ANA SAYFA            
(Bu sayfa en son 12 Mart 2005 tarihinde güncellenmiştir.)

 

 

RENK CÜMBÜŞÜNDEKİ
YUMURTALAR
VE ZİLE ANILARI

Makale : M. Ufuk MİSTEPE
(
Araştırmacı, Orman Endüstri Yüksek Mühendisi)

Zile'nin Eski Yerleşim Yerlerinden Körhüseyinoğlu Caddesi

Fotoğraf : Prof. Dr. Ali ÖZÇAĞLAR 1981 - 1982

RENK CÜMBÜŞÜNDEKİ YUMURTALAR

VE ZİLE'DE BIRAKTIĞI ANILAR

                   

            Zile'de 1969 - 70'li yıllardı. Elimde okul çantası; Cumhuriyet Caddesi'nde ilerlerken el arabaları içerisinde, samanların üzerinde yayılmış kırmızı yumurtalar görürdüm, doğduğum memleketim Ünye'dekiler gibi.

            İlkokul günlerimi hatırladım. Annem de bir cezveye yumurtaları koyar ve soğan kabuklarını da sıkıştırırdı yumurtaların yanlarına; ardından pastel bir kırmızılık ve nihayetinde kırmızı yumurtalar oluşurdu.

            Zileli satıcılar da yumurtaların rengini kırmızı soğan kabuğu ile haşlayarak elde ederlermiş. Aralarında bembeyaz yumurtalarla bir nevi kırmızı - beyaz Türk Bayrağı'nı anımsatırlardı.

            Farklı bir renk arzu ederdim, arkadaşlarıma okulda göstermek için. Ve mürekkep damlatmıştım cezvedeki yumurtaların suyuna. Neticede mavi yumurtaları görünce sevinçten uçarcasına gülücüklerle donatırdım yanaklarımı. Ama mürekkebin kabuk içerisinden sızıp yumurtanın besin değeri ve zehirlilik üzerinde etkisi olup olmadığını bilemiyorum.

            Babam san'atkârdı ve çocukluğundaki bir muzipliği anlatmıştı bana küçüklüğümde. Alçıdan bir yumurta yapmış ve çaktırmadan arkadaşlarıyla yumurta dövüşüne girişmiş. Vur Allah'ım vur!!! Onlarca yumurta çatlamış, ama babamın yumurtası bana mısın demiyor! Kalabalık meraktan iyice artmış; bahisler çoğalmış. Herkes babamın yumurtayı kırma telâşesine düşmüş. Mümkün mü kırmak? Babam tuvalete gitme bahanesiyle cepleri kırmızı, mavi, beyaz yumurtalarla dolu, doooğru fındık bahçelerine kaçıvermiş...

            Yumurta serili el arabaları etrafında genelde bir delikanlı kalabalıklığı hiç eksik olmazdı. Kayınpederim Rahmetli Âşıkoğlu Necati AKYUNAK ilkokul IV. sınıfta okuyan kızı Saliha'ya kırmızı yumurtalardan getirdiğinde, yüzündeki tebessümün derinliklerinde bir Anadolu sevincinin insana yansıyan neş'esini bulabilirdiniz.

            Gençler avuçları içerisinde yumurtaları çevirir ve yumurtanın sivri tarafını dişlerine vurdurarak yumurta kabuğunun direncini ölçmeye çalışırlardı. Böylece güçlü yumurta seçilerek, rakibinin yumurtasıyla sırasıyla tokuşturmaya girişildiğinde, yumurtasını çatlatabilmeyi başarmaya çalışılırdı.

Böylece kaybeden taraf (yani yumurtası çatlayan kişi) alıcı olur ve yumurta satışı da böylece gerçekleşirdi. Heyecanlı bir eğlencedir bu yumurta tokuşturmaları.

Kayınvalidem Rahmetli Türkân AKYUNAK (Odabaşoğlu) 1965 yılında Küpçü DİKRAN'ın dükkânının önünden geçerken, mavi ahşap kepenkli mağazasının önündeki çömleklerin yanı başında eşiyle sohbete dalarmış. Ben bilmezdim, amaDikran'ın eşi Paskalya Bayramı (Surp Zadik'te) kayınvalidemin cebine kırmızı yumurtalar sıkıştırır ve gülümsermiş bayram neş'esinde...

            Kırmızı yumurtaların mutlaka bir geçmişi vardır Zile'de diye düşünürdüm. Birkaç kişiye sorduğum halde cevabını bulamamıştım bu minik yumurta hikâyesinin o yıllarda. Bazı turistlerin de meraklı bakışlar arasında bu geleneği sorgulamalarının cevabını da veren pek çıkmazdı. Yumurta satıcısı da bilememişti her baharda, nevruzun müjdesinde satılan yumurtaların ananevî hikâyesini... Yıllarca da bulamadım cevabını!

            Ülkemizi yumurtaların nostaljisinde tüm renkleri ile sevmek birçok sorunu daha temelden çözümlüyor ve barışı getiriyor. Atatürk milliyetçiliği ne güzel kucaklamaktadır tüm insanları; "Bu sınırlar içerisinde yaşayan herkes TÜRK'tür."

            Yumurta kabuğunun karbeyazlığında insanoğlu göğün berraklığını ve Türk insanının kalp temizliğini; yumurta kabuğunun zarında kibarlık ve hassasiyeti; yumurta akında soyundaki kalıtımsal insanî güzelliklerini; sarısında düşünce ufkundaki yeryüzü ve kâinatın eşsiz gizemlerini ve boyanmış kırmızılığında bu toprak için akıtılan şehit kanlarının kutsallığını simgeler olmuştur dimağlarımızda.

            Mevlâna "Kim olursan ol gel" derken hiçbir ayırım yapmadan tüm insanları kucaklarken yüce dinimizde insanları dil, din, ırk ayrımı yapmadan Tanrı'nın kulları olarak nitelemiş ve insanlık hakları, komşuluk hakları, hukuk kuralları, felsefe, tarih ile  insanların tamamını kucaklamıştır.

            Bizler de Zile'mizde "Anadolu Ateşi"nde Nilüfer SARITAŞ'ın semah ve ezgilerinde bu birlikteliği kucakladık doyasıya. Hal böyle iken yöremiz insanı da kapı komşusunu, aile komşusunu, esnaf komşusunu ve eski KENTLİSİNİ insanca, dostça bir sıcaklıkla kucaklamıştır.

            Her şey bir yana hemen hemen her Zileli'nin bir anısı vardır T.C. uyruklu Ermeni ve Rum vatandaşlarıyla. Örneğin; Ünye'de en yakın komşumuz Ermeniler, yanındaki evde Gürcüler ve bir sonraki evde de Lâzlar yaşarlardı. Ermeni kültürüyle iç içe büyüdüm 60'lı yıllarda ve bayram günlerinde bizleri çok sıcak karşılamalarını unutamazdım. Leon Amcalar, Karakin Abiler, Paylon Teyzeler ve Agavni Nineler...

            Hepsi hayâl oldu yüreciğimizde... Komşularına sıcacık mesajlar yolladılar, belleklerimizde kalan hâtıralarında. Tarihte olanlar bir yana yine İNSANLIK ağır basıyordu ve komşuluk ilişkileri böyle geleneksel kültürün sevgi dolu kucaklaşmalarında yuvarlanıp gidiyordu yumurta çevrimindeki gibi.

            Evlerinde bana çikolata ve badem şekeri ikram ederlerdi. Hele bayramlarda Mardiros Ağabey baloncuk köpüklü şişeleriyle biz çocuklara mutluluk kaynağı olurdu. Ve o büyüdü Mimar oldu, Kanada'ya yerleşti. Ayrılırken Mari Abla, yüreğinin sıcaklığında cebime gene bir paket bıraktı...

Orta Mahalle'den Terzi Leon ve Paylon Baygın'ların Oğlu Mimar
Mardiros Baygın, Fatsa Et ve Balık Kombinası'nın da Mimar Mühendisiydi.

La première pelletée de terre du nouvel édifice de la Fraternité fut un grand moment pour
plusieurs membres de la Fraternité. Étaient présents, de gauche à droite, les confrères
Serge Dupuis et Yves Ouellet, Luis Miranda, président de l'arrondissement Anjou, les
confr
ères Yves Mercure et Laurian Carrière, Daniel Maisonneuve, président de l'entreprise
chargé du projet, le groupe Arcotech et notre architecte, Mardiros BAYGIN (Sağ Başta).
UN ÉDIFICE
QUI R
ÉPONDRA À NOS BESOINS

Située au 9100 boulevard Métropolitain Est, à Anjou, la bâtisse aura deux étages et totalisera une superficie de 12 000 pieds carrés. En plus des bureaux de la Fraternité, nous avons prévue l'aménagement d'une salle de réunion de 80 personnes et d'un vaste espace de stationnement.

Les travaux progressent selon l'échéancier de travail. Nous prévoyons déménager dans nos nouveaux bureaux vers le mois de Mars 2004.

Canada

http://www.local2366.com/pages/journaux/Historique/jrn1103.pdf

La Fraternité = Kardeşlik

            Birkaç yumurtayı bir kağıda sarmıştı Mari Abla. "Bizim de Bayramımız" dedi. Onlara göre yumurta dünyayı simgelermiş. Mari Abla eşi Garbis Ağabeyi çok genç yaşta trafik kazasında yitirmişti. En son 1969 yılında Zile'de Şarap Pazarlaması yapan kamyonetlerinde görmüştüm İstasyon Caddesi'ndeki dükkânlara şarap kolilerini bırakırken.

            Cebime yüzyılların anısı olarak bırakılan yumurtalardaki;

            Dış kabuk gökyüzünün,
           
Zarı havanın,
           
Akı denizlerin,
           
Sarısı yeryüzünün;
           
rmızısı ise Hz. İsa'nın kanının tüm Dünya'nın kurtuluşu için akışının simgesiymiş.

            Ve yumurtalar her zamanki gibi kırmızı boyalıydı.

Araştırmacı M. Ufuk MİSTEPE'nin Ek Araştırma Notları

IĞDIR, NAHÇIVAN VE TEBRİZ
ÜÇGENİNDE NEVRUZ GELENEKLERİ (İbrahim BOZYEL)
http://www.akmb.gov.tr/ata/metinler/II-20.htm

Iğdır'da Mart ayının başlaması ve havaların ısınmasıyla birlikte bayram hazırlıkları da başlar. Bayram hazırlıklarına esas olmak üzere yumurta boyama geleneğinin ayrı bir yeri vardır. Tencereye doldurularak soğan kabuğu ve saman çöplerine su ilâve edilerek kaynamaya bırakılan yumurtaların hem pişmesi hem de kırmızıya yakın bir renk alması sağlanır. Yumurta tokuşması yapılarak, yumurtası kırılan tarafın, kazanan tarafa yumurtayı vermek mecburiyeti vardır. Yumurta ile ilgili çok çeşitli ve değişik oyunlar da vardır.

Nevruz bayramına bir anlamda çocuk bayramı da denilebilir. Küçük çocuklar, omuzlarındaki torbalarla gittikleri evlerde "Hala, hala bayramçalığımı ver" diyerek yemiş ve genellikle kırmızı yumurta toplayarak mutlu olurlar.

BAHAR BAYRAMINA
TARİHÎ YÖNDEN BİR BAKIŞ (Nevzat GÖZAYDIN)
http://www.akmb.gov.tr/ata/metinler/II-25.htm

Farslar'da Hoçe adı verilen yeni yıl özel yiyecekleri arasında boyanmış yumurtalar da yer alır. Hıristiyan dünyasındaki Eastern=Ostern veya Paskalya'da da aynı şeyi görmekteyiz. İran'daki yeni yıl kutlamasının adı da Kırmızı Yumurta Boyama Bayramı, eğlencesi veya bizim de bildiğimiz Kızıl Yumurta Bayramı olarak geçer.

Ermeni vatandaşların Paskalya coşkusu
http://www.kenthaber.com/Archives/News/2004/04/11/10483.asp

          Patrik Mutafyan, Paskalya Bayramı'nın gelenekleri arasında yer alan Paskalya yumurtası, ve Paskalya çöreğinden Başkan Navzat Er'e de ikram etti. Başkan Er de, Hıristiyan geleneklerine uygun olarak Ermeni cemaati ile Paskalya yumurtası tokuşturdu.

Antik Çağlar'da Yumurta Boyama
http://www.birdal-schwindling.com/kose34.php

          Daha antik çağlarda da yumurta boyanırmış. İranlılar ve Mısırlılar yumurtalara mevsimlere bağlı olarak farklı renkler verirmiş. Yumurta hayatın sürekli döngüsünü sembolize edermiş. Aile ve arkadaşlara hediye edilirmiş. İlk olarak 4. yüzyılda Hristiyanlar da paskalya yumurtası hediye etmeye başlamışlar. Sebebi de çok ilginç doğrusu:  Paskalyadan önceki 40 gün boyunca yumurta yemek kilise tarafından yasaklanırmış. Bu süre zarfında tavuklar yumurtlamaya devam ettiğinden, paskalya boyunca hediye edecek bir sürü yumurta fazlası olurmuş. Hediye daha hoş ve anlamlı olsun diye, yumurtalar boyanmaya başlanmış.

 PASKALYA YORTUSU
http://modersmal.skolutveckling.se/turkiska/nisan2004/paskalya.htm
http://www.megarevma.net/bayramlar.htm

          Özellikle Rum-Ortodoks Kilisesi’ne dahil olanlar Paskalya Yortusu’na çok önem verirler ve bir dizi törenlerle kutlarlar : İsa’nın çarmıhta can verdiği Cuma günü perhiz tutar, et ve hayvansal gıda yemezler. Gece yarısından sonra eve dönüldüğünde daha önceden boyanmış kırmızı yumurta tokuşturulur. Saç örgüsü şeklindeki paskalya çöreği ise günün vazgeçilmez yiyeceğidir. Paskalya Haftası'nda İçi boşaltılmış yumurtalar renk renk boyanarak, evin çeşitli yerlerine asılır.

Surp Zadik
http://www.minidev.com/kulturler/kulturler_ermeni_bayram.asp

          Ermeniler, Paskalya Bayramı olarak bilinen Surp Zadik'te (İsa'nın Yeniden Diriliş Günü), "Kristos hariav i merelots" (İsa ölülerden dirildi) ve karşılığında "Orhniyal e harutyun Kristos'i" (Kutlu olsun İsa'nın dirilişi) diyerek bayramlaşır. Surp Zadik'te insanlar birbirlerine kırmızı yumurta armağan eder. Yumurtalar geleneksel olarak kırmızıya boyanır, ancak değişik renklerde boyanmış olanları da vardır. Yumurta dünyayı simgeler. Dış kabuk gökyüzünü, zarı havayı, akı denizleri, sarısı ise yeryüzünü... Kırmızı rengi ise İsa'nın kanının tüm dünyanın kurtuluşu için aktığını gösterir.
 

Zile Makaleleri Sayfasına  

Dönmek İçin TIKLAYINIZ

YAZDIR