ANA SAYFA            
(Bu sayfa en son 30 Kasım 2007 tarihinde güncellenmiştir.)

.

 

ÜNYE'DE
TARIM, TOPRAK ÖZELLİKLERİ,

FINDIK VE MEYVE
ÜRETİMİ

Tebliği Sunanlar :
Prof. Dr. Fethi BAYRAKLI
Prof. Dr. Ahmet KORKMAZ - Arş. Gör. Ümit SERDAR

 
Tebliğ Sunucusu Prof. Dr. Ahmet KORKMAZ (Solda) - Prof. Dr. Fethi BAYRAKLI ve Osman YURT.

ÜNYE'DE
TARIM, TOPRAK ÖZELLİKLERİ,
FINDIK VE MEYVE ÜRETİMİ

I. Ünye Kurultayı - 14/15 Kasım 1998
ÜNDER - Ünyeliler Derneği


ÜNDER - Ünyeliler Derneği Yayınları No. : 1, 176 sayfa, 53 - 63. sh.'de yayımlandı.
I. Baskı, Kasım 1999, Yapım : ÜNDER

            Prof. Dr. Fethi BAYRAKLI :

            Biliyorsunuz hayatımızın temelinde üç varlık var. Bunlardan birisi toprak, birisi hava, birisi de su. Ve dünya bugün bu üç esas temel unsur üzerinde duruyor. Bunun kirliliği üzerinde, bunun kaybı üzerinde, bunun en randımanlı ve verimli bir şekilde kullanılması üzerinde duruyor Yurdumuz coğrafî yeri itibariyle ve topoğrafyası bakımından oldukça sert bir arazi yapısına sahip. Dolayısıyla yurdumuzdaki toprakları yerinde tutmak, hele ormanların tahribatı, çayır, mera alanlarının tahribinden sonra çok zor bir iş.

            Bu bakımdan tarımdan çok, tarımın temel girdisi olan toprağın Ünye'deki durumu nedir ve Ünye'de temel tarımsal ürünlerimizin başında yine fındığın durumu nedir? Ayrıca fındığa darbe vurabilecek veya gelecek için ümit vadeden meyve sebze türünden ürünlerimiz nelerdir?

            Bunlar konusunda uzman arkadaşlarımız sizlere bilgi aktaracaklar. Ben bu hafta çok yoğundum. Tebliğimi hazırlamak üzere Ahmet Bey'le anlaştık. Fakat ben kendisine fazlaca yardımcı olamadım. Ancak kendisi hem Ünye'yi hem de Terme'yi yakından tanıyan bir arkadaşımız, aynı zamanda da çiftçi. Dolayısıyla hem teorik hem de pratik olarak bir konuğumuz var. Ahmet Bey benim Erzurum'dan öğrencim. Sonra mesai arkadaşı olarak, asistanım oldu, daha doğrusu öğretim üyesi olarak aldık ben Samsun'dayken. Simdi benim bölüm arkadaşım. Beraberce bir uyum içinde çalışıyoruz. Asistanlarımızı yetiştiriyoruz ve memlekete faydalı olmaya gayret gösteriyoruz.


Kaynak : Ordu İl Tarım Müdürlüğü Dergisi

            A - ÜNYE'DE TOPRAK VE ARAZİ YAPISI

            Ben bir genel çerçeve çizmek istiyorum; toprak varlığımız ve su varlığımız konusunda. Ondan sonra spesifik olarak konuyu ben Ahmet Bey'e bırakıp yerime çekileceğim. Eğer bana yönelik soru olursa o takdirde devreye gireceğim. Aynı zamanda bu arada TEMA'nın Orta Karadeniz Bölge Temsilcisi olan Sayın Prof. Dr. Coşkun KÖYCÜ yeri geldikçe sayın başkanın da izni ile tartışmalara katılmaya çalışacak.

            Şimdi efendim, Türkiye 78 milyon hektarlık bir alana sahip. Bu yüzey alanı içerisinde 27 - 28 milyon hektarlık sahayı biz tarımsal amaçlar için kullanıyoruz. Yani ziraat katında tutuyoruz. Ancak bu arazinin büyük bir kısmı engebelik ve dördüncü sınıf, beşinci sınıf, altıncı sınıf arazi. Bu durum özellikle Karadeniz Bölgesi'nde çok daha belirgin. Karadeniz Bölgesi tarımı da kendisine has özellikler taşıyor.

            Şimdi biliyorsunuz bugün topraklarımızın en önemli problemi erozyondur veya toprak aşınmasıdır. 10 cm'lik ve birkaç cm'lik toprağın oluşabilmesi için yüzyıllarca zaman lâzım. Ancak bu toprağı siz çıplaklaştırır ve amacına uygun olarak kullanmazsanız, bu 10 cm'lik tabakanın ani bir yağışla süpürülmesi bir kaç saat alıyor. Bu bakımdan topraklarımız harıl harıl denizlere barajlara taşınıyor ve güzel Anadolu'muzun toprakları gidip Basra Körfezi'ne dökülüyor. Bu bakımdan bu millî felâketin üzerinde biz bilim adamları olarak senelerce konuşmamıza rağmen fazla itibar olmadı. Ancak TEMA Vakfı, Sayın Cumhurbaşkanımızın da desteğini almak suretiyle bu konuyu halk çapında işliyor. Ben de TEMA'nın Samsun'da danışmanlarından biriyim ve belli noktaya kadar da kendileri muvaffak oldular. Bazı çalışmalarına biz de katılıyoruz.

            Toprak varlığı, gözümüz gibi korumamız gereken bir şey. Arı su varlığımız çok önemli. Biliyorsunuz bütün bugüne kadar yapılan harpler toprak yüzünden, su yüzünden yapılmıştır. Hâlâ daha güney komşularımızla olan problemlerimizin başında ana neden olarak su yatmaktadır. Erzurum Palandöken'e yağan karın suyunun hesabını Suriye veya Irak bizden sormaya kalkmaktadır. Dolayısıyla bu iki varlığı çok iyi değerlendirmemiz lâzım. Zaten devletimiz de bu konuda GAP projesini başlatmak suretiyle gerekli tedbirleri alıyor.

            Ünyemizdeki tarımın ağırlıklı yönü fındığa dayalı. Ahmet Bey biraz sonra çok yönlü, detaylı ancak kısa ve öz bilgiler size aktaracak. Daha çok soru - cevap şeklinde olursa çok daha güzel olur. Çünkü benim gördüğüm kadarıyla bundan memnunum.

            Anadolu insanımız, köylümüz burada. Biz eskiden konuşuyorduk işte salonlarda kravatlı insanlara. Onlara toprağı anlatmaya ve tarımı anlatmaya çalışıyorduk. Ancak bugün memnunum. Vatandaşımız burada. Ve üniversite - vatandaş işbirliği ve ne bileyim halkla kaynaşmanın örneği budur. Biz bunu bekliyoruz. Dolayısıyla bir fakülte dekanı olarak ve bu memleketin bağrından çıkan bir köylü parçası, profesörlüğe kadar yükselmiş bir insan olarak kapımızın her zaman size açık olduğunu buradan açıklıkla söylüyorum. Hoş geldiler, şerefler verdiler, başımın üstünde hepsinin yeri vardır. Çünkü onlar bizim öz varlıklarımızdır, onlar bu memleketin özüdürler.

            Şimdi Ahmet Bey'e sözü bırakıyorum ve yerime çekiliyorum. Ahmet Bey bu konuyu işledikten sonra sorularla ben kendilerine katılacağım. Beraberce bu konuyu işleyeceğiz. Buraya uzman arkadaşlarımı da getirdim Samsun'dan. Meselâ burada bir asistan arkadaşımız kestane konusunda uzmandır. Zaman zaman belki alternatif ürünler olarak ona da söz düşecek veya cevap hakkı doğacak. O yüzden kendisiyle de burada kestane konusunda bir proje yürütmek durumundayız ve projeyi kendileri hazırladılar, Çaybaşı Kaymakamlığı'nın bir arzusu vardı, onu da maşaallah tahkik ettireceğiz beraberce. Dolayısıyla biz uzmanlarımızla beraber burada toplandık. Ben sözü Bölüm Başkanı Sayın Prof. Dr. Ahmet Korkmaz'a bırakıyorum. Hepinize teşekkür ediyorum.

            B - ÜNYE'DE FINDIK ÜRETİMİ, PROBLEMLERİ VE ÇÖZÜM YOLLARI

            Prof. Dr. Ahmet KORKMAZ :

            Öncelikle kurultayın gönlünüzce geçmesini diler, nazik davetinizden dolayı başta Başkan Sayın Prof. Dr. Şefik Dursun Bey'e ve tertip heyetine teşekkür ederim.

            Türkiye'miz fındık üretiminde.. kabuklu fındık üretiminde dünyada % 72.2'lik bir payla ilk sırada yer almaktadır. Türkiye'yi % 19.2'lik payla İtalya, % 4.3'lük küçük bir payla ABD, % 3.4'lük bir payla da İspanya, % 0.9'luk bir payla Yunanistan izlemektedir. Bu meyanda Türkiye, dünya fındık ihracatının da % 84,61'ini karşılamaktadır.

            Ülkemizde fındık tarımı 420 bin ailenin tek geçim kaynağıdır. Türkiye'de fındık üretiminde ilk sırayı Ordu İli almakta. Bu ilde tarımsal üretim değerinin % 34.7'si bitkisel üretim, kalanı ise % 60'ı fındıktan sağlanmaktadır. Dolayısıyla Ordu İli tabii ki bitkisel üretim değerinin % 60'ını fındıktan sağlıyor. Diğer illerde bitkisel üretim değerinde fındığın payı Giresun'da % 53, Sakarya'da % 18, Bolu'da % 21, Trabzon'da % 25, Samsun'da % 5.1 olarak ifade edilmektedir.

            Karadeniz Bölgesi fındığın en uygun yetiştirme ortamı olup, tüm faktörleriyle yetiştiği, ekolojisinin uyduğu bölgemizdir. Başlangıçta Doğu Karadeniz illerinde, Ordu, Giresun ve Trabzon'da üretimine geçilmiş; daha sonra Sakarya, Bolu ve Samsun illeri yeni üretim bölgesi olmuş buralara da fındık kaymıştır. Bu illerimiz özellikle Ordu, Giresun, Trabzon, Sakarya, Bolu ve Samsun illerimiz yıllık kabuklu fındık üretimimizin yaklaşık % 94'ünü üretmektedir.

            Ünye olarak da fındık üretimi, 289.000 dekarlık bir arazide gerçekleştirilmekte olup, tarım yapan arazinin aşağı yukarı % 80'i fındık dikimine ayrılmıştır. Ünye'mizde bu dikim alanları 1993'ten 1998'e kadar pek fazla değişmemiş, 289 bin dekarlık alanda kalmış. Ünye'mizde yıllara göre değişmekle beraber rekolte 10 ilâ 26 - 27 bin ton civarında gerçekleştirilmiş; yine yıllara göre değişmekle beraber 34.6'dan 94.2'ye kadar yükseldiği de olmuş. Tabi bu değişimde etkili olan büyük oran da üretim faktörleridir, diğer hususlar da rol oynamıştır elbette.

            Fındık tarımında sorunlar diğer il ve ilçelerimizden tabii ki farklı değil Ünye'mizde. Ünye'miz genelinde Ünye'mizi ilgilendiren sorunlar Türkiye genelinde fındık üreten diğer illerden farklı değil. Bu sorunları başlıklar altında ele almak mümkün :

            Üretim fazlası pazarlama sorunları,

            Fındık yetiştiriciliği veya üretim aşamasında yaşanan verim ve kalitenin düşmesine sebep olan sorunlar,

            Hasat ve harman sırasında yaşanan sorunlar,

            Depolama sorunları,

            Fındık üreticilerinin gerekli bilgileri sergileyebilme durumları şeklinde ana başlıklar.

            Kısaca bahsetmek istiyorum bu problemlerden :

            1. Üretim fazlalığı sorunu :

            Ülkemiz genelinde gerek üretim alanındaki gelişmeler, gerekse taban araziden daha fazla ürün alınması nedeniyle, son yıllarda ülkemizde fındık üretim fazlalığı olduğu ifade edilmektedir. Bu fazlalığın pazarlama sorununu getirdiği, stokları arttırdığı belirtilmektedir. Bu fazlalık karşısında ilgililer şu önerileri gündeme getirmişlerdir. Birincisi üretim alanlarının daraltılması. İkincisi iç piyasada fındık tüketim alışkanlığının ve dolayısıyla talebin teşvik edilmesi. Daha doğrusu fındığın işleme sanayiinin kurulması; kabuğuyla, iç fındığıyla tüketimin veya sanayinin teşvik edilmesi. Üçüncüsü fındık ihracat fonunun azaltılması, ilgili pazarların oluşturulması, dış satımın arttırılması gibi öneriler gündeme getirilmiştir.

     

            Bu öneriler doğrultusunda 16.06.1983 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanan 2844 Sayılı Fındık Üretiminin Plânlanması ve Dikim Alanlarının Belirlenmesi Hakkındaki Kanun bu bakımdan önemli ve gerekli bir düzenlemedir. Şimdi bu meyanda tabii amaç, üretim alanlarının sınırlandırılmasıdır. Bu kanunun amacı fındık üretiminin en uygun alanlarda yapılmasını ve üretimin talepteki gelişmelere göre yönlendirilmesini düzenlemektir.

            Kanunda fındık alanlarının Bakanlar Kurulu'nca belirlenecek alanlarda sınırlandırılacağı, kanunun yürürlüğe girmesinden sonra izin alınmadan yeni fındık bahçeleri kurulamayacağı ve belirlenen alanlar dışında mevcut fındık bahçelerinin yenilenemeyeceği belirlenmiştir.

            Kanunla ilgili olarak fındık üretiminin plânlanması ve dikim alanlarının belirlenmesine dair esas unsurlar hakkında görevlerin neler olduğunu belirleyen bir yönetmelik 09.07.1984'de Resmî Gazete'de yayımlanmıştır. Bu yönetmelikle fındık üretimine izin verilecek alanların tesbitinin üç kritere göre yapılacağı belirtilmiştir. Bu kriterlere göre fındık üretimine rakımı en çok 750 m'ye kadar olan, meyili en az % 12 olan, arazi tırmanma kabiyeti birinci sınıf ve daha yukarı olan arazilerde izin verileceği kaydedilmektedir. Buna göre taban arazide fındık üretimine izin verilmemiştir. Ayrıca yönetmelikte fındıkta kalite belirlenirken usul ve esaslar ortaya konulmuş.

            Daha sonra 02.04.1990 tarihinde aynı kanun çerçevesinde diğer başka kararla, fındık üretimini gerçekleştirmek için yeni dikim alanlarının, yapılacak çalışmalarla beş yıllık bir tespit ve ihya edilmesi konusunda Bakanlar Kurulu'na yetki verilmiştir. Bu karar çerçevesinde Bakanlar Kurulu beş yılda bir yeni hedefleri belirterek, hedefleri büyüterek, bu yeni hedefler doğrultusunda ekim alanları hususunda, yeni ekim alanlarına izin vermek durumundadır. Bu 2844 Sayılı Kanun'un uygulamasıyla ilgili olarak 07.11.1993 tarihinde çıkan ve 03.02.1993 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanan Bakanlar Kurulu Kararı'yla fındık üretimine izin verilmektedir.

            Bugün için Ünye'miz de bu fındık üretiminin devamına izin verilen alanlar içerisinde bulunmaktadır. Zira Ünye, kanunda belirtilen arazi şartları itibariyle kriterlere uygun düşmektedir. Bugün Ünye'de sahilden 475 m'ye kadar yükselen 289 bin dekarlık arazide fındık tarımı yapılmaktadır.

            03.02.1993 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan Bakanlar Kurulu Kararı'nda; "Fındık üretimine izin verilecek alanlar dışında kalan yerlerde bulunan tabi fındık bahçeleri, sahipleri tarafından sökülmediği takdirde, 33 yıl üretim yapılmasına devam olunur ve ekonomik ömrünün bitmesiyle bu üretim alım dışı bırakılır." denilmektedir. Ancak bundan böyle fındığın dikimi, yani yeni dikimi izne tâbidir. Yenilenenler izne tâbi olmaktadır.

Tombul - Sivri ve Badem Fındık Kabuklu Daneleri

http://www.ftg.org.tr/devam_tur/cesit_kabuklu.htm

            2. Verim ve kalite ile ilgili sorunlar :

            Üretim fazlamız var diyerek, fındık üretimine kalitesi düşük devam edemeyiz. Fındığa alternatif gösterilecek ürünlerin ekonomik olmasına, bir kâr kaybına neden olmamasına gayret sarf etmemiz gerekmektedir. Fındık yetiştiriciliğinde veya üretim aşamasında yaşanan verim ve kalitenin düşmesine sebep olan sorunlar vardır. Tabii ki bu sorunlar neye sebep oluyor, düşük verime, tekrardan düşük verime sebep oluyor.

            Ben bir çok sorunlar sıraladım. Ancak bu sıraladığım çokça sayıda sorunlar sakın ola ki tarım teşkilâtlarımızın bu konuda yetersiz kaldıkları anlamına gelmesin. Yani onlar kendilerine alınmasınlar. Bu sorunlar genelde Türkiye genelinde yaşanan sorunlardır. Esasen bu sorunlarla ilgili teknik elemanlarımız gerekli yayınlarını, gerekli bilgilerini veriyor, fakat bu sorunların çözümü daha fazla işgücünü gerektirdiği için çok fazla üreticimiz tarafından, çok fazla tercih bulmuyor. Çünkü göstereceğimiz bu doğrular çok fazla işgücü gerektiriyor. Kazma, kürek gerekiyor bunun için; buna yanaşmadıklarından tabii ki sorunlar büyüyor.

     

            3. Topraktan kaynaklanan sorunlar :

            Ünye'mizde topraktan kaynaklanan problemler yaşanmakta. Özellikle bahçe topraklarından alman örneklerde yapılan analizler genelde toprakların pasif, reaksiyon göstermediğini gösteriyor. Göbünalcı, Cüri, Aydıntepe, Çatalpınar, Söylemez, Kurna, İncirli, Uğurlu, Nurettin, Kuşçulu, Elmacık, Üçpınar, Kadılar ve Eski Kızılcakese Köyleri'nin fındık bahçelerinde kireç ihtiyacı tespit edilmiştir. Fakat maalesef çiftçilerde kireç kullanma alışkanlığını görmemekteyiz.

            Gene, genelde toprakların azotça, potasyumca, fosforca fakir olduğu tespit edilmiştir. Sonra topraklar oldukça fakir; bunun da nedeni bahçelerin ocak diplerinin kazılmamasından kaynaklandığını zannediyoruz. Tabi zaman zaman kazılmadığı için ocaklarda havalandırma problemi olmaktadır.

            4. Dikim ve tür seçimi ile ilgili sorunlar :

            Dikimde arazi ve toprak hazırlığında yine sorunlar yaşanıyor. İşte taban arazisinde drenaj problemi olacağı düşünülüyor ama arazinin ona göre hazırlanması icap eder. Bazı arazilerde de gene verimli arazilerde erozyon olacağı hesaba katılmıyor. Teraslar yapılması icap ederken dikimde hiç bir zaman bu tür hazırlıkların yapılmadığını görmekteyiz.

            Gene özellikle fındık fidanla çoğaltılan, bir üretme bitki. Fidanların da seçiminde çok dikkat etmiyoruz, gelişigüzel fidanlar kullanıyoruz. Tabi bunun için tespit edilmiş teknik esaslara fidan seçiminde uyulması icap ediyor. Özellikle gene fidan seçiminde ve fidanların dikiminde teknik esaslara uyulmadığından, daha çok bu yönden problemler yaşandığını görüyoruz.

            Çeşit seçiminde usulüne uygun hareket etmiyoruz, bahçelerimiz eskiden dikilmiş olduğu için buna hiç bir zaman dikkat etmemişiz, çok çeşitler var bahçelerde. Özellikle bu karışık çeşit; hem fabrikalarda işlenmeyi zorlaştırmakta hem de ihracatta sorun olmaktadır. İç fındık ihracatında daha çok arandığı için, bu fındığın daha kaliteli, beyazlatılmaya da müsait olduğu için daha arananını seçmek lâzım.Yenilenen bahçelerde, özellikle yenilenmesi söz konusu olan bahçelerde bu fındığa, tombul fındığa dikkat edilmesi gerekiyor.

Fındık Bahçelerimiz Türkülere Destan Yapraksı Gönüllerin Yeşilliğidir.
  
Ünye Belediyesi Kültür Yayınları CD - 1

            5. Sürgün alımı ve yaşlanma ile ilgili sorunlar :

            Genelde bahçelerimizin çok yaşlı, çok sık dikilmiş olması ve fındık sürgün temizliğinin yapılmamış olması da bir başka problem. Tabii ki bu da işgücü gerektiren bir husus. Yaşlanma var, dallar çok sık, dalların birbirlerine gölge yapması sebebiyle dökülmeler meydana geliyor. Maalesef çiftçimizde şöyle bir yanlış anlama var : "Daha çok dal olursa, ürün çok olur" düşüncesi hâkim ama maalesef öyle değil.

            Dalları sürümüne göre mutlaka azaltmak lâzım, birbirlerine gölge yapmamaları lâzım. Verimsizliğe sebep veriyor. Bu arada yaşlanma hızlanmakta bahçelerimizde. Bunun nedeni; üretici sadece azotlu gübreyi biliyor, azotlu gübreyi tek başına kullanıyor ve bu da yaşlanmaya sebep oluyor Bunu da birazcık yavaşlatmak için potasyumlu, fosforlu gübrelerle beraber uygulamakta fayda var.

Dere Ağzı'nda Bir Fındık Bahçesi/Ünye

Fotoğraf : M. Ufuk Mistepe 04.08.2001

            Gene fındık sürgününün alınması problemi var. Bunun da ürününe göre alınması lâzım. Genelde bu sürgünün alımı el âletleriyle yapıldığı için, biraz fazla işgücü gerektiriyor. Bu diğer ülkelerde mekanik âletlerle yapılıyor. Bu yönde de araştırmalara önem veriliyor. Bizde de bu yönde araştırmalar var.

            6. Dökülme ve boş tane sorunu :

            Fındıkta döküm ve boş tanelerin oluşu şeklinde de bir sorun yaşanıyor. Bu sorunun çok değişik sebepleri vardır. Bunların tabii ki sebeblerini tartışacağız. Ölüme sebebiyet veren biyolojik faktörler, azot, fosfor eksikliği bu durumda yaşanan problemlerle alâkalı olabilir.

            Ekolojik faktörler, fazla yağan kar, kuraklık, don dolayısıyla dökülme olabiliyor. Özellikle kuraklık olan senelerde çok dökülme yaşanıyor ve iç fındık doğurulamıyor. Onun için kurak geçen Temmuz aylarında fındığın sulanması gerektiğini belirtmek istiyorum. Ama maalesef sulama yönünde bir çalışma yok. Sulama yapılması doğrultusunda projelerin yapılması icap eder düşüncesindeyim. Tabii şartlara tabii ki tedbir alamıyoruz ama hiç olmazsa dona karşı tedbir alınabilir. Özellikle vâdilerde veya taban arazilerde bu don çok yaşanıyor, bunun kötü tesirleri fazla. Bu alanlarda belki çalışılıp önüne geçilebilir.

   

            7. Gübreleme ile ilgili sorunlar :

            Fındıkta yetersiz ve yanlış gübreleme hâkim. Genel yapılanmalar, yaprak analizleri, fındıkların azot, fosfor, potasyum açısından yeterince beslenemediklerini ortaya koymuş. Gene genellikle yapılan çalışmalar azotlu, fosforlu gübre, ahır gübresi ve kireçleme uygulamalarında esas teknik esaslara uyulmadığını ortaya koyuyor.

            Genelde çiftçimiz toprağın yüzüne saçıyor. Oysa her bir gübrenin ne zaman ve nasıl verileceği hususunda bizim tavsiyelerimiz var. Örneğin, tortu gübreyi biz yarısını Mart ayında, diğer yarısını Mayıs ayında tavsiye ediyoruz. 5 - 10 cm derinliğe ve toprağa karıştırmak şeklinde tavsiye ediyoruz. Gene fosforu Kasım ve Şubat aylarında tavsiye ediyoruz ve toprağa belli bir derinliğe gömmeyi istiyoruz. Tabi bunlara gerektiği kadar uyulmadığı tespit ediliyor ve bu sefer de mücadelede yetersiz kalıyoruz.

            8. Fındık kurdu ve ilâçlama ile ilgili sorunlar :

            Özellikle bu zararlar yüksek kesimlerde daha yaygın. Kesimine göre yüksek kesimlerdeki fındık bahçesi sahiplerinin buralarda daha yoğun olan fındık kurduna karşı önemli tedbirler alması icap ediyor. Tabi başka problemler de var. Zararlı hastalıklara karşı da yine tedbir alınması gerekiyor.

            Yine organik tarım uygulamaları Ünye'mizde yaygın görülen bir uygulama. Bu uygulama eğer yeni ek pazarlar sağlayacaksa devamında fayda var. Ancak, tabii ki ürünü ne yapıyor? % 30 - 35 oranında düşürüyor. Bunu da dikkate alarak ben şahsen görüşlerim icabı, bu organik tarım uygulamalarının daha çok sahil kesimlerinde, verimli topraklarda, organik maddesi yüksek topraklarda uygulansa çok daha iyi olur diyorum. Yüksek yerlerde zaten uygulanması mümkün değil; çünkü buralarda fındık kurdu zararı çok, mecburen ilâçlama yapmak zorundayız.

      

            9. Hasat ve harman sırasında yaşanan sorunlar :

            Hasatta kimimiz aceleci davranıyoruz, işte bu yüzden hem kaliteyi düşürüyor hem de verimi düşürüyoruz. Özellikle hasatta çok iyi hareket etmemiz, hasat zamanına uymamız lâzım. Gerçi Ünye genelinde halk ve bu Ünye yöneticileri bu kurala uyuyorlar düşüncesindeyim. Bir kaç benim gibi memurlar erken davranarak bir an önce topluyor, bu da tabii ki fındığın içinin zayıf düşmesine, kalitesinin düşmesine, buruşukluğun artmasına sebep oluyor. Bu da iyi değil. Genelde sahilde 01 - 10 Ağustos, orta kesimlerde 10 - 20 Ağustos, yüksek kesimlerde ise, 20 Ağustos'tan sonra toplanması arzu ediliyor.

            10. Depolama ile ilgili sorunlar :

            Depolamada da sorunlar var. Çiftçimiz, her şeyden önce fındık için üretilen çuvalları satın almalı, naylon çuvallarda saklanmamalı. Üretici, fındığını beton korunak, sera, ev, ahşap, harman gibi yerlerde muhafaza ediyor. Tabi buralarda da yani yapılanma açısından müsait olmayan, tipik olmayan bu fındığın saklandığı yerlerde teknik şartlara uyulmadığı takdirde, fındık çabucak bozuluyor Hele ortam nemliyse - ki % 100 kabuklu fındıkta en fazla % 12'lere müsaade ediliyor, iç fındıklarda % 6'lara kadar müsaade ediliyor - fındık çabucak bozuluyor. Bunun çözümü için de yöresel bir kurum olan FİSKOBİRLİK bu konuda soğuk hava depoları veya iç fındık için çelik silolar yapımını sağlayabilir.

 
http://www.fiskobirlik.org.tr/

            Yöresel olarak fındık üretimini düşüren bir sanayinin, kötü etkisinin olduğuna dair bir şikayete rastlamadım, bir şikayet gelmedi. Sanayinin herhangi bir kötü etkisi fındık üretiminde yok. Ünye'de çimentodan dolayı sorun olabilir ama bana öyle bir şikayet gelmedi, ben duymadım, belki inceleme söz konusu olabilir.

            Sulamanın bir an önce Ünye'ye getirilmesi, fındık bahçelerine getirilmesi önemlidir. Makinalaşma çok pahalı, fındık üreticisinin makinası yok. Sürgünleri almak için, hasat yapmak için... Bir an önce bu hasat makinalarını rica ediyorum.

            Tarımsal savaş açısından üretici, hastalıklarla mücadele yapmasını pek bilmiyor, vaktinde de yapamıyor bu mücadeleyi ama ilâçları Tarım Kredi Kooperatifi'nden bekliyor.

  

            SONUÇ :

            Sonuç olarak belirtecek olursam fındığın iç piyasada değerlendirilme yolları araştırılmalı, iç piyasada yeni pazarlar bulmaya çalışılmalı.

            Fındık dikiminde arazi kriterlerine mutlaka uyulmalı, taban araziye fındık dikilmemeli. Meyve arazilerinde fındık erozyonu önleyebilir bir bitki olmakla beraber, meyve arazileri erozyona karşı başka şekilde korunmalı.

            Dış piyasada aranan tombul fındık çeşidi dikilmeli, dikilmede teknik esaslara uyulmalı, dekar tavsiye edilmeli, ocak biçiminde dikilmemeli. Dekarı en fazla 40 ocak tavsiye ediyoruz.

Tombul - Palaz - Sivri Fındıkların Zuruflu (Kapçuklu) ve Kabuklu Görünümleri

http://www.findik.com/turkfindikcesitleri.asp?id=2

            Sürgün temizliği en az 2 yılda bir mutlaka yapılmalı, fındık ocaklarında tavsiye edilenden fazla dağıtım da olmamalı. Vâdilerde taban arazilerde çalı çırpıya karşı tedbir alınmalı.

            Gübreler zamanında ve uygun şekilde uygulanmalı. Fındık bahçelerini sulama imkânları sağlanmalı. FİSKOBİRLİK alım merkezleri belki azdır, arttırılabilir. Artı, depolar yerine soğuk hava depoları inşa edilebilir.

            İlâçlamada çiftçilerin gerekli tedbirleri alması gerekir. Bilhassa fındık kurduna karşı etkin ilâçlı mücadeleye hemen geçmek lâzım.

            Üretici tarım konusunda bilgilendirilmeli, bu bilgilendirmeyi de tarım teşkilâtımızın değerli elemanları yapıyor. Üreticimiz de aslında biliyor bunları, bu konularda gerçekten bilinçli, en azından seviyeleri yüksek olduğuna inanıyorum. Ancak iş gücü açısından birazcık fazla iş gücü gerektirdiği için buna yanaşmadıklarım düşünüyorum. Fakat yanaşsalar kendi menfaatları icabı, millî menfaatimiz icabı.

            Gübre uygulamalarına çok dikkat etmek lâzım... Gübreyi gelişi güzel verdiğimizde, ihtiyacına göre vermediğimizde çevreyi de kirletmiş oluyoruz. Güzel Ünye'yi, Ünye'nin ırmaklarını, denizlerini kısa zamanda elden çıkarabiliriz. Bunlara çevre bilinci ile bakıp çiftçimizin hassas hareket etmesinde fayda var. Beni sabırla dinlediğiniz için teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.


Durak Fındık A.Ş. Fotoğraf Arşivi

            Yönetici :

            Ünye'mizin en önemli tarım ürünü olan fındığın gerek hukuksal cephesini, gerek dikimi ile ilgili sorunları, harman ile ilgili sorunlarını dile getirdiler. Sayın Fethi Bey ve Ahmet Korkmaz Beyler. Şimdi buradaki arkadaşımızdan, katılımcılarımızdan katkıları olacak olanlar olabilir, soruları olacak olan olabilir, onlara fırsat vermek istiyorum. Buyrun efendim. Buyurun Hilmi Bey.

            Dr. Hilmi GÜLER :

            Öncelikle hocama teşekkür ediyorum, değerli bilgilerinden dolayı. Bu arada bize fındığın dışında alternatif olarak başka meyve üretimiyle ilgili birkaç bilgi sunabilirler mi? Teşekkür ederim.

            Prof. Dr. Ahmet KORKMAZ :

            Ünye'miz bu konuda da epeyce meyveleri olan bir ilçemiz. Bu konuda aramızda uzman arkadaşınız var. 19 Mayıs Üniversitesi Ziraat Fakültesi'nde Araştırma Görevlisi Ümit Serdar. İsterseniz bu konuyu ona soralım.

Yrd. Doç. Dr. Ümit SERDAR

http://www.omu.edu.tr/akad/zf/zir-bahce/USERDAR.html

I. Ünye Kurultayı III. Tebliği'ni Aşağıdaki Adresten İzleyebilirsiniz :
http://unyezile.net/hurma.htm

 

Ünye Makaleleri Sayfasına  

Dönmek İçin TIKLAYINIZ

 

YAZDIR