(Bu sayfa en son 15 Kasım 2003 tarihinde güncellenmiştir.)








 

 

Meraklılar grubundan gelen bir haber
From: "İhsan TEHMEN" <beytepe@superonline.com>

Gönderen : Hamit Hancı/05.07.2003 – 18:28
Kime : trafik@yahoogroups.com
Date : Wed Jul 2, 2003 11:10am
Subject : TCDD

    STAR ANA HABER BÜLTENİ'NDE BİR HABERİ İZLERKEN HEM ÇOK ŞAŞIRDIK HEM DE ÇOK GÜLDÜK! OLACAK İŞ DEĞİLDİ! AMA BURASI TÜRKİYE'YDİ! STAR ANA HABER GÜNÜN HABERİNİ YAKALAMIŞTI!

    TEBRİKLER...

    HABER HEM ÖZEL HEM DE GÜZEL... HABERİN KONUSU : TCDD'NİN (TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLET DEMİRYOLLARI) GENEL MÜDÜRLÜK TELEFON SANTRALINDAKİ BEKLEME MÜZİĞİ... "KARA TREN GECİKİR, BELKİ DE HİÇ GELMEZ..."

    EVET! TCDD'YE TELEFON EDİYORSUNUZ VE ARADIĞINIZ KİŞİYİ BEKLERKEN "KARA TREN GECİKİR, BELKİ HİÇ GELMEZ" TÜRKÜSÜNÜ DİNLİYORSUNUZ... YAVUZ BİNGÖL'ÜN YORUMUYLA... OLACAK İŞ Mİ? STAR ANA HABER'İN BİR DE ÖNERİSİ VARDI TCDD'YE : "BEYLER SİZE 'TREN GELİR HOŞ GELİR' TÜRKÜSÜNÜ TAVSİYE EDİYORUZ..."DEDİLER...

 

Trafik Polisi
http://www.fikraci.net/show.asp?grup=3&fikraNo=6241

      Adamın birini gece vakti çevirir trafik polisi, ceza yazacak ya sorar;
     - Beyefendi ruhsat lütfen!
 
    - Buyrun Memur Bey.
     - Alkol?!
     - Yok Memur Bey.
     - Kemer takılı mıydı?!
     - Evet Memur Bey.
     - İlk yardım çantanız?!
     - Tastamam yerinde Memur Bey.
     Bakmış olacağı yok memur;
     - Mezdeke kasetin var mı?!
     - Var Memur Bey.
     - Koy kaseti!
     - Tamam Memur Bey.
     - 3. parçayı çal!!
     - Tamamdır Memur Bey??...

     - Şimdi ben oynuyorum,
sen para yapıştırıyorsun!!!

http://www.komikaze.net/default.asp?komikaze=net&SayfaNo=1&Order=1&komikazed=559

 

AKŞAM Gazetesi
http://www.aksam.com.tr/arsiv/aksam/2003/05/30/yazarlar/yazarlar16.html

Çiş kazası!
(Yorumsuz!!! Gülsek mi, Ağlasak mı?!!!)

Güneş Gazetesi'nin dünkü manşeti tam evlere şenlik türündendi.
Habere bakın lütfen...
'Tuvalete gitmeye üşenen otobüs sahibi, çişini yaptığı poşeti, otobüs şoförüne haber vermeden araçtan dışarı atmak isterken, düşüp öldü!'
Eeeee...
Rahmetli 'çiş yoluna' gitti ama konu burada kapanmıyor ki...
Otobüs şoförü İrfan Yılmaz hakkında dava açılmış :
- Tedbirsizlik sonucu ölüme sebebiyetten!
Şoförün 2 - 5 yıl arası hapsi isteniyormuş!

Haber bu... Demek ki neymiş efendim?
Bundan böyle otobüs şoförleri tuvalete gitmeye üşenen yolcuların varlığını dikkate alarak tedbirli davranacak.
'10 dakika ihtiyaç molası' demek yetmiyor!
Ya?..
Şoför, tek tek yolcuları dolaşacak...
'Bak amca, teyze' diyerek sıkı sıkı tembih edecek :
- Çişiniz var mı?
- Hık mık...
- Çişin varsa ya şimdi yap, ya varacağımız yere kadar tut!
- ......?!
Şoför devam edecek tembihlerine :
- Sakın öyle poşete moşete çişinizi yapıp, kapıdan pencereden aşağıya atmaya falan çalışmayın ölürsünüz!
Bizim merakımız başka?
Bu 'fıkra gibi' haberi biz şimdi nasıl adlandıracağız?
Adli vak'a mı? Trafik kazası mı?
Her gün ülkemizde onlarcasına rastlanan 'vak'a-i âdiye' mi? 'Dumural durum' mu?
Yoksa bu bir az rastlanır türden 'Çiş kazası' mı?!.

Şoför
http://www.fikraci.net/show.asp?cat=diger&grup=1&fikraNo=5902

     Bir gün taksiye binen bir müşteri şoföre bir şey sormak için hafifçe omzuna dokunur.
     Şoför bir çığlık atıp, direksiyonun kontrolunu kaybeder, bir otobüse çarpmak üzere iken
direksiyonu kırar, kaldırıma çıkıp, bir vitrinin önünde arabayı durdurur; arkaya dönüp müşteriye :
     "Hayatta bir daha bunu yapmayın!" diye bağırır. Müşteri ise sakinlikle bir ufacık dokunmanın onu bu kadar korkutup sıçratacağını düşünemediğini söyler.
     Bu arada kendini toparlamış olan şoför, müşteriye dönüp :
     "Haklısınız, aslında sizin kabahatiniz yok" der. Bugün benim ilk taksi şoförlüğüm. 25 senedir cenaze arabası şoförüydüm.

NASIL BİR TOPLUM OLDUK...?

From : teoman <mailto:tsipaher@hotmail.com> sipaher
To : trafik@yahoogroups.com <mailto:trafik@yahoogroups.com>
Sent : Tuesday, July 29, 2003 12:58 PM
Subject : [trafik] NASIL BİR TOPLUM OLDUK

            Bir alışveriş merkezinde usulüne uygun park ettiğiniz aracınızın çıkışı, usulsüz park eden bir başka araç tarafından engellenmiştir. Anons yaptırırsınız. Uzunca bir bekleyişten sonra gencecik bir delikanlı gelir.

            - "Yaptığını beğendin mi?"
           
- "Ne var bunda; anonsu duyduk, geldik işte!"
            - "Ama ben sana anons yaptırmak için zaman harcadım, bu sıcakta bir sürü yol teptim ve ben her halde senin baban yaşında olabilirim."

           
- "Babam olsaydı, anons yaptırmaya gerek kalmadan buradan çıkardı.
           
- "Baban her halde helikopter kullanıyor olmalı."

Dolmuş Parası
http://www.fikraci.net/show.asp?cat=diger&grup=1&fikraNo=6662

      12 - 13 yaşlarında bir çocuk annesiyle beraber dolmuşa biner, iki kişilik koltuğa otururlar ve anne sadece tek kişilik para uzatır.
     Dolmuş şoförü kadına dönerek;
     - Abla çocuğun ücretini vermeyecek misin?
     Kadın;
     - "Yumruk kadar çocuktan da para alınır mıymış hiç" der.
     Biraz gittikten sonra yerler dolar ve ayakta kalan bir yolcu için şoför kadına dönerek;
     - "Abla çocuğu kucağına alır mısın?" deyince, kadın;
     - "Eşşek kadar çocuk kucağa mı alınırmış?" der.

---ooo///ooo---

            Tek yönlü bir yolda bir bayan aracını usulsüz park ederek trafiği bloke etmiştir.

            - "Hanımefendi, aracınızı böyle bırakamazsınız."
           
- "Hemen geliyorum, bir dakika bekleyin."
           
- "Hanımefendi, bir saniye de olsa bekleyemem. Bakın arkamda da araçlar birikti."
           
- "Bir dakika dedim, canım. Ne sabırsız şeysiniz siz öyle."
           
- "Hanımefendi, bunun sabırla ilgisi yok. Yolu kapattınız."
           
- "Amaan bugün de herkesin heyheyleri üzerinde."

Taksici
http://www.fikraci.net/show.asp?cat=diger&grup=1&fikraNo=132

     Bir gün hava alanında bir taksicinin yanına bir adam ile çocuğu gelir. Adam taksiciye bu benim çocuğu şu adrese götür; al bu da paran der.
     Daha sonra, "Ama sakın o bir şeyler söylerse cevap verme, daha kötülerini de söyler der".
     Taksici "Olur abi." der ve arabaya atladığı gibi gaza basar.
     Çocuk takside başlar, "Benim annem mimar olsa, babam mühendis olsa ben şu olurum. Babam doktor, annem öğretmen olsa ben şu olurum, annem bu olsa, babam şu olsa ben bu olurum" diye sayar.
     Adam dayanamaz ve bak sana bir soru; "Annen orospu, baban pezevenk olsa sen ne olurdun?" der :
     Çocuk hiç vakit kaybetmeden "Taksi şoförü." der.

---ooo///ooo---

            Sağa dönüşte, tam köşe başında bir bey aracını park etmektedir.

            - "Beyefendi, aracınızı böyle bırakmayın; burası iyi bir yer değil."
           
- "Nesi varmış?"
           
- "Köşe başı. Dönerken açıktan almak zorundayım. Gelen araçların önüne düşerim."
           
- "Bana ne, düşme."
           
- "Bakın, kaza olur; size de sürtebilirim."
           
- "Sürt de göreyim bakayım, seni!!."

Volkswagen
http://www.fikraci.net/show.asp?cat=diger&grup=1&fikraNo=1454

     Kadının biri, balayından yeni döndüğü halde mutlu görünmeyen arkadaşına sorar :
     - Kuzum, senin neyin var?
     - Daha ne olsun? Balayım tam bir fiyasko ile neticelendi.
     - Neden?
     - Evlendiğim adam, Volkswagen'e benziyor.
     - Darılma ama, ben bu benzetmeden hiçbir şey anlamadım.
     - Anlamayacak ne var. Arkasında egzostlu bir motor, önünde ise hiçbir şey yok.

---ooo///ooo---

            Benzinlikte maço benzin almış ama pompanın önünden ayrılmıyor. Çünkü cep telefonu ile konuşmaktadır.

            - "Kardeşim benzin aldıysanız, lütfen ileri gider misiniz?"

            Bir süre beklersiniz. Tekrar uyarırsınız.

            - "Kardeşim yürüsene!!"
           
- "Ne istiyorsun lan?"
           
- "Bir şey istediğim yok. Yürürsen ben de benzin alacağım."
           
- "Pompanın öbür yanı boş; oraya geçsene."
           
- "Kardeşim, ben burada sıraya girmişim. Şimdi geri manevra yapıp, senim keyfin için pompanın niye öbür tarafına geçeyim? Hem bak, pompanın öbür yanına da araç girdi."
           
- "Gitmiyorum, babanın yeri mi burası?"

            Aracının anahtarını alır ve benzinliğin dükkânına gider.

Trafik Polisleri
http://www.fikraci.net/show.asp?cat=diger&grup=1&fikraNo=3772

      Yaşlı bir amca eşeğinin üzerinde karayolunda seyretmektedir. Bunu gören trafik polisleri amcaya takılmak isterler ve onu durdururlar.
     Polis : "Be amca, neçin dakman golani? "(Golan : Emniyet kemeri)
     Amca : "Dakmam be işte!"
     Polis : 'E bak gördün mü, şimdi ceza keseceyik."
     Amca : "Kes bakalım ne keseceysan da gidecem, acele işim var."
     Polis : "Peki amca, cezayı sana yazalım, yoğsam eşeğe?.."
     Amca : "???"
     Polis : "Yani cezayı sana yazarsak 5 milyon ödeycen, eşeğe yazarsak 3 milyon ödeycen."
     Amca : "Bana kes o zaman."
     Polis : "Be amca, anlaman?.. Cezayı sana yazarsak 5 milyon ödeycen, eşeğe yazarsak 3 milyon..."
     Amca : "Ey tamam işte, kes bana."
     Polis : "Be amca neçin fazla para ödemek isten?"
     Amca : "Be oğlum, neme lâzım eşeğin sicili temiz olsun; polis yazdıracam gendini."

---ooo///ooo---

            Evinizin önünde, sabahın erken saati maganda kornasına abanmış, ortalığa ayağa kaldırmış.

            - "Hayrola beyefendi, birini mi bekliyorsunuz?"
           
- "Sana ne? Herhalde seni beklemiyorum."
           
- "Şüphesiz. Ama herkesi rahatsız ediyorsunuz."
           
- "Sen ayaktasın. Niye rahatsız olacaksın ki?"
           
- "Ben kendim için değil, bu binada oturan insanların rahatsızlığından bahsediyorum. Hastalar var, bebekler var."
           
- "Sen onların avukatı mısın? Rahatsız olan gelsin, kendi söylesin."

                            Otobüste Cep Telefonu
      http://www.fikraci.net/show.asp?cat=diger&grup=1&fikraNo=4790

     Otobüs hareket etmeye başladıktan sonra hanzonun biri cep telefonuyla konuşmaya başlar.
     ''Hemşerim naber, nappıyon...........?''
     Bunu gören muavin hemen adamın yanına gider ve pardon beyefendi otobüste cep telefonuyla konuşmak yasak der.
     Hanzonun lâfı çok ilginçtir.
     ''Hemşerim bak şimdi ne dicem, otobüste cep telefonuyla konuşmak yasakmış, sen konuş ben dinliyom o zaman''

http://www.komikaze.net/default.asp?komikaze=net&SayfaNo=1&Order=1&komikazed=558

---ooo///ooo---

            Trafik Polisi ile takaza size yeşil yanmış, ama polis ısrarla kırmızı istikametinden gelenlere yol vermekte.

            - "Memur Bey, bize yeşil yanıyor; siz halâ kırmızıda geçiriyorsunuz."
           
- "Bizim işimizi bize siz mi öğreteceksiniz?"

            Ninem çok kullanırdı :

            - "Hasbinallah, Allah'ım bu insanlara akıl fikir ver."

 

Yavaşla
http://www.fikraci.net/show.asp?cat=diger&grup=1&fikraNo=4944

     Adamın biri yeni aldığı arabasıyla otobana çıkmış, arabasını deniyor.
     Yol boyunca tabelâlar görüyor.
     "YAVAŞLA 50 km" Hızını 50 km/s'ye düşürüyor.
     "YAVAŞLA 40 km" Hızını 40 km/s'ye düşürüyor.
     "YAVAŞLA 30 km" Hızını 30 km/s'ye düşürüyor.
     "YAVAŞLA 20 km" Hızını 20 km/s'ye düşürüyor.
     "YAVAŞLA 10 km" Hızını 10 km/s'ye düşürüyor.
     Ardından bir tabelâ daha;
     "YAVAŞLA'ya HOŞ GELDİNİZ:)))

 

Nedim Yurteri
info@dizayn.com

Geçenlerde TV'de bir haber gördüm.
03.07.2003 – 10:10
 (Yahoo! Trafik Grubu üyelerine Outlook Express ile gönderilen mail'den alınmıştır.)

            Bir araç trafik kazası yapmış, yolun kenarına alınmış, hemen yanında da bir adam yaralı olarak yerde yatıyor... Başında bir kalabalık.

            Trafik Polisi de gelmiş... Belli ki cankurtaran bekliyorlar...

            Ancak adamın biri kalabalığı yararak yaralıya yaklaşıyor ve herkesin, kameraların (dolayısıyla milyonların), polislerin önünde yaralıya "Kelime-i şehadet" getirtmeye çalışıyor... Yaralı kıpırdamaya çalışıyor, o zorluyor... Hiç kimse de müdahale etmiyor... En sonunda yaralı can havliyle adama sırtını döndü ve adam da zorlamadan vazgeçti. Veya en azından ondan sonrasını göremedik.

            Şimdi merak ediyorum :

1 - Bu durumu nasıl karşılıyorsunuz?
2 - Siz olsanız ne yapardınız?
3 - Trafik polisi ne yapmalı idi?

            Beni aydınlatırsanız sevinirim. Saygılar.

            Teoman Sipaher 04.07.2003 – 17:14
            Kime : trafik@yahoogroups.com

            Sayın Nedim Yurteri ilginç bir gözlemini gruba yansıtmış. Soruyor. Ben de kendi açımdan cevaplandırıyorum :

            Soru : Bu durumu nasıl karşılıyorsunuz?
            Cevap : Son derece ilkel ve içler acısı!!!

            Soru : Siz olsanız ne yapardınız?
            Cevap : Topluluğa şöyle derdim : "Arkadaşlar aranızda hekim ya da sağlık mensubu varsa yaralıya o baksın. Diğerleri uzaklaşsın. Şu anda yaralının ihtiyacı açık hava ve oksijendir.

            Soru : Trafik polisi ne yapmalı idi?
            Cevap : Benden önce yukarıdaki konuşmayı trafik polisi yapmalıydı. Yaralıya kelime-i şehadet getirtmeye çalışan ilkel adamı da (!) olay yerinden uzaklaştırmalıydı.

 

Motoru Sıcak Tutacaksın!
http://www.fikraci.net/show.asp?cat=diger&grup=1&fikraNo=5121

      80'lik ihtiyar 20 yaşındaki kıza âşık olur ve evlenirler.  Küçük kasabada büyük olay yaratan evlilik memnun, mesut devam ederken, bir yıl sonra ihtiyar, karısını doğum yapmak üzere hastaneye getirir.
     Herkes şaşkınlık içindedir. Derken hemşire gelip adamı tebrik eder;
     "Bu mükemmel bir şey! Bu yaşta bunu nasıl başardınız?
     "Eee" der ihtiyar... "Motoru sıcak tutacaksın kızım!"
     Ertesi yıl ihtiyarın 20'lik karısı tekrar hamile kalır. Ve aynı hastaneye gelirler. Hemşire yine büyük bir şaşkınlık içinde...
     "Tebrik ederim, bu olağanüstü bir şey!"
     Deyince ihtiyar kıs, kıs güler,
     "Sana söyledim. Motoru sıcak tutacaksın !..
     Bir sonraki yıl ihtiyarın karısı yine hamiledir. Ve karısı doğumhanede iken gelen hemşire ihtiyara;
     "Vay be ne erkekmişsin!" der.
     İhtiyar, "Motoru sıcak tutacaksın" diye cevap verince;
     Hemşire dayanamaz ve atılır:
     "Eh artık yağı değiştirsen iyi olacak. Bu defa ki zenci!"

 

Bünyamin Tokmak
trafik@yahoogroups.com

            Baha Bey;

            Sanırım 2 aydır Kemer yönüne gitmemişsiniz. Tüneller yaklaşık 1,5 - 2 aydır ışıl ışıl. (Son 1 haftada sönmediyse...)

                    Dr. Baha Kızılırmak (Oropedi Uzmanı) Antalya /04.07.2003 – 10:31 Outlook Express Mesajı

            Herkese iyi günler, Antalya Kemer arasında iki adet tünel bulunmaktadır. Biri kısadır ama diğeri uzundur. Bu köprülerin içinde bir sürü lâmba var, ama bunların hiçbiri yanmaz. Sanırım elektrik gideri ile aydınlatmanın ikamesi ile ilgili kurumlar arasında mutabakat eksikliği buna neden olmaktadır.

            Bunun dışında daha ilginç bir konuyu gündeme getirmek istiyorum. Bu tünellerin girişinde " farlarınızı yakın" diye bir trafik levhası vardır. Durun acele etmeyin esas ilginç olanı çıkıştaki levha : " farlarınızı kapatın" !

            Tam bir kara mizah gibi. Bir yandan "farım da açık, yolum da açık" kampanyaları düzenleniyor. Gündüz far yakma kampanyaları yapılıyor. Öte yandan devletin resmî trafik levhaları ile farların kapatılması isteniyor. Üstelik gece yolculuk yapanlar da farlarını kapatsın mı?

            Türkiye'de gündüz far yakma yasak mı?
            Gündüz far yakma iyi mi?
            Gündüz far yakma zorunlu olmalı mı?

            Saygılar

            Hakan Bilbaş 04.07.2003 – 17:14
            Kime : trafik@yahoogroups.com

            Benim gördüğüm kadarıyla Türkiye'deki tüm tünellerde (otobanlarda) ezelden beri asılmış, anlamsız bir levhadır. Farları yaktırdın ne diye kapattırıyorsun? Bir sakıncası mı var gündüz far yakınca? Ne olacak? En fazla halojen ampul bitecek; yedeğinde varsa onda da sorun yok!

 

Taksicilere El Salla
http://www.fikraci.net/show.asp?cat=diger&grup=1&fikraNo=223

      Nasıl yağmur, nasıl fırtına, kahramanımız bir taksiye el kaldırır, taksi durur.. Bizimki gideceği yeri söyleyince, taksici kızarak "ohoo orası çok yakın, alamam seni" der ve gazlar gider.. Bizimki çok bozulur ama sonra bi şekilde evine gitmeyi başarır..
     Ertesi gün şans eseri bir bakar ki, dün geceki taksici, evinin önündeki taksi durağındadır ve üçüncü sıradadır.. Hemen plân yapar ve ilk taksi şoförüne yanaşır :
     - Ataköy'e kaça götürürsün?"
     - 5 milyon.
     - Sana 20 milyon veririm ama bana bi kere verirsin!
     - Hadi be sapık mısın, defol..!
     Bizimki bu cevabı alınca ikinci sıradaki taksiye yanaşır.
     - Ataköy'e kaça götürürsün?
     - 5 milyon.
     - Sana 20 milyon veririm ama bana bi kere verir misin?
     - Vay sapıkkk vayy defol!!!
     Sıra üçüncü taksiciye, yani bizim taksiciye gelmiştir.. Kahramanımız yanaşır :
     - Ataköy'e kaça götürürsün?
     - 5 milyon.
     - Peki sana 20 milyon veririm, ama bir şartım var.
     - Nedir?
     - Giderken diğer taksicilere el sallıyacaksın.
     - Ne demek, tabi ki sorun değil...
     ....... olaylar gelişir :))

Milliyet Gazetesi
http://www.milliyet.com.tr/1998/04/16/haber/hab04.html

Vallahi Alt geçitten geçiyor!

            Polislerin yoğun denetimine karşın trafik kurallarına ne araçlar ne de yayalar uyuyor. İşte bu fotoğraf da yaya alta geçidinin yeni modeli! İstanbul'da bir bayan bu uyarıyı herhalde ya yanlış anlamış olacak, ya da acelesi nedeniyle panonun altından geçiyor.

            Uzmanlar, trafik kazalarının en aza indirilmesinin kurallara uymaktan geçtiğini bir çok defa söylemesine karşın, yapabildiğimiz en iyi şey, kuralları çiğnemek.

 

Bisiklete Ceza
http://www.fikraci.net/show.asp?cat=diger&grup=1&fikraNo=2928

    Komiser, son zamanlarda polislerin trafik cezası kesememelerinden şikayetçidir ve
     "Eğer yarın da bir tane dahi olsa ceza kesmeden gelirseniz hepinizi sürdürürüm." diye tehdit eder.
     Ertesi gün bizim polisler yol kenarında pusuda beklemeye koyulurlar. Fakat ne gelen var ne de giden. Artık akşam olmuştur. Bizimkiler kara kara düşünürken bir de bakarlar ki karşıdan köylü Mehmet emmi bisikletiyle geliyor ve tabi ki hemen durdurulur.
     - Akşam akşam nereye böyle?
diye sorar bizimkiler.
     - Kasabada işim vardı da şimdi köye dönüyorum.
     - Pekalâ, ya karanlıkta giderken önüne kurt, kuş çıkarsa, sakıncalı değil mi gece bisiklete binmen?
     - Ne yapalım evlâdım, önümde Allah arkamda Muhammed gidiyoruz işte...
     - Neeee, demek bisiklete üç kişi binersiniz ha...!

           

            Kimden : Teoman Sipaher 02.08.2003/11:39
            Kime     : trafik@yahoogroups.com

AZİZ NESİN'LİK

            Gece yarısından sonra, saat 02; aracımın camı kırılıyor, çalınmak isteniyor. Yaşadığım sitenin güvenlik elemanları alârm sesi üzerine koşuyorlar. Hırsız kaçıyor. Polisi çağırdık, 15 dakikada geldiler. Aracımı karakolun bahçesine çekmemi, parmak izi araştırmasının orada yapılacağı söylendi.

            Dediklerini yaptım. Aracın anahtarını karakolun Nöbetçi Âmiri'ne teslim etmek istedim.

            - "Yoo, anahtar alamayız."
            - "Peki ne yapayım, gene evimin önüne mi gideyim?"
            - "Gidin!"
            - "Yani camsız arabayı sokakta mı bırakayım?"
            - "Pekiyi, burada bırakın, ama anahtar sizde kalsın. Biz sorumluluk alamayız."
            - "Demek karakolun bahçesinde bile sorumluluk alamıyorsunuz."
            - "Ben aracımı sabaha kadar burada bırakacağım. Siz ister sorumluluk alın,
ister almayın. Ya da isterseniz
                Karakol bahçesinin güvenliğini ben üstleneyim."
            - "Tamam aracınızı bırakın ama, sabah erkenden gelin alın. Şey, bir şey daha var;
aracınızın alârmı ne olursa
                çalar?"
            - "İşte anahtarı onun için bırakmak istedim. Eğer aracın kapısı dışarıdan, anahtarsız
açılmaya kalkışılırsa,
                alârm çalar. Alârm da ancak aracın anahtarıyla susar."
            - "Aaa olmaz öyle şey. Bakın biri kurcalar, falan alârm çalarsa olmaz. İl Emniyet Müdürü'nün
lojmanı burada.
                Karşıki bloklarda da hakimler, savcılar oturuyor."
            - "Tamam ne güzel. Burası demek kentin en güvenli yeri."
            - "Efendim anlatamadık. Alârm çalarsa bu önemli insanlar uyanırlar, rahatsız olurlar."
            - "Vah vah, doğru yav; rahatsız etmeyelim de ne yapalım peki?"
            - "Alârmı devreden çıkarın."
            - "Bakın o hiç olmaz.Bir kere alârm nasıl devreden çıkar, bilmiyorum. Sonra da karakolun
bahçesinde bile
                arabam soyulsa, alârmı bozduğum için sigortam beş kuruş ödemez."
            - "Yapmayın beyim, bize de yazık. Alârm çalarsa valla bizim canımıza okurlar."
            - "Ama benim de uykum var. Evime gidip, bir iki saat uyuyup işime gideceğim. Ben arabamı
burada
                bırakıyorum. Anahtarı ister alın, ister almayın."

            Arkamdan,

            - "Beyim gitme, dur be adam, dur yahu..... Allah'ım nedir bu çilemiz yahu..." sesleri.

            Neyse evime gidip, bir iki saat uyuduktan sonra tekrar karakola geldim. Bir vukuat yok. Yani böyyüklerimizi rahatsız edici bir vukuat yok!
                                                                                                                                                          T.S.

Trafik Kazası
http://www.fikraci.net/show.asp?cat=diger&grup=1&fikraNo=863

     Bir kadınla bir adam ayrı ayrı arabalarında giderlerken çarpışırlar. İkisinin de arabası mahvolur, ama şans eseri ikisi de hiç yara almadan kurtulur. Arabalarından sürünerek çıkarlar ve kadın adama bakıp :
     - Çok ilginç! Sen erkeksin, ben de kadın. Arabalarımız mahvoldu, ama ikimize de hiçbir şey olmadı. Bu belki de tanışıp, dost olup, hayatımızın sonuna kadar huzur icinde birlikte yaşamamız için bir işarettir" der.
     Müthiş heyecanlanan adam :
     "Evet, galiba haklısın" diye cevap verir.
     Şaşkınlıkla "Bak, arabam hurdaya döndü, ama bir şişe şarap sapasağlam. Bu kesin bir işaret. Bu şarabı içip şansımızı kutlamalıyız" diye devam eden kadın, şarap şişesini adama uzatır.
     Adam şişeyi alır, açar ve yarısını içip kadına verir. Kadın hemen şişenin mantarını kapatıp adama geri uzatır. Bunun üstüne adam sorar :
     "Sen içmeyecek misin?"
     Kadın cevap verir :
     "Hayır, ben polisi bekleyeceğim."

EMNİYET KEMERİ TAKMAMAK İÇİN KOMİK BAHANELER

           Kimden : Dr. İ. Hamit HANCI 06.09.2003/09:25
           Kime     : trafik@yahoogroups.com

            Yapılan araştırmalara göre emniyet kemeri takmayanların komik bahaneleri şöyle :

            - 'Kısa yolculukta emniyet kemeri bir işe yaramaz' : Emniyet kemeri kullanmayı en çok gerektiren bu süre ve bu mesafedir. Çünkü ölümlü trafik kazalarının yüzde 80'i evinize 30 - 35 km uzaklıkta ve 55 - 60 kilometre hızın altında gerçekleşiyor. Trafik kazası ölümlerinin yüzde 35'i şehir içinde ve büyük ihtimalle günlük güzergâhlar üzerinde meydana geliyor. Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) Trafik Araştırma Merkezi Müdürlüğü'nce 1999 yılında Ankara'da trafik yoğunluğunun fazla olduğu 27 kavşakta gözlem yoluyla yapılan bir araştırmada, 40 bin 587 özel araç sürücüsünden 8 bin 557'sinin emniyet kemeri kullandığı tespit edildi. Bu çalışmada, arka koltukta oturan hiçbir yolcunun emniyet kemeri kullanmadığı rapor edilmiştir. Emniyet Genel Müdürlüğü kaza istatistiklerinde 2001 yılında meydana gelen kazaların yüzde 88.79'unun yerleşim alanları içinde meydana geldiği ve yaralanmaların yüzde 66.03'ünün, ölümlerin ise yüzde 44.31'inin bu kazalar sonucu ortaya çıktığı görüldü.

            - 'Emniyet kemeri düşük hızla seyir halindeyken işe yaramaz' : Emniyet kemeri kullanmıyorsanız, 30 kilometre hızda çarptığınızda bile, ağır yaralanma riski çok fazladır. Emniyet kemeri takmamış yaralıların yüzde 70'i, 50 kilometreden daha düşük bir hızda yol alırken yaralanmıştır.

            - 'Kaza yapmam, ben iyi bir sürücüyüm' : İyi sürücülüğünüz sizin kaza yapmamanızı sağlayabilir, ama kötü bir sürücünün size çarpmayacağı anlamına da gelmez.

            - 'Kaza durumunda çarpma etkisini azaltabilecek güçteyim, direksiyona ya da kapı kollarına tutunurum' : Bunu yapmak için saniyenin dilimlerini kullanabilseniz dahi, çarpma etkisi kendinizi frenlemek için kullandığınız kol ve bacaklarınızı kırıp, parçalayabilir. Çünkü kol kasları 25 kilogramın üzerindeki bir güce pek dayanamaz.

            -'Aracımdan dışarı fırlamayı tercih ederim' : İstatistiksel olarak, kaza anında en iyi yerin aracınızın içi olduğu ispatlanmıştır. Aracın dışına fırlatılma durumunda, ölüm riskiniz 25 kat daha fazladır.

            -'Emniyet kemerinin kaza anında beni araç içerisinde kilitlemesinden korkuyorum': Kazaların binde 5'lik bir kısmını oluşturan yanma ve suya dalma durumlarında panik içinde dışarı çıkmanız gerektiğinde dahi emniyet kemerinin fonksiyonu büyüktür. Çünkü aracın içinde sağa sola fırlatılıp bilincinizi kaybetmeyeceğiniz için dışarı çıkmak çok daha kolay ve çabuk olacaktır.

            -'Emniyet kemeri rahatsız ediyor' : Aslında modern emniyet kemerleri oldukça rahattır. Bir çoğu da istediğiniz gibi hareket etmenize izin vermekte ve kaza anında otomatik olarak kilitlenmektedir. Bazılarının ise omuz yönünden gelen kayışını istediğimiz ölçüde gevşetebilirsiniz.

            - 'Emniyet kemerine gerek yok, hava yastığım var' : Hava yastığı yalnızca önden şiddetli çarpmalara karşı ek bir koruyucudur. Sürücü için hava yastıkları, baş ile direksiyon arasındaki teması engelleyen bir tamamlayıcıdır. Hava yastığı emniyet kemerinin etkinliğini yüzde 40 oranında artırmaktadır.

            - 'Hamileler için emniyet kemeri sakıncalı olabilir' : Motorlu araç kazalarında ceninin ölümü annenin de ölümüne yol açabilir. Doğmamış çocuğunuza sağlayacağınız en güzel koruma üç noktalı emniyet kemerini kullanmanızdır. Bel hizasındaki şerit çıkıntı oluşturan hamile karnının alt kısmından, karına baskı yapmayacak şekilde geçmelidir.

            - 'Emniyet kemeri benim problemim, başkalarını ilgilendirmez' : Trafik kazalarının topluma trilyonlarca lira maliyeti vardır. İlkyardım, hastanede tedavi, yeniden eğitim gibi giderlerin tamamına yakını topluma yüklenmektedir. Kaza geçirenlerden emniyet kemeri kullanmayanların tedavileri, kemer kullananlara göre yaklaşık iki kat daha uzun süre ve maliyeti de beraberinde getirmektedir.

 

Murat 124
http://www.fikraci.net/show.asp?cat=diger&grup=1&fikraNo=283

      Adamın biri külüstür Murat 124 ile yolda kalır. Hemen arkadaşını arar.
Arkadaşı son model Mercedes'i ile çekmek için gelir. Arkadaşına "Çok hızlı gidersen selektör yaparım. Yoksa araba dayanmaz" der. Arkadaşı tamam der ve yola koyulurlar.
      Bu sırada BMW'li birisi yanlarına gelir, gülerek uzaklaşır. Mercedesli dayanamaz basar gaza, yakalar. Bir o geçmektedir, bir diğeri.
      İleride polis çevirmesi vardır.
     - Âmirim bir şey söyleyeceğim, ama inanmayacaksınız.
     - Söyle?
     - Bir BMW ile bir Mercedes sol şeridi kapatmışlar yarışıyorlardı. 200 km ile yanımdan geçtiler.
     - Bunda inanılmayacak ne var?
     - O değil, arkalarında bir Murat 124 yol verin diye selektör yapıyordu.

 

            Kimden : Tuncay SEÇKİN 04.09.2003/13:50/TAKSİLAND
            Kime     : trafik@yahoogroups.com

İŞTE GERÇEK!!! EMNİYET KEMERİ TAKILI DEĞİL...

            Geçen hafta içinde BURSA OLAY TV 'de yayınlanan HALK MEYDANI programı.. Konu POLİSLER.. BURSA EMNİYET TEŞKİLÂTI her yönüyle tanıtılıyor, vatandaşlar uyarılıyor...

            Programın son bölümünde sıra trafik polislerini anlatmaya geliyor. İstatistikler veriliyor, zorlu çalışma koşulları anlatılıyor. Son olarak program için bir denetleme yapılıyor.

Yer YALOVA YOLU... TRAFİK DENETLEME ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ ÖNÜ...

            Araç durduruluyor. Tatilden dönen bir aile. Direksiyonda genç bir delikanlı yarı çıplak.

            EMNİYET KEMERİ TAKILI DEĞİL...

            Memure kibar bir şekilde iyi günler dileyerek evraklarını istiyor, kontrol ediyor ve geri veriyor. Lütfen emniyet kemerinizi takar mısınız diye uyarıyor. Genç sürücü ukalâlık edercesine, "kamera var diye çok kibarsınız" türünden bir şeyler mırıldanıyor. Sonra program sunucusu ŞEMŞETTİN ŞEN sürücüye yaklaşıp kontrol hakkında ne düşünüyorsunuz diyor.

            - GEREKSİZ BULUYORUM yanıtını alıyor.

            - EMNİYET KEMERİNİ NEDEN TAKMADINIZ? diye soruyor sunucu..

            - ONU DA GEREKSİZ BULUYORUM diyor ve oradan ayrılıyor, EMNİYET KEMERİNİ TAKMAK İÇİN HİÇBİR TEŞEBBÜSTE BULUNMADAN... Evet ayrılıp gidiyor... Trafik polislerinin ve kameranın önünde...

            O anda programı izleyenlerin gözünde polislerimizin düştüğü durumu düşünebiliyor musunuz? Sizce doğru olan giden aracın arkasından bakmak mı yoksa gerekeni yapmak mı?

SAYGILARIMLA..

 

Aşırı Hız
http://www.fikraci.net/show.asp?cat=diger&grup=1&fikraNo=3175

     Adam trafikte "alçaktan uçarak" giderken polise yakalanır... Kenara çeker, arabadan iner :
     - Buyrun Memur Bey!
     - Beyefendi aşırı hız yaptığınız için sizi durdurmak zorundayım, ehliyetiniz lütfen?
     - Ehliyetim yok, son yaptığım kazada ehliyetime el koydular Memur Bey.
     - Peki aracınızın ruhsatını görebilir miyim?
     - Araba benim diil Memur Bey, çaldım ben bu arabayı.
     - Anlamadım, nasıl yani, siz bu arabayı çaldınız, öyle mi???
     - Evet Memur Bey, aa durun bi dakka torpido gözünde ruhsat olucaktı, silâhımı oraya koyarken ruhsat gibi bişi gördüm galiba....
     Polis iyice şaşırır :
     - Torpido gözünde silâh mı var?!?!?!!?!?!?
     - Evet Memur Bey, bu arabanın sahibi kadını vurduktan sonra cesedi bagaja koydum, silâhı da torpido gözüne koydum...
     - Bİ DE BAGAJDA CESET Mİ VAR?!?!?!!?!?!?!?!?!?!
     - Evet Memur Bey.......
     Trafik Polisi bunu duyar duymaz âmirini arar. Arabanın etrafı bir anda polislerle dolar ve adamı sorguya alırlar.... Ekipler Âmiri adamın ehliyetini ister, adam ehliyetini çıkarır ki ehliyet geçerli temiz, hiçbir anormallik yok.. Bunun üzerine adamın ruhsatını ister, adam çıkartır, ruhsatı da verir, Ekipler Âmiri yine bakar ki araba adama ait.. Derken adamdan torpido gözünü açmasını ister, adam açınca ortaya çıkar ki orada da silâh falan yok... Ekipler Âmiri bir de bagaja bakmak ister, adam bagajı açar orada da ne ceset ne bişi yok.. Bunun üzerine Ekipler Âmiri "Çok garip" der....
     "Sizi durduran memurun anlattığına göre bu arabanın bi kadına ait olduğunu söylemişsiniz, kadını öldürüp cesedi bagaja, silâhı da torpido gözüne koymuşsunuz..."
     Adam güler :
     İnanamıyorum.... O polis memuru şimdi benim için "aşırı hızlı gidiyordu" da demiştir...."

 

            Kimden : Teoman Sipaher 29.07.2003/14:38
           
Kime     : trafik@yahoogroups.com

NASIL BİR TOPLUM OLDUK?...

    Bir alışveriş merkezinde

            Usulüne uygun park ettiğiniz aracınızın çıkışı, usulsüz park eden bir başka araç tarafından engellenmiştir. Anons yaptırırsınız. Uzunca bir bekleyişten sonra gencecik bir delikanlı gelir.

            - "Yaptığını beğendin mi?"
            - "Ne var bunda; anonsu duyduk, geldik işte!"
            - "Ama ben sana anons yaptırmak için zaman harcadım, bu sıcakta
bir sürü yol teptim ve ben her halde senin baban yaşında olabilirim."
            - "Babam olsaydı, anons yaptırmaya gerek kalmadan buradan çıkardı.
            - "Baban her halde helikopter kullanıyor olmalı."

Arabanın Lâstiği
http://www.fikraci.net/show.asp?cat=diger&grup=1&fikraNo=141

     Gayet güzel bir kadının otomobilinin lâstiği patlamıştı. Arabayı yolun kenarına çekti, birkaç dakika geçmeden, yoldan geçen başka bir araba durdu, içindeki adam indi, büyük bir nezaketle güzel kadına sordu :
     - Acaba bir yardımda bulunabilir miyim?
     - Bilmem ki, arabamın lâstiği patladı... Adam hemen âletlerini toparladı, arabanın tekerleğini çıkardı, kan ter içinde lâstiği tamir etti ve yeniden yerine taktı. Kadınla konuşa konuşa iyice ahbaplığı ilerletmiş, sıra randevu istemeye gelmişti :
     - Acaba sizinle bir daha nerede görüşebiliriz? Kadın, çapkın bir ifade ile cevap verdi :
     - Bilmem ki..! Arabamın lâstiği ne zaman patlar?

    Tek yönlü bir yolda

            Bir bayan aracını usulsüz park ederek trafiği bloke etmiştir.

            - "Hanımefendi, aracınızı böyle bırakamazsınız."
            - "Hemen geliyorum, bir dakika bekleyin."
            - "Hanımefendi, bir saniye de olsa bekleyemem. Bakın arkamda da
araçlar birikti."
            - "Bir dakika dedim, canım. Ne sabırsız şeysiniz siz öyle."
            - "Hanımefendi, bunun sabırla ilgisi yok. Yolu kapattınız."
            - "Amaan bugün de herkesin heyheyleri üzerinde."


Tank ile Wosvos
http://www.fikraci.net/show.asp?cat=diger&grup=1&fikraNo=3114

Tank ile wosvos bir gün karşılaşmışlar.
Tank wosvos'a demiş ki :
"Senin motoru kıçına koymuşlar", demiş.
Wosvos da bunun altında kalmayarak demiş ki :
"Tank kardeş, senin çükünü de alnına takmışlar."




    Sağa dönüşte,

            Tam köşe başında bir bey aracını park etmektedir.

            - "Beyefendi, aracınızı böyle bırakmayın; burası iyi bir yer değil."
            - "Nesi varmış?"
            - "Köşe başı. Dönerken açıktan almak zorundayım. Gelen araçların
önüne düşerim."
            - "Bana ne, düşme."
            - "Bakın, kaza olur; size de sürtebilirim."
            - "Sürt de göreyim bakayım, seni."

KOL SOKMA CEZASI

     Kimden : Servet Başyiğit/Servis Destek Elemanı, VesPaz/Manisa – 08.10.2003/09:00
     Kime :
trafik@yahoogroups.com

     Avukat hırsızlıkla suçlanan müvekkilini yaratıcı bir savunma ile hapisten kurtarmak istemektedir.
     Avukat Yargıca hitaben;
     - "Müvekkilim, arabanın camından içeri sadece kolunu sokup çantayı almıştır. Müvekkilimin kolu, müvekkilimin bizzat kendisi değildir. Sadece bir kol tarafından islenen bir suç için niye bütün bir kişiyi cezalandırıyorsunuz." der...
     Yargıç, gülümseyerek;
     - "Peki o zaman aynı mantıkla gidiyorum ve müvekkilinizin kolunu 1 yıl hapse mahkûm ediyorum. Müvekkiliniz isterse ona eşlik edebilir." der...
     Müvekkil gülümser.
     Avukatın yardımıyla müvekkilin takma kolunu çıkartırlar ve dönüp giderler...

    Benzinlikte

            Maço benzin almış ama pompanın önünden ayrılmıyor. Çünkü cep telefonu ile konuşmaktadır.

            - "Kardeşim benzin aldıysanız, lütfen ileri gider misiniz?"

            Bir süre beklersiniz. Tekrar uyarırsınız.

            - "Kardeşim yürüsene."
            - "Ne istiyorsun lan?"
            - "Bir şey istediğim yok. Yürürsen ben de benzin alacağım."
            - "Pompanın öbür yanı boş; oraya geçsene."
            - "Kardeşim, ben burada sıraya girmişim. Şimdi geri manevra yapıp,
senim keyfin için pompanın niye öbür tarafına geçeyim? Hem bak, pompanın öbür yanına da araç girdi."
            - "Gitmiyorum, babanın yeri mi burası?" Aracının anahtarını alır ve
benzinliğin dükkânına gider.

Taksimetre
http://www.fikraci.net/show.asp?cat=diger&grup=1&fikraNo=3638

     Taksinin yokuşta freni patlamış, müthiş bir hızla aşağıya doğru iniyor.
     Kayserili müşteri bağırmış :
     - Durdur şu arabayı!
     Şoför panik içinde :
     - Durduramıyorum, frenler patladı!
     Kayserili müşteri :
     - O zaman taksimetreyi kapat!

    Evinizin önünde, sabahın erken saati

            Maganda kornasına abanmış, ortalığa ayağa kaldırmış.

            - "Hayrola beyefendi, birini mi bekliyorsunuz?"
            - "Sana ne? Her halde seni beklemiyorum."
            - "Şüphesiz. A
ma herkesi rahatsız ediyorsunuz."

            - "Sen ayaktasın. Niye rahatsız olacaksın ki?"

            - "Ben kendim için değil, bu binada oturan insanların rahatsızlığından
bahsediyorum. Hastalar var, bebekler var."

            - "Sen onların avukatı mısın? Rahatsız olan gelsin, kendi söylesin."

    Trafik Polisi ile takaza

            Size yeşil ışık yanmış, ama polis ısrarla kırmızı istikametinden gelenlere yol vermekte.

            - "Memur Bey, bize yeşil yanıyor; siz halâ kırmızıda geçiriyorsunuz."
            - "Bizim işimizi bize siz mi öğreteceksiniz?"

            Ninem çok kullanırdı : "Hasbinallah, Allah'ım bu insanlara akıl fikir ver."

 

Otobüs Şoförü
http://www.fikraci.net/show.asp?cat=diger&grup=1&fikraNo=311

     Tam bir İstanbul Beyefendisidir Necdet Bey. Her akşam olduğu gibi oğlunu okuldan alır ve otobüsle evlerinin yolunu tutarlar. Aksilik bu ya trafik çok fena ve otobüs dakikalardır beklemede.
     Artık sıkılmaya başlayan Necdet Bey'in oğlu cadde kenarındaki evi işaretle :
     "Şu ev nedir baba?" diye sorar.
     Necdet bey sıkıntılı "kötü ev oğlum, kötü ev!"
     Otobüs şoförü atılır :
     "Öğrensin beyefendi çocuk, genelev orası yavrum, genelev."
     Necdet Bey çok bozulur, ama sesini de çıkarmaz. Birazdan çocuk aynı evden çıkan kadınları göstererek bunlar kim babacığım der. Necdet bey daha onlar kötü kadın oğlum boş ver diyemeden, şoför "Orrosspu onlar yavrum, orospu!" der. Bu defa çocuk, "Peki yanlarındaki çocuklar kim?" deyince şoför yine pişkince "orospu çocuğu onlar" der.
     Necdet Bey çıldırmıştır; otobüsten inecekken çocuk yine sorar "Peki baba o orospu çocukları büyüyünce ne olacaklar?!
     Bu defa Necdet Bey heyecanla atılır :
     "Ne olacak oğlum, OTOBÜS ŞOFÖRÜ OLACAKLAR!!"


 

http://www.matrak.8m.com/comics/index.html

Hepsi Göğüsleri Yüzünden
Yeni Asır 07 Temmuz 1999

http://www.med.ege.edu.tr/~hanci/trafikfikra.html

 Gerçek bir hikaye

            Bir doktorun iki parmağı koptu..

            Bir kadın kafasına gelen tuğla ile yaralandı..

            Bir başka kadının da damağı yarıldı..

            Bir kamyonet sürücüsü kamyonetin içinde sıkıştı ve ağır yaralandı..

            Ee, ne var bunda diyeceksiniz.. Demeyin, çünkü işin ilginç tarafı burada. Yani bu dört kaza birbirine bağlı.. Shelly her sabahki gibi kocasını öğle yemeğinden sonra işine yolcu ediyordu. Ancak o gün bir muziplik yaptı ve kocası tam garajdan yola çıkarken blûzunu indirip ona göğüslerini gösterdi.

            Genç adam karısının göğüslerini gösterdiğini göremedi, ancak arkadan gelen kamyonet şoförü gördü ve gözlerini yoldan ayırdı. İşte o anda yoldan çıkan kamyonet karşı kaldırımdaki evden içeri girdi. Burası bir diş doktorunun muayenehanesiydi. Doktor o esnada bir hastasıyla ilgileniyordu. Tam bir cerrahi müdahale esnasında hastasının ağzının içine neşter sokarken , salona giren kamyonetten ürktü, eli seyirdi ve hastasının damağını neşterle yardı. Acıdan bağırıp ağzını kapatan hasta, doktorun iki parmağını birden kopardı.

            Evet.. Bir kazazede de eksik. Oda yaramaz Shelly.. Kamyonetin karşıdaki eve hızla girmesi sonucu fırlayan tuğlalardan biri Shelly nin kafasına geldi. Talihsiz Shelly bu zincirleme kazada en son hastaneye yetiştirilen kazazede oldu ve bulunduğunda göğüsleri halâ açıktı.

 

Hasta taşıyan otomobil ambulansla çarpıştı
(AA)

            Kimden : Naci – 14.11.2003/11:12
            Kime     :
trafik@yahoogroups.com

            Bursa'nın Orhaneli ilçesinde, hasta taşıyan otomobil ile ambulansın çarpışması sonucu 2 kişi öldü, hastanın da aralarında bulunduğu 2'si ağır 4 kişi yaralandı.

            Ağaçhisar Köyü'nde oturan Cemil Sarı (63), belinden rahatsız olan akrabası Pembe Öz (27) ile Öz'ün annesi Hatice Kurt ve komşusu Yusuf Aydın'ı, Erenler Köyü'ndeki ''ilkel yöntemle bel tedavisi'' yapan kişiye götürmek üzere 16 YH 935 plâkalı otomobiliyle yola çıktı. Sarı'nın kullandığı otomobil, Orhaneli - Bursa Karayolu'nun 12. kilometresindeki Yürücekler Köyü mevkiinde, Bursa Devlet Hastanesi'ne hasta sevk ettikten sonra ilçeye dönen İrfan Tatlı yönetimindeki, Orhaneli Devlet Hastanesi'ne ait 16 R 2031 plâkalı ambulansla çarpıştı.

            Kazada, otomobil sürücüsü Cemil Sarı ve Hatice Kurt öldü, Pembe Öz ve Yusuf Aydın ağır, ambulansta bulunan hemşire Deniz Koç ile Bursa'ya götürülen hastanın yakını Osman Sönmez ise hafif yaralandı. Yetkililer, Pembe Öz ve Yusuf Aydın'ın Bursa Devlet Hastanesi'ne kaldırıldığını, ambulans sürücüsü İrfan Tatlı'nın gözaltına alındığını, kazayla ilgili soruşturmanın sürdüğünü bildirdi.

 

YAZDIR