ANA SAYFA            
(Bu sayfa en son 17 Eylül 2004 tarihinde güncellenmiştir.)

 

 

ZİLE'NİN
YETİŞTİRDİĞİ
MEŞHURLAR

Makale : Semra - Yusuf MERAL
(Araştırmacı - Eğitimci - Yazar)
(HER YÖNÜYLE ZİLE  - Sanem Matbaacılık, 138 sh., sh. 69 - 76'da yayımlandı.)

     
Semra MERAL ve Yusuf MERAL Zile'yle İlgili Yayımlanan Eserleriyle.

ZİLELİ

            Sayın Rahmi DÖNMEZ Bey kitabının önsözünde şöyle diyordu : "Kalitesi ve muhtevası itibariyle bir şey ifade etmeyen bu kitabı gayet orijinal resimlerle süslemek en büyük arzumdu. Ne yazık ki bu arzumu anlayan, duyan olmadı; eser bu bakımdan ayrıca bir bahtsızlığa uğradı.

            Bu iş için hazırladığım resimler hususî albümde kaldı. Şimdiye kadar, Zile hakkında değerli meslektaşım Cahit ÖZTELLİ'nin 'Zile Şairleri' isimli eserinden başka hiçbir eser neşredilmemiştir. İnşaallah bu küçük eseri daha selâhiyetli kalemlerin yazdığı daha kıymetli eserler takip eder. Tek sevincim budur."

            Yazdıklarından meslektaş olduğumuzu anladığım saygıdeğer hocam! Gönlün müsterih olsun. Sonuca tam olarak ulaştığımızı iddia etmesek de bu yolda çalışmanın mutluluğunu bizler de tatmış bulunuyoruz.

            Seni yaşatmak, 32 yıl önce Zile için yapmış olduğun hizmeti, hayırla anmak için kitabındaki 'ZİLELİ' başlıklı yazıyı aynen alıyor ve Zileliler adına sonsuz şükranlarımızı bir defa daha sunuyoruz.

            «Zileli, Anadolu'da Türk ırkının çalışkanlık ve muhafazakârlık bakımından dikkati çeken bir tipidir. Tokat, Amasya, Sivas ve Turhal'ı görerek Zile'ye gelenler şehrin umumî havasında sezilen muhafazakârlığı halkın geriliğine yorarlar.

            Halbuki ZİLELİ hiçbir zaman geride kalmak istemez. Onun yeri daima öne yakındır. Ama tam önde de değildir. Gerçi Zile'de bina inşaatı, dükkân donatımı ve kadın giyinişi bakımından gözle görülür bir gerilik müşahade edilirse de bu geriliğin mutlaka sebebi değildir.

Turhal Caddesi'nde Bir Kış Günü

Fikret TARHAN Albümünden
Vaktiyle Ulu Câmi ve Yerel Giysilerimiz

 

            Zile altı yüz yıllık Osmanlı saltanatı zamanında hiçbir imar ve ihya hareketine sahne olmamıştır. Zile son yıllara gelinceye kadar daima ihmale uğramıştır. Zile fabrika, askerî birlik, okul veya çok sayıda memur gibi bir yerin içtimaî bünyesini değiştiren içtimaî faktörlerden uzak kalmıştır.

            Ve nihayet Zile âdet ve an'anelerine taassup derecesine bağlı olan halkının ihmaline uğramıştır. Zile'nin en mümeyyiz vasfı çalışkanlığıdır. İddia edilebilir ki Anadolu'da erkeği ve kadını bu kadar çalışkan bir belde halkı daha gösterilemez.

            Başkalarına muhtaç olmamak, ev, bark, tarla, bağ sahibi olmak Zile'nin en büyük endişesidir. Yaz, Kış Zile daima sabahın erken saatlerinde uyanır. Çiftçiler tarlasının başında, demirci örsünün yanındadır. Çocuklar ya okula veya bir san'at dükkânına çırak olarak devam ederler.

Çevre Yolu (Turhal) Civarından Kalenin Görünümü

Fikret TARHAN Albümünden

            Kadınlar evde, bağda, tarlada kocasının en yakın iş arkadaşıdır. Pancar mevsiminde Zileli kadın kocasından daha fazla çalışır. İhtiyarlar yeni nesillere çalışmanın bir saadet olduğunu daha çok çalışmanın daha çok kazanacağını telkin etmek isterler.

            Zile halkı hayatın bir mücadeleden ibaret bulunduğuna dogmatik olarak inanır. Bu inançla o, eğlence nedir, bilmez; çok defa çalışarak eğlenir. Çalışmanın verdiği iç huzuruna Zile kendini o kadar kaptırmıştır ki çalışmadığı zamanlar âdeta rahatsız olur. Bütün kötülüklerin kaynağı olan işsizlik Zileliler için affedilmez bir suçtur. Birini kötülemek için Zile'de işsiz, güçsüz demek, kâfidir.

            Çalışkanlık Zile kadınına büyük bir üstünlük vermiştir. Vücut tenasübü, Zile sokaklarında çifte gerdanlı ve göbekli salon bayanları ile züppe beylere pek az rastlanır. Muhafazakâr ve çalışkan Zileli aynı zamanda pek tutumludur. Yarını düşünme duygusu onu o kadar ekonomik yapmıştır ki, yabancılar çok defa onu hamiyetsizlikle itham ederler.

Zile Köylerinde Otantik Dokumacılık

 
Ressam Derya ALTINER - Hamur İşi Damak Kültürü

Zile Sergisi - 20.08.2004 Cuma

            Peşin hükümlerden sakınarak diyebilirim ki Zileli'nin hamiyet hislerini, çok defa aldatılmış olmanın verdiği hüsran körletmiştir. Alın teriyle kazandığı paranın santimine kadar nereye sarf edildiğini bilmek istemesi ve bunu öğrenmeyince de küskün ve alâkasız durması onun hamiyetsizliğini değil, bilâkis vatandaşlık duygusunda ulaşmış olduğu merhaleyi gösterir.

            Ticaret hayatında da hareketli ve cesaretli olan Zileliler muhitlerinin Kayserili'si olarak tanınmıştır. Eğer bu bir meziyetse şüphesiz zekânın da bunda hissesi vardır. "Zileli, iş gücü hileli" sözü Zileliler için kafiyenin yaptığı azizlikten başka bir şey değildir. Zileli zekâsıyla sadece kurnazdır. Hilekâr değildir. Misafirperver, hoş sohbet, doğru sözlü, merhametli, dindar, mert ve zeki olan Zileli memleketine, milletine samimi olarak bağlıdır.

            Zile'de hiçbir şey yapılamaz sözü yanlıştır. Zile'de pek çok şey yapılabilir. Yeter ki halkın itimadını kazanmış şahıslar bulunsun. Halkın itimadını kazanmak ancak halka inanmak, onunla hemdert olmak mümkündür. Edebiyatta altın kulelerden cemiyeti seyreden şairler devri nasıl kapanmışsa, içtimaî düzende de masa başı efendiliği artık tarihe kavuşmak üzeredir. Zamanımız halk adamı istiyor
                                                                                                            
Rahmi DÖNMEZ - Zile / S. 35 - 36 - 37.

MUSTAFA NECATİ SEPETÇİOĞLU

            Türk Edebiyatı'nın en mümtaz şahsiyetlerinden biri olan Mustafa Necati SEPETÇİOĞLU 1932 yılında Zile'de ayni isimle - Sepetçioğlu Sokağı - anılan sokaktaki mütevazi evlerinde Dünya'ya gözlerini açmıştır.

Sepetçioğlu Sokağı

Fotoğraf : M. Ufuk MİSTEPE - 10.02.2003

            Zile, Samsun, Sivas, Bursa ve İstanbul'da ilk ve orta öğrenimini tamamladıktan sonra, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Türkoloji ve Sanat Tarihi Bölümleri'ni 1956 yılında bitirdikten sonra, Millî Eğitim Bakanlığı Basımevi Müdürlüğü görevini, daha sonra da Tercüman Gazetesi "1001 Temel Eser" dizisini yönetmiştir.


Mustafa Necati SEPETÇİOĞLU

            Hemşehrimiz hikâye, tiyatro, roman ve destan dallarında eserler yazmıştır. Bunlar arasında Millî Eğitim Bakanlığı'nın açtığı piyes yarışmasında derece almış olan Mehmed'in Beklediği, Sevgisizler, Zehirci Cehennem'de, Gün Işığı, Trampacılar, Büyük Otmarlar - Ki bu eser Avrupa Üniversitelerarası Tiyatro Festivali'nde "en iyi eser" seçilmiştir. - Köprü, Son Bloklar, Çardaklı Bakıcı, Her Bizans'a Bir Fatih gibi tiyatro kitapları;

            Abdürrezzak Efendi ve Menevşeler Ölmemeli isimli hikâye kitapları; millî bir eser olan "YARATILIŞ VE TÜREYİŞ" isimli destan kitabı ile Türk Destanları, Destanlar Efsaneler ve Dede Korkut isimli kitapları;

            Çağlayanlı Vâdi, Kilit, Anahtar, Kapı, Konak, Çatı, Üçler - Yediler - Kırklar, Bu Atlı Geçide Gider, Geçitteki Ülke, Darağacı, Cevahir ile Sadık Çavuş'un Buğday Kamyonları isimli romanları çok ünlü olup, bunların büyük bir kısmının 3., 4. baskıları yapılmıştır.

            Hemşehrimiz eserlerinde hep 'İyiye ve güzele gönül vermiştir.' Bu konudaki son sözü yazarımızın bizzat kendisine bırakıyoruz. O, "Sanat adamları ancak yeryüzünü güzelleştirebilmek uğrunda, çirkinde bile mevcut olan bütün güzellikleri insanların gönül gözünde yerleştirmek için çaba sarf etmek mecburiyetindedirler.

            Yeryüzünün güzelleşmesi dünki, bugünki, yarınki çabaların senteziyle olur. Mesele bu üç çabanın sentezini yapabilmek, bugün bütün maddî zenginliklerine rağmen ruh yoksulluğunda bunalan insanlara yarının sentezini gösterebilmektir. Bu böyle olunca da insan ve güzel mefhumları bir araya gelmiş olur. Bu görüş açısından da insanın varlığının sebebi olarak ortada güzellik kalır. Güzel aynı zamanda insanın huzurudur. Umududur ve mutluluğudur. Sanat adamının görevi ise, umut ve mutluluk içindir" diyor.
 

CAHİT KÜLEBİ

    
Haz. M. Şerif Onaran, Abdülkadir Budak, Ali Cengizkan 1998, 116 sh.

            1917 yılında Zile'mizin Çeltek Köyü'nde Dünya'ya gelmiştir. İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu'nu bitirdikten sonra Millî Eğitim Bakanlığı'nın çeşitli kademelerinde görevler yapmıştır.

Behçet Aysan, Ali Püsküllüoğlu, Ahmet Say, Cahit Külebi

20 Aralik1989

            Beş şiir kitabı vardır. Bunlar; SÜT, RÜZGÂR, ATATÜRK KURTULUŞ SAVAŞINDA, ADAMIN BİRİ, YEŞEREN OTLAR'dır. Daha sonra hepsini "ŞİİRLER" adıyla tek bir kitapta toplamıştır.

            Şiirlerini genel olarak üç türde toplamak mümkündür; 1 - Memleket Şiirleri, 2 - Aşk şiirleri, 3 - Destanlar.

HASAN SEVİNÇ

                        

            Defalarca millî mayoyu giyerek, adını dünyaya duyuran ünlü güreşçimiz; 1936 yılında Zile'nin Boztepe Bucağı'nda doğmuştur. Güreşe ilk defa 1957 senesinde Turhal Şeker Fabrikası Güreş Takımı'na 52 kg'da girerek başlayan güreşçimiz, 1958 yılında Türkiye Şeker Fabrikaları arasında tertiplenen turnuvaya katılmış ve Alpullu Şeker Fabrikası'nda 52 kg'da ŞAMPİYON olmuştur. Bundan sonra sürekli olarak başarılar kazanan güreşçimiz sırasıyla;

            1- 1959 yılında Konya'da yapılan müsabakada ünlü güreşçileri yenip, 57 kg'da Türkiye birincisi olan Hasan SEVİNÇ, Dünya Şampiyonu Mehmet Kartal'ı, Balkan Şampiyonu Bayram Uysal'ı da yenerek isim yapmıştır.

            2 - 1961 yılında Adana'da tertiplenen güreş müsabakalarında TÜRKİYE ŞAMPİYONU oldu,

            3 - 1964 senesinde Millî Mayo'yu giyip, Romanya'nın Köstence şehrinde tertiplenen Balkan Şampiyonası'na katılmış ve bu turnuvada Balkan Şampiyonu olarak, yurdumuza altın madalya getirmiştir.

            4 - 1965'de Bulgaristan'ın Yanbol şehrinde düzenlenen Balkan Şampiyonası'na katılmış yine de müsabakada BALKAN ŞAMPİYONU olmuştur.

            5 - 1966 yılında Almanya'da tertiplenen, Avrupa Şampiyonası'na katılarak, Avrupa Üçüncüsü olmuştur.

            6 - 1966 yılında Amerika'nın TELADA şehrinde Dünya II.'si olmuştur.

            7 - 1967 yılında İstanbul'da yapılan Avrupa Şampiyonası'nda, kilosunda Avrupa Şampiyonu olmuştur.

            8 - 1968 yılında, Meksika Olimpiyatları'nda hiç yenilmeden Dünya IV.'sü olmuştur.

            9 - 1969 senesinde Bulgaristan'da yapılan Dünya Şampiyonası'nda Rus Abdul Bekef'la berabere kalarak 4. oldu.

          10 - 1970 yılında İstanbul'da ilk defa düzenlenen Yaşar Doğu Şampiyonası'nda 68 kg'da Türkiye Şampiyonu oldu.

          11 - 1971 yılında, Doğu Berlin'de tertiplenen Dünya Şampiyonası'na katılmış olup, 4. tura kadar yükselmiştir. Ancak kaburga kemiklerinin kırılması üzerine güreşe devam edememiştir.

            Daha sonra güreş hayatına, antrenör olarak devam eden Hasan SEVİNÇ, sırasıyla;

            1 - 1972 yılında Millî Takımımız'ı Münih Olimpiyatları'na götürerek, takımımızın antrenörlüğünü yapmıştır.

            2 - 1973 yılında Genç Millî Takım Antrenörü olarak Millî Takımımız'ı Romanya'ya götürmüştür.

            3 - 1974 yılında İspanya'nın Madrid şehrinde düzenlenen Avrupa Şampiyonası'na, Millî Takım Antrenörü olarak katılmış ve kafileyi Madrid şehrine götürmüştür.

            4 - 1975 yılında Millî Takım Antrenörü olarak, Millî Takımımız'ı  Rusya'nın Tiflis şehrine götürmüştür.

            5 - 1976 yılında Millî Takımımız'ı Moskova turnuvasına götürmüştür.

            6 - 1979 yılında Millî Takım Antrenörü olarak Yugoslavya'nın SPLİT şehrine Millî Takımımız'ı götürerek Akdeniz Oyunları'na katılmış ve 4 altın, 3 gümüş, 2 bronz madalya ile dönülmüştür.

            7 - 1980 yılında, Millî Takımımız'ı Dünya Şampiyonası'na hazırlamak için, bir ay  Millî  Takımımız'la çalışan Hasan SEVİNÇ; rahatsızlığı dolayısıyla bu görevinden kendi isteği üzerine ayrılmıştır.

            Hasan SEVİNÇ yurt dışında 1973 yılında Yugoslavya'nın HAVAR Adası'nda 15 günlük, 1974'de İspanya'nın Madrid şehrinde yine 15 günlük antrenörlük kurslarına katılmıştır.

            Ayrıca yurt içinde de 1974'de Ankara'da 10 günlük, yine Ankara'da 15 günlük antrenörlük kurslarına katılan ünlü güreşçimiz, halen Turhal Şeker Fabrikası'nda görev yapmaktadır.

NİHAT AKYUNAK

            1922 yılında Zile'de doğmuştur. İlk ve Orta tahsilini Zile'de tamamladıktan sonra, lise ve yüksek öğrenimini İstanbul'da sürdürmüştür. 1947 yılında İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Federasyonu ve Türkiye Ressamlar Cemiyeti Kurucu Üyelerindendir. 1974'den bu yana Devlet Resim ve Heykel Sergileri'ne iştirak ettiği gibi, yukarıda sayılan teşkilâtların bütün sanat hareketlerine katılmıştır.

Ressam Nihat AKYUNAK'ın Bir Peyzaj Resmi

Şenlikköy'de Kış - 1981, Tual Üzerine Yağlıboya (81 x 65 cm)
Ressam Nihat AKYUNAK

1964 - İstanbul

            Devlet sergileri başta olmak üzere yurt içi, yurt dışı toplu sergilerde de yer alan sanatçının İstanbul Resim ve Heykel Müzesi, Bursa Güzel Sanatlar Galerisi, Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü Koleksiyonları ve öteki resmî ve özel koleksiyonlarda eserleri vardır.

Ressam Nihat AKYUNAK

30 x 40 cm - Duralit Üzerine Yağlıboya

            İstanbul Şehir Galerisi ile, İzmir Türk - Amerikan Kültür Derneği'nde özel sergiler açmıştır.

Ressam Nihat AKYUNAK

37 x 44 cm - Duralit Üzerine Yağlıboya

            1962'de İsviçre'de açılan milletlerarası LUGANO siyah - beyaz sergisine, 1963'de Batı Avrupa memleketlerinde açılan Çağdaş Türk Sanatı sergisine ve yine 1963'de UNESCO tarafından birçok Balkan memleketlerinde açılan Türk Resim Sanatı Sergisi'yle, Brezilya'da açılan milletlerarası 1963 SAO PAULO BİENALİ sergisine katılmıştır.


Ressam Nihat AKYUNAK

            Resim öğretmenliği görevlerinde de bulunan AKYUNAK, desen çalışmalarına da önem vermiştir. (Bkz. N.İ. - T.R.S.D.S. 124 - 125 - 126 ve T.S.T. - Menşeinden Bugüne Kadar Heykel Oyma ve Resim S. 306 - 307)

FİKRET TARHAN

Ulu Câmi

Ressam Fikret TARHAN

            Zile'nin bağrından kopan büyük bir parça, koca Zileli. Babasından aldığı sanat sevgisiyle, aramızdan ayrılan saygıdeğer hocamız; 1932 yılında Zile'de doğmuştur. Sivas İlköğretmen ve Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Resim - İş Bölümü'nü 1956 yılında bitirdikten sonra, aynı yıl Devlet Resim ve Heykel Sergisi'ne katılmıştır. Malatya ve Erzincan Askerî Liseleri'nde Resim Öğretmenliği görevlerinde bulunan hocamız, bu dönemde desen çalışmalarına daha fazla önem vermiştir.

Fikret TARHAN

Yeşil Otlarla Beraber

Gittiniz bir şeyler umarak gurbetten
Yüreğiniz burada kaldı
Geçim derdi, okul derdi, kadın derdi
Belki de istemeden sizleri
Çekip sıladan aldı.
Dönse de feleğin çarkı yabanda
Biliyorum
Yüreğiniz burada kaldı.

Fikret Tarhan - İnsanca Yaşamak

            1960 yılında kendi isteği üzerine Zile Ortaokulu'na atanan (o tarihlerde Lise yoktur.) hocamız, burada çalışmalarını çok yönlü sürdürmüştür. Lise açılana kadar, Lise'nin açılması için canla - başla çalışmış, faaliyetlerini dernek kurmak ve yaşatmakla sürdürmüştür. "ZİLE KÜLTÜ R DERNEĞİ"ni kurarak, burada 'ÇAĞILTI' adı altında aylık bir dergi çıkartmaya çalışmıştır.

Bedesten Câmîi'nden Bir Görünüm

Ressam Fikret TARHAN Albümünden.

            Zile'nin bütün dert ve isteklerini bu dergide dile getiren hocamız, kadro yetersizliği sebebiyle çoğu kez değişik takma adlarla, yalnız başına derginin çıkmasını ve yaşamasını sağlamıştır. Bunlardan başka kurucusu olduğu 'MÜZE YAPTIRMA ve YAŞATMA DERNEĞİ'nin yanı sıra sosyal faaliyetlerin içinde de yer alarak, tiyatro ve müzik çalışmalarına bilfiil katılmıştır.

Fikret TARHAN

 

Rıfat TARHAN.
Solda, Talia Tarhan OBUT, Fikret TARHAN

Fotoğraf : Sami KOÇ

            Bir ara M.E.B. Orta Öğretim İşleri Genel Müdürlüğü Tayin İşleri Şube Müdürlüğü'ne atanan hocamız, daha sonra buradan Marmaris Lisesi'ne Müdür olarak atandı. Ancak daha sonra yine kendi isteği üzerine Zile Lisesine döndü.

            Desenlerinde, motiflerinde kartlarında adım adım Zile'yi gördüğümüz saygıdeğer hocamızın, 1971 yılında TRT'nin düzenlediği Sanat Yarışması'nda BAŞARI ÖDÜLÜ'nü aldığını görüyoruz.

            1962'den bu yana, başta "Devlet Sergileri" olmak üzere önde gelen toplu sergilere katılan ve özel sergiler de düzenleyen hocamız, sanatında olduğu gibi, sanat topluluklarına üye olarak girmemekle de özgürlüğünü korumuştur.

Ulu Câmi Minaresinin Görünümü

Ressam Fikret TARHAN Albümünden.

            28 Aralık 1982 günü aramızdan ayrılan hocamız, kendisi gibi resim öğretmeni olan ve halen Kız Meslek Lisesi Müdürü olarak görev yapan, hocamız sayın Nurten TARHAN Hanımla evli idi. 2 oğlu olan hocamızın son eserlerini değerli eşi Aralık 1983'de Ankara'da sergileme uğraşıları içerisinde bulunmaktadır. Ayrıca bir şiir kitabını yayıma hazır duruma getirmiştir.

            1977 yılında, NÜZHET İSLİMYEL tarafından yayımlanan "TÜRK RESİM SANATINDAN DESENLER" isimli eserde, kendisine de yer verilmiş, sanatından çalışmalarından söz edilmiştir.

Fikret TARHAN Düvende

 

            Eserde : "Ellerinden tutamadığımız genç değerlerimizden biri' diye hayıflanılmaktadır. Ama bizim tesellimiz Yahya Kemal'in şu mısraları : ' Ölmek değildir, Ömrümüzün en feci işi, Müşkül budur ki; Ölmeden evvel ölür kişi." O, Ölmüştür ama, İsmi, eserleri yaşayacaktır. Bu da her fâniye nasip olmayan bir değerdir

            Zile'ye; fırçasıyla çizgisiyle; satırıyla, mısrasıyla, kafasıyla, gönlüyle hizmet eden hocamızın, açılması için uğraştığı ve hizmet ettiği Lise'ye 'FİKRET TARHAN' ismini verdiğimiz zaman Zileli olarak kadirbilirliliğimizi göstermiş oluruz.

Başından Sonuna Kadar, Zile'de Açılması İçin Mücadele Verdiği

"Zile Lisesi" Binasının Kendi El Çalışması.

            Canlı eserleri olan bizler kendisini rahmetle anar ruhun şad olsun deriz.

MEHMET YARDIMCI

            Meslektaşım, okul ve asker arkadaşım Yardımcı, 1945'de Zile'de doğmuştur. Trabzon Fatih Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümü'nü 1970 yılında bitirerek, sırasıyla, Malatya Sürgü Ortaokulu Öğretmenliği, Zile Yalınyazı Ortaokulu Müdürlüğü, Turhal Ticaret Lisesi Müdürlüğü görevlerinde bulunmuştur. Turhal ve Artova Lisesi Öğretmenlikleri'nden sonra halen kentimiz Ticaret Lisesi'nde Edebiyat Öğretmeni olarak görev yapmaktadır.

            Evli ve iki çocuk babası olan YARDIMCl'yı Edebiyat dünyasında Tokat Halk Evi'nin 1966 yılında açtığı hikâye yarışmasında birincilikle görüyoruz. Daha sonra Kıyı, Çağrı, Çağıltı, Hisar, Türk Dili, Varlık gibi dergilerde şiirler yazmaya başlayan arkadaşımın ''Sevgi Eylemi" ve "Görünüm" adlı yayımlanmış iki şiir kitabı bulunmaktadır.

            1982 yılında tertiplenen, Millî Eğitim Bakanlığı'nın açtığı Türkiye öğretmen ve sanatçılar arası şiir yarışmasında ikincilik ödülünü kazanan (Bu yarışmada birincilik ödülü kimseye verilmemiştir.) ve kitabımızın folklor bölümünün "Zileli Halk Şairleri bölümünde adından bahsettiğim Yardımcı'nın "Yüzyıllar Boyu Zileli Halk Ozanları" kitabı piyasaya çıkmıştır. Kitabımızın düzeltmeleri sırasında yayımlanan bu kitap, gerçekten uzun bir araştırma sonucu, büyük bir gayret neticesidir.

            (Şair arkadaşımızın ikincilik ödülünü aldığı şiir aşağıdadır.)

BEN ÖĞRETMENİM

Atatürkçülüğün gerçek kitabı
Adım en uzak köylerde bilinir
Aydınlık olurum beyinlere
Buzlu gecelerinde Anadolu nün
Ayaza kesen yüreklerle
Bir olurum.

Ben öğretmenim
Işık olurum okullarda
Köy odalarında hoş sohbet
Kurtuluş Savaşını anlatır Mustafa Çavuş
Tınaztepe'yi anlatır
Tarih olurum.

Ben öğretmenim
Bir ucundan bir ucuna
Güvercin gibi gider gelirim yurdumun
Coğrafyada ırmak olurum
Ege'yi doldurur sularım bazen
Bazen Kuzeyli olurum.

Güzeller üstüne türkü olurum
Diz vururum Maşat Halayı çekerken
Kara tahta önünde tebeşirden daha beyaz
Aydınlığa dururum.

 

Ben öğretmenim

Atatürkçülüğün gerçek kitabı
Kır çiçekleri gibi açarım Anadolu'ma
Yalın
Tertemiz
Yeri gelir çocuklarla bir olurum
Son nefesimde bile bakarsınız
Atatürk'ü solurum.

Mehmet YARDIMCI

            Kalbi Zile'ye hizmet verebilmenin aşkıyla çarpan Zilelim! Sana selâm Zile'den. Selâm mısralarında bir defa daha yücelttiğin TÜRK öğretmenlerinden!

                                                           Semra - Yusuf MERAL

Zile Makaleleri Sayfasına  

Dönmek İçin TIKLAYINIZ

YAZDIR