ANA SAYFA            
(Bu sayfa en son 18 Mart 2005 tarihinde güncellenmiştir.)

 

 

ZİLE - TURHAL
YÖRESİNİN
MORFOGRAFİK ÖZELLİKLERİ

Araştırma : Prof. Dr. Ali ÖZÇAĞLAR
(
A.Ü. Dil ve Tarih, Coğrafya Fakültesi - Coğrafya Bölümü Bşk.)
(
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Coğrafya Bilim ve Uygulama Kolu - Coğrafya Araştırmaları
Cilt : I, Şubat/1989, Sayı : 1, Sh. 185 - 196'da yayımlandı.)

Ali.Ozcaglar@humanity.ankara.edu.tr


Dr. ALİ ÖZÇAĞLAR

ZİLE - TURHAL YÖRESİNİN
MORFOGRAFİK ÖZELLİKLERİ

Zile'nin İlk Kuruluş Mevkiinde Yer Alan Zile Kalesi

Fotoğraf : Prof. Dr. Ali ÖZÇAĞLAR 1981 - 1982

            I - ARAŞTIRMA ALANININ YERİ VE SINIRLARI

            Orta Karadeniz Bölümü'nün iç kuşağıyla iç Anadolu Bölgesi arasında, geçiş alanında bulunan Zile ve Turhal ovaları, yakın çevresiyle birlikte morfolojik bakımdan değişik birtakım özelliklere sahiptir. Adı geçen ovalar, "Zile - Turhal Yöresi"nde bulunurlar. Bu yöre, Orta Yeşilırmak Havzası'nda, Yeşilırmak (Tozanlı) ve onun kolu Çekerek Irmağı ile sınırlanan sahanın takriben Kuzeydoğu bölümünde yer alır (Harita: 1).

Kazova ve Çevresinde Eski Yerleşmelerin Dağılışı

            Çekerek Irmağı'nın Güney'deki kavsi içinde GB - KD doğrultusunda uzanan Deveci - Akdağ silsilesi ile bu dağların Kuzey'inde aynı doğrultuda uzanan Zile - Buzluk, Hanife - Arhoy ve Yaylacık Dağları arasında bir tektonik çöküntü alanı bulunmaktadır. Kabaca bir üçgen şeklinde olan bu çukur alanın Batı bölümünü "Zile ovası", Kuzey'ini "Turhal ovası", Doğu bölümünü de "Kazova" işgal etmektedir.

            Kazova'da Doğu - Batı doğrultusunda akan Yeşilırmak, bu ovanın Batı bölümünde yer alan Kaz Gölü Kuzeyi'nde Kuzeybatı'ya yönelerek Katmerkaya Boğazı'na, oradan Turhal Ovası'na girer. Turhal ovasında Güney - Kuzey yönünde akan bu akarsu, adı geçen ovanın Kuzey'inde dar bir boğaza girmektedir. Zile - Turhal ovalarıyla Kazova, yukarıda bahsettiğimiz çöküntü alanının ortasında yer alan 800 - 850 m yüksekliğindeki kırıklı bir aşınım sathıyla (Ayranpınar Plâtosu) birbirinden ayrılmaktadır.

            Zile Ovası'nın Kuzeydoğu'sunda, bu ovanın sularını boşaltan Honar Çayı ile Zile - Turhal ve Sivas - Samsun demiryolunun içerisinden geçtiği "Hamidiye Boğazı", Zile ile Turhal Ovaları'nı birleştirmektedir. Doğu'da yer alan Kazova'nın Batı bölümü, Ütük Köyü önlerine kadar devam eder ve yüksekliği 600 - 650 m arasında değişen alçak bir eşikle Zile Ovası'ndan ayrılır. Kazova ile Turhal Ovası arasındaki bağlantı ise Yeşilırmağın içerisinden aktığı "Katmerkaya Boğazı" vasıtasıyla sağlanmaktadır.

Katmerkaya Tepesi ve Katmerkaya Boğazı
(Güney'den Kuzey'e Doğru Çekilmiştir.)

Fotoğraf : Prof. Dr. Ali ÖZÇAĞLAR 1981 - 1982

            Çekerek Irmağı'nın Kuzey'deki kavsi içinden başlayarak GB - KD doğrultusunda uzanan "Zile Dağları"nın ana kütlesinden ayrılan bir kol, Zile Ovası Batısı'nda Güney'e doğru sokulmaktadır. Zile'de "Karayün sırtları" ismiyle anılan ve eşik manzarası gösteren bu yükseklikler Batı'da inceleme sahamız dışında kalan "Reşadiye çukur alanı" ile bu çukur alanın Güneydoğu'sundaki "Maşat Ovası"nı Zile Ovası'ndan ayırır.

            Zile Ovası'nı Batı'dan çevreleyen Karayün sırtları ovanın Güneybatı'sında Doğu'ya bükülerek "İtyelmez Sırtları" adıyla "Honar Boğazı"na sokulur. Deveci Dağları'ndan Silisözü Vâdisi'yle ayrılan ve Kazova'yı Güney'den kuşatan "Akdağlar", Batı'da Honar Boğazı ile İtyelmez Sırtları'ndan ayrılır. Adı geçen bu boğaz, Güney'deki Boztepe çukur alanına açılmaktadır.

Bu çerçeve içerisinde kalan araştırma alanımızın morfolojik özelliklerine geçmeden önce, yerşekillerinin oluşumu ve gelişimi üzerinde duracağız.

Zile Ovası'nın Kuzeybatı Bölümü ve Zile'nin Kuzeybatısı

Fotoğraf : Prof. Dr. Ali ÖZÇAĞLAR 1981 - 1982

            II - YERŞEKİLLERİNİN OLUŞUMU ve GELİŞİMİ

            İnceleme alanımızda ilk dağ oluşumu hareketlerinin Hersinien orojeneziyle meydana geldiği tahmin edilmektedir. Sahanın temelini oluşturan Paleozoik metamorfik seriden ibaret "Tokat masifi"1 üzerine II. Zaman'da Jura-Alt Kretase ve Üst Kretase formasyonları tortulanmıştır. Üst Kretase Devri'ne ait marnlı serinin birikimi sırasında Alp kıvrım hareketleri yavaş yavaş hız kazanmıştır.Bu safhada deniz altındaki tabakaların bir kısmı kıvrılarak su üstüne çıkmış ve aşınmaya başlamıştır.

            1 Blumenthal. M. : Orta ve Aşağı Yeşilırmak Bölgeleri'nin (Tokat, Amasya, Havza, Erbaa, Niksar) Jeolojisi Hakkında. Ankara -1950, s. 121. (Araştırıcı bu eserinde inceleme alanımızdaki Paleozoik metamorfik seriden oluşan eski kütleye "Tokat masifi" adını vermektedir.)

            Yine aynı dönemde meydana gelen denizaltı püskürmeleri sonucunda Mesozoik ofiolitik seriler oluşmuştur. Eosen Devri başlarında Alp kıvrım hareketleri en şiddetli aşamasına erişmiştir. Paleozoik temel ve üzerindeki yeni tortular kıvrılarak deniz üstüne çıkmıştır. Daha önceden kıvrılmaya uğrayan sert yapılı Paleozoik arazi, yeniden kıvrılmaya müsait olmadığı için, bazı kısımları kırılarak çökmüştür.

Zile'nin Güneydoğu Bölümü'nün
Kale'den Görünüşü (a - İstasyon Mahallesi, b - Un Fabrikası)

Fotoğraf : Prof. Dr. Ali ÖZÇAĞLAR 1981 - 1982

            Morfografya haritasında görülen B-D, GB-KD, BGB-DKD doğrultulu faylar bu safhada meydana gelmişlerdir. Kırılma olayı sonucunda Zile ve Turhal Ovası ile Kazova'yı içerisine alan bir çöküntü alanı meydana gelmiştir. Bu çöküntü alanının ortasındaki Ayranpınar Plâtosu ismini verdiğimiz saha, söz konusu tektonik olaylar sırasında yüksekte kalmıştır.

            Eosen başlarında meydana gelen kıvrılma ve yükselme olayı sırasında yüzeye çıkan kısımlar aynı devirde ve daha sonraki Oligosen ile Miosen Devirleri'nde aşınarak çukur yerlerde depolanmışlardır. Bu sahada Alp kıvrım hareketleri, Lütesiyen'den sonra, Oligosen'e ait jipsli serinin biriktirilmesinden önce sona ermiştir2. Çünkü Oligosen Devri'nden önce meydana gelen çukur alanlar, Eosen denizinin çekilmesiyle lagün veya göl alanı haline gelerek Oligosen ve Miosen Devri'ndeki tortulanma yerlerini oluşturmuşlardır. O zaman böyle bir tortulanma alanı halinde bulunan Zile, Turhal ve Kazova çukurlukları Oligo - Miosen depolarla doldurulmuştur.

            2 Lahn, E. : "Yeşilırmak - Kelkit Amenajman Proje Sahasının Tektonik ve Sismik Durumu". T. Coğ. Der. Sa.: 13 - 14, İstanbul - 1955, s. 45.

            Miosen Devri'nde Alp orojeneziyle yükselen kıvrımların büyük kısmı şiddetle aşınmaya mâruz kaldığı için, Zile ve Turhal Ovaları'nı çevreleyen yüksek alanlarda Paleozoik temel çoğu yerde ortaya çıkmıştır. Morfografya Haritası'nda alçak, orta ve yüksek plâtolar şeklinde sınıflandırdığımız dağlık alanların aşınım düzlükleri haline gelmeleri ilk olarak bu döneme rastlamaktadır (Harita: 3).

Zile - Turhal Yöresinin Morfografik Haritası

            Erol'un da belirttiği gibi3, Miosen Devri'nde meydana gelen bu düzlükler, Türkiye ölçüsünde yaygın olan yontukdüz karakteri taşımaktadır. Miosen Devri ortalarında başlayan ve Anadolu'nun bütününü kapsayan yükselme hareketleri, inceleme alanımızı da etkilemiştir. Bu hareketler sırasında daha önce meydana gelen kırıklar, aktif hale geçerek, bu kırıklar arasındaki kısımlar, üzerlerindeki genç tortuların ağırlığı ile de çökmüş, diğer yerler horst şeklinde kalarak bugünkü dağlık alanları oluşturmuşlardır.

            3 Erol, O. : "Türkiye'de Neojen ve Kuvaterner Aşınım Dönemleri, Bu Dönemlerin Aşınım Yüzeyleri ile Yaşıt (Korelan) Tortullara Göre Belirlenmesi." Ayrıbasını, s. 2 ve 8.

            Pliosen Devri sonlarında oluşmaya başlayan akarsuların Kuaterner'de yaptıkları aşındırma ve biriktirme işlemleri, sahanın şekillenmesinde önemli ölçüde etkili olmuştur. Kuaterner içerisinde Buzul Devri'nde Karadeniz'in seviyesindeki alçalmaya bağlı olarak Yeşilırmak ve diğer akarsular yataklarını derine ve geriye kazmak suretiyle boğazlar açmışlar, kapma olayları meydana gelmiştir.

          Bu olaylar sonucunda Zile ve Turhal Ovaları'yla Kazova'daki Oligo - Miosen dolguların büyük kısmı boşaltılmıştır. Buzullararası devrede deniz seviyesi yükselince, bol miktarda su ve alüvyon taşıyan akarsular getirdikleri malzemeleri bu çukur yerlerde yığarak bugünkü ova tabanlarının genç örtülerle kaplanmasını sağlamışlardır.

            Araştırma alanımızın jeomorfolojik birimlerini Dağlık alanlar, Tepelik alanlar, Ovalar, Vâdiler olmak üzere dört bölüm halinde incelemeye çalışacağız.

Zile'nin Batı Bölümü'nün Kale'den Görünüşü

Fotoğraf : Prof. Dr. Ali ÖZÇAĞLAR

            A - DAĞLIK ALANLAR

            İnceleme alanımızdaki dağlık alanları Zile - Buzluk, Kamat ve Hanife Dağları, Akdağlar ile Ayranpınar Plâtosu oluşturmaktadır.

            I) ZİLE - BUZLUK DAĞLARI

            Zile Ovası'nı Güneybatı, Batı ve Kuzey'den çevreleyip, Doğu'da Turhal Ova-sı'na doğru sokulan ZİLE DAĞLARI, 1.000 - 1.400 m arasında yükseltiye sahiptir.

            Zile Ovası Batı'sında Üst Kretase'ye ait marnlı seri ile Jura - Kretase kalkerlerinden oluşan "Karayün Sırtları" (1173 m), bir eşik alanı olup, Batı'daki Reşadiye çukur alanını Zile Ovası'ndan ayırmaktadır (Kesit : 4). Bu eşik alanı, Güney'de Doğu'ya bükülerek "İtyelmez sırtları" (1035 m) adını almaktadır. Oligo - Miosen depolarla kaplı olan bu yükseklikler Honar Çayı'nın açmış olduğu boğazla (Honar Boğazı) Doğu'daki Akdağlar'dan ayrılmaktadır (Harita : 2 - 3). Morfografya Haritası'nda yükseltiye göre yaptığımız ayrımda, Karayün ve İtyelmez Sırtları 900 - 1200 m arasındaki alçak plâtolar grubuna girmektedirler.

Saraç Köyü'nün GB'sındaki Taşocağı Tepesi
Yamacında  Yer Alan Fırtıman Mah. (Karşıda Karayün Sırtları)

Fotoğraf : Prof. Dr. Ali ÖZÇAĞLAR 1981 - 1982

            Zile Ovası'nın Kuzeybatı'sında ve Kuzey'inde Paleozoik şistlerden ve yer yer Jura - Kretase kalkerlerinden oluşan Zile Dağları, 1.200 - 1.400 m arasında yüksekliğe sahip aşınım düzlükleri halinde GB - KD doğrultusunda uzanarak Turhal Ovası'na sokulurlar. Genel uzanışları GB - KD yönlü olan faylarla parçalanmış bu sahada yer yer dik fay yamaçlarına rastlanılmaktadır (Harita: 3).

            Zile Dağları'nın Çivril Deresi Güneyi'nde kalan kısmına Nacak Dağı (1.257 m) ismi verilmektedir. Zile Ovası'nı Kuzey'den Batı - Doğu yönünde kuşatan bu dağ sırası orta yükseklikte üzeri düzleşmiş bir plâto alanı olup, Zile'ye yakın Batı bölümüne "Bayırköy sırtları" adı verilmektedir. Bu alçak dağ sırasının ovaya bakan yamaçları derelerce yarılmış olup, Hamidiye Boğazı'na ve Turhal ovası'na % 20 - 25 eğimle uzanmaktadır.

            Çivril Deresi Kuzeyi'nde yer alan BUZLUK DAĞI'nın zirve kısmı Jura - Kretase kalkerlerinden diğer kısımları ise Paleozoik şistlerden oluşur (Kesit : 1 - 2). Yeşilırmağın Turhal Ovası Kuzeyi'nde açtığı yarma vâdi, Buzluk Dağı'nı Doğu'daki Kamat Dağı'ndan ayırmaktadır.

Bayırköy Sırtları ve Bağlık Sahalar

Fotoğraf : Prof. Dr. Ali ÖZÇAĞLAR 1981 - 1982

            2) KAMAT ve HANİFE DAĞLARI

            Turhal Ovası'nı Doğu'dan sınırlayan bu dağlardan Kamat Dağı Kuzey'de, Hanife Dağı ise Güney'de yer almaktadır. Zile ve Buzluk Dağları'yla aynı yapı özelliklerine sahip olan bu dağları Gülüt Çayı vâdisi birbirinden ayırmaktadır (Resim : 1). Harita çerçevesi içerisinde çok az bir bölümü görülen bu dağların ortalama yükseklikleri 1.000 - 1.200 m arasındadır.

            3) AKDAĞLAR

            Zile Ovası'nın Güneyi'nde Honar Boğazı Doğu'sundan itibaren tedricen yüksekliği artmaya başlayan Akdağlar'ın sahamız içerisinde kalan bölümünün yüksekliği 1.000 - 1.200 m arasındadır. Bu dağları temelde Paleozoik şistler oluşturmaktadır. Jura - Kretase kalkerleri ve Oligo - Miosen depolar bu eski temeli örtmüştür. 1.000 metrenin altındaki sahada geniş yer kaplayan Oligo - Miosen serinin bir bölümü aşınmış olup, alttaki Jura - Kretase kalkerleri ortaya çıkmıştır. Aşınmanın daha şiddetli olduğu 1.000 metrenin üzerindeki Güney kesimde ise temeldeki şistler açığa çıkmıştır.

            4) AYRANPINAR PLÂTOSU

            Zile - Tokat grabeni içerisinde Zile - Turhal ovalarıyla Kazova'yı birbirinden ayıran bu sahanın Kuzey'inde Turhal Ovası, Güney'inde Kazova, Batı'sında Zile Ovası ve Hamidiye Boğazı, Doğu'sunda ise Katmerkaya Boğazı bulunmaktadır. Üzerindeki Ayranpınar Köyü'ne izafeten "Ayranpınar Plâtosu" ismini verdiğimiz bu sahanın en yüksek yeri 950 m olup, 800 - 850 m eşyükselti eğrisiyle sınırlanan üst kısmı bâriz bir aşınım düzlüğü halindedir. Temelinde Paleozoik şistler, onun üzerinde ise Jura - Kretase kalkerleriyle Eosen filişleri bulunan söz konusu yüksek saha, çepeçevre faylarla kuşatılmıştır (Resim : 2, Kesit :, Hrt. 3).

            1939 yılında meydana gelen depremde bu kırıklı saha üzerinde bulunan Ayranpınar Köyü, çok büyük zarar görmüş ve yeri değiştirilmiştir.

Hamide Boğazı Girişi (a - Bağlarpınarı
Köyü, b - Honar Çayı, c - Ayranpınarı Plâtosu)

Fotoğraf : Prof. Dr. Ali ÖZÇAĞLAR 1981 - 1982

            B - TEPELER

            Araştırma alanımız içerisindeki tepeler dağlık saha üzerinde, yamaçlarda ve ovalarda yer almaktadır.

            l) DAĞLIK SAHA ÜZERİNDEKİ TEPELER

            Bunlar Paleozoik şist ve mermerlerden veya Jura - Kretase kalkerlerinden oluşmuş aşınım düzlükleri üzerinde yer alan, nisbî yükseklikleri 50 - 100 m civarındaki tepelerdir. Zile Dağları üzerinde 1.350 metrenin üzerindeki zirveleri oluşturan başlıca tepeler : Lemeser Kaya T. (1.316 m), Yastıkçamı T. (1.393 m), Büyük Sivri T. (1.406 m) Dikmen T. (1.430 m), Harmanyeri T. (1.423 m), Kıran T. (1.432 m), Yelli T. (1.427 m), Ulu Tepe (1.377 m)'dir.

            Orta ve alçak yükseklikteki aşınım satıhları üzerinde yer alan başlıca tepeler : Derebaşı Köyü Doğusu'nda Hu Tepe (1.257 m), Bayırköy sırtları üzerindeki Karlık, Büyük ve Orta Tepe, Nacak Dağları'nda Tozanca, Yığılıtaş (1.250 m) tepeleri, Kervansaray Köyü Güneybatısı'nda Tekeçal (1.215 m), Yeşilce Köyü Güneyi'nde Kırklar Tepe, Akçatarla Köyü Batısı'nda Porsucağın Tepe (1.210 m)'dir.

            2) YAMAÇLARDAKİ TEPELER

            Bu tepeler, dağların eteklerinde derelerin çeşitli yönlerden araziyi oymasıyla ve parçalamasıyla meydana gelmişlerdir. Zile Batısı'nda Sivri Çal Tepesi (917 m) Saraç Köyü Güneybatısı'nda Gökçeğiz Tepesi (1.126 m), Ağcaşar Köyü Doğusu'nda Kabak Tepe (778 m), Kireçli Köyü Doğusu'nda Kömürlük Çalı T. (992 m), Ede Köyü Kuzeyi'nde Küpeli T. (822 m), Turhal Ovası Doğusu'nda Heybe Tepe, yamaçlardaki tepelerden bazılarıdır.

Zile - Yeniköy'ün Güney'den Görünüşü
a) Arılık Çalı T. b) Yeniköy c) Güvercinlik Tepesi d) Bayırköy Sırtları

Fotoğraf : Prof. Dr. Ali ÖZÇAĞLAR 1981 - 1982

            3) OVALARDAKİ TEPELER

            Zile ve Turhal Ovaları içerisinde adalar halinde yer alan tepelerin yapısı genelde Jura - Kretase kalkerlerinden ibarettir.Mostralarında bâriz bir tabakalanma görülmeyen bu kalkerler çok sert, kurşunî ve yer yer pembemsi renkte bol miktarda erime boşlukludur. Tek tepeler şeklinde vasıflandırabildiğimiz bu tepeler, düzlükler ortasında bâriz bir etekle yükselirler. Bazılarının yamaçları dik ve kayalık, bazılarının ise, kolayca çıkılabilecek şekilde yayvan olup üzeri kubbemsidir (Zile Ovası'ndaki Güvercinlik Tepesi gibi), bu tepelerin üzerleri çoğunlukla mekanik parçalanmalarla ufalanmış irili ufaklı taş parçaları ile örtülüdür.

            Zile Ovası'nın Plio - Kuaterner arazisi içinde kubbe şeklinde yükselen tek tepeler dizisi ova ortasında Batı'dan Doğu'ya uzanır. Bu tepelerin hepsinin Jura - Kretase yaşlı kalkerlerden oluşması, eskiden ova ortasında bir dağ sırasının mevcut olduğunu, sonradan meydana gelen kırılıp çökme ve aşınmayla bu dağın tek tek tepeler haline geldiğini göstermektedir.

Hüseyin Gazi Tepesi

Fotoğraf : Prof. Dr. Ali ÖZÇAĞLAR 1981 - 1982

            Zile Ovası'ndaki en önemli ada tepe Zile'nin Güneyi'ndeki Hüseyin Gazi Tepesi'dir (990 m). Heybetli bir görünümü olan bu tepe, tektonik hareketler sırasında kırılmaya uğramıştır. Zile Kalesi'nin üzerinde yer aldığı Semiramis Tepesi (780 m), Akeşme T. (787 m), Küçük Çal T. (787 m), Kovukkaya T. (700 m), Kınalı Çal T. (767 m), Güvercinlik T. (841 m) ve Arılık Çalı T. (767 m) Zile Ovası'ndaki diğer tek tepelerdir.

            Turhal Ovası'ndaki Turhal Kalesi'ni teşkil eden Kale Tepe (628 m), bu tepenin Doğu'sundaki Varvara Tepesi (719 m) (Resim : 3), Zile - Turhal karayolu kenarındaki İskele Tepesi (628 m), Katmerkaya Tepesi (852 m) ve Eyer Kaya (690 m) Tepesi önemli tepelerdendir (Resim : 4). Bunlardan en tipik özelliğe sahip olan Eyer Kaya Tepesi'nin nisbi yüksekliği 160 m civarındadır. Uzaktan bir eyer şeklinde görülen bu tepeyi oluşturan Üst Kretase devrine ait tabakaların duruşu terselmiş bir senklinal özelliği göstermektedir (Resim : 5 - 6).

Eyer Kaya Tepesi'nin Zirve Kısmı

Fotoğraf : Prof. Dr. Ali ÖZÇAĞLAR 1981 - 1982

            Aşınmanın etkisiyle bazı yerlerde bu tabakaların üzerleri silikleşmiştir. Buna rağmen bâriz bir şekilde profilindeki tabakaların şekli seçilebilir. Blumenthal, Eyer Kaya Tepesi'ndeki tabakaların sıralanışını şöyle tespit etmiştir (Şekil : 1) : En altta marnlı porselen kalkerleri, ikinci sırada kumtaşı ihtiva eden marnlı kalker ve kumtaşı bankları serisi (Eyer Kaya'nın başlangıç yeri) ve en üstte Foraminifer'lerce zengin sık yapılı, kaba kırıntılı kalkerli kumtaşları yer alır. Eyer Kaya tepesinde en üstte bulunan tabakaların aşınmaya dayanıklı sert kumtaşı ve kalkerlerden oluşması ayakta kalmasını sağlamıştır.

            C - OVALAR

            Harita çerçevemiz içerisine Zile ve Turhal Ovaları'nın tamamı, Kazova'nın ise Batı bölümü girmektedir. Asıl inceleme alanımız Zile ve Turhal Ovaları olduğu için bu bölümde Kazova üzerinde durulmayacaktır.

Turhal Ovası Doğusu'ndaki Eyer Kaya Tepesi'nin Görünüşü

Fotoğraf : Prof. Dr. Ali ÖZÇAĞLAR 1981 - 1982

            l) ZİLE OVASI

            Takriben 120 km2'lik bir alan kaplayan Zile Ovası, Kuzey'den, Batı'dan ve Güney'den ortalama 750 m yükseklikten sonra yükselen yamaç ve sırtlarla çevrelenmektedir. Kuzeydoğu'da "Hamidiye Boğazı" ile Turhal Ovası'na, Doğu'da Ütük Köyü önündeki alçak bir eşikle Kazova'ya bağlanan Zile Ovası'nın ortalama yüksekliği 700 metredir. Kuzeydoğu'ya doğru tedricen alçalan Zile Ovası, Kırlar Köyü'nde 600 m civarında bir yükseklik gösterir. Güney'de Boztepe çukur alanını Zile Ovası'na bağlayan Honar Boğazı içinden akan Honar Çayı, Zile Ovası'nda Gezir ve Tabakhane (Derebaşı) Dereleri'ni alarak Hamidiye Boğazı'na girmektedir.

Zile - Turhal Yöresinin Topoğrafik Haritası

Harita : 2 (A. ÖZÇAĞLAR)

            Kuzeybatı köşesinde Zile ilçe merkezinin yer aldığı Zile Ovası, GB - KD doğrultusunda takriben 12 km uzunluk, KB - GD doğrultusunda da 9 km genişlik gösterir. Zile - Turhal Karayolu'nun Güney kısmındaki alanda eğimi % 0 - 4 arasındadır. Ovayı Kuzey'den çeviren dağ sırasının (Bayırköy sırtları - Nacak Dağı) yamaçları ile ova tabanı arasında, dönemli derelerin oluşturdukları birinkinti konileri sebebiyle ovanın Kuzey taraftaki eğimi % 5 - 8 arasında değişir.

            Akarsuların oluşturduğu yeni alüvyon sahası dışında kalan Kuzey ve Güney'deki düzlük sahayı Plio - Kuaterner denilen eski alüvyal dolgu (kil - kum - çakıl) oluşturur. Bu dolgunun ova içerisindeki kalınlığı 100 m civarındadır. Litolojisi itibariyle alüvyonla büyük benzerlik gösteren bu serinin alt seviyesini Oligo - Miosen seriden ayırmak çok zordur.

          35 km2'lik yüzölçüme sahip yeni alüvyon sahası, Güney'den Kuzeydoğu'ya akan Honar Çayı, Batı - Doğu doğrultulu Bağlıca Deresi ve KB - GD yönünde akan Derebaşı Deresi'nin eseridir. Zile Ovası'nın en verimli tarım alanlarını oluşturan bu saha üzerinde sulu tarım yapıldığı için, başta şekerpancarı olmak üzere, sebze ve tahıl yetiştirilmektedir. Kuzey yamaçlar önündeki birikinti konileri sahası ise bağlarla kaplanmıştır (Resim 7).

Hasanağa Köyü Güneyi'nde Honar Boğazı
a) Artova Karayolu, b) İtyelmez Sırtları, c) Honar Çayı, d) Tarla, e) Doğu'daki Yüksek Saha.

Fotoğraf : Prof. Dr. Ali ÖZÇAĞLAR 1981 - 1982

            Zile Ovası'nı morfolojik bakımdan kendi içerisinde başlıca üç üniteye ayırmak mümkündür.

            a) Zile Kalesi'ni çepeçevre kuşatan düzlük I. bölümü oluşturur. Bu düzlüğün Güney sınırı, Sivri Çal, Akeşme, Hüseyin Gazi Tepeleri'ni içine alarak Gezir Deresi'nin Honar Çayı'na karıştığı yere kadar devam eder. Zile - Turhal karayolunun her iki yanında uzanan ve içerisinde Güvercinlik Tepesi ve Arılık Çalı Tepesi'nin yer aldığı geniş düzlüğe "AKYAZI" denilmektedir. Sulanamadığı için halen kuru tarım alanı halinde bulunan bu elverişli sahada tahıl yetiştirilmektedir.

            b) Hüseyin Gazi Tepesi'nin Güneyi'nde kalan düzlüğe "BALCIĞSER DÜZÜ" denilmektedir. Doğu'da Honar Çayı, Güney'den İtyelmez sırtları tarafından çevrelenen bu düzlükte hem kuru, hem de sulu tarım yapılmaktadır.

Hüseyin Gazi Tepesi'nin Güneyi'nde Balcığser Düzü

Fotoğraf : Prof. Dr. Ali ÖZÇAĞLAR 1981 - 1982

            c) Zile Ovası içerisinde Honar Çayı'nın Doğu'sunda kalan kesime, Kırlar Köyü'ne izafeten "KIRLAR DÜZÜ" adı verilmiştir. Kuzeydoğu'da Bağlarpınarı Köyü önüne kadar uzanan bu düzlüğün yüksekliği Kırlar Köyü'nden sonra 600 m'nin altına düşer. Sulanabilen verimli bir alüvyal saha olması sebebiyle daha ziyade şeker pancarı tarımı yapılır.

            2) TURHAL OVASI

            Etrafını kuşatan Paleozoik yükseklikler arasında takriben B - D doğrultusunda 9 km genişlik, K - G yönünde 7 km uzunluk gösteren Turhal Ovası, kareye benzer bir şekil göstermektedir. Küçük bir tektonik çukurluk halindeyken Yeşilırmağın ve yan derelerin aşındırmasıyla biraz daha genişlemiş, sonradan üzeri alüvyonlarla doldurulmuştur. Ova içinde Yeşilırmağın yatağına yakın yerler düz olmakla beraber, Doğu ve Batı'ya doğru hafif dalgalı bir uzanış görülür.

            Ortalama 550 m yüksekliğe sahip Turhal Ovası'nın en çukur yeri Yeşilırmak vâdisine yakın kısımlardır (530 m). Turhal Ovası, Zile Ovası'ndan ortalama 150 m alçakta bulunmakta ve tabanı tamamen yeni alüvyonlarla örtülü bulunmaktadır. Ova içerisinde Turhal ilçe merkezi geniş bir yer işgal etmekte, tarım alanları yerleşmenin etkisiyle gün geçtikçe daralmaktadır (Resim : 8).

            Turhal Ovası'nda alüvyal malzemenin kalınlığı 120 - 150 m arasında değişmektedir. Zile Ovası'yla karşılaştırıldığında alüvyal malzemenin oldukça kalın bir örtü oluşturması, Turhal Ovası'nın daha fazla çöktüğüne işaret eder. Ovanın etrafı dağlarla çevrili olup, B - D veya BGB - DKD doğrultusunda uzanan faylar çökme olayında etkili olmuşlardır. Ovanın Güney'indeki Ayranpınar fayı ile Kuzeybatı'daki Buzluk fayı ve Kuzeydoğu'da Kamat Dağı üzerindeki faylar ovanın oluşumunda aktif rol oynamışlardır. Ovaya açılan akarsu vâdileri (Yeşilırmağın açtığı Katmerkaya Boğazı ile Çivril, Gülüt ve Honar Çayları'nın vâdileri) genelde faylarla belirlenen tektonik çukurları izlemektedirler.

Yeniköy'de Söğüt Ağaçları Altında Gölgelenen Koyunlar

Fotoğraf : Prof. Dr. Ali ÖZÇAĞLAR 1981 - 1982

           D - VÂDİLER

            Akarsular tarafından aşındırılarak meydana getirilen ve devamlı inişleri bulunan uzun çukurluklara akarsu vâdisi denilmektedir. İnceleme alanımızda mevcut olan vâdileri, kertik vâdiler, yarma vâdiler, tabanlı vâdiler olmak üzere üç kısımda ele alacağız.

            1) KERTİK VÂDİLER

          Özellikle yüksek kesimlerde, dik eğimli yerlerde derelerin oluşturdukları V şeklindeki vâdilerdir. Zile ve Turhal Ovaları'nı çevreleyen yamaçlardan aşağıya inen derelerin vâdileri kısa boyludurlar. Ancak yağışlı dönemlerde içlerinde su bulunabilen bu tür vâdilerde aşınma şiddetli olmaktadır.

Dereboğazı İçerisinden Bir Görünüş

Fotoğraf : Prof. Dr. Ali ÖZÇAĞLAR 1981 - 1982

            2) YARMA VÂDİLER

          Sahamız içerisindeki akarsuların meydana getirdikleri yarma vâdileri (boğazları), oluşum şekli bakımından geriye aşındırma, antesedan, epijenik olmak üzere üç grup halinde ele alacağız.

            a) Geriye aşındırma ile meydana gelen yarma vâdiler :

            Zile'nin Kuzeybatı'sında Paleozoik şist ve yer yer mermerlerden oluşan dağlık saha üzerinde Derebaşı Deresi'nin açmış olduğu yarma vâdi geriye aşındırma ile meydana gelmiştir. Vâdinin açılışı sırasında adı geçen akarsu, yatağını Kuzey'e doğru ilerletince, Çayır - Derebaşı - Yünlü - Ağcaşar Köyleri yönünde (Batı'dan - Doğu'ya) akan dereyi (Ağcaşar Deresi'ni) Yünlü Köyü'nün Batısı'nda kapmıştır (Harita : 2 - 3).

          Kapma olayı meydana geldikten sonra suyu fazlalaşan Derebaşı Deresi, iyice derine kazarak buradaki Oligo - Miosen depoların büyük bir kısmını boşaltmış ve bâriz bir kapma dirseği meydana gelmiştir. Kapma dirseği Doğu'sundaki eski akarsu yatağı ise, yüksekte bir baraj aksı gibi kalmıştır. Kapma olayı sonucunda Ağcaşar veya Çivril Deresi'nin (ikisi de aynı akarsudur) su toplama havzası kısmen daralmıştır.

Kepez Köyü'nün Uzaktan Görünüşü

Fotoğraf : Prof. Dr. Ali ÖZÇAĞLAR 1981 - 1982

          Bugün Derebaşı Deresi adıyla bilinen akarsu, Çayır Köyü civarında 1.300 m yükseklikten doğarak GB - KD yönünde dar bir vâdi içerisinde aktıktan sonra Derebaşı Köyü ile Yünlü Köyü arasında Güney'e dönmektedir. Buradan itibaren 3 km'lik dar bir boğaz içerisinde zikzaklar yaparak akan Derebaşı Deresi, Zile Ovası'nda Honar Çayı'na karışır.

          Bu derenin Kuzey'de boğaza girmeden önce GB - KD doğrultusunda akarken ani yön değiştirmesi ve bir dirsek oluşturması; GB - KD yönlü faylar arasında Oligo - Miosen depolarla dolu tektonik bir oluğun bulunması ve bu doğrultuda yükseltinin 1.150 - 1.100 - 1.050 - 1.000 m; 1.000 - 1.100 - 1.100 - 1.150 - 1.000 m olarak seyretmesi kapma olayını destekleyen başlıca izlerdir.

            b)  Antesedan yarma vâdiler :

          Zile Ovası Güneyi'ndeki Honar Boğazı ile Turhal Ovası Kuzeyi'nde Yeşilırmağın açtığı boğaz oluşum bakımından Antesedan Vâdi özelliği taşımaktadır.

            - Honar Boğazı :

            Kaynak kısmı inceleme alanımızın Güney'inde kalan Honar Çayı, Çeltek Köyü civarında giriş kısmı huniye benzeyen 4 km'lik bir boğaza girmekte ve Hasanağa Köyü önlerinde Zile Ovası'na çıkmaktadır. Honar Çayı'nın iki tarafındaki saha epirojenik hareketler sırasında yükselirken akarsu derine gömülmüştür. Bu olay sırasında önce yüzeydeki Oligo - Miosen seri aşındırılmış ve alttaki Üst Kretase devrine ait marnlar ortaya çıkmıştır.

Saraç Köyü Güneyi'nde Oligo - Miosen Dolgular

Fotoğraf : Prof. Dr. Ali ÖZÇAĞLAR 1981 - 1982

            - Yeşilırmağın Turhal Ovası Kuzeyi'nde açtığı Boğaz :

            Yeşilırmağın Turhal Ovası Kuzeyi'nde Paleozoik metamorfik seriden oluşan Buzluk ve Kamat Dağı arasında açmış olduğu bu boğazın teşekkülü tektonik hareketlerle ilgilidir. Söz konusu dağlık saha yükselirken, Yeşilırmak bu dağ sırasını derince yarmıştır.

          c) Epijenik yarma vâdiler :

            Zile Ovası'nı Turhal ovasına bağlayan Hamidiye Boğazı ile Kazova'yı Turhal Ovası'na bağlayan Katmerkaya Boğazı epijenik tarzda teşekkül eden yarma vâdilerdir. Tektonik hareketlerle önceden meydana gelen olukların akarsularca aşındırılması sonucunda meydana gelmişlerdir.

            - Hamidiye Boğazı :

            Honar Çayı, Zile Ovası'nda önce Kuzey - Güney yönünde akarken, Korucuk Köyü Kuzeyi'nde Kuzeydoğu'ya yönelmekte ve Bağlarpınarı Köyü önünde Zile - Turhal karayolu ile Sivas - Samsun demiryolunun içinden geçtiği 7 km'lik bir boğaza girmektedir. Hamide Köyü'ne izafeten "Hamidiye Boğazı" adı verilen bu yarma vâdi, GB - KD yönlü faylarla çöken bir oluk içerisinde Honar Çayı'nın aşındırmasıyla meydana gelmiştir (Harita : 2 - 3).

Ayranpınar Plâtosu'nun
Turhal Ovası'ndan Görülen Kırıklı Bölümü

Fotoğraf : Prof. Dr. Ali ÖZÇAĞLAR 1981 - 1982

            - Katmerkaya Boğazı :

            Kazova'yı Turhal Ovası'na bağlayan Katmerkaya Boğazı, Ayranpınar Plâtosu ile Katmerkaya Tepesi arasında 1.5 - 2.5 km genişliğe sahiptir. İsmini Katmerkaya Tepesi'nden alan bu boğaz, ilk olarak KB - GD doğrultusundaki kırılmaların etkisiyle şekillenmiştir. Kırılma olayı Ayranpınar yüksek alanı ile Doğu'daki Katmerkaya Tepesi arasında meydana gelmiştir. Pliosen sonlarında oluşan Yeşilırmak, bu boğazı açarken önce III. Zaman'a ait yumuşak dolguları süpürmüş ve sert olan Jura - Kretase kalkerlerini açığa çıkarmıştır. Bu işlem sırasında, akarsu böyle bir geniş olukta, kendisine hazır bir yatak bulmuşçasına sadece yumuşak dolguları süpürdüğü için, Jura - Kretase kalkerlerine fazlaca yaklaşmamıştır. Yeşilırmağın biriktirme safhasında boğaz tamamen alüvyal malzeme ile doldurulmuştur.

           3) TABANLI VADİLER

            Honar Çayı, Honar ve Hamidiye Boğazları'nda fazla geniş olmayan alüvyal tabanlı vâdiler içerisinde akar. Aynı akarsu, Zile ve Turhal Ovaları'nda yüzlek bir yatakta akmaktadır.

            Yeşilırmağın Katmerkaya Boğazı'ndaki yatağı geniş olduğu için, akarsu burada salınımlar yaparak akar. Turhal Ovası'nda da aynı şekilde akan bu akarsu, Kuzey'deki boğazda tabanlı bir vâdide yoluna devam eder.

          Turhal Ovası'nda Yeşilırmağa karışan Batı'daki Çivril Deresi'yle Doğu'daki Gülüt Çayı'nın vâdileri ise, aşağı kesimlerde tabanlı vâdi özelliği göstermektedir.

Turhal Ovası Doğusu'nda Gülüt Çayı Vâdisi

Fotoğraf : Prof. Dr. Ali ÖZÇAĞLAR 1981 - 1982

BİBLİYOGRAFYA

            ARDEL, A. : "Anadolu Havzalarının Teşekkülü ve Tekâmülü". Türk. Coğ. Der. Sa. : 22 - 23, Aııkara-1964.

            ARDOS, M. : Türkiye Ovalarının Jeomorfolojisi. Cilt : 1. İst. Üniv. Ed. Fak. Yay. No. : 3199, İstanbul-1984.

           SAYKAL, F. : Zile - Turhal Bölgesi'ne ait Muvakkat Rapor. M.T.A. Enst. Rap., No. : 1709, Ankara-1945.

            BLUMEIVTHAL, M. : Orta ve Aşağı Yeşilırmak Bölgesi'nin (Tokat, Amasya, Havza, Erbaa, Niksar) Jeolojisi Hakkında. M.T.A. Enst. Seri : D, No. : 4, Ankara-1950.

          EROL, O. : "Türkiye'de Neojen ve Kuvaterner Aşınım Dönemleri. Bu Dönemlerin Aşınım Yüzeyleri ile Yaşıt (Korelan) Tortullara Göre Belirlenmesi." Jeomorfoloji Dergisi, Sa. : 7, s. 1 - 40, Ankara-1979.

          KARAALİOĞLU, B. : Tokat - Kazova ve Turhal Ovaları Hidrojeolojik Etüd Raporu. D.S.İ. Gn. Md. Yay. Ankara-1977.

          LAHN, E. : "Yeşilırmak - Kelkit Amenejman Proje Sahasının Tektonik ve Sismik Durumu." Türk Coğ. Der. Sa. : 13 - 14, İstanbul-1955.

          ÖZÇAĞLAR, A. : Zile - Turhal Yöresi'nin Monoğrafyası. Ankara - 1983. (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi - D.T.C. Fak. Kütüphanesi).

          PINAR, N. LAHN, E, : "Anadolu'nun Tektoniği Hakkında Yeni Müşahede ve Düşünceler." IX. Coğ. Mes. Haftası, Tebliğler ve Konferanslar. Türk Coğrafya Kurumu Yay. Sa. : 2, İstanbul-1955.

           SALOMON - CALVİ, W. : Anadolu Ovalarının Teşekkülü. (Çev. : Ş. A. Birand) Yüksek Ziraat Enst. Yay. No. : 39, Ankara-1936.

Zile'nin Doğusu'ndan Geçen Dereboğazı Deresi'nin Haziran Ayı'ndaki Durumu

Fotoğraf : Prof. Dr. Ali ÖZÇAĞLAR 1981 - 1982

ZİLE OVASI
Depremlerin Oluşumu - Tokat İli'nin Yeri ve Jeolojik Durumu
K. Çağlayan DEMİREZEN - Jeoloji Mühendisi
(Tokat Kültür Araştırma Dergisi - Yıl : 7, Sayı : 14, Kasım 1999, sh. 38 - 39)

            D - B yönünde ortalama 10 - 12 km, K - G yönünde 8 - 10 km uzunluğunda olan Zile Ovası'nın Kuzey'inden Yeşilırmak, Batı'sından ise onun kolu olan Hamide Deresi geçer. Bölgede, Alpin Orojenik Fazı takiben Epirojenik hareketler kendini göstermiştir.

            Böylece bir takım kırıklar oluşmuştur. Bu kırıkların çok büyük bir kısmı D - B veya KD - GB yönünde ve aynı zamanda birbirine de paralel olarak uzanmaktadır. Bu durumda "paralel faylar" veya "basamak faylar" söz konusu olmaktadır. Faylar boyunca, Kuzey ve Güney'deki dağlık kütleler ile ovanın merkezi kısmındaki "Hüseyin Gazi Tepesi" Horst şeklinde yükselmiştir.

            Söz konusu fayların başlıcaları şunlardır :

  1. Zile Fayı (KD - GB yönünde),

  2. Emirören Fayı (Hotan Çayı boyunca)

  3. Özyurt Fayı (Güney'de),

  4. Kızılcan Fayı (En Güney'de).

            Zile Ovası, tipik bir çöküntü dolgu ovasıdır. Fayların, Oligo - Miyosen formasyonlarını kesmesi, çökme ve yükselmelere neden olan hareketlerin günümüzde de halen devam ettiğini göstermektedir.

            Sonuç olarak ova, ne kadar tipik bir çöküntü ovası niteliğinde ise de, aynı zamanda kil, kum ve çakıllardan oluşmuş Oligo - Miyosen formasyonlarının aşınımına karşı dirençsiz olmaları dolayısıyla, farklı aşınımın da bunda kısmen rolü olduğunu söyleyebiliriz.

            Akarsuların, fay hatlarına intibak etmemiş olmaları, fayları ve fay dikliklerini gelişigüzel yarmaları ve kesmeleri, dikliklerin orijinal şekillerini halen korumuş bulunmaları, bölgemizin depremselliğinin fazla olduğunu, fayların gençliğini ve çoğunun hareket etmiş olduğunu gösterir.
 

 

Zile Makaleleri Sayfasına  

Dönmek İçin TIKLAYINIZ

YAZDIR