.
|
BAŞÖĞRETMEN |
|
Özgeçmiş : Aysel (Hanhan)
ŞENOL
Redakte Edip Gönderen : Semih ŞENOL
semih.senol@daimler.com
Burhan HANHAN Kızı Aysel ile 1947'de Ünye'de
- Foto Ahmet ŞEN
Aysel (Hanhan) ŞENOL Fotoğraf Arşivi
Sevgili Ufuk Beyefendi;
Kısa bir seyahatin araya girmesi sebebi ile size ancak şimdi seslenebiliyorum. Öncelikle sıcak ilgileriniz için şahsım ve ailem adına içten teşekkürlerimi sunuyorum. Bu vesile ile Anneciğim Aysel (Hanhan) Şenol ile hem geçmişi yâd etmek hem de Ünye'miz ve onunla ilgili anılarımızı tazelemek olanağı bulduk. Öyle ki, Cuma akşamları birlikte bilgisayar başına oturmak standart programımız oldu.
Solda Kaypak Kaya ve Sağda Kara Kaya
Başöğretmen
Burhan HANHAN'ın Evi
Rumlar Drama Muhaciri Görpen'in Oğlu İlyas'a Satmıştı.
Eren TOKGÖZ Fotoğraf Arşivi
Dedem Burhan Hanhan'ın albümünden bazı fotoğrafları ve annemin hatırlayabildiği kadarı ile onun maalesef kısacık yaşam öyküsünü aşağıda sunuyorum. Burhan dedemin bir de Atatürk'ün ölümünü haber aldığı ruh hali ile Yalıköy'de 1938 yılında kaleme almış olduğu "Ata'ma" adlı bir şiiri var ( http://www.zamansiz.com/atama-t58276.html ). Onu da annemin hatırladığı kadarı ve şekliyle derlemiş idim. Bu vesile ile iletmek istedim.
Tekrar görüşebilmek/yazışabilmek dileği ile ailecek en iyi dilek ve sevgilerimizi sunuyoruz...
Semih ŞENOL Fotoğraf Arşivi - Ünye 1928
BAŞÖĞRETMEN
BURHAN
HANHAN
YAŞAMI
VE AİLESİ
Başöğretmen Burhan HANHAN Öğretmen ve
Öğrencileriyle - 1929
Aysel (Hanhan) ŞENOL Fotoğraf Arşivi
Burhan Hanhan
(1904 - 07.02.1951)
Soldan
Sağa : Refika Hanhan, Burhan Hanhan,
İbrahim Toroğlu (Eriş) ve Samsunlu Mustafa Bey - Ünye, 1929
Aysel (Hanhan) ŞENOL Fotoğraf Arşivi
Burhan Hanhan, 1904 yılında Mukaddes ve Mustafa Haşim Bey çiftinin ikinci çocukları olarak dünyaya gelmiştir. Hem anne hem de baba tarafından Ünyeli’dir.
Annesi Mukaddes Hanım; Kaymakam (Mutasarrıf) Salim Bey’in ilk çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Ardından Kâmile, Melek, Fikriye ve Hamdi isimli kardeşleri olmuştur. Bunlardan Melek Hanım genç yaşta hayatını kaybetmiş, denizcilikle iştigal eden Hamdi Bey ise Rum çeteciler tarafından katledilmiştir. Kaymakam Salim Bey'in Konağı Ünye'de Çamurlu Mahallesi’nde yer alan 4 katlı bir bina olup, bahçesinde bir de Osmanlı Hamamı mevcuttu. İlerleyen yıllarda bu konak Sırmabıyık ailesine satılmıştır.
Yıl 1956, Ünye öğretmenleri Kaledere İlkokulu'nda çevre köy
öğretmenleri ile bir toplantı düzenlerler.
Ön sıra, soldan dördüncü Sezai Alparslan, Lebibe Alparslan, Aysel Hanhan Şenol,
Meliha Bora,
Orhan Bora ve oğulları Fatih (arkasında Hasan Tahsin (SAY) KADIOĞLU ve İrfan
IŞIK), Ömer Çam
Aysel (Hanhan) ŞENOL Fotoğraf Arşivi
Babası Mustafa Haşim Bey, Kaptan Hasan Efendi'nin oğludur ve 1282 yılında Ünye'de dünyaya gelmiştir. İstanbul'da, Ayasofya-i Kebir Medresesi’nde eğitim görmüş ve sonrasında Mekteb-i Hukuk-i Şahane'yi bitirmiştir. Ardından Dersaadet Bidayet Mahkemesi 2. Ceza Dairesi ile Genç Sancağı Bidayet Mahkemesi Müddi-i Umumiliği görevlerinde bulunmuş ve kendisi gibi Ünyeli olan Mukaddes Hanım ile evlenmiştir.
(Soldaki Foto)
Refika Hanhan, kucağında Aysel Hanhan, Burhan Hanhan, Gülhis Hanhan - Aybastı,
05.09.1931
(Sağdaki Foto) Ayakta Burhan Hanhan;
Oturanlar Soldan Sağa : Öğretmen Ulviye Hanım; Aysel Hanhan; Burhan
Bey'in Annesi Mukaddes Hanım, Gülhis Hanhan, eşi Refika Hanhan, kucağında Yüksel
Hanhan - Bolaman, 25.04.1934
Aysel (Hanhan) ŞENOL Fotoğraf Arşivi
Evliliğin ardından Mustafa Haşim Bey Hâkim olarak Tokat'a atanmıştır. Ağabeyi Şahap'tan (ileriki yıllarda öğretmen) sonra Burhan Hanhan, burada dünyaya gelmiştir. Kendisini en küçük kardeş Ziya Hanhan (CHP 12. Dönem İzmir Milletvekili, hukukçu, gazeteci ve yazar) izlemiştir.
Beş kişilik bu güzide ailenin düzeni, Mustafa Haşim Bey'in Manastır Müddi-i Umumiliği’ne (Başsavcılığına) atanması ile maalesef tümüyle değişecektir. 1912 yılında Mustafa Haşim Bey Manastır'da sabah evinden çıkıp yaya olarak işine gitmekte iken 5 kişiden oluşan bir Sırp çetesi tarafından vurularak şehit edilmiştir. Ardından askerimizin devreye girmesi ile esasen yerel polis gücü elemanları oldukları belirlenen çeteciler yakalanmış ve Selanik'de mahkeme önüne çıkarılmışlardır. Ancak hemen 2. celsede Selanik'in de elden çıkmasıyla dava yürütülememiş ve katiller serbest kalmıştır. Bu durum, davada Mustafa Haşim Bey'in eşini temsil eden ünlü hukukçumuz Nuri Ayan Beyefendi tarafından da bir röportajında "bunca yıllık meslek hayatımda Ünyeli Haşim Bey'in katillerinin ceza görmemesi içimde ukte kalmıştır" şeklinde dile getirilmiştir.
Mustafa Haşim Bey ve Eşi Mukaddes Hanım
(Soldan Sağa) Çocukları Burhan, Şahap ve Ziya HANHAN
Semih ŞENOL Fotoğraf Arşivi
Genç yaşta dul kalan Mukaddes Hanım, eşinin trajik vefatının ardından Ünye'ye dönerek baba evine, Kaymakam Salim Bey'in (ki bilinen son görevi Halep olacak) yanına sığınmıştır. O sırada Burhan Hanhan sadece 8 yaşındadır.
Mukaddes Hanım artık ömrünü tamamen çocuklarına vakfetmiştir. İlk iki evlâdı; Şahap ve Burhan Hanhan, öğretmenlik mesleğini seçerek öğretmen olurlar. Küçük kardeş Ziya ise ağabeylerinin de desteği ile hukuk eğitimi alır ve avukat olur.
Ayaktakiler, Soldan Sağa : Aysel, Burhan, Refika ve Gülhis Hanhan;
komşu Altın. Oturanlar : Mukaddes Hanım. Ön Sıra : Onur, Uğur ve Günsel Hanhan
Aysel (Hanhan) ŞENOL Fotoğraf Arşivi
Öğretmen Burhan Hanhan, ilk görevi olarak Fatsa'ya tayin olur. Burada kendisi gibi öğretmen olan İstanbul'lu Nazif (Tüzüner) Bey ile tanışır ve yakın dost olurlar. Bu dostluk, kısa sürede akrabalığa da dönüşecektir.
Öğretmen Nazif Bey, İstanbullu Mesut Bey ile Vesile Hanım'ın ortanca çocuklarıdır. Ablası Halide ve kardeşi Refika Hanım ile birlikte İstinye'de ikamet etmektedirler. Nazif Bey, öğretmen olarak Fatsa'ya tayini ile ilk defa İstanbul dışına çıkmıştır. Selim Sırrı Tarcan'ın talebesi olması hasebi ile sporcu bir gençtir; futbolu Ordu iline onun getirdiği söylenir.
Üst Sıra : Gülhis ve Aysel
Hanhan. Burhan Hanhan, eşi Refika, ağabeyi Şahap,
kuzeni Fikret Hn. Önde : Yüksel - Günsel Hanhan, Şahap Bey’in oğlu Refik Hanhan
Aysel (Hanhan) ŞENOL Fotoğraf Arşivi - Foto : Ahmet ŞEN, Ünye
Günlerden bir gün; Vesile Hanım küçük kızı Refika ile Fatsa'ya, oğlunu ziyârete gelir. Karşı evde de Burhan Bey oturmaktadır. Tanışılır. Uzun boylu, yakışıklı Burhan Bey her türlü enstrümanı mükemmelen çalabilmektedir. Refika Hanım ise Bezm-i Âlem Valide Sultan'da eğitim görmüştür, yabancı dil bilmektedir ve mükemmelen ud çalabilmektedir. İki ev arasında önce nağmeler uçuşur, ardından aileler ve yüzükler.. Burhan Bey'in askerliği nedeni ile 2 yıl nişanlı kalan Refika Hanım ve Burhan Bey 10 Ağustos 1927 günü evlenirler..
Öğretmen Burhan Hanhan, sırası ile Fatsa, Aybastı, Bolaman, Yalıköy ve Ünye'de öğretmenlik ve başöğretmenlik yapar. Ünye'de Halkevi’nin kurulmasına önayak olur ve reisliğini de üstlenir. Her hafta düzenlenen şiir ve edebiyat geceleri ile musiki ve tiyatro geceleri ile Ünye'nin sosyal yaşamına ciddi bir haraketlilik gelir. Komşu il ve ilçelere geziler tertiplenir. Burhan Bey'in bizzat kendisinin de rol aldığı "Aşar Soyguncuları" adlı oyun büyük sükse yapar.
Soldan Sağa : Süha, Aysel, Semih ŞENOL - Aysel ŞENOL Torunu
GÜNSEL'le.
Aysel ve Semih ŞENOL Fotoğraf Arşivi
Çiftin bu evlilikten Gülhis (Ünye 1928), Aysel (İstanbul 1930), Yüksel (İstanbul 1933), Günsel (Yalıköy 1935), Onur (Ünye 1937), Uğur (Ünye 1940) ve Cumhur (Ünye 1943) isimlerinde tam yedi çocukları olur.
Çocuklardan Gülhis ve Aysel baba mesleğini seçerek İstanbul Kız Öğretmen Okulu (Çapa)'nu kısa aralıkla bitirirler. Gülhis Hanhan Çilader, Tekkiraz ve Perşembe'de görev yapar. Dönemin Ünye Jandarma Komutanı Ömer Yavaş ile evlenir.
Aysel Hanhan da ablası ile Çilader ve Tekkiraz'da öğretmenlik yaptıktan sonra Ünye'ye tayin olarak hem mezun olduğu Anafarta'da hem de Meçhul Asker Okulu’nda görev yapar. Burada Ünye Orman İşletme Müdürlüğü görevini yapmakta olan Yük. Müh. Adnan Şenol ile evlenir.
Ön Sıra Soldan Sağa : Yüksel,
Onur, Aysel ve Günsel Hanhan; Burhan Hanhan ayakta, eşi Refika
Hanım ve Kayınvalidesi Vesile Hanım ile. Önlüklü Gülhis Hanhan; kucaktaki Uğur
Hanhan Ünye, 1940 -
Aysel (Hanhan) ŞENOL Fotoğraf Arşivi - (Sağda) Refika ve
Burhan HANHAN
Aysel Şenol'ün Ünye'deki öğretmenliği 1950 - 1958 yılları arasında.. Bunun ilk 5 yılı mezun olduğu okul olan Anafarta'da; son 3 yılı ise Meçhul Asker'de. Burada aile dostları Ömer Çam Beyefendi ile birlikte çalışmışlar. Ömer Beyefendi Burhan dedemin çok yakın dostu imiş. Ömer Bey Ünye'ye geldiğinde Burhan Hanhan da, dedem de Ünye dışına çıktığında Ömer Çam Bey'in köyü ve ilk öğretmenliğini yaptığı Kuzköy'ü (şu an Akkuş'un bir beldesi) ilk durağı yapar ve orada geceler imiş. Her ikisinin de zamanın ilerisinde, muhteşem kütüphaneleri varmış ve birbirleri ile kitap değişirlermiş..Annem okuduğu hemen tüm çocuk klâsiklerinin Ömer Çam'dan olduğunu söyler...
Aysel (Hanhan) ŞENOL |
Üçüncü kardeş Yüksel ise denizciliği seçer. Yine Ünyeli ailelerden Bakiye Hanım ile Şevket Bey'in kızları Yıldız Hanım ile evlenir. Mesleği gereği muhtelif yerlerde görev yapar.
Dördüncü kardeş Günsel, Fatsa eşrafından ve eski belediye başkanlarından Ahmet Cevat Güvenkaya'nın ortanca oğlu Altan Güvenkaya ile evlenir ve Fatsa'ya terleşir.
Refika Hanım'ın 1959 yılında İstanbul'a göç etmesi ile diğer çocuklar Onur, Uğur ve Cumhur'un eğitimleri ve daha sonra evlilikleri, İstanbul'da gerçekleşir..
Son derece aktif meslek ve sosyal hayatına, bülbül yuvası misali mutlu aile yaşamına tamamen zıt bir şekilde Burhan Bey'in sağlık durumu iyi seyretmemektedir. Kalbinde, günümüzde basit bir müdahale ile çözülebilen aritmi sorunu vardır. 1936 yılında, yalnızca 32 yaşında iken, kısmî felç geçirir ve gençliğinin verdiği güçle bunu atlatır. Ancak artık ilâçlar ve hastaneler yaşamının önemli bir parçası olmuştur. Bu husus kendisini hep hüzünlendirmiştir. 7 Şubat 1951 günü, genel sağlık taraması için gitmiş olduğu Samsun Devlet Hastanesi’nde bir kalp krizi sonucu hayata pek erken veda eder. Kısacık yaşamı sona erdiğinde yalnızca 47 yaşındadır. Memleketinin semalarında silinmez izler bırakmıştır.
(Sağda) Refika ve Burhan HANHAN - Ünye 1929
Aysel (Hanhan) ŞENOL Fotoğraf Arşivi
Burhan Bey'in bu kısacık yaşam kaderi, maalesef ailenin çocuklarında da görülmüştür. Ailenin dördüncü çocuğu, Burunucu Mahallesi’nin sevgilisi, fedakâr cankurtaranı Günsel Güvenkaya da aynı Burhan Bey gibi 47 yaşında iken, 6 Haziran 1982 tarihinde, Refika Hanhan Hanım 17 Ekim 1998'de; Gülhis Yavaş 20 Aralık 1998'de; Onur Hanhan 19 Aralık 2001 de ve son olarak Uğur Hanhan 2 Kasım 2007 tarihinde erken yaşlarda arkalarında tam da babalarının düşlediği gibi iyi eğitim görmüş ve iyi yetişmiş evlâtlar bırakarak hayata veda etmişlerdir.
Ailenin diğer bireyleri; Aysel Şenol ile Cumhur Hanhan İstanbul'da;Yüksel Hanhan ise İzmir'de yaşamlarını sürdürmektedirler....
Burhan GÜVENKAYA (Anekdot 1) : Fiziksel olarak dedem Burhan Bey'i tanımak mümkün olmadı.. ama sanırım her yerde karşıma çıktı. Üniversitede okurken bir hocam beni yanına çağırdı ve Burhan HANHAN'ın dedem olup olmadığını sordu. Evet dedim. Biliyor musun dedi, senin deden babamı okutmuş, şimdi ise ben seni okutuyorum.
- Kim.. dedim babanız?
- Yaşar Nabi NAYIR'mış.. Varlık Yayınevi sahibi...
Karısına anlatmış ve kızı unutmamış adını babasının ilkokul hocasının... sitayişi düşünün !
Burhan GÜVENKAYA (Anekdot 2) : Vefat! Sevgili akrabalar, dostlar, arkadaşlarım;
Maalesef kötü haberi vermek yine bana düştü!
Sevgili anne yarımız "Aysel (HANHAN) ŞENOL" teyzemizi, halamızı 20 Mart 2012'de yitirdik. Eşi Adnan ŞENOL ve oğlu Süha ŞENOL'u çok özlemişti, onlara kavuştu.
Cenazesini 22 Mart 2012 Perşembe günü öğle namazını müteakip, İstanbul, Erenköy, Galippaşa Câmii'nden yola çıkararak, Karacaahmet Mezarlığı'ndan sonsuzluğa uğurlayacağız. Işıklar içinde yatsın. Tüm dost ve arkadaşlarımıza ve öğrencilerine duyururum.
Burhan Güvenkaya
|
KÖY GEZİLERİ |
|
Anılar : Başöğretmen
Burhan HANHAN
Gönderen : Semih ŞENOL
semih.senol@daimler.com
Başöğretmen Burhan HANHAN |
Ata'ma
Rektör
EyLüLsu
http://www.zamansiz.com/atama-t58276.html
Başöğretmen Burhan HANHAN
ve Meçhul Asker İlk Mektebi |
Dağlar mı hıçkırıyor, nedir bu matemli ses? |
Muhterem
M. Ufuk MİSTEPE Beyefendi
Binbir emek ve titizlikle hazırlamış olduğunuz sitenizin müdavimlerinden biriyim. 1955 Ünye doğumluyum. Babam Adnan Şenol, Orman Fakültesi 1943 yılı mezunu; Ünye ve Ordu İşletme Müdürlüğü görevlerinde bulunmuştur.
Semih ŞENOL |
Annem Aysel Şenol (Hanhan); Öğretmen Burhan Hanhan ve Refika Hanhan çiftinin ikinci çocukları olup, baba mesleğini seçmiş ve İstanbul Kız Öğretmen Okulu'nu (Çapa) bitirmesinin ardından sırasıyla Tekkiraz, Çilader ve Ünye Anafarta ve Meçhul Asker İlkokulları'nda öğretmenlik yapmıştır.
Ben de çocukluğumda dayılarım Yüksel, Onur, Uğur ve Cumhur Hanhan ve onların okul ve mahalle arkadaşları sevgili rahmetli Sami Soysal, Taylan Gün, Mümtaz Hasdemir (annemin talebelerinden), Prof. Dr. Sait Kapıcıoğlu, Öğretmen Kibar Mehmet Bey gibi seçkin hemşehrilerin oluşturduğu bir ortamda büyüdüm.
Dedem Burhan Hanhan'ın kendi daktilosunda yazmış olduğu ve gözüm gibi sakladığım "Köy gezileri neden lüzumludur?" başlıklı bir makaleyi hemşehrilerimizle paylaşmak üzere size sunmak istedim.
Bilgilerinize arz eder, bilvesile en iyi dilek ve saygılarımı sunarım.
Semih ŞENOL
1940’lı
Yıllar Ünye - (Burhan Hanhan Soldan
Dördüncü)
Semih ŞENOL Fotoğraf Arşivi
KÖY
GEZİLERİ
NİÇİN LÜZUMLUDUR?
Burhan HANHAN'ın Deniz Kenarındaki İkamet Ettiği Evi (Okla
Gösterilen)
Dere Ağzı'nda Çömlekçi Câmii ve Ortada Burunucu Câmii Minareleri
Görülmektedir.
Fotoğraf 28.07.2007 Uluslararası Ünye Festivali Açık Hava Resim
Sergisi'ndeki Panolardan Çekilmiştir.
KÖY GEZİLERİ
NİÇİN LÜZUMLUDUR? -
1
Ünye Halkevi'nin tertip ettiği Köy Gezisi'ne çağrıldığım vakit, Köy Öğretmenliği'ndeki bazı müşahadelerimi tekrar hatırladım. Bunlardan bir tanesi oldukça eski idi :
Ahmet EREN Albümünde
Burhan HANHAN
Ahmet EREN oğlu İlhan EREN Fotoğraf Arşivi
Gön. : Ahmet Kabayel - Ahmet Derya Varilci
Ordu Vilâyeti'nin Aybastı Nahiyesi'nde çalışıyordum. İşlerim için icap ettikçe Fatsa'ya inerdim. Bir def'a, tam yarı yolda gece bastırmıştı. Yol bozuk, karanlık kesifti. İlk rastgeleceğim evin kapısını çalmaktan başka çare kalmamıştı.
Karanlık içinde bir gölge sezdim. Bu, Dünya'ya ve hayata bütün gözlerini kapamış bir Köy Evi idi. Yanaştım, harap kapısını yumrukladım. Önce gezinmeler oldu, sonra karanlıkta yekpare gibi görünen duvardan bir delik açıldı, içeri girdim.
Gözlerim dışarının karanlığına alışmış olduğu halde, bu köy odasında oturanları görmekte müşkilât çekiyordum. Karanlık içinde yavaş yavaş müphem hayaller teressüm etmeğe başladı.
Sağda Burhan HANHAN
Solda Öğretmen Nazif (TÜZÜNER) Bey.
Aysel (Hanhan) ŞENOL Fot. Arşivi
Biraz ötede irili ufaklı bir küçük kalabalık, kendir sapları ile yarı aydınlanmış bir ocağın başını çevirmişti. Galiba son saplarını yakıyorlardı. Oturduğum vakit ocakta, biraz önceki zayıf alevden küçük bir yığın kül kalmıştı.
Heybemden bir mum çıkardım, yaktım. Evin küçükleri, hattâ onbeş yaşındaki genç kızı tuhaf bir manzara karşısında kalmışlar gibi mumun etrafını sardılar ve karanlığa hafif bir aydınlık serpen bu acip nesneyi hayretle seyre daldılar.
Evin sahibi (Altı aylık Mahmut Çavuş) küçüklerin ilk def'a bir mum gördüklerini söyledi.
Bu köy Fatsa'ya (22) kilometre mesafede ve şose üzerinde idi. Birer saat uzakta iki komşu köyde de birer mektep bulunuyordu.
Semih ŞENOL Fotoğraf Arşivi - Ünye 1928
İkinci hâtıram, daha yakın bir zamana aittir :
KÖY GEZİLERİ
NİÇİN LÜZUMLUDUR? -
2
Muvakkat bir memuriyetle Bolaman köylerini dolaşıyordum. Tanışman isminde bir köyde Muhtar'a misafir kaldım. Akşam yemeği yiyorduk. Bitişik odadan hazin ve muztarip bir çocuk ağlaması geliyordu. Bu sesle alâkalandım. Muhtar gittikçe artan alâkamı ve teessürümü görünce dışarı çıktı, galiba çocuğu susturacaktı.
Filhakika biraz sonra bitişik odada babanın tehdit eden hâkim sesini işittim. Buna mukabil ince ve mazlum bir çocuk sesi, çektiği acıdan şikâyet ediyordu. Ses kesildi, Muhtar yanımıza döndü, fakat iniltiler, hıçkırıklar dinmedi.
Ev sahibine bu uzun ağlamanın sebebini sordum. Dokuz yaşındaki erkek çocuğunun gözlerinden rahatsız olduğunu söyledi. Merak ettim, yavruyu yanıma istedim, gözlerine bakmak niyetinde idim. Çocuk yanımıza geldi, küçük başı müteaffin bir boyun atkısı ile sarılmıştı. Atkı o kadar kirli idi ki hiç hasta olmıyan bir yere sarılsa, orada bir teaffun ve iltihap husule getirebilirdi.
Ayaktakiler Soldan Sağa :
Gümrük Muhafaza Memuru; Öğretmen İsmail Bey; Aylıkçıoğlu Mehmet Bey, Burhan
Hanhan,
Oturanlar : Gülhis Hanhan, Muhtar Rasim Bey; kucağında Aysel Hanhan ve
yanında Muhtarın kızı Yalıköy, 1929
Aysel (Hanhan) ŞENOL Fot. Arşivi
Duyduğum istikrahı hissettirmeden bu murdar sargıyı yavaş yavaş açtım : Gözlerimin önüne feci ve müessir bir levha serildi. Parlak, canlı, neşe ile dolu iki güzel küçük gözün yerinde derin mahuf, karanlık iki göz çukuru vardı ve bu derin karanlığın içinde iki tane kan çizgisi görünüyordu. Bu bir hastalık değil, âfetti, felâketin kendisi idi.
İçim sızlıyarak babaya baktım, o, şu izahatı verdi :
"Çocuğun gözlerine Yıldız (Perde) inmişti. Burada erbap bir adam vardır. Yıldızı ona kestirttim, birkaç gün sonra iyi olacak ama, şimdi biraz acıyor, çocuk onun için ağlıyor, sizi de rahatsız etti."
Soldan Sağa : Semih Şenol, Aysel (Hanhan), Süha Şenol
Semih ŞENOL Fotoğraf Arşivi
Çocuk boş gözlerle etrafına bakınıyor, kesik kesik hıçkırıyordu. İdrakim durmuştu, içimde derin bir acı ve buna müvazi büyük bir mesuliyet hissediyordum. Bu mağdur yavru, küçük parmağını yüzüme doğru kaldırarak beni itham edecek, "Gözlerimi kör eden bıçağı o adamın eline veren sensin. Babama böyle bir faciaya razı olmak tevekkülünü senin ihmalin aşıladı, bizi aydınlatmayı külfet sayan kör gafletiniz beni de mahvetti. Bunlardan hep siz mesulsünüz." diyecek sanıyordum.