmuştu. Sevgili Necati Abi'yle böyle maceralı, çoğu komik olan olaylar yaşadık. Dostluğumuzu hiç bozmadan, komşuluğumuz ve arkadaşlığımız yıllarca devam etmişti. Allah rahmet eylesin, nur içinde yat sevgili başkan!.

Restorasyon Sonrası Saray Câmii ve Şadırvanı

            Necati Abi'yi de bu şekilde andıktan sonra yolumuza devam ederek, ama nerede bir çeşme var diye de gözleyerek kendimizi Doftinler'in fındıklığının alt tarafında tanıdık yerlerde buldum. Şu üst tarafımızdaki ev bir zaman rahmetli arkadaşım Hüseyin Sezer'lerin oturduğu, ama Ahmet ve İbrahim Özer kardeşlerin eviydi. Biraz ilerde Gukguli İsmetler'in evi vardı. Yürümeye devam ederek, babası terzi olan Okşan, Oğuz ve Mayk isimli abileri olan arkadaşların evi bulunuyordu. Biz Yalıgavesi'ne Şener Çelik, Fatma Çelik'lerin tarafına dönmeyip, yukarıya Karılar Pazarı'na doğru ilerlemeye devam ederek Ermeni Maksut Ahbap'lardan, Hasan Öztürk'ün evinin tarafına, sağ tarafımızda Gadı Hasan'ların evleri olacak şekilde devam ediyorduk. İşyerinde çay içip sohbet ettiğimiz sevgili Hakan Korkmaz'ın tabelâsının da fotoğraflarını alarak, Çıpır Ziya'ların oradan derenin öbür tarafına geçtik.

Dizdar Köyü Câmii ve Şadırvanı

            Geçtiğimiz her yerde mantar gibi beton binalar yükseliyordu. Hemen her yerde inşaatlar hızlı bir şekilde, bütün bağ ve bahçeleri, çocukluk hatıralarımızı da yok ederek, çimento ve demir blokları haline döndürmüşlerdi. Kâmil Aga lâkaplı Yüksel Abi'nin eski evinin önünden yukarıya baktığımızda çok büyük bir hafriyat çalışması olduğunu gördük. Orada, yaptığı inşaatın yanında duran Ferhat Şafak bize gülerek, yeni bir Çakırtepe Restoran çalışması diye izahatda bulundu. Biz oralarda av yapardık, oyun oynardık, bize en yakın sevda tepeliğiydi oralar. Çarşılardan baktığında göze ilk görünen yeşillik Çakırtepe, pelitlik ve istihkâm taraflarıydı.

 

Semra Sürgit, Sevil ve Nebiha Suyabatmaz
Selma Tuzcuoğlu (Mistepe), Hüseyin ve Seniha MİSTEPE

Çakırtepe'de Ünye Pidesi Keyfi
Sevil Suyabatmaz, Selma Tuzcuoğlu, Semra Sürgit

Çakırtepe'den Ünye Koyu'nun Manzarası

            Fındık ağaçlarından eser kalmamıştı. Ne tarafımıza dönsek yüksek binalarla etrafımız sarılıydı. Gezdiğimiz çimenlikler, yeşillikler gitmişti. Birbirine bağlanan sayısız sokaklardan geçerek, kendimizi ortaokulun yanında bulduk. Okulun eski duvarlarının olduğu yere sırtımızı dayayarak Mustafa Beşlioğlu ile karşıdaki evlerde oturanların isimlerini saymaya başladık. En solda bahçe icindeki, sinemada biletçilik yapan Şener'lerin evinden sonra Temel Çınar Usta'nın evi vardı. Karşısında Marangoz Sait Demirkol Usta ve sonrasındaki evde Ermeni Agavni Oluk Nine yaşıyordu. Sırasıyla, Rasi Amca'nın evi, Mahmure Teyze (Yüksel ŞEN) Abi'nin evi ve aşağıya doğru Keşaplı Sokak uzanıyordu.

Fotoğrafı Çeken : Şuayip Uzman'ın oğlu Pilot Ömer Uzman (1957)

1) Rüveyde Hanımlar / Enver Bahçe'lerin evi, 2) Mehmet/Asiye Özsoy'ların evi, 3) Galip/Macide Keşaplı'ların evi, 4) Dramalılar / Agiler
Balıkçı Yüksel'in evi, 5) Kuşçalı Mahmut Yılmaz'ların evi, 6) Bakan Refaiddin Şahin'lerin evi, 7) Leon / Paylon Baygın'ların evi,
8) Hüseyin / Seniha ve M. Ufuk Mistepe'lerin evi, 9) Mahmut / Meryem Güven'lerin evi, 10) Cemal / İhsan Güven'lerin evi,
11) Çerkez Emine - Habakaslar / Adire Teyzeler'in evi, 12) Meçhulasker İlkmektebi, 13) Sıtkı /Ayşe Karabıyık'ların evi, 14) Ahmet
Hüseyin / Mahmure ve Yüksel Şen'lerin evi / Hasan Basri ve Yücel - Feride - Gülhiz Süman'ların evi, 15) Özel Ünye Lisesi (Ortaokul),
16) Agavni Oluk'ların evi, 17) Sait / Emine Demirkol'ların evi, 18) Temel /Emine Çınar'ların evi, 19) Faruk Yıldız'ların evi.

            Yusuf Güven, Hasan Öztürk, Terzi Leon Baygın ve oğlu okul arkadaşım Mardiros ve Çömlekçi Başustası Daşçı İsiyn'in oğlu Sevgili M. Ufuk Mistepe'nin yıkılarak sökülmüş evlerinin yanından Galip ve İshak Keşaplı Abi'leri de anarak Sobacı Sami Amca'nın tarihî evinin harabe haline gelmiş haline üzülerek baktık. O evin karşısında hatırladığım kadarıyla rahmetli Nihat Satıroğlu'na ait yıkık bir ev enkazı da vardı ve ben bıldırcın avına çıktığımda o evin içine girer, hiç de boş çıkmazdım. Şimdi o evin yerine yapılmış binanın duvarında yenilenmiş Keşaplı Sokağı tabelâsının fotoğraflarını da çektim; karşısındaki evde de eski tabelâ duruyordu.. biraz zorladım çıkarmak için, ama müggem çakmışlar, çıkaramadım, fotoğrafını çektim.

Keşaplı Sokağın Satıroğulları (Sağda) ve Sobacıların Ev Duvarlarındaki Tabelâları

Sağ ve Soldaki Fotoğraflar : Fikri TERZİOĞLU - Temmuz 2008 Ünye

            Eski Terme Caddesi'ne paralel olarak uzanan duvarların içindeki konak ev de yok olmuştu. Çok iyi tanıdığım, bayramlarda elini öptüğümüz terzilik yapan Ayşe Teyze otururdu o evde.. kızı Müberra, oğulları Sezai ve Şinasi Abilerimizle. Hâtıralar içinde, Adil Dilek Usta'nın çömlek fırınını aradı gözlerim. Tabi Ünye'nin en iyi futbolcuları Cumhur, Seyhun ve Muhiddin (Mori) de. Yolumuza Çömlekçi Câmii'ne doğru devam ederken gördüğümüz, Remzi Kök Abi'mizin adına yapılmış hayrat çeşmeden su içip, dua ettik.


Fotoğraf : Fikri TERZİOĞLU - Temmuz 2008

            Çömlekçi Câmii yolunda bir ev enkazının duvar taşında 1949 tarihli Rüstem Kalafat imzası vardı. Bu evin yanından denize doğru bir fotoğraf çekerek anılaştırdım. Gezimizin bundan sonrasını arkadaşımla sözleşerek seneye devam edeceğiz.

 
Fotoğraflar : Fikri TERZİOĞLU - Temmuz 2008 Ünye

            Geride koskoca bir Burunucu ve Radar'ın altındaki, Ünye'mizin karnında kapkara, koskocaman bir yara gibi duran taş madenini de unutmayacağız. Burasının denizden bakıldığında o kadar çirkin bir görünümü vardı ki simsiyah görünüşüyle korkunç bir devasa mağara ağzı gibiydi. Nasıl ki evimin balkonundan gördüğüm, yüzü yanık bir çehre gibi duran ve yeşillik içinde çirkinliğiyle sırıtan çimento taraflarıyla.

Ünye'nin Tahribatına İlişkin İbret Verici Manzaralar - Çakırtepe ve Asarkaya'da Ağaç Katliamı !

http://groups.google.com.tr/group/unyeluler-grubu/browse_thread/thread/ad1589c5efbee934 Gönderen : Saim YILDIZ 13.01.2008

            Ünye Taşı'nın çıkarıldığı Taşhane tarafları da o güzelim Ünye'nin doğal güzelliğine kezzap dökülmüş gibiydi. Maalesef her tarafından ısırılmış Ünyem!. Hoyrat ellerini hiç düşünmeden, en son olarak güzelim sahilimize de uzatarak, dolgu denen bir ucubeyle, gerek Yüzüncü Yıl diye ismiyle yumuşatarak, diğerini de Atatürk Parkı diye isimlendirerek büyük bir doğa faciasıyla bizleri baş başa bırakmışlardır.

Çakırtepe Doğasında Ekosistemin Duyarsızca Tahrip Olunması.

Soldaki Fotoğraf Foto Montajı : A. Selim TUNCER - Sağdaki Fotoğraf : 12.11.2008

            Facia dedim de aklımdayken hemen söylemek istiyorum : Surların ortaya çıkarılması, tarihin görünmesi, ıhlamurların kesilmesini hoş karşılamasak da güzel oldu. Fakat surlar bu halde bırakılmamalıdır. Alt tarafı yaya yolu olup, her gün yüzlerce insan bu yaya yolundan geçiyor.Yukarıdaki oynak taşlardan birinin düşme ihtimali göz önüne alınarak çelik kafes veya başka bir şekilde önlenmelidir.

 

SEBİLLER
ÜNYE'DE
HAYRAT ÇEŞMELERİ

SAYIN FİKRİ TERZİOĞLU'NUN
"SEBİLLER - ÜNYE'DE HAYRAT ÇEŞMELERİ" MAKALESİNE EKTİR.

Yüksel ŞEN
(Emekli Bankacı - Gazeteci – Şâir - Yazar)

            Sayın Fikri TERZİOĞLU tarafından kaleme alman ve Sayın M. Ufuk MİSTEPE'nin tarafıma tevdi ettiği "SEBİLLER - ÜNYE'DE HAYRAT ÇEŞMELERİ" adlı makaleyi dikkatle okudum. Kentimiz ve köylerindeki pek çok sebil ve çeşmelerin bu denli güzel bir üslûpla kaleme alınıp anlatılacağını hiç aklıma getirmemiştim.

            Eline, diline ve kalemine sağlık değerli komşum. Bu güzel çalışmnı hazırlamakta olduğum ve son aşamaya gelen "ŞÂİR VE YAZARLARIMIZA İLHAM VEREN KENT - ÜNYE" ismini verdiğim kitabıma zevkle aldım. Mükemmel bir tarihî vesika.

Araştırmacı Yüksel ŞEN Piyasaya Çıkarması Beklenilen Kitabıyla.

Fotoğraf : M. Ufuk MİSTEPE - 15.10.2007 TMO Gen. Müd. Ankara

            Sayın TERZİOĞLU, bu güzel çalışmanız metninde rastlayamadığım veya gözünüzden kaçtığını sandığım birkaç çeşme ve sebili de makalenize ek olarak size anımsatmak istedim :

            1. Orta Mahalle'de, Ortaokul’un, ağaçlıklı üst bahçe duvarlarının, Terzi Haşim Efendi’nin evine bakan cephesinde bir Kör Kuyu vardı. Suyu olmayan ve çok geniş, düzgün, Ünye taşından oyulmuş korunağı (bileziği) bulunan bu kuyunun 3 - 5 metre yakınına, mahallemiz  eşrafından ve o zamanki Belediye çalışanlarından rahmetli Emin AYDIN Beyefendi, yaşadığı dönemde Ünye’de Diplomasız Cerrah diye isim yapmış Fenerci Baba lâkabıyla ünlü tüccardan, rahmetli babası Ahmet AYDIN adına ACISU Çeşmesi yaptırmıştı.

Yedi Parçalı Ünye Panoramik Fotoğrafının Parça 7 Görünümü.

181. Recai ÖZTÜRK'ün (Çakal Recai lâkaplı) evi, Berber'in evi (Altında Okumuş'un pasta dükkânı vardı), 183 - 184. Rahmi TORUNOĞLU evi, 191. Selahattin DÖNMEZ evi, 195. Sabri AKKAŞ evi, 196. Nalcı Basri Akın evi - Candan ve Rüştü AKIN, 197. AKPINAR'ların evi, 202. Sürmeneli Hoca'nın evi (Bir ara Kadınlar Tutukevi'ydi), 203. Muhsin ve Kadir Kardeşlerin evi - Molla İsiinlerin evi, 204. Kenan KOKULU evi, 205. Parlak Hasan - Sadriye Hanım ve oğlu Naci'nin evi (Cemal - Rahime Şadiye ve Vecihe Külünk kiracıydılar), 206. Kalaycı'nın evi, 208. Turgut Avni DİKMEN'lerin evi, 210. Hacı Osman Ağa Câmii, 211. Bican VİDİNLİ'nin evi, 212. Fermanlı Ebe'lerin evi, 213. Ahmet Mevlüt İHTİYAROĞLU'nun evi, 213 ve 217 numaralı evlerin arasındaki koyu renk ahşap bina FENERCİ BABA'nın evi (Kendisi bir bakıma o zamanlar yarım doktor sayılırdı. Oğlu belediyede çalışan Emin AYDIN olup, onun da çocukları Akçura, Ahmet, Attilâ ve kızı Ayzıt'tı) -  214. Fırıncı Yaşar TARAKÇI evi - Hacı SARIKAYA'nın evi (Oğlu Özden SARIKAYA), 215. Şoför Rasim KORKMAZ evi, 216. Faruk KİZİROĞLU'nun kayınpederinin evi, 217. Hami Efendi ve oğlu Mutahhar TAYANÇ'ların evi, 218. Veysel ÜRER ve Hasan AYLA evi, 219. Meçhul Asker İlkokulu, 220. Sıddık Efendiler'in, Hamdi ve Emin Beyler'in evi, Nikâh Memuru Uzun Hamdi MUSAGİL'in evi (Kızları Mediha), 221. Börekçiler'in evi, 222. Gara Ali'nin Mehmet AKKAŞ'ların evi, 223. Rasim Efendiler'in evi, Kör Fethi Hocalar'ın evi, 225. Camcı HÜSNÜ'nün evi, 226. Ömer NALBANT'ın evi.

            Yaklaşık 1 metre boyunda, 30 santimetre çapındaydı.. ki bu çeşme döküm ağırlıklıydı ve bir füzeyi andırıyordu. Göbeğindeki sarı bir musluktan ACISU akardı. Çeşmenin 50 - 75 santimetre boyutlarında bir yalağı vardı. Boşa akan su bu yalağa açılan delikten çevredeki çimenlere doğru süzülüp giderdi. Çeşmenin en tepesinde, sarı - pirinç levha üzerine yazılmış "FENERCİ AHMET AYDIN HAYRATIDIR" ibaresi vardı.

 

Çamlık Acısu Çeşmesi

 
Ünye Mehmed Akif Ersoy İlköğretim Okulu
Çınarlık Mah. Çınarlık Cad. Merhum Hacı Yaşar Ateş Hayratı

Fotoğraf : M. Ufuk MİSTEPE 12.05.2005 Prş. 12:54

            Evlerine ACISU tesisatı çektiremeyen mahalle sakinleri, içme suyu ihtiyaçlarını testi, bakırdan mamul güğüm ve bakraçlarla bu çeşmeden temin ederlerdi. 5 - 10 yıl süre ile halka hizmet veren bu çeşme bilâhare iptal edildi.

            2. Bir başka çeşme de Ortamahalle Hacıosman Ağa Câmisi’nin hemen yakınındaki eski Türk mezarlığının, Ahmet İHTİYAROĞLU'nun evine bakan cephesinde, Saadettin BÖREKÇİ'lerin evine inilecek köşede mezarlığı koruma altına alan duvarın bitim yerinde idi.

Hacıosman Ağa Câmii Haziresindeki Mezar Taşları Koruma Altına Alındı.

Soldaki Fotoğraf : M. Ufuk MİSTEPE - 26.07.2007

            Câmiye namaz için gelenler buradan abdest alırlar, susayan çocuklar buradan su içerler, evinde şehir şebeke suyu olmayanlar buradan su ihtiyacını temin ederdi. Çeşme ÜNYE TAŞI ile yapılmış, yüzeyin çevresini yaklaşık 10 cm genişliğinde  3 – 4 cm kalınlığında taştan oval bir kasnak kuşatırdı.

            Çeşmenin orta kısmında sarı renkli büyücek bir musluk vardı.. bugünkü gibi anımsıyorum. Bu musluğun açma kapama düzeni kelebek şeklinde idi. Okula gidip gelirken ve mahallemizde olması nedeniyle bu çeşmeden çok su içmiştim. 0 nedenle düzeneğini iyi hatırlıyorum. Gel gör ki ne zaman yapıldığını bilmediğim, üzerinde yapılışına dair bir tarih de olmayan bu çeşme bir gün yıkıldı.

Hazinedarzâde Süleyman Paşa Sarayı Surları Üzerindeki Tarihî Taşlar Koruma Altına Alınmalı ve Tehlike Arz Etmemeli!

Fotoğraflar : Fikri TERZİOĞLU - Temmuz 2008 Ünye

            3. Tarihî bir çeşme de eski Fatsa Caddesi üzerinde, mahalle komşumuz tüccardan Yusuf SANCAK, nam-ı diğer BAYRAKTAR YUSUF'un ticarethanesinin hemen önünde, eski Gazhane'nin karşısında (Burası şimdi FİSKOBİRLİK Satış Mağazası’dır), 2 - 3 metre yüksekliğinde, Ünye taşından yapılmış, kule şeklinde idi.

Şimdiki FİSKOBİRLİK Mevkii

Ünye'nin 40 Parçalık İlk Kartpostal Koleksiyonundan (Gündoğdu Mağazası - 5 krş)
Ahmet - Gülay BİRBEN Fotoğraf Arşivi / Fotoğraf : Ahmet Hüseyin ŞEN

            Ve üzeri anımsadığım kadarıyla tamamen yeşil yosun bağlamıştı.

Hanboğazı Meydanı ve Solda Çeşme

Ünye'nin 40 Parçalık İlk Kartpostal Koleksiyonundan (Gündoğdu Mağazası - 5 krş)
Ahmet - Gülay BİRBEN Fotoğraf Arşivi / Fotoğraf : Ahmet Hüseyin ŞEN

            Bu çeşme, çevre halkının su ihtiyacını giderirdi. Ben çocukluğumda Dayımın Köprübaşı’ndaki Tabakhanesi’ne gidip gelirken bu çeşmeden çok su içtim.

Acısu Çeşmesi

            4. Hatırımda olan bir başka çeşme de şimdiki Radar Tesisleri’nin bulunduğu mahallin alt kısmında, ormana dönüşmüş diken dalları arasındaki BİTLİ ÇEŞME idi. Dikdörtgen konumdaki bu çeşmeden çevre halkı belki su almışlardır. Ama ben kuru halini biliyorum.

Ünye'nin 11.02.1999 Tarihinde Havadan Çekilen Bir Fotoğrafı - Çakırtepe ve Radar Mevkii

Fotoğrafı Çeken : Racih TOKAÇ (Genel Müdür Yrd. - Operasyon)

            5. Bu arada, Orta Câmi avlusunda, İ. HAKKI BASKAN'ın yaptırdığı şadırvanın hemen yanında, ÜNYE eşrafından Fırıncı Ali GÜN ve oğlu şekerci Fikret GÜN'lerin yaptırdığı SEBİL ÇEŞME’yi de vurgulamadan geçemeyeceğim.

Ünye Yerel Tarih Grubu Üyeleri Kabadirek'te Câmi Şadırvanı Etrafında.

Ahmet Derya VARİLCİ - Ahmet KABAYEL Fotoğraf Arşivi

            6. Günümüz gençleri hatırlayamayabilir. Bizim çocukluğumuzda şöyle 6 - 7 yaş dönemimizde eski FEYZİYE MEKTEBİ'nin (yıkılan Anafarta İlkokulu) bahçe duvarlarına yakın bir yerde SU TERAZİSİ vardı. Teyzemlerin Cumhuriyet Meydanı’ndaki (KARAVUŞLUOĞULLARINA AİT BİNA) evlerine gidip geldikçe bu teraziyi yakından görmüştüm. Sonra yıkıldı.

            Sayın TERZİOĞLU :

            Bu çeşmelerden 2 – 3 - 4 numaralarda tâdat ettiklerim.. suyunu BALIK DEĞİRMENİ'nden alırdı.

Hükûmet Binası (Üstü Kaymakamlık, altı Maliye İdaresi), Liman Dairesi, Garavuşluoğulları
Hüseyin ve Tayyar Garavuşluoğlu'nun Evi, Tatar Mahmut'un Binasının Uzantısı, Acem Hasan'ın
Binası (Altında Foto Ahmet Şen'in Dükkânı), Feyziye Mektebi (Anafarta İlkokulu)


Ünye'nin 40 Parçalık İlk Kartpostal Koleksiyonundan (Gündoğdu Mağazası - 5 krş)
Ahmet - Gülay BİRBEN Fotoğraf Arşivi / Fotoğraf : Ahmet Hüseyin ŞEN

            Sevgili Ufuk Merhaba,

            Yüksel Ağabeyin yazmış olduklarını çok iyi hatırlıyorum. Ancak ağabeyim yazdıktan sonra aklıma geldiğini de itiraf etmeliyim. Köprübaşı’na giderkenki, Bayraktar Yusuf’un binasının önündeki çeşme ise hemen ırmak yoluna dönmeden evvel, marangoz atölyesinin ön tarafındaydı.

            Radar ve taş çıkartılan yerin biraz gerisindeki çeşme ise dikenli telle çevrilmiş fındıklığın içindeydi. Yüksel Ağabey’in ömrüne bereket diyorum.

            Benim ilâve edeceklerim arasında biri var ki henüz ne resmi çekildi ne de ismi belli değil. Çok güzel ve düzgün taşlarla yapılmış olan fakat aradan geçen yıllar içinde büyük bir fundalığın içinde kendi kendine büyümüş ağaçların arasında saklı kalmış bir çeşme. Bu çeşme o zamanki Ünye’nin çok dışında, Bağlarbaşı yolunda, rahmetli eniştem Nihat Uzbay’ların bahçe yanında bulunuyor. Ben o çeşmeyi bir bayramda fındıklıktaki mezar ziyâretimde görmüştüm. Geçen sene yerini tespit ettim.

            Bu çeşmelere ilâveten, Kalabuzu’nun üst tarafında, Avukat Zihni Amca ile Marangoz Abdullah Kirman'ın evinin arasında, alüminyum dökme malzemeden bir çeşme vardı. Bu çeşmenin önünde uzunca bir ağız uzantısı, arka tarafında ise küçük ellerimizle zor kavradığımız sap vardı. Uzunca sapın altında yukarı aşağı hareket eden bir manivela bulunuyordu. O manivelayı sıkıp bırakıp hareket ettirdikçe su akardı. Suyun devamlı akabilmesi için de devamlı olarak sıkıp bırakılması gerekiyordu.

Fotoğrafı Çeken : Şuayip Uzman'ın oğlu Pilot Ömer Uzman (1957)

Konut Tespitleri : Yüksel ŞEN, Refaiddin ŞAHİN ve Fikri TERZİOĞLU 1 - 2. Arap Talat'ın Evi - (Postacı İsmail emmi ve çocukları, Ali, Rüşdü vardı. Rüşdü PTT'den emekli oldu. Evin diğer yarısında da halaları Muazzez Abla, kocası Cevdet Gemici, kızları, Zehra, Zerrin otururlardı.), 3. Süleyman Sabit'lerin evi - (Zabitin Memet'ler, oğlu Yaşar Yılmaz, Selahattin ve kızları, Rabia, Asiye otururlardı.), 4. Aziz ve Necla Külerbaşı'ların evi, 5) Mediha Abla ve yıllarca yatalak yaşayan babası Hüseyin Amca yaşarlardı. 6. Sıhhiyeci Bekir Efendi'nin evi, 7. Ağa İsmail Kısacıkoğlu'nun evi, 8. Refik ve Şefik Günaydın'ların evi, 9. Terzi Nadide Hanım'ın evi, 10) Emir Abu dediğimiz yaşlı bir hanım otururdu, sonraları Kemali Co dediğimiz arkadaşımız ve ablaları Pakize, Nadide oturururdu (Pakize abla, Halit Tandoğdu'nun eşidir). 11. Necati Çıngıloğulları'nın evi (Uzun Ömerler, Halit, Yılmaz, Cevat, Hasan Tandoğdu ve kızkardeşleri otuurdu.), 12) Orman memuru ve kızı Yıldız otururdu (Yıldız, Şahiste'nin Yalçın Altun'un nişanlısı). 12 - 16 arasında Avukat Zihni'nin evi vardı, önünde hayrat bir çeşme bulunurdu, 13. Saatçi Emin Yanık Hoca'nın evi, 14. Cemil Kanıcıoğlu'nun evi, 15. Necati Çıngıroğlu'nun evi, 16. Dava Vekili Zihni Sarpdağ'ın evi - Nevzat Yiğit otururdu. (Bu evlere yoldan uzun basamaklarla inilirdi.), 17. Tevrat'ın evi - (Dursun Hoca'nın evi, Terzi Dursun Yiğit, Ziya, Zekeriya, Güner Abla, Ümmühan, Emine ve Hasan Yiğit otururdu (Hasan Yiğit, İrfan Işık'ın damadı), 18) Edip Atay, kızkardeşi, Muzaffer Hanım Teyze, oğulları Cemal ve Ali Kemal (Şoför) otururdu, Edip Atay'ın kizi ve oğlu Ertaç mahalle arkadaşımızdı.. 18 numaralı evin yanindaki ev  ise Berber Mustafa Çakıcı'ya aittir, hanımı Metiye Teyze, kızları Şefika, Fatma ve Esen otururlardı. 19. Tevrat Tunalı'ya aittir. Bu eve inmek için Kısacık'ların yanından denize doğru inilirdi. 20. Mithat Kısacık'ın evi, 21. Zembekli Ahmet SANCAR'ın Evi, 22. Şuayip UZMANlar'ın evi (Sadi Sümer anne ve babasıyla otururdu.), 23. Ormancı Hüseyin Şafak'ın evi, 24. Kalaycı Ali Şafak'ın evi, 25. , 26. Ali Önder Hoca'nın evi, 27. Çarıkçı Hasan Efendi'nin evi, 28. Ömer Reis'in evi (Çömlekçi Faruk Yıldız'ın ailesi oturdu), 29. Hafız Teyze'nin oğulları Nüfus Müdürü Galip Keşaplı ve İshak'ın evi, 29a. Terzi Mehmet Özsoy ve Asiye Teyze'nin evi, 30. Dramalılar'ın evi, 31. Kuşçalı Mahmut Yılmaz'ın evi, 32. Lâstikçi Dursun YILMAZ ve Manav Zekeriya'ların Evi, 33. Meletli Ayşe Hanım'ın Evi (Kocası Taşçı Ustası - Rafet SOYTÜRK'ün Dedesi), 34. Avukat Mahmut Şahinbaş'ın evi, 35. Molla Ahmet Efendi'nin evi, 36. , 37. Behlül Güven'in evi, 38. Zembekli Yakup Mutlu Hoca'nın evi (Aydın Aydemir ve ailesi otururdu.), 39. Tüccardan Arap Sami Efendi'nin evi, 40. Türkân ve Turgut Altıok kardeşlerin ve diğer yarısı Faruk Civelekler'in evi, 41. Kuyumcuoğlu Mahmut ve Hamdi Kuyumcu'nun ve diğer yarısı Amcası Avni Şahin'in evi, 42. Ahmet ve Refaiddin Şahin'lerin evi, 43. Taşçı - Çömlekçi Hüseyin ve Terzi Seniha Mistepe'nin oğlu M. Ufuk MİSTEPE'lerin evi, 44. Terzi Leon ve Paylon, Gazaros, Mari, Mardiros Baygın'ların evi, 45. Denizbükü Muhtarı Sarıkayalar'ın evi, 46. Sabri Efendiler'in Evi (Öğretmen Mahmut SEZER, Uğurtay'ın Amcası), 47. Becoğlu Cemal ve Mahmut Güven'lerin evi, 48. Beres Nene'nin kızı Adire Hanım'ın ve Habakasların evi, 49. Meçhul Asker İlk Mektebi, 50. Şoför Sıtkı Karabıyık ve Ayşe Teyze'nin evi, 51. Özel Ünye Lisesi (Ünye Ortaokulu), 52. Fotoğrafçı Ahmet Hüseyin ve Dokumacı Mahmure Şen'in oğlu Yüksel ŞEN'lerin evi, 52 numaralı evde iki aile otururdu. Hasan Basri SÜMAN, Gülhis Abla, Adnan Abi, Feride (okuldaki adı Yurtsever'di) orada hattâ Yücel Abi vardı. Tarzan gibi bağırırdı, biz ona Tarzan Abi derdik.  53. Dokumacı Agavni (Avniye) Oluk'un evi, 54. Marangoz Sait ve İsmail Demirkol, Binnaz Teyze'nin evi - Arap Mustafa'nın evi, 54a. Oto Tamircisi Temel Çınar ve Emine Teyze'nin evi, 55. Yusuf Bayraktar'ın evi, 56. Nalcı Basri Akın'ların evi, 57. Demirci Süleyman'ın evi, 58. Sucu Yükseller'in evi, 59. Dervişoğulları'ndan Osman TAN'ın evi, 60. Abdullah Tan'ın evleri, 61. Hoho Anşa Hanım'ın evi, 62. Hasan Bey'in oğlu Hava Astsubay Ünsal Koçak'ın evi, 63. Tüccardan Arap Sami Efendi'nin evi, 64. Berberin Talipler'in evi, 65. Fanilacı Şahesteler'in ve Yalçın Altun'un evi (Akrep Atilâ'nın Annesi), 66. , 67. , 68. , 69. Uzun Veysel Gür'ün evi, 69 ile 75 numaralı evlerin arasında duvarı belli olan evde de Şevket Koçak, hanımı, oğlu Temel ve kızı Zennure otururdu. Temel Abi sonraları polis memuru olmuştu (Artist Temel). 70. Arap Hanife'nin Oğlu Öğretmen Sami Külünk'ün evi, 71. Göçmen Salih Efendi'nin evi, 72. , 73. , 74. Topal Mevlüt'ün evidir, torunu PTT'den emekli Mehmet Şentepe evi yeniden yaptı. 75. Çinçala Salim ve Yaşar Kardeşlerin evi, 76. Sobacı Recai Yılmaz'ın evi, 77. Berber Hikmet Terzioğlu (Fikri, Fikret, Nejla)'nın evi, 78. Arabacı Muhacir Salim Efendi'nin Evi - Terzilik ve balıkçılık yapan Süleyman Şenalp'in evidir, hanımı Makbule Teyze (Pehlivan Recep'in kız kardeşidir), kızları Gülgünay, Solmaz, Suna ve oğulları Hamit Şentepe oturur, Gülgünay çimentodan emekli, Altın Kirman'la evlidir, 79. Necati Vidinli'lerin evi, 80. Boyacı Sabri'nin evi, 81. , 82) Ortaokulda hademe olan Şaban Dayı'ya aittir, hanımı Pembe Teyze'dir. 83. Güsüminge'nin evi, sonraları Mustafa ve Yusuf Ocak kardeşler, oğulları, Kazım, Tahsin, kızları  Emriye otururlar. 84. Abdullah Tonyalı'nın Babası Arap Hasan'ın evi, 85. Göçmen Salim Ağa'nın evi, - Mevlüde Teyze, kızları, Kebire, Mediha, damatları Hasan (şoför) ve  İpek otururdu. Diğer damadı ayakkabı tamircisi Temel Başaran'dır.  86. Sabri Tonyalı'ya aittir (Boyacı Sabri). Balıkçı Salim Ağa'nın evi, oğulları Emin, Ahmet ve Selim Abi'ler otururdu. 87. Hallaç Süleyman Arıyurt, oğlu Turgut, kızları Mediha Abla otururdu. Selami Kibir'in ve Yorgancı Süleyman'ın dedesidir. 88. Hallaç Süleyman Efendi'nin Evi - Bibi Bacı'ya aittir, torunu Süleyman arkadaşımızdı. Evin önünde büyük bir dut ağacı vardı. Bibi Teyze bize Gürcüce söylenirdi.

Meçhul Asker İlkokulu Sarnıç Çeşmesi Mimarîsi
 
Sağdaki Fotoğraf : Ahmet Derya VARİLCİ

            Bu çeşmenin bir başka benzeri ise hemen Vidinlilerin evinin arkasındaki devasa su sarnıcının yanındaydı. O zamanlar ortaokula gidenlerin bir kısmı bu çeşmenin bulunduğu Vidinlilerin yokuşunu kullanırdı. Çeşmenin karşısında Arif Gür Ağabeylerin evi ve hemen çeşmenin önünde at ahırının yıkık kapısı görünürdü. Çeşmeden aşağıya doğru döndüğümüzde ise bizim de (Dayı) dediğimiz, Yüksel Ağabey’in öz dayısı olan rahmetli, güzel insan Recai Yılmazer’in evi ve o eve bitişik de bizim evimiz bulunuyordu). Vidinlilerin oradaki çeşmenin mekanizmasının çalışması arkadaki kolun bütünüyle aşağı yukarı hareket ettirilerek çalıştırılması biçimindeydi. Bu çeşmede de su devamlı değil bir akar bir kesilirdi. Hareket ettirildikçe de akmaya devam ederdi. Daha sonra bu çeşme normal musluk haline getirilmişti.

            Ardından da çeşme suyunu önce Recai Dayım kendi evine sonra da bizim eve bağladı.. duvardan gelen tek bir boruyla (Suyun eve getirildiği zamanda, Recai Dayım derme çatma bir masa üzerindeki su borusunun ucunu, yarım metre kadar uzunluğu olan (+) şeklinde bir âletle (pafta ya da kılavuz koluyla) çevirir ya da kılavuz salar ve diş açardı. Sonra da o uçları kendirle sararak birbirine ekleyip, evimize su borularını döşemişti. Evimizin içine gelmiş olan su borusunun ucunda bir musluk vardı, musluğu döndürüp çevirdikçe su, önce yavaş sonraları hızlı akardı. Allah’a dua ettiğim güzel zamanlardan biriydi. Bazı geceler aşağıya iner, mutfağımızda bulunan iki koca nurşitten sadece birinde akan bu teknoloji mucizesiyle oynadığım olmuştu. Bir zaman sonra duvardan gelen borular kışın donduğundan evin içinden döşenmişti. Allah rahmet eylesin, Recai Dayım mekânın Cennet olsun. Evin gel git işlerinde kullanılan yetişkin küçük olduğum için çeşmelerden, kuyulardan su taşımaktan kurtulmuştum. Bazen sular kesilirdi, o zaman meşhur Papaz Kuyusu dahil dolaşmadığımız yer kalmazdı.


Müfettiş Mehmet KUŞCU Fotoğraf Arşivi - Kalebozuğu (Kalabuzu) Sokak ve Ünye Yalıları (Renklendirilmiş)
İkametgâh Tespitleri : Yüksel ŞEN - Fikri TERZİOĞLU 1) Saatçi Emin Hoca’nın evi, 2) Göçmen Salih Efendi’lerin evi - Cemil ve Saniye Kapıcıoğlu evleri, 3) Bagiye Teyze ve oğulları Camcı Refik ve Şefik Günaydın’ların evi, 14, 3 ve 13 numaralı evlerin arasında büyük bir su sarnıcı vardı, 4) Hicabi ve Necati Vidinli’nin evi, 5) Cincala Abdullah Abi'nin evi, 6) Mustafa Altıoklar’ın evi, 7) Arap Sami Efendi’nin evi (Şahinbas Haydar da oturdu), 8) Hallac Süleyman Arıyurt, oğlu Yorgancı Turgut'un evi, 9) Hallaç Emin Efendi’nin evi - Ayşe Bibi ve torunu Süleyman'ın evi, 10) Arap Talat’ın evi, 11) ?Süleyman Şahin’lerin evi? - Aziz ve Öğretmen Necla (Topal) Külürbaşı'nın evi, 12) Cingiroğlu Necati, Mustafa, Hayati Şimşek'lerin evi - Yağcıların evi, 13) Ormancı ve kızı Yıldız'ın evi, 14) Selanikli Emire Abu'nun evi (Kemeli Co, Ömer Abi, Pakize Abla, Nadide.. son oturanlar), 15) Zembekli Yakup Hoca’nın evi, 16) Terzi Nadide Hanım’ın evi (Cerrahoğlu ve Yaşar Yılmaz da oturdu), 17) Avni Mutlu'nun evi, 18) ?Dursun Ağa'nın Abdullah Kuyumcu'nun evi?, 19) Hava Teyze'nin evi, 20) Çıkıkçı Hoho Ayşe Hanım’ın evi, 21) Hamdi Kuyumcu'nun evi, 22) Hasan – Osman – Hüseyin Tan’ların evi, 23) , 24) Yusuf, oğlu Emin Bayraktar'ın (Sancak) evi, 25) Gardiyan İsmail Abi'nin evi - Hasan – Osman – Hüseyin Tan’ların evi, 26) Ahmet Ayla’nın evi, 27) Topal Mevlüt'ün evi, 28) Yülük Ahmet'in evi, 29) Hasan Kocak, oğlu Astsb. Ünsal Koçak'ın evi - Astsubay Erdallar’ın evi, 30) Boyacı Sabri Tonyalı, oğlu Selahattin (Dingal) ve Sebahattin’in evi, 31) Haydar Şahinbaş'ın evi, 32) Marangoz İsmail Emmi'nin evi, oğlu M. (askerde) Hademe Ahmet Abi'nin evi - Fanilacı Şaheste Hanım’ın evi, 33) ?Süleyman Şahin’lerin evi? - Aziz ve Öğretmen Necla (Topal) Külürbaşı'nın evi, 34) Demirci Süleyman’ın evi - (Tavukçu) Halit, Yılmaz, Cevat, Hasan Tandoğdu'nun evi, 34 ve 39 no.lu evlerin arasındaki numarasız ev Göçmen Salim Ağa’nın evi, 35) Gülsüm Nine'nin evi (halen Tahsin Ocak'ın evi), 36) Sağlık Memuru Bekir Uzun (Guru Bekir) Efendi ve hanımı Seher Teyze ve çocukları Hasan F., İnci’nin evi, 37) Şoför Aga İsmail ve kızları,Özden, Feyhan, Sevcan, hanımı Ruhsar Teyze’nin evi, 38) Berber Mustafa Çakıcı'nın evi, 39) Yatalak Hüseyin Amca ve kızı Mediha Abla - Külerbaşı Aziz’in evi, 40) Dut ağacının arkası Arap Hasan ve oğlu Abdullah Tonyalı’nın evi (sağ tarafında görünen kiremitli ev Fikri Terzioğlu evi, yanındaki Vidinliler tarafındaki ise Terzi ve Balıkçı Süleyman Şenalp, oğlu Hamit Şenalp'in evi.), 41) Sobacı Recai Yılmazer’in evi, 42) Uzun Veysel Gür ve oğlu Halit ve Arif Gür’ün evi, 43) Geneli Abdullah Efendi Tan Kardeşler evi (Mevlüt Ağalar), 44) Camcı Hüsnü'ye ait mandalin bahçesi, arkada Naciye (Delü) Teyze'ye ait  tek kızı ile oturduğu ev - Safiye Hoca’nın evi, 45) Şahinbaslar'a ait yarısı yıkık ev enkazıdır - Arap Hacı’nın evi, 46) Şemsiyeci, Lâstikci Şükrü Teyin'in evi.

Ünye Kalesi Eteklerinde Güzelkale Çeşmesi ve Kitabesi

Gönderen : Ahmet Derya VARİLCİ

            Kalabuzu’ndaki tek ev şeklinde olan bizim Cinci Hoca dediğimiz, Emin Hoca’nın hanımı ve kızının ellerinde güğüm ve tenekelerle gelip, daha sonra testilerle gelerek çeşme başını tuttukları bir çeşme daha vardı. Zaman zaman günde dört beş defa bir yığın kapla çeşmeye gelip işgal ettiği için söz olurdu. Bu insanlarla beraber olduğum çeşme ya Boyacı Sabri Tonyalı Ağabey’in evi yanındaydı ya da Şemsiyeci Şükrü Teyin’in arasındaydı.

            Sevgi ve selâmlarımla gözlerinden öperim. Yeni yılının şimdiden hayırlı, uğurlu, sağlık ve mutluluklar getirmesini diliyorum.

                                                                                                               Fikri TERZİOĞLU
                                                                                                          23 Aralık 2008 Almanya

 

Ünye Makaleleri Sayfasına  

Dönmek İçin TIKLAYINIZ

 

YAZDIR