ANA SAYFA            
(Bu sayfa en son 13 Aralık 2007 tarihinde güncellenmiştir.)

.

 

Ünye’nin Yitirdikleri - 3
ÇAKALLAR

Makale : İrfan IŞIK
(Emekli Öğretmen - Araştırmacı - Yazar)

 

Ünye’nin Yitirdikleri - 3
ÇAKALLAR
(Şirin Ünye Gazetesi - 05.12.2007 tarih, Yıl : 47, Sayı : 3336'da yayımlandı.)

 

            Bir turist grubuyla Mısır’a giderseniz, Oraya vardığınız ilk gün, Kahire’nin, Dünya'da bir eşi daha olmayan Arkeoloji Müzesi’nin önünde sıranızı beklerken, rehberiniz size şu bilgiyi verecektir.

            Antik Mısır insanının dini, öldükten sonra  dirilme inancı üzerine kurulmuştur. Tıpkı bizim inancımız gibi…

            İslâm :  Vücudumuz çürüyüp, toz toprağa karıştıktan sonra dirilme nasıl gerçekleşebilir? olumsuz sorusuna :  Seni yoktan var eden Allah (C.C.)  gerçekleştirecek cevabını verir.

Doğu Afrika Kırsalında İki Altın Çakal

http://www.kaliteliresimler.com/cat1029.htm

            Mısır inancı, çözümü kendisi bulmağa çalışmıştır.

            Bedeni çürütüp toz toprağa karıştırmamalı, dirilme gününe kadar sağlam kalmasını sağlamalıdır. Bunun için de çareler aranırken kesin  çözüm doğadan gelmiştir.

            Mısırın fakir halkı, ölen kişinin naaşını çöle götürür, orada bir çukur eşeleyerek ölüyü içine yerleştirir, sonra üstünü, çölün harika kumuyla örterek defin işini tamamlardı.


Fotoğraf : Foto Seven - Necmi Dönmez / Hacı Hüseyin Suyabatmaz Fotoğraf Arşivi

            Çöl kumu, toz gibi ince, altın gibi sarı, inşaat işinde kullanılamaz bir yapıya sahiptir. Tertemizdir. O kadar ki : Bir mermer atölyesinde bembeyaz mermer tozuyla kaplanan pabuçlarıma esefle bakıyorken durumumu derhal kavrayan cin gibi bir Arap genci, beni kolumdan tutarak dışarı çıkardı. Çöl, hemen atölyenin yanından başlıyordu. Genç adam  işaretlerle, pabucumu kuma sokarak ileri - geri ve yana hareket ettirmemi tarif etti. Biraz sonra pabuçlarımın cilâlanmış gibi parladığını hayretle gördüm. Nasıl teşekkür edeceğimi düşünürken, o ellerime sarıldı. Şûkran…şûkran, diyerek bundan sonra nasıl teşekkür edeceğimi de öğretmiş oldu.

Sevimli Kara Sırtlı Çakal Yavruları

http://www.kaliteliresimler.com/cat1029.htm

           Mısır’da, her yerde olduğu gibi her gün doğudan parıldayarak doğan güneş, yakıcı sıcağıyla çölü kavurur, kumun sıcaklığı 70 0C derecesine kadar yükselir. Bu sıcaklıkta hiçbir muzır mikrop, virüs yaşayamaz. Kumun içine gömülen ceset bu steril ortamda, çürütücü mikropların saldırısından uzak, süratle kurur. Böylece, doğal bir mumyalama işlemi yapılmış olur.

           Bu işleme yardımcı bir de doktor vardır… Sayın Prof. Dr. ÇAKAL!!…

Avcılar Derneği Cumhuriyet Bayramı Tören Geçişinde

Hacı Hüseyin Suyabatmaz Fotoğraf Arşivi
Hacı Hüseyin Suyabatmaz - Kızılcakese Köyü'nde Domuz Avında 1993

Hacı Hüseyin Suyabatmaz Fotoğraf Arşivi

           Ölü, alelusûl gömüldüğü çölde, yalnızlığa terk edildiğinde, gece, önemli bir ziyaretçi gelir yanına. Sinsice yaklaşır, mezarı eşeler. Cesetin karın kısmını acığa çıkarır. Sonra, usta bir cerrah gibi karnı yarar, ölünün iç organlarının tümünü yer. Çakalın en çok sevdiği mönü barsak, dalak, böbrek, mide ve ciğerlerdir. Bu eşsiz ziyafetle tıka basa karnını dolduran çakal, dışkısını örter gibi mezarı tekrar kapatır, gider. Başka cerrah!! çakal yok mudur? Vardır ama , onlar bakarlar ki ameliyat çoktan yapılmıştır. Ne hikmetse ölünün etine tenezzül etmez!!, mezarı kapatmadan çeker giderler.

           Bir zaman sonra, diyelim beş yıl sonra çölde avlanan bir Bedevi’nin yolu o mezarın yanına düşüyor. Mezar açıktır. Avcı yaklaşıp bakıyor…AAAA… Bu beş yıl önce ölen köylüsü falanca Efendi. Yahut : Falancanın karısı filanca Hanım.

Altın çakal (Canis aureus), Bayağı çakal olarak da bilinir, köpekgiller
(Canidae) familyası içersinde, kurt ile çok yakın akraba olan bir çakal türü.
Sadece "çakal" denildiği zaman neredeyse hep bu tür kast edilir.

http://www.kaliteliresimler.com/cat1029.htm

            Ölüyü tanıyan adam,köyüne gelip olayı anlattıktan sonra, her ölü gömülüşünde mezarlar gözetleniyor. Bunun sonucunda da, ölülerin karnını yarıp çürümeyi çabuklaştıran iç organları yiyen doktor!! tanınıyor.

            Bundan sonra, mumyalamanın tıbbî yapılabilmesi çalışmasına geçiliyor. Yöntem belirlenmiştir. Bedenin çabuk kuruması için iç organlar çıkarılmalı, çöl kumuna gerek kalmadan ceset ilâçlarla kurutulmalıdır. [Çölün doğal ortamında kendiliğinden oluşan yüz binlerce mumya kırılgan, ağaç gibi sert, ama tanınabilir, on beş kilo kadar bir insan kurusudur. Mısır İngiliz işgaline uğrayınca istilâcılar, doğal mumyaları merak ettiler. Nil’in batı yakasında, doğudaki yerleşim yerlerinin karşısına düşen çölde, Nil boyunca uzanan, Mısır’ın anıtsal mezarlarının dışındaki mezarlıkları dozerlerle karıştırdılar.

29 Ekim'de Cumhuriyet Meydanı'nda Avcılar Tören Geçişi'nde

Hacı Hüseyin Suyabatmaz Fotoğraf Arşivi

            Çıkardıkları binlerce doğal mumyayı İngiltere’ye götürerek tarlalarında gübre olarak kullandılar. Antik Mısır mezarlarının tümü, Nil’in batı yakasındadır. Onların inançlarına göre batı, ölüm; doğu yaşam ülkesidir. Çünkü Güneş doğudan doğar, batıda ölerek batar. Gece boyunca karanlıklar diyarındaki gemisiyle doğuya gelir. Seher vakti yeniden dirilerek göz alıcı parlaklığıyla doğar. Doğaya hayat verir. Bu döngü inançlarının özünü oluşturduğu için öldükten sonra dirilmek kesindir.]

Altın Çakal (Canis aureus)

http://tr.wikipedia.org/wiki/Alt%C4%B1n_%C3%A7akal

            Vücudun suyunu emen ilâç zaten ellerinin altındadır. Kahire ile İskenderiye arasındaki bir vâdinin adı Natron Vâdisi'dir. Natron (Sodyum Karbonat) bir çeşit tuzdur. Ceset bu tuzla otuz gün içinde kurutulur. Mumyanın diğer işlemleri de kırk günde…Yetmiş gün sonunda mumya sonsuzda dirilmeğe hazırdır artık.

            Bedeni bozulmadan sonsuza kadar korumanın yolunu açan ÇAKAL, antik Mısır insanı tarafından kutsallaştırılmış, en üst düzey Tanrı  mertebesine yükseltilmiş MUMYA YAPAN ve ÖLÜYÜ DİRİLTEN Tanrı ANUBÜS unvanıyla Mısır Panteonu’na dahil edilmiştir.

            İnsan bedenli, çakal başlı olarak…


http://www.resimler.gen.tr/displayimage.php?album=229&pos=12

            İşte bu çakalın eskiden Ünye’de sürüler halinde yaşayan akrabasından artık hiç kimse kalmadı..

            Yaramaz, sevimli, kümes hırsızı, cin fikirli, akıllı, haksız olarak kurnaz sıfatını tilkiye kaptıran, korkusuz aslanların yemeğine ortak olmaktan çekinmeyen, şarkıcı çakallar artık yok Ünye’de…

Radyocu Ali Korkmaz, Bekir Avcı, Hacı. H. Suyabatmaz, Ali Doğaner 29 Ekim Kutlamalarında

Hacı Hüseyin Suyabatmaz Fotoğraf Arşivi

            Bir zamanlar Bayramca sırtları ormanlarla kaplıydı. Oraları gasp edip  kendileri için fındıklık yapmak isteyen insan hırsızlar, geceleri ormanları ateşe vererek senelerce yakıp yok ettiler. Her gece beş - altı yerde birden parlayan ateşi gören çakalların onlarcası bir ağızdan ulumağa başlarlardı. Uuuuular sabahlara kadar susmazdı. Bazıları da havlamaya benzer sesler çıkarırdı. Bu hengâmeye kızan şehir köpekleri de karşılık verince birçok sesli koro oluşur, neşeli bir müzik sürer giderdi. Onları dinlemek benim en büyük gece zevkimdi.

            Bazen de  ulumalar, ağlamaklı nağmelere dönüşür, ağıt olur, ölümü düşündürürdü bana.

Avlanmaya Çıkmış Çakallar

http://www.kaliteliresimler.com/cat1029.htm

            Ama ne olursa olsun, çakallar pervasız  ve cesurdular. Şehirde mahalle aralarında hiç korkmadan dolaşır, kümeslerden tavuk çalarlardı. Onların şerrinden tavuklarımızı kurtarmak için sevgili annem kaz beslemeğe başlamıştı. Kazlar çakalın varlığını derhal seziyor, hep bir ağızdan  bağırıp çağırarak bizi uyandırıyorlardı.

            Şehir elektriğinin  aralıklı verildiği senelerde bir gece lokal dönüşü  evimizin önündeki kuyu dibeğinin yanında koyu bir karanlığın hareket ettiğini görür gibi oldum. Evlerden sızan, zayıf gaz lâmbası ışığının kuyu dibeğini belli belirsiz aydınlattığı yerde kayboldu o karanlık. Olduğum yerde durup dikkatle oraya bakmağa başladım. Biraz sonra, dibeğin arkasından, saklambaç oynayan çocukların afacan bakışları gibi beni görmeğe çalışan çakalı tanıdım. Bu dün gece, bana bir arkadaşımın armağan olarak verdiği legorn horozumu hemen oracıkta yiyen çakaldı. Annem artık olmadığı için, kümesimizde başka tavuk yoktu. Ama o, ne olur ne olmaz demiş kümesi bu gece de ziyârete gelmişti. Onu ürkütmemeğe çalışarak iki - üç adım, iki - üç adım dibeğin arkasına geldim. O beni aşağıdan, ben onu yukardan gözetliyorduk. Böylece bir süre seyrettim onu. Yere yapışmış, zaman zaman başını yavaşça uzatarak beni görmeğe çalışıyordu. Böyle yaparken ki hali öyle kurnaz, öyle cana yakın, öyle yaramazcaydı ki, onu tutup sevmek geçti içimden…

            Kendisine bu kadar yakın olduğumu sezemedi. Kaçmağa hiç niyeti yokmuş gibiydi. İlle de kümesi araştıracaktı. Ben daha fazla dayanamadım. Güümmm diye bir patlama sesi çıkardım. Aklı başından gitti. Korkudan bir metre kadar havaya zıpladı. Patileri yere değer değmez, şimşek gibi bir hızla yitip gitti karanlıklara. Ben arkasından sevgiyle kahkahalar atarak güldüm…güldüm.

            Bayramca sırtlarında önce ormanlar bitti. Sonra köpeklerle köylüler, gene sonra avcılar, daha sonra da şehrin ışıkları düşman oldu çakallara.

Avının Çıkmasını Sabırla Bekleyen Bir Çakal

http://www.kaliteliresimler.com/cat1029.htm

            Onların doğal besinleri fareler, kuşlar, tavuklar, domuz yavrularıydı. Onlar da yok edilince doğadaki denge bozuldu. Çakallar da bir bir çekilip yok oldular. Uzun senelerden beri bazen hüzünlü, bazen neşeli ulumalarını duyamıyorum. Özlüyorum...

            Onlar hakkında yaptığımız sohbetlerin birinde , bir arkadaşım : "Bu aralar domuzların bu kadar çoğalmasının tek sebebi çakalların yokluğudur!" dedi. Domuzlar doğururken çakal bir ebe gibi bekler, doğan yavruyu kapıp yermiş…

Ali Doğaner, Hacı H. Suyabatmaz, Mahmut Çil 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nda

Hacı Hüseyin Suyabatmaz Fotoğraf Arşivi

            Ülkemizin her yerinde yaşayan «Altın Çakal»ın Ünye'den ayağı kesildi ama çok şükür nesli tükenmedi.

                                                                                                   İrfan IŞIK
                                                                                                    
Kasım 2007
 

Ünye Makaleleri Sayfasına  

Dönmek İçin TIKLAYINIZ

 

YAZDIR