ANA SAYFA            
(Bu sayfa en son 29 Ocak 2006 tarihinde güncellenmiştir.)

 

 

ÜNYE

SÖZLÜ TARİH

ÇALIŞMALARINDAN KESİTLER

Sunu ve Makale : Aynur TAN
(Araştırmacı, Yapımcı, Emekli Tarih Öğretmeni)
aynurtan@mynet.com

M. Ufuk MİSTEPE Sözlü Tarih Programı'nda Araştırmacı ve Tarihçi Aynur TAN'la - 13.05.2005 / Ünye
 
Hazırlayan ve Sunan : Aynur Zeren TAN

ÜNYE

SÖZLÜ TARİH

ÇALIŞMALARINDAN İNCİLER
(Hizmet Gazetesi'nin 28.12.2005 tarih,
Yıl : 15, 470 sayılı ve  09.01.2006 tarih, Yıl : 16, 471 sayılı nüshalarında yayımlandı.)


Aynur TAN

ÜNYE
HİZMET TV

SÖZLÜ TARİH PROGRAMI

Anlatan : Hüseyin SÜMER
(85 Yaşında Esnaf, Ayakkabı İmalâtçısı)

            Rumlar Kasım 72'de (Şubat 18) "AYYOS" şölen yapardı. Kilisenin Papazı 10 santimlik haçı yalıda denize atardı. Rum gençleri de kayıklarla denize çıkar, haçı bulmak için dalarlardı.

    

            80 - 100 kayık olurdu yalıda. Haçı bulan genç, gümüş tepsi içinde mahalleleri "ayyos, ayyos" diyerek, arkadaşları ile dolaşırdı. Biz de onların coşkusuna katılırdık.

Anlatan : Fikret GÜN
(Esnaf, Tüccar)

            Ünye'nin kaptanları meşhurdur. Deniz aşırı giderlerdi. Karadeniz'in hırçın dalgaları ile bazen baş edemezlerdi. Çok gemiler batardı.


Trabzon açıklarında fırtınadan batan alabora olmuş gemi tabanı (XVI. Yüzyıl)

            Biz çocukken dalgaların peşinden giderdik. Dalga çekilir gümüş paralar kalırdı; sevinçle toplardık.

Anlatan : Şerif ÖZTÜRK
(85 Yaşında, Terzi Esnafı)

            Rumlar yalıda otururdu. Orada meyhaneler, fırınlar vardı. Dimitris fırıncı idi. Fırının önünde simitler satardı. Çocukken bayılırdım o simitlere, sonra Rumlar gittiler.

            Askerde bahriyeli oldum. Gemimiz Atina'ya uğradı. O zamanlar buradan giden Rumlar Türk gemilerini karşılar, "Samsunlu var mı, Giresunlu var mı, Ünyeli var mı?" diye sorarlardı.

    
Meşhur Ünye Simidi ve Ünyeli Simitçi

            Ben "Ünyeli'yim" dedim. Genç bir Rum aldı beni götürdü. "Baba bak Ünyeli birini getirdim." Geldiğimiz yer kıyıda bir fırındı. Dimitri'yi hemen tanıdım. O da babamı tanıdı. Bana Ünye'yi anlattırdı.

            Gece benim için eğlence tertiplediler. Gece 10'a kadar izin almıştım. Sabaha kadar salıvermediler. Âmirlerim anlayışla karşıladılar. Saatlerce omuz omuza halay çektik. Dimitri burada simit satıyor.

Anlatan : Enver LÜLECİ
(Tüccar ve Esnaf, Eski Fotoğrafçı)

            Babam ameliyat olmaya Mısır'a gitmiş. Orada iken de Osmanlı Bankası'ndan da hisse almış. Sonra o kâğıtlar elimize geçti ama uğraşamadık.

            Babam çok zenginmiş. İtalya'ya yumurta, tavuk yollarmış. Karadeniz'in çok fırtınalı olması nedeniyle gemi bir hafta denizde kalmış. Gecikmeli İtalya'ya gitmiş. Yumurtalar çürümüş, tavuklar ölmüş o sırada.

            Babam iflâs etmiş. Babam "canlı hayvan ve ürünlerin ticaretini yapma oğlum." diye nasihat ederdi.

Anlatan : Hasan TAN
(Esnaf, Tüccar)

            Rumlar, Ermeniler Ramazan'a çok saygı gösterilerdi. Oruç tutmasalar bile bize göstermezlerdi.

            Bayramlarımızda bizle bayramlaşırlardı. Kendi bayramlarında da bize pasta, çörek ikram ederlerdi. Törenlerini kadınlar duvarlara çıkıp izlerlerdi.

Anlatan : Türkân ALTIOKLAR
(Emekli Öğretmen)

            En büyük eğlencemiz sahilde gezmeye çıkmaktı. Sahilde çömlek fırınlarının olduğu yerden bize çamurdan yapılmış misketler atarlardı. Bayanlar rahat gezemezdi.

Borçkalı Ahmet/Şükrü Ellibeş'lerin
Çömlek Fabrikası ve Fırını/Burunucu Mahallesi

Elden Ele Pişmemiş Çömleklerin Fırına Üstten Doldurulması

            Her evin önünde lokum fırınları vardı. Rumlar'dan kalma idi.

            Herkes ortaklaşa yakar, yiyeceklerini, hamur işlerini pişirirlerdi.

Anlatan : Hüsrev YÜRÜR
(Eski Belediye Reisi ve Milletvekili)

            1960 yılında milletvekili iken, İsmet İnönü ile çok samimi idik. İsmet İnönü benim arabamda idi. Yolu kesmişlerdi. Arabadan indik. İsmet Bey çok sakindi.

            Yürüyerek barikatı geçtik. Jandarma Komutanı çaresizdi. Özür diledi. Erler çok mahcuptu. "Siz yolu kestiniz; madem öyle ben de tarladan giderim." dedi. Karşı tepeye çıkıp birer sigara yaktık. İsmet İnönü ile ailece de görüşürdük. Sık sık davet verir, çağırırdı.

 

Anlatan : Fahrettin ERKOÇ
(Emekli Öğretmen)

            Şimdiki meydan mezarlıktı. Kaldırılmış. Hükûmet Konağı yanındaki mezarı sökememişler. Kime ait olduğu tam bilinmiyor. Ama eski bir Türk büyüğü olmalı.

Kanije Kalesi Müdafii Tiryaki Hasan Paşa'nın Kabri Zannedilen Bir Mezar

M. Ufuk MİSTEPE Fotoğraf Arşivi - 11.05.2005 Çrş.12:26
Kanije Kalesi Müdafii

Tiryaki Hasan Paşa

            "Tiryaki Hasan Paşa" diye yazılmış bir taş vardı. Taş şimdi kayıp. Yok. Ünye Taşı'na Arapça yazılıydı.

Anlatan : Emine ÇAVUŞOĞLU
(Emekli)

            Benim çocukluğumda Saray Câmîi'nin yerinde hapishane vardı. Ayağı zincirle bağlı insanlar hiç hoş olmayan bir görüntü sergilerlerdi. Mahkûmlar camdan bakarlardı.

Cumhuriyet Meydanı'ndan Eski Bir Panoramik Görünüm

Günümüze Ulaştıranlar : Nazlı ŞENALP, Eren TOKGÖZ (İnş. Müh.)

            İçi de oldukça kalabalıktı. Büyük annem bize Kur'an'dan bölümler okur, anlatırdı. Çok hoşumuza giderdi. Büyükannem çok güzel nakışlar işlerdi. Biz ona "Antika Nene" derdik.

Anlatan : Zehra TAN
(Ev Hanımı)

            Bizim evlerimizin olduğu mahalle Rum Mahallesi idi. Ramazan aylarında ve mevlitler olduğunda biz kadınlar da câmiye giderdik. Çok kalabalık olurdu.

Cuma Namazı Farzı Öncesi Müminler Hutbeyi Dinliyor

            Bir Rum komşumuz vardı. Geceleri gizlice gelip, dışarıda câmi duvarının dibinde oturur, mevlidi dinler ve ağlardı. Sonra da câmi dağılmadan evine kaçardı. Hem kendi cemaatinden hem bizden çekinirdi. Onu hem kendi cemaati hem de bizler kınardık.

Anlatan : Fahriye TAN
(Ev Hanımı)

            Bizim evlerimiz Rum evleri idi. Kayınpederim giden Rumlar'dan almış. Bir gün tesadüfen alt katta duvarda boşluk olduğunu fark ettim. Bu duvara vurunca değişik bir ses geliyordu. Sıvayı kazıyınca bir küp göründü. Çok heyecanlandım. Koşup eltime haber verdim.

            Kapıları, perdeleri kapatıp duvarı kırmaya başladık. Küp iyice meydana çıktı. Heyecanımız giderek arttı. Çok büyük bir küptü; sonra fark ettik ki küpün altı kırılmış, boşaltılmış, duvar yeniden sıvanmıştı. Küp ev inşa edilirken duvarın içine gömülmüş sökülmüyor, sabitti.

Anlatan : Orhan BORA (Kaybettik)
(Emekli Öğretmen)

            Ünye'deki Orta Medrese'yi bitirdikten, gemiyle İstanbul'a gidip, Yüksek Medrese bitirip kadı, ulemâ olan Ünyeli gençlere anneleri Ünye'den kız bakar, beğenince oğluna haber verir, oğlu gelir Ünye'den evlenir, eşiyle birlikte görev yerine dönerdi.

            İster kadı olsun, ister ulemâ, ister kaptan, isterse paşa; Ünye'den evlenirlerdi. Genellikle de aynı mahalleden seçilirdi eşler. Akraba evliliği pek görülmezdi. Benim eşim de aynı mahalledendi. Pek muhterem bir insandı. Ailesi Balkan göçmeniydi.

Anlatan : Hüsrev YÜRÜR
(Eski Belediye Reisi ve Milletvekili)

            Ben Orta Mekteb'e giderken büyük kilise duruyordu. Biz orada jimnastik dersleri yapardık. Tiyatro ve müsamereler olurdu. Halkevi gençleri Namık Kemal'in eserlerini tiyatro halinde sunarlardı. Çok kalabalık olurdu. Erkekler izlerdi hep.

Solda : Ortamektep (Meçhulasker İlkmektebi)
Ortada : Sarnıç ve Merdiveni - Sağda : 1873 Yılında Yapılıp 1954/55'te Yıkılan Rum Kilisesi

Ünye : Ortamektep Talebesi Beden Terbiyesi Dersinde

            Vatan konularında salon alkıştan yıkılırdı. Çok heyecan yaşanırdı. Sonra bir gün kilisenin yıkılacağını söylediler. Sınıfın bütün çocukları çanın ipine asıldık. Epeyce bir sallandık. Bir süre sonra çan kulesi yıkıldı. Çok sağlam ve çok büyüktü. Kiliseyi d zorla yıktılar. O zaman kimse "yıkmayalım" dememişti. Kurtuluş Savaşı'nın ardından böyle bir uygulama vardı. Şimdi çok yanlış olduğunu anlıyoruz.

Anlatan : Mustafa KALAFAT
(Ayakkabıcı - Esnaf)

            Belediye Başkanı Halit Barlas çok mert adamdı. San'atçı usta Rumlar'ı sakladı. Bildirmedi onların isimlerini; Ünye'de kalmalarını istedi. Terzi Leon öyle kaldı. Herkes de severdi onu. Herkesin elbisesini o dikerdi. Sonra İstanbul'a gitti.

            Bakırcı usatsı, sobacı, kuyumcu, çapula ustaları Rum'du. Şarap yapmayı, çömlek yapmayı, tabaklamayı, ip çekmeyi, peştemal, fanila dokumayı, fırıncılığı hep birlikte yapardık. Onlar gidince bize kaldı.

            Not :
            "
Sözlü Tarih Programı"nın yazıya dökülmesindeki katkılarından dolayı;
            Ünye Ticaret Odası,
            Ünye Ticaret Borsası,
            Metro Turizm'e sonsuz teşekkürlerimizle.
            "
Sözlü Tarih"e en baştan verdiği destek için Hizmet TV ve Sayın Şakir GÜREL'e sonsuz teşekkürlerimizle.


Aynur TAN
 

Ünye Makaleleri Sayfasına  

Dönmek İçin TIKLAYINIZ

 

YAZDIR