ANA SAYFA            
(Bu sayfa en son 25 Şubat 2009 tarihinde güncellenmiştir.)

 

 

MAHMUT UFUK
MİSTEPE'Yİ
TANIYALIM

Makale : Yüksel ŞEN
(Emekli Bankacı - Gazeteci - Şâir ve Yazar)

Mistepe, ÜNYELİLER GRUBU ve Ünye Sivil Toplum Plâtformu'na Odaklanmışken.

M. Ufuk MİSTEPE / TMO Güvercinlik Lojmanları - Temmuz 2006

ANKARA MEKTUPLARI
(Hizmet Gazetesi - 22.04.2005 - 13.05.2005 - 06.06.2005 tarih,
Yıl : 15, Sayı : 432, 438, 442'de; yayımlandı
.)

M. UFUK MİSTEPE'Yİ
TANIYALIM


Bolu Dağı ORÜS Ormanı Temel Atma Töreni/1999

            Değerli okuyucular :

            Ünyeli gönül dostları...

            Bu yazımda sizlere, kentimizin yetiştirdiği, kıymetli hemşehrimiz M. Ufuk MİSTEPE'den söz edeceğim.

            Başlığı okuyunca, sanırım hepinizin belleğinde bir soru işareti belirmiştir.

            Kim bu M. Ufuk MİSTEPE diye?

            Meziyetlerini, biraz sonra anlatacağım bu hemşerimiz, bana göre ve kendisini tanıyan tüm kişiler nezdinde müstesna bir değerdir.

            Gelin bu değeri hep birlikte tanıyalım.



 

ULAŞILMAZLIĞIN
LİMANI

Martı beyazlığının
Sahile vuran çırpınışları...
Dalgamsı bekleyişlerimin
Unutulmazısın...
Beklentilerimin acısı,
Yüreğimin ufuk ötesi,
Tüten bacaların,
Kürek sessizliğinde
Ulaşılmazlığın limanı,
Sahildeki gizemli koyumun
Ünye'sisin...

M. Ufuk Mistepe/14.04.2002

            M. Ufuk MİSTEPE 03.03.1956 tarihinde ÜNYE'de Orta Mahalle’de Keşaplı Sokak’taki 28 numaralı evlerinde doğmuştur.

Doğduğu Ev ve Çamaşır Asan Annesi; (sağda) Babası ile.
     
Orta Mahalle, Keşaplı Sokak, No. 28 ÜNYE

            Babası, mahalle ve ev komşumuz, Daşçı İSİYN diye bilinen, çeşitli meziyetleri yanında yaptığı sırlı çömleklerle herkesin beğenisini kazanan ünlü Çömlekçi Başustası Hüseyin MİSTEPE, annesi sokağımızın muhterem hanımefendisi, nezaket ve kibarlık timsali Terzi SENİHA Hanım'dır.

            Ailenin GÜLAY, SELMA, NİLGÜN isimli üç kızları vardır.

            UFUK ise, üçüncü ve sülâlenin de tek erkek evlâdıdır.

Ayaktakiler (Soldan Sağa)

Annesi Seniha Mistepe (Külünk)
Babası Hüseyin Mistepe
Ablası Selma Tuzcuoğlu

Öndekiler (Soldan Sağa)

Büyük Ablası Gülay Öğretim
Kardeşi Nilgün Kılıçarslan
M. Ufuk Mistepe

            Değerli komşumuz Hüseyin MİSTEPE çocuklarının dördünü de okutmuş, topluma yararlı bireyler olarak yetiştirmiştir.

            Bugün bu çocukların her biri, Devlet nezdinde mümtaz görevler üstlenmişler, hizmetinde bulundukları kişilerin takdir ve teveccühlerini kazanmışlardır.

            Yazıma konu olan M. Ufuk MİSTEPE, Trabzon KTÜ Orman Fakültesi Endüstri Mühendisliği Bölümü'nden TEMMUZ/l978 döneminde, Orman Endüstri Yüksek Mühendisi olarak mezun olmuştur.

Hemşehrisi Kadir İNANIR'la Tuzla Piyade Okulu'nda/1980

            Sayın MİSTEPE;

            1978 - 1981 yıllarında ORÜS - Akkuş Kereste Fabrikası Mühendisi,

            1981 - 1990 yıllarında ORÜS - Vezirköprü Mües. Müd./Hammadde, Mamul Ambar, Üretim, İnşaat, İkmal, Plânlama Şeflikleri,

            1990 – 1994 yıllarında ORÜS A.Ş. Bolu İşletmesi Müdürlüğü/Plânlama Müdürü,

            1994 – 2000 yıllarında ORÜS A.Ş. Genel Müdürlüğü Bolu - Araştırnıa Plânlama Şube Müdürlüğü görevini ifa etmiş (Özelleştirme deneyimli),

            04.02.2000 tarihinden bu yana da T.M.O. Genel Müdürlüğü/ANKARA'da A.P.K. Uzmanı olarak vazife yapmaktadır.


(Aylık Ünye Haber Postası Gazetesi - Ocak 2009, Yıl : 1,
Sayı : 6, 2 TL, 8. sayfada yayımlandı.)

            Zileli, seçkin bir ailenin kızı SALİHA Hanım ile evli olan MİSTEPE, biri kız diğeri erkek iki çocuk babasıdır.

            Oğlu, H. Deniz Gaziantep Üniversitesi Makine Mühendisliği son sınıfta, kızı E. Nihan ise Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi mezunudur. Zile'de Âşıkoğlu Eczanesi'ni açarak, Eczacı İhsan GÖKAY ile mutlu bir evlilik yapmıştır..

    

            Gözlemlerime göre, ailenin mutlu ve örnek alınacak bir yaşam ortamları vardır.

            Herkesle dost geçinmeyi ve sevecenlik ilkelerine uyum sağlamayı prensip edinmişlerdir.

            Büyüğe saygı, küçüğe sevgi göstermekte, ailenin tüm bireyleri âdeta birbiriyle yarış halindedir.

            Karşılıklı yaptığımız ev ziyaretlerimizde, bunun en somut örneklerine tanık olmanın bahtiyarlığını yaşıyorum.

            Sayın MİSTEPE; meslekî uğraşlarının yanı sıra, basın ve yayın hizmetlerine de yönelmiş.

            Bugüne kadar sayısı 26’yı bulan, değişik gazete ve dergilerde, toplumu eğitici mahiyette her biri başlı basına bir değer taşıyan bilimsel araştırmalar yayımlamıştır. Ayrıca yayımlanmayan 4 adet meslekî kitabı yazmış olmanın gururunu da taşımaktadır.

            Bu değerli hemşehrimiz, meslekî açıdan, kendisini eğitmek ve kariyerini yüceltmek için, farklı Kurumların Türkiye genelinde açtığı pek çok seminer, konferans ve paneline katılmış ve her birinden üstün Başarı Belgesi almıştır.

Hamsili Ekmekli, Baklalı Dolmalı, Kabak Tatlılı, Pancar Sarmalı Ünye ve Zile Sofrası
Nesrin ŞEN, Gülây ÖĞRETİM, Seval ŞEN, Yüksel ŞEN, M. Ufuk MİSTEPE, F. Saliha MİSTEPE
   
Fotoğraflar : E. Nihan ve M. Ufuk MİSTEPE - TMO Güvercinlik Lojmanları Ankara/Şubat 2005

            Arkadaşımızın kimliğini ve özgeçmişini daha mufassal öğrenmek isteyenler, internetteki :

            http://unyezile.net adresini tıklayabilirler. M.E.B. Yabancı Diller Eğitim Merkezi B Programı'ndan sertifikalı olan Sayın MİSTEPE FRANSIZCA da bilmektedir.

            KEŞAPLI Sokağın muhterem sakini, Rahmetli Becoğlu Cemal Amca’nın (Yusuf GÜVEN’in babası) bahçesindeki o görkemli İncir Ağacı için yazdığı ve tarafıma tevdi ettiği "İNCİR AĞACI" isimli dizeleri, buram buram nostalji kokmakta, mahallemizin ve bilhassa Keşaplı Sokağın o tarihteki sakinlerini anımsatmaktadır.

            Bu şiiri her ÜNYELİ’nin http://unyezile.net adresindeki ŞİİRLER sayfasından temin edip, okumasını isterim.

İNCİR AĞACI
(Bu şiir Barış Manço’nun Dut Ağacı adlı güftesinden uyarlanmıştır.)

Müzisyenler içerisinde hayatımı en derinden etkileyen sanatçı Barış Manço olmuştur.
Onun beste ve güfteleriyle anılarım bir anlam kazanmıştı. Dut Ağacı
şiiri de sanki nostalji âleminde doğduğum şehir Ünye'min sokaklarını anlatıyordu.
Gözyaşı seli içerisinde uyarladığım dizeleri mahallemin sakinlerine ithaf ettim.


Şimdiki 100. Yıl Parkı'nın İnşasıyla Kalebozuğu Sokak'taki Tarihî Mimarî Tümüyle Yok Edilmiştir.
Soldan Sağa Deniz Kenarı : Hallaç Turgut'un Evi, Arap Talat ve Yalısı, Aga İsmail Kısacıkoğlu Evi ve arkasında
Sıhhıyeci Bekir Efendi'nin Evi, Camcı Şefiğin Evi, Terzi Nadide Hanım'ın Evi, Saatçi Emin Hoca'nın Evi,
Dava Vekili Zihni Sarpdağ'ın Evi, Tevrat'ın Evi, Kalaycıların Evi.
 

İNCİR AĞACI

Bu Pazar, doğup büyüdüğüm Ünye’min

Orta Mahalle sokaklarında dolaştım.

Çocukluğumu yeniden yaşamak istiyordum o an...

Yaşadığım şimdiki zaman olmasaydı diye düşündüm!

Keşke bugün, dünküler gibi kalsaymış ...

Şu sağdaki üç katlı tuğla kırmızısı ev

İhsan ve Meryem Teyzeler’indi galiba?

Evet evet, Paylon Teyzeler’inki daha soldaydı ..

Agavni Nine’ninkinin yanındaki yeşillik mi?

Top oynayıp, kelebek tuttuğumuz çimenlik tepeydi orası.

Ya kilise bahçesi?

Mektep ve taş duvarları nerdeler?

Kimler yıktı, kimler süpürdü o kalıntıları, o güzelim anıları bizden?

Birden Cemal Amca’yı gördüm!

Yine o incir ağacının altında oturuyordu.

Koştum paltosuna sarıldım.

Önce "Kopuk" dedi, sonra paltosuna sardı beni soluklarcasına.

Ve pencerede Mahmut Amca’nın sımsıcak bakışlarında

Çocukluğumu yeniden yaşamaya başlamıştım ...

Tam karşımızdaki yokuşa bitişik sıvalı evin

İkinci katında otururlardı Ayşe Abla’lar.

Anılar Ortaokul duvarlarında şekillenir,

Bahar melteminin esintisi duyulurdu bahçelerde.

Mahalleli kızlar düşlerde çoktan uçmayı beklerken

Eskisi gibi mi Ünye? diye sordum Fatma’ya.

Eskisi gibi, ... dedi mazinin suskunluğunda.

Biraz ekonomik sorunlar varmış, o kadar.

Olsun, sorunlu olmak bile yakışmıştır memleketime ...

Zaten ne yakışmazdı ki ?

İlâhi Galip Amca, Hafız Teyze’min yadigârı,

Nüfus Müdürlüğü’nden emekli de oluvermiş.

Tüm vakti, kardeşi mecnûn ile geçerdi (Allah rahmet eylesin).

Son üç şeceremizi ve bütün sülâlemizi ezbere bilir

Ve bize de saydırırdı sırasıyla çocukluğumuzda.

Halâ hatırlıyor musun diye sorardı?

Hiç unutamamıştım ki ...

Bilekten bağlı naylon ayakkabılar giyerdim.

Nedense pek derin bir iz bıraktı derimde bu beyaz sandaletler?

Gezerken, rahmetli kardeşim Emin’in ağabeysi İsmail

Çamlıca sigarasını uzatmıştı dudaklarıma kilise bahçesinde.

Ne gururlanmıştım ya Rabbi?

Nasıl da çekmiştim ciğerlerime derinden

Yıllarca hayallerim lise duvarlarının dumanlarında islenmişti.

Oysa Sami ve Muharrem benden daha bir tecrübeliydiler ...

Şimdi kimbilir hangi eller yakıyordur sigaralarını

Mahmure Teyze’nin köşesine dayanmışken evinin?

Gülhiz Abla’nın penceresi altında söz vermiştim oysa.

Hep mâzide kaldı dedi Sıtkı Amca derinden ve içinden...

Yıkılmadık ev bırakmamışlardı mahallede!!!

Evlerle beraber bahçeler de yok olmuştu!!!

Bir şu incir ağacı kaldı (!)

Onu da kesmeseler bari?

Adire Teyze’den önce Sevim Teyze’ler otururdu az yukarımızda.

Birden Leon Amca, Garbis Abi ve Mari Abla’nın silueti beliriverdi...

Sahi Günal Abla’yı da düşlerdin değil mi Dünya’sının sessizliğinde?

Hadi söyle, çık; kalp gözüyle, gönül sesiyle pat pat söyle

Şu incir ağacını kesmesinler de!!!

Aslında dizinde derman olsa ağaca çıkar da inmezdi Asiye Teyze’m..

Ama gençler ne güne duruyordu ki?

Baktı ki olmayacak

Söz verdi Yusuf Ağabey mahalleliye,

İncir ağacını kestirmeyeceğine.

Dünü bilmeden bugünü yaşamanın bedeli öylesine ağırdı ki

Yarını bugünden kurtarmak için hayatının önemli bu sözünü verdi.

İlâhi Hasan Ağabey seni unuttuk mu sandın?

Keşaplı Sokağın vefakâr delikanlısı, civanmerdi.

Nar ağacının dibindeki çamur yalağı gülücüklerle seni anmakta

Az mı can eriği koparmıştı can evimizden, bahçelerimizden?

Mehmet Amca’nın hâtırası kaldı mahalleliye yeşil malikâneden

Yoksa çocukluğu yeniden yaşatmaya mı başlamıştım?

Çeşme başında annem, Emine Teyze, Feride ve Meral Ablalar.

Yontabilir miydi elinde keseriyle maziyi Sait Amca’m?

Temel Amca dingilini kırabilir miydi Çakır Tepe’nin?

Kim kökünü kazıyabilirdi fındık bahçelerimizin?

Halâ tadımsamaktayken salatalarını Meryem Teyze’min ...

Yamadan inerken aşağıya sessiz, anladım ki geçen bir ömürmüş.

Ve karda merdivenle kayan sokak, Zekiye Teyze’lerde nihayet bulacak ...

Medeniyet, seni affedecek miyiz sandın, yıktıklarınla burada?

Zamanı geri getirebilmekten âciz, bakarken karanlıkta ...

Kalabuzu’nu bile çok gören, martı uçmalarında insanlığa!

Yaşatırken hasreti, yaşamadan sahilinde ömrümün ...

Kaldır yeniden, kaldır ki mâkus talihim yeniden gülsün

Mazim Çamlığın kucağına gülümseyişlerle dönsün.

                                                                                                                                                                  M.Ufuk MİSTEPE
                                                                                                                                                            
27 Kasım 2000/Ankara

 

5 Ağustos 2001 günü Ünye'ye
evimizi, komşularımı ve mahallemi görmeye gitmiştim.
İncir Ağacı'nın kesildiğini ve yıkılmış evimizi görünce doğrusu içim bir tuhaf oldu !!!

            Sevgili UFUK; edebiyat âlemine, kapıyı tıktıklayarak değil, ünlü Şairimiz Filozof Rıza Tevfik BÖLÜKBAŞI misali  tekmeleyerek girmiş. Bana göre çok da iyi yapmış.

            Zira bu memleketin Basın Tarihi'ne isimlerini altın harflerle yazdıran, rahmetli Bahaettin GÜLER, Ömer ÇAM, Hasan Tahsin KADIOĞLU ve Orhan BORA gibi mümtaz hemşehrilerimizden sonra, genç kuşak ÜNYELİLER arasından, aşağıda isimlerini verdiğim böyle değerlerin çıkması, hepimizin beklentisi idi. Hattâ bu isimlere ileride yeni katılımların da olması en büyük  özlemimizdir.

            İşte : Cemal UYSAL
           
İşte : M. Ufuk MİSTEPE
           
İşte : Osman DOĞAN
           
İşte : Bilgin HASDEMİR
           
İşte : Yaşar ARGAN
           
İşte : İrfan DAĞDELEN
           
İşte : Sabri ÇIRAKLI ve arkadaşları
           
İşte : İrfan TOSUN

            Mustafa Hasan ÖZ, Musa Özgür KIROĞLU ve isimlerini burada ayrı ayrı yazamadığım eli kalem tutan daha nice düşünce adamlarımız, değerlerimiz var.


TMO Genel Müdürlüğü APK Uzmanı / 2003 - Ankara

            M. Ufuk MİSTEPE aynı zamanda iyi bir araştırmacıdır.

            ÜNYE ile ilgili olarak İNTERNETTE açtığı sitesi görülmeye ve izlenmeye değer.

            Bu siteye giren her ÜNYELİ, mutluluğun doruğuna ulaşıyor, ÜNYE ile ilgili hiç bilmedikleri konuları ve yazıları okumak bahtiyarlığına eriyorlar.

            Değerli kardeşim Sayın MİSTEPE, benim için de İNTERNET'te bir sayfa açtı; bu sayfada bugüne kadar ÜNYE üzerine yazdığım ve yayımladığım pek çok çalışmam yer alıyor.

            Merak saikası olanlar, MİSTEPE'nin;

            http://unyezile.net/yuksel.htm adresine girdiklerinde bu çalışmalarımı rahatlıkla okuyabileceklerdir.

            Bu kardeşimiz fırsat buldukça, ANKARA'daki kütüphaneleri adım adım dolaşıyor.

            İşte bu tetkikler sonunda elde ettiği, çok değişik ve zengin ÜNYE BELGESELLERİ’nden örnekler :

            Rahmetli Şair Dr. Ceyhun Atuf KANSU'nun ÜNYE'den ve ÜNYELİ bir işçiden bahseden "TURHAL KÖPRÜSÜ” başlıklı şiiri.

            Keza "ANADOLU'DA TANİN" Gazetesi’nde yayımlanan Mehmet Çetin Börekçi’nin hazırladığı, Ahmet ŞERİF tarafından 1911 tarihinde yazılan 'Gülcemâl Vapuru" - "Terme'den - ÜNYE'ye” başlıklı makale.

Eunich, Martin R.M. Tallis, J.&F.

http://www.lib.unimelb.edu.au/collections/maps/walker/

            Ünye adları üzerine 6.500 haritayı iğneyle kuyu kazar gibi irdeleyerek ortaya çıkardığı memleketimizin tarihte kullanılan 43 farklı Ünye isminin listesi…

Ounieh (Enoë) - Garnier, F. A., 1862

http://www.davidrumsey.com/maps1290.html


Büyük Baştankara - Kabakçın

            Ünye Av ve Yaban Hayatı'nı, balık çeşnisini;

            Ünye ekosisteminin bitkisel ve hayvanî türlerini;

        


Civan Perçemi (Dülger Otu)

            Ünye Yemek Kültürü’nü, siyah üzümümüzü;

            Ünye ezgi ve türkülerini…

            Daha neler neler.

            Değerli okuyucular :

            Bu arkadaşımız sadece ÜNYE’yi araştırmakla yetinmemiş.

            Eşinin memleketi ZİLE'yi de enine boyuna irdelemiş, elde ettiği o çok zengin, tarihi değer taşıyan belgeleri İNTERNET'te açtığı ZİLE sayfasında yayınlamış.

Kayınvalidesi Türkân AKYUNAK, Eşi ve Çocukları


1985/Zile - Altınevler Mah. Artova Cad. No. 6

 

            Bugün Belediye Başkanları başta olmak üzere tüm Zileliler bu değerli hemşehrimize yazılı ve sözlü olarak şükran duygularını iletiyor, kentleri üzerine yaptığı bu başarılı çalışmalarından dolayı kutluyorlar.

 

            Adresine, ciltler dolusu ZİLE'yi anlatan kitaplar gönderiyorlar.

 

  

 

            Değerli hemşehrilerim;

 

            Bu şehrin muhterem idarecileri,

 

            Sivil Toplum Kuruluşları’nın değerli yöneticileri.

 

            Bundan böyle ÜNYE için gerek ÜNYE’de ve gerekse ÜNYE dışında yapacağınız tüm toplantılara Sayın M.Ufuk MİSTEPE’nin katılımını da sağlayınız ve buna bilhassa özen gösteriniz.

 

            Bütün samimiyetimle söylüyorum ki, bu hususu gerçekleştirdiğinizde, çok yerinde bir davranışta bulunmuş olacaksınız.

 

            ÜNYE’yi enine boyuna bilen bir Uzman'dan, kentin sorunlarını ve bu  sorunlara bulunacak çareleri öğreneceksiniz.

 

            Değerli okuyucular :

 

            Benim gönlüme otağ kuran, yakından tanıdığınızda sizlerin de aynı yargıda birleşeceğinizi ümit ettiğim, burcu burcu ÜNYE kokan bilgi küpü Sayın M. Ufuk MİSTEPE böyle biri işte.

 

Solda Zile Kalesi Surları ve Amfitiyatro, Sağda Ünye Kalesi Surları (Kale Köy)
    

 

            Büyük ideallerinden biri de İpek Yolu’nun iki önemli kalesi olan Ünye ve Zile Kaleleri’ni ÜNZİLE Festivali’nde her yıl coşkuyla bir araya getirebilmek…

 

Ünye'nin Kokulu Siyah Üzümü

Vitis Labrusca L (İsabella)
Zile'nin Narince Üzümü

 

 

            Ünlü Devlet Adamı’mız Büyük Şair Ziya Paşa, bir beyitinde;

 

            “ÂYİNESİ İŞTİR KİŞİNİN LÂFA BAKILMAZ

              ŞAHSIN GÖRÜNÜR RÜTBE-İ AKLI ESERİNDE”

 

diyor.

 

            Ünye’nin yetiştirdiği genç değerlerden M. Ufuk MİSTEPE’yi de bütün cepheleriyle tanıyabilmek için O’nun eserlerini okuyup, incelemek lâzım.

 

            Hele hele bugünlerde ÜNYE yazılı basınında çıkacak olan “DOĞAMIZIN YEŞİL CENNETİ ÇAMLIK” başlıklı makalesini mutlaka okumak gerek.

 

Ünye Çamlık Sahili Kayalıklarında Ablası Gülây Öğretim (MİSTEPE)

 

DOĞAMIZIN YEŞİL CENNETİ ÇAMLIK


(Hizmet Gazetesi - 30.03.2005, Sayı : 412'de yayımlandı.)

Değerli doğa ve yeşil dostu Ünyeli hemşehrilerim. Kısa pantalonla elimde misina ve olta; sabahın kuşluk vaktinde balık tutmak için yem aramaya gittiğim Feneraltı Kayalıkları doğal havuzlarındaki saflığın ve temizliğin berrak güzelliğini sizler de benim gibi çocukluğunuzda temaşa etmişsinizdir.

Teke balıklarının salındığı oltalara vuran İspari, İzmarit, Gorsilik, Gomit, İstavrit ve Çarpan balıklarının çırpınışlarında hem sevinci hem hüznü birlikte yaşamışızdır. Tutulan balıkları Kızılotlar’ın gövdelerine dizin halinde geçirir ve gururlu bir edayla Çamlığın yolunu tutardık.

Geçtiğimiz güzergâhta Fener’in asil sessizliğini bozan çekirge ve saka kuşlarının sesleri arasında kertenkelelerin koşuşturmaları ve Fıstık Çamları’ndaki kozalakların açılmalarındaki özel çatırdama sesleri hayallerimizi süsler. Gökgöcemenler, zehirsiz yılanlar diken ve çalılar arasından sığışıverir sürünerek…

Ve ellerimiz böğürtlen lezzetinde mosmor olur; dudaklarımızda tadarız o güzellikleri. Melevcenlerin diken uçlu salınmalarında toplanır bir kızartmalık uzanmalarda toplayabildiklerimiz.

Mor menekşelerin vahşiliği, marulların renk cümbüşü ve makiler arasında boy atan Orman Gülleri’nin sarı ve mor çiçekleri sizi baharın nostaljisine taşır. Arıların uçmalarındaki neş’e ve kelebeklerin rengarenk narin kanat çırpışları, Cennet Böcekleri’nin (Uğur Böceği) yapraklardaki zerafetini seyreder; Tayyare Böcekleri’nin (Yusufçuklar) mavi, kahverengi, kızıl özgürlükleri yudum yudum sarar doğanızın ezgilerini.

Ayaklarınız yosun kokularında kumsalı dolaşır. Gergelekler arasında deniz kabukları toplarsınız; renkli taşlar yumağında başınız düşlere doğru eğilir. Karadeniz’i kucaklarsınız tuzluluğunun göz kamaşmalarında yakamozsu derinliklerinde…

Ve özgürlüğü yaşarsınız doyasıya Ünyem’de…

Bu sahilin doğasına suni yapıların boy atacağını öğrendi bu kardeşiniz. Zamanında turizm adına katledilen sahilin güzellikleri, yine bir avuç varlıklı insanın tatmin duyguları için yok edilmeye mahkûm kılınmış.

Onlarca bitki ve hayvan neslinin ekosisteminin bozulacağını düşünmeksizin; dün mimarîsini katlettiğimiz Ünye’mizin şimdi doğasını katletmeye geldi sıra!!!

Kalabuzular martı uçmalarında düşlerde kaldı; Aynikola kumsalı betonlaşmanın ağırlığında saçak saçak mazisine gömülmekte; çimento fabrikasının atık gazlarıyla doğa ağlamakta asitli yağmurlarıyla.

Medeniyet, seni affedecek miyiz sandın, yıktıklarınla burada?

Zamanı geri getirebilmekten âciz, bakarken karanlıkta ...

Kalabuzu’nu bile çok gören, martı uçmalarında insanlığa!

Yaşatırken hasreti, yaşamadan sahilinde ömrümün ...

Kaldır yeniden, kaldır ki mâkus talihim yeniden gülsün

Mazim Çamlığın kucağına gülümseyişlerle dönsün.

Doğasındaki yeşile, tarihî güzelliklerine ve mimarî yapısının katliamına dur diyecek Ünyeli hemşehrilerimi arıyor gözlerim…

Esenlikle kalınız…
                                                                                             M. Ufuk MİSTEPE
.

Çamlık Koyu

Rahmetli Musa Sami Güven Diktiği Fıstık Çamlarıyla Ünye Çamlığının Mimarı Olmuştur.

            Hepinizi sevgi ve saygıyla selâmlıyorum.

            Aziz hemşehrilerim. Kalın sağlıcakla…

                                                                                     Yüksel ŞEN

Ünye Makaleleri Sayfasına  

Dönmek İçin TIKLAYINIZ

 

Zile Makaleleri Sayfasına  

Dönmek İçin TIKLAYINIZ

YAZDIR