.
|
|
YETMİŞ YIL |
|
Makale :
İrfan IŞIK
(Emekli Öğretmen)

YETMİŞ YIL
ÖNCESİNDEN GÜNÜMÜZE

Ressam : Ahmet YİĞİT - Suluboya Ünye Manzarası
Saray görünümlü ahşap evleri
ile görkemli Ünye’ye daha sonra ne oldu?
Kumunun değerine paha biçilemez devasa
kumsallar
yok oldu!
Ömer Bedrettin'in elma ve fındık bahçelerine,
koca koca betonarme binalar dikildi.
Limanına altından çivilerle çakılan gemileri
artık Ünye’ye uğramaz oldular.
Ünye'nin 11.02.1999 Tarihinde Havadan Çekilen Bir
Fotoğrafı

Fotoğrafı Çeken : Racih TOKAÇ (Genel Müdür Yrd. -
Operasyon)
Ünye Büyük Câmi ile Burunucu Câmii arasındaki sahil şeridinde konumlanmıştı. Sadece Kaledere, Hamidiye ve Rum Mahallesi dediğimiz eski Ortaokul'un bulunduğu çevrede derinliği vardı.
Bu mahalleler Ünye’nin tepeleri üzerindeydi. Rum Mahallesi dışındaki tüm evler ahşaptı ve meyve ağaçları dikilmiş geniş bahçelerin ortasındaydı. Her bahçede dut, armut, elma, kiraz, ceviz gibi büyük ağaçların yanında erik, şeftali, malta eriği, nar, mandalina, üzüm asması gibi meyve ağaçları vardı. Meyve ağaçlarının arasına yediveren kadife güller ve sebze fideleri ekilirdi.
1950'li Yıllarda Yalıkahvesi/Sinema - Sahilde En Önde Görülen Beyaz Bina.

Soldan Sağa : Askerlik Şubesi, Solda Abdullah Akpınar'ın evi, Karşısı Yeni
Sinema, Yılmaz Özdemir'in Amcasının Evi,
Ayakkabıcı Hüseyin'in Evi, Solda Nalbant Ömer Efendi'nin Evi, Yanında Muhacir
Camcı Hüsnü'nün Evi, Karşısı Safiye Hoca'nın
Evi,
Şahinbaş Haydar'ın Evi, Hallac Süleyman ve Turgut'ların Evi, Kadınlar Plâjı, Aga
İsmail Kısacıkoğlu'nun Evi.
Mart ayı sonları ile Nisan başında önce erik ağaçları bembeyaz çiçeklerini açar, peşinden pembe çiçekleri ile şeftaliler süslenir, sonra armut ağaçları beyaz çiçeklerle donanır, onlar çiçeklerini dökerken elmalar, önce pembe pembe sonra beyazlaşan çiçeklerini açar, kirazlar daha sonra da mandalinalar mis kokulu küçük, sık beyaz çiçekleri ile boy gösterirdi. Mayıs sonları kırmızı güller ve nar ağaçlarının çiçeklenme zamanı idi. Pembe, beyaz, sarı güller bir renk koku cümbüşü içinde onları takip eder, her ev özenle düzenlenmiş çiçek vazolarının içindeymiş duygusu verirdi insanlara. Ünye’nin bu görünümünü denizden seyretmenin doyumsuzluğu anlatılabilir mi?
Belediye
Parkı Kameriyesi'nde Lise Öğrencileri

Fotoğrafı Günümüze Aktaran : Eren TOKGÖZ (İnş. Mühendisi)
Her Ünyeli bahara âşıktı, Ünyeli olmayanlar da. O kadar ki : Bizler limana uğrayan gemi kaptanlarının yolcu ve yük alışverişlerini tamamladıktan sonra bir ya da iki saat rötar yapıp Ünye’nin çiçeklerini seyrederek içkili yemek yediklerini anlatanları gururla dinlerdik. Baharda Ünye’de olabilmek için tahsil hayatına son veren Ünyeliler vardı.
Aya Nikola Kilisesi
(Ünye'nin 40 Adetlik İlk Kartpostal Koleksiyonundan)

Ahmet - Gülay BİRBEN Arşivinden Alınmıştır - Fotoğraf :
Ahmet Hüseyin ŞEN
Kentte 1930'lu yıllara kadar elektrik ve su yoktu. Sokaklar ve yollar köşe başlarına dikilmiş direkler üzerinde özel korunaklı gemici fenerleri ile aydınlatılıyordu. Evler de gaz lâmbaları ile.. Ünye’nin dışında, şimdiki Fiskomarket'in yerinde büyük bir taş bina gazhane olarak kullanılıyordu. 18 litrelik tenekelere mühürlenmiş gazyağları gemilerle gelir orada depolanırdı. Bu işlevi bilinen bina 1917 yılına kadar sık sık Ruslar tarafından bombalanırdı. Rus harp gemileri, fütursuzca limana girer, demirler ve başlarmış gazhaneyi topa tutmaya. Ne mutlu ki çoğu zaman isabet ettiremez, ettirse bile tenekeler gemi görünür görünmez yüzlerce gönüllü tarafından kaçırıldığı için yok edilemezlermiş.
Geçmişi en güzel anlatan fotoğraf

Fotoğraf : Üzeyir Koyun - Eren Tokgöz Arşivi
Burada Ruslar'a ya da harp ahlâkına saygılı bir övgü var. Halk gemiler top atmaya başlamadan evlerini boşaltıp Kiraztepesi’nin arkasındaki EMERİT DERESİ VÂDİSİ'ne kaçarken Ruslar bir kez bile kente ateş açmamışlar. Yalnız gazhaneye ateş açarlarmış. Vursun vurmasınlar çeker giderlermiş.
Bir de tuz depomuz vardı. Şimdiki beyaz eşya ve mobilya mağazası olarak kullanılan Gürsoylu işyerinde. 100 kg'lık jüt çuvallara doldurulmuş çamurlu tuzlar buradan dağıtılırdı. Özellikle gaz ve tuz satan dükkânlar vardı. Dönerçeşme Meydanı'nda Kaledere İlköğretim İlkokulu'na giden yolun sağ yanına dizilmişlerdi. Bir öteki sokak Çarıkçılar Arastası idi.
|
Ünye'de Yegâne Yerli
Mallarını Sürmek Hususunda Çalışan Gündoğdu Mağazası Sahibi Baha Bey ![]() Fotoğraf : Ahmet Hüseyin (Şen) |
Manifaturacılar da tam buradaydı. 1950 yılına kadar köylünün kentle ilişkisi gaz, tuz, basma ve çarıktı çünkü. Kentlinin de ihtiyacı fazla değildi. Zenginle fakirin kıskanılacak, ya da küçümsenecek bir farkları yoktu.

Kalebozuğu mevkiinden Ünye’ye bakış (Şimdiki Yüzüncü
Yıl Parkı)
Suyumuzu evlerdeki sarnıçlardan ve komşularımıza da açık olan kuyulardan sağlardık. Bir de câmilerde ve kentte halkın kullanımı için bir kaç çeşme yapılmıştı. Çeşmelere gelen su Fevziçakmak Mahallesi'ndeki Sağlık Ocağı'nın yerinde Balık Değirmeni dediğimiz dağlardan getirilen suyun dağıtıldığı havuz vardı. Buradaki su Ünyeli çömlekçilerin yaptığı pöğrek dediğimiz künklerle Ünye’ye getirilirdi. Yolda, suyun akışkanlığını sağlamak için yapılmış su terazileri vardı. Künklerle değirmenden teraziye kadar gelen su burada 4 - 5 metre yukarıya çıkarılır, tekrar aşağı inerken hız kazanır öteki kendinden biraz daha kısa yapılmış teraziye kadar hızla akardı. Bu terazilerin biri Köprübaşı Deresi'nin yanında, biri Niksar Caddesi ile kesişen yolun başında, biri de Askerlik Şubesi'nin yanında idi. Her terazinin yanında bir çeşme vardı. Ama asıl, bir anıt gibi işlenmiş kesme taşlardan yapılmış iki çeşmemiz vardı ki; biri Ali Şahinbaş’ın eczanesinin karşısındaki binanın yerinde, ikincisi Şekerci Metin’in dükkânının yerinde idi. Çeşmeler yalaklı, oturma mekânlı iki ve üç sultanî musluklu idiler ve çok güzellerdi.
Eski İskele - Belediye ve Halk Fırkası Binası - Feyziye İlkmektebi ve
Cumhuriyet Meydanı / 1955

Fotoğrafı Gönderen : Fotoğraf Sanatçısı Süleyman İSKENDER / Trabzon
Hükûmet Konağı'nın bulunduğu yer ve Cumhuriyet Meydanı artık kullanılmayan mezarlıktı. Mezar çukurları ve taşları olduğu gibi bırakılmıştı. Öğretmen Evi önceleri Feyziye Mektebi, sonraları Anafarta İlkokulu adını almıştı. Önüne köylü pazarı kuruluyordu. Ziraat Bankası'nın olduğu yer, Atatürk Heykeli'nin olduğu yer ve şimdiki Çocuk Parkı çok şirin geometrik çiçek tarhlarıyla dizayn edilmiş parkımızdı. Trafonun yerinde tek katlı, küçücük, şipşirin bir bina Belediye'mizdi.
1940'ların
Cumhuriyet Meydanı

Ressam : Ahmet YİĞİT - 2005
Belediye'nin önünde Ünyeliler'in kavak dediği çınar ağacının dibinden Samsun’a giden arabalar kalkardı. Parkın ortasında kubbeli, sütunlu, merdivenli, taş yapılı bir kameriye vardı. Onun içinde oturmak ve parkı seyretmek ayrıcalıktı.
Parkın ortasında kameriye.

Ve bir gün bu kameriye çok özel bir misyon yüklendi. 10 KASIM 1938. Büyük Atatürk bizi dayanılmaz acılar içinde bırakarak aramızdan ayrılmıştı. Ben ilk kez o gün kameriyenin içine kurulmuş radyo ile tanıştım. 6 yaşımı henüz doldurmuştum. Radyo orta boy bir buzdolabı büyüklüğündeydi. Pırıl pırıl cilâlı ve çok süslüydü. İçinden cızırtılı, çatırtı - patırtılı, patlamalı sonradan parazit olduğunu öğrendiğim sesler arasında Atatürk’ün öldüğü anlatılıyordu. Ünye o tarihte 5.000 nüfuslu idi. Herkes parkta idi.
Duvar Saatli Belediye Binası -
Kameriye - Askerlik Şubesi - Sinema ve Yalıkahvesi

Radyodakiler ağlıyorlardı. 5.000 Ünyeli ağlıyordu. Annelerinin kucağındaki bebekler ağlıyorlardı. Babamla, bacaklarının arasındaki ben de ağlıyordum. Ağıtlar yakılıyor, hamasî şiirler, övgü şiirleri okunuyordu radyoda. Bayraklar yarıya indirilmişti gönderlerde. Eldeki bayraklar yere eğilmişti. Erkek memurlar, bayan öğretmenler, siyah elbise, siyah etek ceket, siyah şapka giymişler, Kaymakam'ın arkasında saf tutmuşlar, ağlıyorlardı.
O günü dün ya da bugün yaşamışım gibi tüm ayrıntıları ile capcanlı hatırlıyorum. 10 KASIM 1938’den önce ve sonra beni bu denli etkileyen başka anım yok.
Tavan yükseklikleri 4 metre, denize bakan cephesinde üst kısımları kavisli, 9 pencereli, saray görünümlü ahşap evleri ile görkemli Ünye’ye daha sonra ne oldu?
Kavak Dibi- Belediye Binası ve
Solda Ağaca Eşek Bağlı Cumhuriyet Meydanı

Fotoğrafı Günümüze Taşıyan : Eren TOKGÖZ (İnşaat Mühendisi)
Önce, Tacülbatbey İşhanı'nın önünden Cevizderesi'ne kadar uzanan bazı yerlerde eni 200 metreye varan.. kumunun değerine paha biçilemez devasa kumsal yok oldu.
Kelleroğlu Bahattin Bey'in Mağazası, Demirköprü Banyo
Mahalli,
Tersaneler Mıntakası, Hızar Atölyeleri, Ahmet Bayraktarların
İşhanı Sırtı, Tacülbat Bey'in Pasajı.

Ünye'nin 40 Parçalık İlk Kartpostal
Koleksiyonundan (Gündoğdu Mağazası - 5 krş)
Ahmet - Gülay BİRBEN Fotoğraf Arşivi / Fotoğraf : Ahmet
Hüseyin ŞEN
Ahşap saraylar eskidi, bir ikisi dışında tümü yok oldu. Vazoyu oluşturan çiçekli ağaçlar kesildi. Dut ağaçları mezar tahtası, diğerleri odun oldu. Bahçeler arsa işlevi görerek, bitişik apartmanlara mekân oldu. Ömer Bedrettin’nin elma ve fındık bahçelerine, koca koca betonarme binalar dikildi. Limanına altından çivilerle çakılan gemileri artık Ünye’ye uğramaz oldular. Baharı Ünye’de yaşamak için okulunu terk eden gençlik yok artık. Çarıkçılar Arastası'nda ve gaz, tuz satan dükkânların yerinde modern dükkânlar, teknolojinin ürettiği yüksek ürünleri satıyorlar. Köylünün ihtiyacı başkalaştı. Onun içindir ki köylerini bırakıp kente indiler. Ünye büyüdü, ilk mekânına sığamadı.. taştı, taştı kocaman oldu.
Kalebozuğu evleri - Bugün yerinde Yüzüncü Yıl Parkı var.
Fotoğrafı Çeken : Şuayip Uzman'ın oğlu Pilot Ömer Uzman (1957)

Kalabuzu Kayalıkları - Soldan Sağa : 1) Refik ve Şefik Günaydın'ların
evi,
2. Terzi Nadide Hanım'ın evi, 3. Saatçi Emin Yanık Hoca'nın evi,
Benim zamanımda ve benden çok çok eskilerde devasa kumsalımızdaki açık hava tersanemizde gemiler yapılıyordu. Kayıklar, çaparlar, takalar, kotralar, tek direkli, çifte direkli yelkenli gemiler. Bu gemilerde Ünyeli gemiciler Karadeniz, Ege, Akdeniz limanlarına aylar süren ticarî seferler düzenliyorlardı.
Lülecizade Rıfat Efendi ve Sıddık Tekirdağlı'nın Otel ve
Kahvehanesi, Cinbaş Necati'nin
Evi,
Tatar Mahmut'un Evi, Liman Dairesi, Hükûmet Binası, Halk Fırkası Binası.

Ünye'nin 40 Parçalık İlk Kartpostal
Koleksiyonundan (Gündoğdu Mağazası - 5 krş)
Ahmet - Gülay BİRBEN Fotoğraf Arşivi / Fotoğraf : Ahmet
Hüseyin ŞEN
Taşıdıkları mallar Niksar’dan develerle getirtilen tütün ve ceviz ve sürüyle canlı hayvan, Ünye ve çevresinden koyun, sığır, fındık, elma, yumurta. Evet yumurta. Yumurtalar 200 x 70 x 25 santimetre ebadında hazırlanmış tabutlara talaşlarla izole edilmiş şekilde işçi kadınlar tarafından dizilir, kapatılır, çemberlenir.. gemilere yüklenerek sevk edilirdi.
Hâtıralarda Derin İzler
Bırakan Mimarî Katliamın Son Örneklerinden Kalabuzu Evleri

Yılmazlar Mahallesi'nden Kalebozuğu Sokağı'nın Görünümü
Denizimizde her an bir kaç hattâ birçok yelkenli görmek olası idi. Takalar yatık yelkenleri ile sahile yakın geçerken çifte direkli yelkenliler tüm görkemleri ile ufukta denizi süslerlerdi. Sonraları gemilere motor takıldı. Ahşap tekneler azalarak onlar da yok oldular.
Ünye Tersanesi'nde İnşa
Edilen Gemiler Kızaktayken

Şimdi limanımızdaki tersanemizde teknoloji harikası makina ve âletlerle büyük sac gemiler üretiliyor. Boşalan denizimizde bol ışıklı kocaman gemiler görülmeye başlandı.
Eskiye özlemim yüreğimi kavuran yakıcılığı ve hüznü ile sürerken, bugünlerle de gururlandığımı gizleyemem. 29.05.2007
İrfan IŞIK
Emekli Öğretmen
Önde Bahtsızca Yıkım Gören Askerlik
Şubesi Binası ve Arkasında İnönü İlkokulu![]() Günümüze Ulaştıran : Eren TOKGÖZ (İnşaat Mühendisi) |