ANA SAYFA            
(Bu sayfa en son 11 Ocak 2007 tarihinde güncellenmiştir.)

TÜRKİYE
ORMAN ÜRÜNLERİ SANAYİİNDE

ÖZELLEŞTİRME

                  Ocak – Şubat/1997 - Bolu

            Son yılların en güncel konularından biri olan ve çeşitli şekillerde tanımlanan özelleştirmenin özünde, kamu sektörünün rolünün ve yerinin küçültülmesi, özel sektör ve piyasa ekonomisi kurallarının hakim kılınması yatmaktadır.

       Özelleştirmenin ana felsefesi, devletin aslî görevleri olan ve özel sektör tarafından yüklenilemeyecek olan savunma, adalet, sağlık, eğitim ve altyapı yatırımlarına yönelmesi, ekonominin ise Pazar mekanizmaları tarafından yönlendirilmesi olarak tanımlanabilir.1

            Özelleştirme programı ise izlenen ekonomik programın temel yapısının dışa açılması, rekabete dayalı bir piyasa ekonomisi oluşturulması, devletin ekonomiye müdahalesini indirme ve ekonominin genel olarak rasyonelleştirilmesi kapsamında ele alınmaktadır.2

            Bu itibarla özelleştirmeyi dar anlamda, Kamu İktisadî Teşebbüsleri’nin (KİT) mülkiyetinin özel sektöre devredilmesi olarak ifade edebiliriz.3

            Uygulamaya konulan özelleştirme programı ile bir yandan mülkiyetin tabana yayılması, diğer yandan sermaye piyasalarının gelişimine katkıda bulunulması, kaynak kullanımında etkinliğin arttırılması ve KİT’lerin bütçe üzerindeki yüklerinin azaltılarak, altyapı yatırımlarının daha süratle gerçekleştirilmesi ve tasarrufların teşvik edilmesi amaçlanmaktadır.

            1980’li yıllarda yaklaşık 50 ülkede başlayan özelleştirme furyasına dünyanın pek çok ülkesi gibi Türkiye de kapıldı. Gelişmiş ülkelerde özelleştirme plâtformu, özelleştirilecek kuruluşun yeni bir tekel yaratmasından, yabancı sermayenin hangi oranlarda özelleştirmeden yararlanacağına kadar her ihtimal düşünülüp, ona göre kuruldu.2

            Türkiye ise özelleştirmeyi 1980’li yıllar boyunca moda bir ideoloji olarak ele aldı. 120’yi aşkın KİT’in hangi koşullar altında rantabl faaliyet gösterebileceği araştırması ve plânlaması yapılmadı.2

            Türkiye’de 1980 yılından sonra hükümet politikaları gereği, orman ürünleri sanayiinde ileri teknolojiye sahip yeni tesisler kurulamamış; üstelik, bu dönemde mevcut tesislerin teknolojik yenilenmeleri de mümkün olamamıştır.

            Bu durum, Batı teknolojisinin en az 10-15 yıl gerisinde kalınması neticesini beraberinde getirmiştir. Bu sanayide gerek özel sektör, gerekse kamu kuruluşları genel koordinasyon eksikliği, pazarlama teknikleri ve ekipmanları ile sektördeki sermaye birikiminin yetersizliği nedeniyle gelişmiş ülkelerde uygulanan teknolojik düzeye ulaşamamıştır.

            Özelleştirmeyi hiçbir zaman bir amaç olarak görmüyoruz. Özelleştirme, ekonominin yapısal sorunlarının giderilmesinde, dünya rekabetine gerçekten açık serbest piyasa koşullarının oluşturulmasında bir malî reform aracıdır.1

            Dünya ekonomisini yönlendiren çok önemli politika tercihlerinin çağdaş gelişimine şöyle bir bakıldığında “liberal-bireyci”, “müdahaleci-devletçi” ve “yeni liberal-serbestçi” şeklinde üç dönemecin geçildiği; özelleştirmenin de bu sonuncu dönemecin en çarpıcı ve temel araçlarından biri olduğu hemen farkedilecektir.4

            Türkiye’de özelleştirmeye ilişkin ilk yasa 1984 yılında çıkartıldı ve çeşitli hukuksal düzenlemelerin ardından yasal altyapı, 27 Kasım 1994’te yürürlüğe giren 4046 Sayılı Özelleştirme Yasası’yla büyük ölçüde tamamlandı.1

            Cumhuriyet döneminde ülkeye büyük katkılar yapan ve ülkede sanayileşmeyi başlatan KİT’ler gibi kamu sektörüne ait orman ürünleri sanayii tesisleri de bürokrasi, teknolojik yetersizlik, aşırı istihdam, borçlanma vb. yılların birikimi olan nedenlerle gelişen rekabet koşullarına ayak uyduramamıştır.

            Türkiye’de KİT sistemi artık fonksiyonunu tamamlamış; buna karşılık gerek altyapı gerekse beceri itibarıyla gelişmiş ve rekabetçi bir özel sektör oluşmuştur. Ticaret ve üretimde ise devletin denetleyici ve düzenleyici olması hedeflenmektedir.1 Bu yüzden Türkiye, Gümrük Birliği’ne geçiş sürecinde yapmaya karar verdiği malî reformlar arasında özelleştirmeyi de öncelikli bir yere oturtmuştur.

            Bu tebliğde, piyasa içinde kendine bir yer bulması her geçen gün zorlaşan ve özelleştirmede Türkiye’yı temsil eden ORÜS Orman Ürünleri Sanayii A.Ş.’nin özelleştirilmesi büyüteç altına alınmıştır.

            Bugün sanayiin 1/3’ü, ulaştırma sektörünün 1/5’i, malî piyasanın yarısı, orman ürünleri sanayii sektörünün yaklaşık % 10’u KİT’lerin denetimi altında bulunuyor. GSYİH’nın yaklaşık 1/10’unu KİT’ler üretiyor. İhracatın % 18’ini, ithalâtın ise % 3’ünü KİT’ler yapıyor.2

            Türkiye’de KİT’lerin kâğıt üzerinde görülen sermayesinin ödenmiş kısmı ihtiyacı karşılamaktan uzaktır. 1989’da ORÜS A.Ş. için % 56.5 olan bu oran 1995’te % 58.9’u göstermektedir. Halen 12 Trilyon.-TL’lık Gider Bütçesi’ne karşılık 1 Trilyon.-TL’lık ana sermayesi bulunmaktadır. Borç arttıkça kârlılık da azalıyor. Kârlılıkta meydana gelen bu erozyonda KİT’lerin geleneksel yapısal bozukluğu yanında, siyasi iktidarın da büyük payı vardır. Bu zararlar ekonomiye büyük yükler getirmektedir.2 1990 yılında bilânço 11,906 Milyon.-TL kârla kapanmış iken, 1995 yılında 1,604,729 Milyon.-TL zararla kapanmıştır. 1996 yılı için 1,336,196 Milyon.-TL zarar beklentisi vardır.

Özelleştirme Programından Beklenilen Temel Hedefler 2-5

1) Karar mekanizmasının devletten piyasaya yani özel sektöre devredilmesi ile endüstrinin etkinliğini arttırmak ve ekonomiyi güçlendirmek.2 Ekonomide devlet müdahalesi ve tesirini asgariye indirmek.5

2) Sermaye piyasasının gelişmesini sağlayacak şekilde, mülkiyeti tabana yaymak ve pasif yatırımları aktif hale getirmek.2 Millî sermaye piyasasını geliştirmek ve dışa açmak.5

3) KİT’lerin devlet ve ekonomi üzerindeki yükünü azaltarak, devletin eşit rekabet şartlarının sağlandığı Pazar ekonomisi koşullarını düzenlemek.

4) Kaynak yaratarak altyapı ve hizmet yatırımları gibi aslî fonksiyonların yerine getirilmesine zemin hazırlamak.

5) Bütçeden yapılacak sermaye transferlerinin reel olarak azaltılmasını sağlamak. Â tıl durumdaki sabit kıymetlerin satılarak, elde edilen gelirlerin sermayeye eklenmesine imkân sağlamak.

6) Devlet kuruluşlarına yeni ve ucuz finansman sağlamak, piyasa disiplini getirmek ve rekabet güçlerini arttırmak.5

            Özelleştirme Ana Plânı kapsamında, öncelikle Türkiye orman ürünleri sanayiindeki Özelleştirmenin Amaçları, öncelik sırasına göre şu şekilde belirlenmiştir.6

  1. Pazar güçlerinin ekonomiyi harekete geçirmesine imkân verilmesi,
  2. Verimliliğin ve randımanın artırılması,
  3. Malların ve hizmetlerin kalite, miktar ve çeşitliliğinin artırılması,
  4. Sermaye piyasalarının geliştirilmesinin hızlandırılması,
  5. Hazinenin KİT’lere sağladığı malî desteğin asgariye indirilmesi,
  6. Modern teknoloji ve yönetim tekniklerinin cezbedilmesi,
  7. Kamu ve özel sektör kuruluşları arasındaki dengenin değiştirilmesi,
  8. Devlete gelir sağlanması ve borçların azaltılması.5

            Dikkat edilirse ekonomik etkinliğin arttırılması amacının ön sıralarda, bütçeye gelir sağlanması amacının ise son sırada yer aldığı görülmektedir.

          Özelleştirme Ana Plânı’nda ORÜS A.Ş. ikinci öncelik ana kategorisinde, özelleştirilmesi muhtemel KİT’ler arasında yer almıştır.6 Özelleştirme yöntemleri arasından İhale Yöntemi ile Satış Yöntemi tercih edilmek suretiyle Mart/1996 tarihi itibarıyla 8 (sekiz) işletme satılarak, özelleştirilmiştir.

Türkiye Orman Ürünleri Sanayiinin Özelleştirilmesindeki Avantajları 5

1) Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girme ihtimalinin varlığı,

2) Türkiye’nin Ortadoğu’da yerinin önemi ve sağladığı imkânların büyüklüğü,

3) Türkiye’nin yeni Türk Cumhuriyetleri ile coğrafî, tarihi ve kültürel münasebetlerden kaynaklanan ve özellikle ekonomik yönden yeni ve önemli imkânların varlığı,

4) Türkiye’de tecrübeli, bilgili, heyecanlı ve dinamik kadroya sahip büyük bir özel sektörün mevcudiyeti,

5) Var olan sermaye piyasasıyla Batı ile münasebetlerimizin çok daha iyi olmasının mümkün oluşu.

Özelleştirmenin Doğuracağı Muhtemel Sakıncalar 7

1) Özel mülkiyetteki bir işletmenin tekel olma avantajını kötüye kullanma ihtimali vardır (Çimentolu yonga levhada olduğu gibi),

2) KİT’lerin kamu hizmetine yönelik, kâr amacı gütmeyen faaliyetleri de bulunmaktadır. Kâr özel kesimin varlık nedenidir. Özelleştirme sonucu, devletin KİT’ler aracılığı ile gerçekleştirdiği toplumsal amaçlı kamu hizmeti yara almaktadır (Ücret ve istihdam politikası, sosyal güvenlik kurumları güvencesi gibi),

3) Kamu işletmelerinin bir bölümünün özelleştirilmesi halinde işletmeler arasında çapraz ikame imkânı sınırlanmakta, zarar eden işletmelerin kâr edenler tarafından desteklenmesi güçleşmektedir (Kereste ve lif levha işletmeleri gibi),

4) Kısa dönemde ortaya çıkacak yoğun bir işsizlik faktörü de özelleştirmenin doğuracağı önemli bir sakıncadır. Politik nedenlerle büyük oranda âtıl işgücü bulunduran KİT’ler, özel sektörün mülkiyetine geçince, aşırı istihdam azaltılacaktır (Ayancık ve Bolu İşletmesi),

5) Sosyal hizmetler ve sosyal nitelikli gelirler tahrip olur. Sendika hakkı tahdide uğrar. Çoğu kez, özelleştirme sendikasızlaştırmanın da bir aracı olmuştur (Ağaç-İş Sendikası’nın karşılaşacağı sorunlar).

Devlet İşletmeciliğinde Özelleştirmeyi Kaçınılmaz Kılan Nedenler ve Darboğazlar

1. İşletme yöneticilerini bilânço sonuçlarına göre ödüllendiren ya da cezalandıran bir sistemin olmayışı.

2. Ürün maliyetlerinin özel sektöre oranla genelde % 20 kadar pahalı olması. Maliyet artışlarının ürün satış fiyatlarına yansıtılmasında gecikilmesi ve rekabet gücünün azalması ve piyasa içinde kendine bir yer bulmasının her geçen gün daha da zorlaşması.3-8

3. Toplam verimlilik düzeyinin özel sektöre oranla düşüklüğü. Özelleştirmenin gerçekleştirilmesi durumunda işletme verimliliğinin kısa sürede arttırılabilecek olması.3-8

  1. Çağdaş işletmecilik anlayışında (Pazara yönelik üretim gibi) özel sektörle yeterince rekabet edilememesi; sektördeki yoğun rekabet.3-8
  2. Yönetimde siyasi iktidarın baskın politika izlemesi; politik müdahalelerden uzaklaşılamama. Yönetimin serbest rekabetin gerektirdiği her türlü esnekliğe sahip olmayışı.
  3. Sermaye piyasasının yeterince gelişememiş olması; Şirket sermayesinin yetersizliği.
  4. Gelişen teknolojinin gerektirdiği yatırımların zamanında yapılamaması.
  5. Uygun nitelik ve nicelikte ve de istenilen zamanlarda hammaddeyi sağlayabilecek dinamik bir yapı ve finans gücüne sahip olamaması.
  6. ORÜS’ün stratejik bir kuruluş olmaması, kuruluş amaçlarının geçerliliğini kaybetmesi ve özel sektörün teknolojik açıdan ORÜS’ün öncülüğüne ihtiyacının kalmamış olması.
  7. ORÜS’ün piyasadaki Pazar payı özel sektörün son yıllardaki hızlı yatırımları ile % 15’ler düzeyine düşmüş olup, bu oran giderek azalmaktadır.8
  8. Aşırı istihdam, yüksek işçilik maliyetleri, geri teknoloji ve buna bağlı olarak maliyetlerin yüksek olması.8
  9. Özelleştirmenin gerçekleştirilmesi durumunda önemli gider tasarrufu sağlanacak olması.8
  10. Hammadde temininde O.G.M.’nün genelde tekel pozisyonunu koruması ve ORÜS’ün bu tekele uzun yıllar bağımlı kalması.8

ORÜS A.Ş.’nin Kuruluş Aşamaları

            Türkiye’de orman ürünleri sanayii faaliyetleri devletçe, 1937 yılından sonra ele alınmıştır.3 30.05.1937 tarihinden 1967 yılına kadar Sanayi ve İstatistik Şube Müdürlüğü tarafından yürütülen faaliyetler, 1970 yılına kadar Orman Ürünleri Sanayii Dairesi Başkanlığı bünyesinde sürdürülmüştür.

            5 Ocak 1970 tarihinde Orman Ürünleri Sanayii Genel Müdürlüğü kurulmuş, ancak kuruluş kanunu olmaması ve malî özerklikten yoksun olması nedeniyle 1983 yılına kadar faaliyetlerini O.G.M.’nün vesayeti altında yürütmüştür.3

            Böyle bir yapı içinde sınaî işletmeciliğin etkin bir biçimde yapılamayacağı ve serbest piyasa ekonomisi içerisinde rekabet sağlayamayacağı anlaşılmıştır. 22.10.1983 tarihinde Orman Ürünleri Sanayii Kurumu adını alarak KİT’lerin kuruluş ve çalışma esasları statüsüne alınmıştır.3

            Kurumun amacı “ Orman sanayii alanında kuruculuk ve işletmecilik yapmak, orman sanayiinin gelişen teknolojisini kendi tesislerinde uygulamak ve geliştirmek, ürün standardlarının uygulanmasına önderlik etmek, kaynak yaratmak, gerektiğinde yeni tesisler kurmak ve bu tesisleri verimlilik ve kârlılık ilkelerine göre yönetmektir ” şeklinde tanımlanabilir.3

            ORÜS, Yüksek Plânlama Kurulu’nun 22.01.1983 gün ve 93/2 sayılı kararıyla Anonim Ortaklığa dönüştürülmüş ve 20.05.1992 tarih ve 92/3088 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı’yla da özelleştirme kapsamına alınarak Kamu Ortaklığı İdaresi’ne devredilmiştir.8

ORÜS’ün Özelleştirilmesinde Atılan Adımlar8

            İlk olarak; Antalya, Ardeşen, Bafra ve Düzce İşletmeleri’nin pazarlık usulü ile satılabilmesi için Ağustos/1993 tarihinde ihale açılmış, ancak pazarlık görüşmeleri sonucunda verilen teklifler yetersiz bulunarak, açılan ihale iptal edilmiştir.

            İkinci olarak; Nisan/1994’te ORÜS A.Ş. hisselerinin blok olarak satışı için ihale açılmış, ancak teklif alınamamıştır.

            Üçüncü olarak; Haziran/1994’te 23 İşletme ve ORÜS isim hakkı için ihale açılmış ve Pazarköy İşletmesi haricinde kalan 22 İşletme’ye toplam 59 adet teklif alınmıştır. Bu tekliflerin 16’sı İşletme’lerin çalışanları tarafından verilmiştir.

            İhale aşamasında, özelleştirme mevzuatının Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi nedeniyle satış görüşmelerine başlanamamış ve gerekli mevzuatın kısa sürede istihsal edilememesi nedeniyle açılan ihale iptal edilmiştir.

            Son olarak; Ekim/1995’te ilâna çıkılarak, ORÜS A.Ş. isim hakkı ile 23 İşletme’nin varlık bazında açık pazarlık yöntemiyle satışı için ihale açılmıştır.

            Basına ve kamuoyuna açık olarak gerçekleştirilen ihaleler sonucu, 23 İşletme’ye toplam 57 adet teklif gelmiş; bu teklif sahipleri ile iki tur görüşme yapılmış ve 9 İşletme’nin satışı uygun bulunarak, 6 adedi Ö.Y.K. tarafından, 3 adedi Ö.İ.B. tarafından onaylanarak, Resmî Gazete’de yayımlanmıştır.

            Satışı onaylanan bu 9 İşletme’den 8 adedinin Sözleşme’si imzalanarak, 1996 yılı Şubat ve Mart aylarında devir işlemleri tamamlanmıştır (Antalya, Ayancık, Bafra, Devrek, Düzce, Pazarköy, Ulupınar ve Vezirköprü). Satışı onaylanmış olmakla birlikte Ardanuç İşletmesi’nin üzerinde bulunduğu arazilerin O.G.M. tarafından ORÜS’e devredilmemesi nedeniyle özelleştirme işlemi tamamlanamamıştır.

ORÜS A.Ş.’nin Özelleştirilmesinde Stratejik Olan Konular8

1) Öncelikli olarak çalışanlar, sendikalar, alıcılar ve İdare’ye hizmet veren kesimlerle devamlı ve olumlu bir diyalog kurulmuştur.

2) ORÜS A.Ş. kendisi kaynak yaratabilen bir Kurum olmadığından devamlı olarak İdare’nin finansal desteğine muhtaç durumdadır.

3) Şirket’in tümüyle özelleştirilmesi sonrasında 1 Trilyon.-TL’sı kıdem tazminatı, 2 Trilyon.-TL’sı borç ödemesi olmak üzere 3 Trilyon.-TL’lık kaynağa daha ihtiyaç bulunmaktadır.

4) ORÜS’ün faaliyetlerini sürdürdüğü bazı yerlerde istihdam özel bir önem taşımakta olduğundan, bu yerlerde istihdamın devamını sağlayacak bir özelleştirme doğru olacaktır (Artvin, Akkuş gibi).

Ö.İ.B.’nca Müteakiben Yapılacak İşler8

A. ORÜS isim hakkı ile özelleştirmesi tamamlanmamış 15 İşletme’nin varlık bazında satışı için ihale açılacaktır. Bu İşletme’lerin tamamının satış şansı bulunmaktadır.

B. Satış işleminin 1997 yılı içerisinde tamamlanması mümkün görülmektedir.

C. Devir işlemlerinin tamamlanması sonrasında ORÜS A.Ş. tasfiye sürecine sokulacak ve Yönetim Kurulu Tasfiye Kurulu’na dönüştürülecektir.

D. Tasfiye için ilâve 3 Trilyon.-TL’lık (Yaklaşık 40 Milyon USA $) kaynağa ihtiyaç bulunmaktadır.

E. Kalan İşletme’lerin satışından elde edilebilecek toplam gelir, maksimum 20 Milyon USA $ kadar olabilecektir.

F. Satışla ilgili her türlü doküman hazırlanmış olup, ihale için onay verilmesi durumunda satış duyuruları hemen yayımlanabilecektir.

K A Y N A K Ç A

1) SÖYLEMEZ, Ufuk – Eylül/1995, Türkiye’de Özelleştirme – Privatisation in TURKEY – Skylife THY Aylık Dergisi, Sh. 62-68.
2) ANONİM
, Araştırma – Nisan/1991, Yıl : 1, Sayı : 8, KİT’lerde Özelleştirme Sürüyor – PERPA Ticaret Merkezi Dergisi,
           sh. 28-29.
3) Ormancılıkta Özelleştirme Komisyonu Raporu
, 1-5 Kasım-1993/Ankara , Ormancılıkta Özelleştirme –
             I. Ormancılık Şû rası, T.C. Orman Bakanlığı, 13 sh.
4) YİĞİTBAŞI, Şehabettin
Prof. Dr. (Bildiri) – Temmuz-1995/Ankara, Özelleştirmenin Sosyal, Ekonomik ve Siyasi Boyutları
             – Türk Kamu İşletmeleri Birliği, Sempozyum ve Panel Notları, 162 sh.
5) TURGUT, Mehmet
– 21 Ağs./1995, Dünya’da Özelleştirme ve Özelleştirmenin Hedefleri – Dünya Gazetesi, 6. sh.
6) KİLCİ, Metin
– Temmuz-1994/Ankara, Başlangıcından Bugüne Türkiye’de Özelleştirme Uygulamaları (1984-1994) – T.C.
              Başbakanlık DPT Müsteşarlığı, 60 sh.
7) TOKSOY, Devlet
(Haz.), BOCUTOĞLU, Ersan (Yön.) – Trabzon/1992, Özelleştirme Semineri , İktisat Doktora Programı
              – K.T.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü, 42 sh.
8) T.C. Başbakanlık Ö.İ.B.
– Mart-1996/Ankara, ORÜS Orman Ürünleri Sanayii A.Ş., Özelleştirme Tanıtım Kılavuzu, 16 sh.

[1] M. Ufuk MİSTEPE – ORÜS A.Ş. Genel Müdürlüğü - Araştırma, Plânlama Şube Müdürü, Ocak–1997/Bolu
                                         (Makale, Mobilya Dekorasyon Dergisi’nin Ocak – Şubat/1997 tarih ve 16. sayısının,
                                         120 – 130. sahifelerinde yayımlanmıştır.
                                         Ayrıca Antalya XI. Dünya Ormancılık Kongresi’ne 13 – 22 Ekim 1997’de Fransızca Tebliğ
                                         olarak sunulmuş ve Bildiri Kitabı’nda fransızca özeti yayımlanmıştır.)

 

PRIVATISATION

de L’INDUSTRIE des PRODUITS FORESTIERS

en TURQUIE
[1]

            La privatisation qui avait été décidée pour diverses raisons et qui est ces derniers temps un grand sujet d’actualité, se fonde principalement sur la volonté de réduire le rôle du secteur public et sur la souveraineté des règles du marché libre et du secteur privé.

            La philosophie principale de la privatisation peut être définie comme une orientation vers les investissements dans l’infrastructure, l’éducation, la santé, la justice et la défense, domaines dont s’occupent l’État et qui ne sauraient être confiés au secteur privé, et surtout vers une économie de marché.

            Quant au programme de privatisation qui a démarré en 1984, il a été intégré dans le processus de rationalisation générale de l’économie, qui comporte la diminution de l’intervention de l’ État dans l’économie, la mise en place d’une économie de marché fondée sur la concurrence et l’ouverture hors de la structure fondamentale du programme de suivi économique.

            Il s’ensuit que la privatisation dans un sens plus resreint pourrait signifier un transfert au secteur privé de la propriété des Entreprises Économiques Publiques (KİT).

            Avec le programme de privatisation qui est mis en œuvre, on vise à encourager l’épargne, à accélérer les investissements dans les infrastructures, tout en réduisant les lourdes charges des KİT qui grèvent le budget et en développant les activités fondées sur les ressources de base, en favorisant d’une part la propriété et d’autre part la participation au développement des marchés des capitaux.

XI ème CONGRES FORESTIER MONDIAL/ANTALYA, 13-22/10/1997

[1]M. Ufuk MİSTEPE – Ingénieur Diplômé d’Industrie Forestière, ORÜS A.Ş. Genel Müdürlüğü/BOLU,
                                        Directeur de la Section de la Planification et de la Recherche
                                        Contribution Économique de la Foresterie au Développement Durable
                                        Comptes Rendus du XIième Congrès Forestier Mondial 13-22 Octobre 1997/Antalya,
                                        E Volume 4, Page : 183. – Le Résumé ci-après est publié seulement en langue originale.

 

YAZDIR

 

Yayımlanmış Makalelere  

Dönmek İçin TIKLAYINIZ