ANA SAYFA            
(Bu sayfa en son 19 Ocak 2008 tarihinde güncellenmiştir.)

 

 

KEHRİZ
KÖR HÜSEYİN SUYU ÇEŞMELERİ
YERALTI SU KANALLARI

Derleyen : M. Ufuk MİSTEPE
(Araştırmacı - Orman Endüstri Yüksek Mühendisi)
Kent Rehberi : Mustafa DOĞTAŞ


Fotoğraf : M. Ufuk MİSTEPE - 05.01.2008 Ulukavak Seyir Mahalli/Zile

Anılar : Necmettin ERYILMAZ, Bekir AKSOY, Oğuzhan KUL,
Yusuf MERAL, Hulusi SEREZLİ, Mehmet SEZEN, Şevket CANITEZ.

KEHRİZ
KÖR HÜSEYİN SUYU ÇEŞMELERİ
YERALTI SU KANALLARI

Odunpazarı'nda Üç Lüleli Çeşme Önünde Mustafa DOĞTAŞ

Fotoğraf : M. Ufuk MİSTEPE - 05.01.2008 / Zile

            Belediyelerin metal borulu su hatlarını şehir şebekelerine bağlamalarından önce milletimiz Orta Asya'dan Anadolu'ya uzanan geniş kültür hinterlandı içerisinde topraklarına yeraltı su kanalları döşeyerek, KARIZ (kariz - kares) denilen su şebekesinden istifade etmek suretiyle, içme, sulama ve yıkama suyu ihtiyacını gidermede önemli bir başarıya imzasını atmıştır..

            Literatürde genellikle Van, Şanlıurfa, İskilip ve Gaziantep'te var olduğu belirtilen bu şebeke sisteminin Zile İlçesi'nde de mevcut olduğunu belgelemek suretiyle, görsel çekimler ile anıları da derleyerek, yeni kuşağa bu kültürel birikimi aktarmayı yeğlemek, KEHRİZ'e 2008 yılının ilk makalesi olma sıfatını da kazandırdı.

Ulukavak Seyiri'nde Eski Değirmen'in Harabesi

Fot. : M. Ufuk MİSTEPE - 05.01.2008 Ulukavak/Zile

            Türklerde Su Kültürü1

            Günümüzden 2500 yıl kadar önce Uygur Türkleri Doğu Türkistan'ın Turfan bölgesinde 'kariz' denen yeraltı su kanalları yapmıştır. Bu yeraltı su kanallarının uzunluğu 5.000 km'yi bulmaktadır. Karizlerin bir kısmı günümüzde de kullanılabilmektedir. Yatay yeraltı kanalı olan karizler ile binlerce yıldır çöl ortasında oluşturulan tarım alanları sızıntı ve buharlaşma olmadan yer çekimi gücü ile çalışan bir sistemle sulanmıştır. Orta Asya'da karız (kariz) olarak adlandırılan yapıya Anadolu'da da rastlanmaktadır.

            Türkiye'de su hizmetleri, Selçuklular'dan Cumhuriyet Dönemi'ne kadar vakıflar eliyle yürütülmüştür. 1926 yılı 10 Mayıs tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan 831 sayılı 'Sular Kanunu' ile bütün su vakıfları mal varlıkları ile birlikte belediyelere devredilmiştir.

            Anadolu'da karız yerine kariz, kares, kehriz, keerüz, kevrüz, kevriz, keriz, teşme ve benzeri yöresel isimler kullanılmıştır.

            Tarih boyunca tüm kültürlerde olduğu gibi insan yaşamını ve yerleşimini belirleyici öğelerinden birisi tuz ise diğeri de su olmuştur. Bakınız; Zile'deki Kör Hüseyin Suyu Çeşmeleri'nden biri olarak bilinen ama çeşmenin aslı olmayan Odunpazarı'ndaki Üç Lüleli Çeşme Kitabesi'nde Dursun Usta neler yazmış? - "Hayat su ile kaimdir."

"Hayat su ile kaimdir."

Osmanlıca Mütercim : Mustafa DOĞTAŞ

            Ufuk Bey

            Kehrizle ilgili aklıma gelen bazı şeyleri yazdım, ekte gönderiyorum. Odunpazarı'ndaki mermer çeşme Kör Hüseyin Çeşmesi değil. O çeşme Hasanağa Câmii karşısında idi. O bölüm belediye tarafından kaldırılınca çeşme oraya monte edildi. Dolayısıyla kitabe Kör Hüseyin Çeşmesi'ne ait değil. Taşıma ile ilgili belediyede bilgi ve tarih vardır.. bu işlem çok eski değil. Kör Hüseyin Çeşmesi betonarmeden idi ve yıktırıldı. Selâmlar. Bekir AKSOY

            Turfan Karızları (Yeraltı Su Kanalları)2

            “Karız” sözcüğü; kehriz, [Bugün Anadolu’da “keriz” olarak kullanılan bu sözcük; sebil, herkesin kullanımına açık çeşme anlamındadır. Aynı zamanda, argoda da; malını mülkünü herkesin kullanmasında sakınca görmeyen, malını sebil gibi dağıtan kişiler için kullanılmaktadır.] lâğım veya yer altından giden su kanalı anlamındadır. Burada kullanılan lağım sözcüğü ilk anda bugün büyük şehirlerde kullanılan atık su yollarını çağrıştırsa da asıl anlamı yer altına açılan tünel, kanaldır. Bilindiği üzere Osmanlı ordusunda, fethedilmek istenen kalelerin etrafı sarıldığında, yer altından tüneller açarak kale duvarı altına ve girişine patlayıcı yerleştirip, kale duvarlarının veya kapısının yıkılmasını sağlayan asker grubuna “lâğımcı” denirdi.

            Bugün halâ kullanılabilen ve Asya’da bir uygarlık harikası olan yeraltı su kanalları, belli bölgelerde yerin 110 metre altına kadar inmekte ve toplam uzunluğu beş bin kilometreye ulaşmaktadır.

            Karız harikası; Orta Asya’daki yerleşik yaşam, kentleşme kültürü, mimarî plânlama, haritacılık ve bir teknoloji harikası olarak insan yaratıcılığının doruklarından biri. Şimdiye dek batının, Avrupa merkezli tarihçilerin ve kimi Türkolog'ların yazdıkları; “Asyalılar, hiç bir zaman yerleşik olamadı. At üstünde, çadırlarda ve su başlarında sürekli göçebe toplum biçiminde yaşarlardı…şeklindeki savları çürüten bir tarihî gerçek olan Karız Su Tüneli, Çin Halk Cumhuriyeti’nin Uygur Özerk Bölgesi’nde bulunan ve Tanrı Dağları’ndan Turfan şehrine kadar yer altında uzanan ve Çin Seddi’nden sonra dünyanın ikinci uygarlık harikası olarak değerlendiriliyor. Bugün olduğu gibi dün de “Avrasya Uygarlığı” hep vardı ve öndeydi.”

            “Karız” sözcüğü; kehriz, lâğım ve yeraltı su yolu demektir. Suyun aktığı yeraltı kanalı anlamına gelen “teşme” olarak da söylenmekte. Aslında, bölgede Karız’ın yapımında kullanılan bazı Türkçe kökenli sözcüklerden de anlaşılacağı gibi bu uygarlık harikasını yapanların Türk olduğu anlaşılmaktadır.

            Örneğin; Tuynuk : Kuyu, Kurutka : Sert çamur, Küz : Kaynak, Karizçi : Kuyu kazan kişi, Geltekçi : Hayvan sürücüsü, Yuklima : Kuyu ağzına konulan örtü, Tirek : Direk, Yanlık : Yana konulan tahta, Çukka : Tehlike işareti, Suğuk çüşüş : Soğuk havanın içeri girmesi, Suğukçi : Sucu kişi, Kuduk seviti : Çubuktan örülmüş küçük sepet, Ketmin : Kazma, kazıcı, Çığrık : Çamur makinesi (elle), Yağ : Yağ, İlmek : Dut ya da Karaağaç çatalından yapılan tarak, Tilma : İlk kuyunun başı…vb.”

Hoten Kırsalında Çekilmiş Bir Kehriz Şebekesi Ağzı

Gönderen : Oğuzhan KUL

            “Karız, deniz seviyesinin altında kalan tarım alanlarına, köylere ve yerleşim merkezlerine suyu taşımaya yarayan yatay ve düşey yeraltı su tünelleri - galerileridir. Bu kanalları yaklaşık 100 metre yeraltında konumlandırmanın amacı, güzergâhın geçtiği çölde ortalama + 40 derecenin bulunduğu hava koşulları düşünülerek, sızıntı ve buharlaşmadan kaynaklanan su kayıplarını azaltmaktır. Bir karız tamamen yer çekimi kuvveti ile işlemektedir. Bu şekilde tasarlanıp, kendi içindeki eğim dikkate alınarak suyun doğal eğimi ve akar kotu, iki karız arasında eğim hesabı ile yapılmış olup, pompa gereksinimini ortadan kaldırmıştır.

            Yeraltı Su Kanalları (Kehrizler)3

            Kehrizler tarihte ilk kez, Orta Asya’da “Kares” adıyla yer altında tesis edilmiştir. Orta Çağ'da Çin’de başlayarak Anadolu’ya kadar uzanan tarihî İpek Yolu boyunca kervanların su ihtiyacını karşılamak üzere, belli aralıklarla çok sayıda kehrizlerin inşa edildiği bilinmektedir. Günümüzde Orta Asya’nın değişik bölgelerinde kehrizler kullanılmaktadır.

Cımbıllar'ın Evin Karşısında Kör Hüseyin Suyu Çeşmesi Mahalli

M. Ufuk MİSTEPE Fotoğraf Arşivi - 05.01.2008 / Zile

            Tarihî İpek Yolu’nun kavşağında bulunan ve Orta Asya su geleneği esintisine uygun yapıda olan kehrizler Van İli'nde inşa edilmiştir. Van’ın doğusunda bulunan Erek Dağı eteği ile Van Gölü kıyısı arasındaki yaklaşık 50 m'lik topoğrafik kot farkı Van’da kehriz yapılarının oluşmasına yardımcı olmuştur.

            Kehrizler 1970’li yıllara kadar çıktığı yerde içme suyu olarak kullanılmış ve kanallar yardımıyla bahçe ve tarla sulama ihtiyacını karşılamıştır. Bunun yanı sıra ender su yapılarının geçtiği sokaklarda psikolojik olarak ses ve ferahlık etkisi; sosyolojik olarak ayak üstü sohbet ve dayanışma etkisi; şehircilik olarak güzellik ve temizlik etkisini yansıtır. Yakın zamana kadar işler durumda olan kehrizler bir çok cadde (Eski İskele Caddesi) ve sokağı söğüt ve kavak ağaçları ile birlikte donatarak, şehri süslemekteydi.

            1980 yılına kadar günümüz Van Şehri içinde bulunan Zeki Adıgüzel Hamamı ile Soydan Hamamı’nın suları kehrizlerden temin edilirdi. Son zamanlara kadar kehriz suyunu kullanan kahvehanelerin, diğer kahvehanelere göre ayrıcalıklı olduğu, çaylarının Van halkı tarafından tercih edildiği bilinmektedir.

            Kehrizlerin periyodik aylık ve yıllık bakım ve onarımları Osmanlı döneminde, vakıf ya da kenkan adı verilen özel görevli ekipler tarafından yapıldığı bilinmektedir.

Ulukavak Seyri'nde Büngüldek - Patırdak Mevkii'nden Çıkan Suların
Duvar Tahkimatlı 50 cm Çapında Kemerli Kanal Sistemiyle Şehre İletilmesi.

Fotoğraf : M. Ufuk MİSTEPE - 05.01.2008 / Zile

            Kehriz : Yeraltı Su Yolu, Su Kemeri4

            Azerbaycan'da kehriz sisteminin M.Ö. I. Yüzyıl'dan itibaren kullanıldığını kaydeden Azerbaycan Folklor ve Etnoğrafya Sözlüğü adlı eser, kelimeyi şu şekilde tanımlıyor : "Yer altındaki içme suyunun çıkarılması için kazılan lâğım. Kehriz suyundan sulamada ve içmede istifade edilmiştir. Suyu temiz ve şeffaf olur."

            Tarihin altyapısı : 'Kehriz'ler...5

            Anadolu uygarlıklarında herkesi şaşırtan tarihsel değerlerden biri de çağlar öncesine ait ''altyapı'' tesisleri... Uygarlık mirasının en özgün ve belki de en 'akıllıca' uygulamalarından biri de 'kehriz'ler... Yani, Anadolu'da sadece Şanlıurfa ile Van'da görülen, tarihteki altyapı kültürünün eşsiz tanıkları olan ''yeraltı su kanalları''...

            ''Nasıl yapsak da tarihteki bu daha ileri kültürü kentin imarında yeniden egemen kılabilsek?...'' Üstelik kehrizler İ.Ö. IX. ve VI. Yüzyıllar'ın sahibi ''Urartu''ların mirası olmaları bir yana, ''Osmanlı'' döneminde bile Van'ın her türlü su gereksinmesini karşılamada kullanılmışlardı... Hattâ 1970'lere kadar da hem yine içme suyu sağlamış, hem de bahçe ve tarla sulamasına hizmet etmişlerdi...

            Uygarlıktan ilkelliğe...

            Bu müthiş tarihsel derinlik içinde ''bin yılların'' altyapısı olmalarına rağmen, sadece şu ''son otuz yılın'' uygarlık yoksunu kentleşme politikalarına ders veremeyen kehrizler, özellikle sıcak iklim koşullarında suyun buharlaşmasıyla eksilmeden taşınması için uygulanmış bir ''tünel - kanallar'' sistemi....

            Osmanlı'da bunların bakımı için bir vakıf bile varken, 1965'e kadar aynı hizmeti belediye üstlenmiş... İzleyen yıllardaki DSİ gözetimi de son ''kenkan (kehriz ustaları) ekibi''nin 1985'te emekliye ayrılmasıyla birlikte ''tümüyle terk edilmiş'' durumda...

            Bilmem ki bu tür kararlarla aslında ''uygarlığımızı'' terk ettiğimizi ne zaman fark edeceğiz?.. Belki de ''belleğimizi'' tümüyle yitirdikten sonra zaten sonsuza kadar hep ''ilkelliği'' yaşayacağız!...

            Yukarıda, alıntılarla sizlere aktarmaya çalıştığım kehrizlerle ilgili olarak Zile İlçesi'nde halen yaşayan Zileliler'in Zile Toplumsal Diyalog Plâtformu içerisinde grup yazışmalarındaki anılarını ve aktarımlarını sizlerle paylaşmak istiyorum.

            Bu anıları belleklerde kalıcı kılmak maksadıyla Kent Rehberi - Gümüş Takı Esnafı ve Antikacı Mustafa DOĞTAŞ ile birlikte tüm gün kehriz mekânlarını dolaşarak, fotoğrafladık. Karlı bir zeminde, kangal köpeklerinin koruduğu kısmen ıssız meskûn ve çamurlu mahallerde bu çekimleri gerçekleştirme şansı verdiği için Osmanlıca'ya da vâkıf olan bu genç Zile kültürü ile yoğrulmuş beyefendiye ve ayrıca kehriz konusunu gündeme taşıdığı için Sayın Necmettin ERYILMAZ'a teşekkürlerimi iletmek isterim.

Zile Kültürü'nde Destekleri Küçümsenemez İki Zile Sevdalısı : Mustafa DOĞTAŞ ve Necmettin ERYILMAZ
 
Fotoğraflar : M. Ufuk MİSTEPE - 04/05.01.2008 / Zile

Necmettin ERYILMAZ

            Date : Fri, 4 Jan 2008 13:20:36 +0200
            From : hayatbu@gmail.com
            To : zileplatformu@googlegroups.com
            Subject : < ZilePlatformu > KEERÜZ VE ZİLE

            KEERÜZ

            Sevgili Zileliler; çoğunuz keerüz kelimesini duymuşsunuzdur. Biraz yaşı ilerlemiş olanlar keerüzün ne anlama geldiğini bilir ama bizim kuşaktan olanlar herhalde bilmezler. Bilenler yanlışım veya eksiğim varsa lütfen düzeltsin. Benim ilgimi çeken bir konu olduğu için sizlerle paylaşmak istedim. Keerüz, Zile'nin zamanında kentsel gelişmişliğinin bir göstergesidir. Keerüz, Osmanlı döneminde evlere çekilen ilk su şebekesinin adıdır.

            Evlerin altından geçen kaygan taşlardan yapılmış pöyrek (pöğrek) denilen kanallarla içme ve kullanma suyunun geçtiği bir sistem. Daha birçok vilâyette sokaklarda dahi akan su çeşmesi bulunmaz iken Zile'de evlerin içinden geçen keerüzlü su şebekesi vardı. Bu nedenle eski Zile evlerinin mutfakları zemin katta bulunurdu.

Pöğrek Donanımlı Kehriz Kesiti

 

            Mutfak olarak kullanılan yer odasının içinde bakır kalaylı bir kapakla keerüz kapatılır. Hamam kurnasına benzeyen taştan bir rögâr içinden geçen su kanalları ile sürekli bir su akışı vardır. İhtiyacı olanlar kapağı kaldırıp suyunu tasla aldıktan sonra da kapağını kapatırmış. Su sürekli akar halde bulunurmuş. Hattâ zaman zaman bazı evlerden su tası keerüzün kanalına kaçarmış. Hemen komşuya koşup komşunun keerüzünden kaçan tas yakalanırmış. Vaktiyle, bu suyu temiz kullanmak keerüzü temiz tutmak önemli bir kültürdü.

            Düşünüyorum da acaba şimdi böyle bir sistem olsa nasıl kullanırdık? Gelen suyu rahatlıkla içebilir miydik? İşte Zileli olmanın ayrıcalığı bu olmalı. Köklü bir medeniyetin torunlarıyız ve bunun farkında olmamız gerekir.

            Belediyemizin şu anda dört tane eski Zile evinde restorasyon çalışması var. Gelen turistlere bu sistemi anlatabilmek amacı ile sembolik olarak keerüz koyduruyoruz.

            Kesin tarihini bilmediğim için zaman belirtemiyorum. Keerüz sistemini Zile'de kuran, sokaklara çeşmelerini yaptıran Kör Hüseyin diye bilinen bir hayırsever hemşerimizmiş. Bir gecede 40 tane dükkânını satıp bu işe finanse eden Kör Hüseyin, keerüz suyunun çıkış yerine havuz yaptırıp üç gün boyunca bu kanallardan bezir yağı akıtmış. Kanallardaki su kaçaklarını önlemek ve sterilizasyonu sağlamak için akıtılan bezir yağı kanalları ve pöğrekleri bugüne kadar sırlı parlaklığıyla korumuştur. Günümüzde dahi yapılan temel kazılarında keerüz kanallarına rastlıyoruz.

            Zileliler bu hayırsever hemşerimizin adını yaşatmak amacı ile Kışla Mahallesi'ndeki en büyük caddeye "Kör Hüseyin Caddesi" adını vermişler.

Yüksek Kaldırım'da Ulukavak yolu karşısında, sokağın ortasındaki
kocaman demir kapaklı Su Terazisi'nin yerinde metruk bir rögâr kapağı var şimdi.


Fotoğraf : M. Ufuk MİSTEPE - 05.01.2008 / Zile

            Zamanla su şebeke sistemi yaygınlaşınca bu sistem âtıl kalmış, su kaynakları kesilmiştir. Bizde Kör Hüseyin'in ruhu şâd olsun, nur içinde yatsın diyoruz. Eğer keerüzle ilgili farklı bilgisi ve anıları olan hemşehrilerimiz varsa lütfen mail atarlarsa makalemizi daha da genişletmiş oluruz. (hayatbu@gmail.com)

otelkonfor otel <otelkonfor@hotmail.com>

            Sevgili Necmettin, ben kevrüz olarak biliyorum; çünkü dedemlerin Kislik'teki evde vardı. Çok güzel çağıl çağıl akardı.

Yusuf MERAL


Fotoğraf : Necmettin ERYILMAZ

            Necmeddin'im,

            Kevrüz, şu anda bile Zile Bağları'nda faaliyetini sürdürmektedir. Çoğu Zileli'nin bunun varlığından bile haberi yoktur! Yeni neslin bu eserleri hor kullanması, sigara izmariti ve daha başka şeyler atmaları sebebiyle üzerleri kapatılmıştır.

            İstenildiği an da bunların yerlerini gösteririm. Halen içlerinden su akmaktadır. Çocukluğumda dedemlerin evinde de kevrüz bulunmakta idi. Hemşehrilerime aydınlatıcı bilgi olmak üzere http://www.arkitera.com/v1/haberler/2003/08/04/van.htm adresindeki7 alıntı bilgileri gönderiyorum. Saygılarımla...

Su Kültürümüzün Vazgeçilmezlerinden Eski Değirmen'in Harabeleri

Fotoğraf : M. Ufuk MİSTEPE - 05.01.2008 / Zile

Oğuzhan KUL

            Şu anda Çin Halk Cumhuriyeti işgali altında bulunan Doğu Türkistan; 1.828.418 km2 alanıyla Dünya'nın en verimli petrol, maden ve tarım havzasına sahip ata yurdumuz. Burada karşımıza KARIZ çıkıyor.

            KARIZ - KEHRİZ : Yeraltı Su Kanalı. Bugün halâ kullanılan, Asya’da 2500 yıllık uygarlık harikası olan Karız, yerin 110 metre altında ve 5 bin kilometre uzunluğunda olup, Tanrı Dağları’ndan Turfan şehrine su getirmek amacıyla Uygur Türkleri tarafından yapılmış.

            Orta Asya’da bulunan antik uygarlık harikası olan Karız su kanalları, Tanrı Dağları’ndan ve yeraltı kaynaklarından Turfan’a su getiren, çölün altında 110 metre derinlikte ve toplam 5 bin kilometre uzunluğundaki yeraltı su tüneli, Türklerin yaratıcılığını özetliyor. Karız, deniz seviyesinin altında kalan tarım alanlarına, köylere ve yerleşim merkezlerine suyu taşımaya yarayan yatay ve düşey yeraltı su tünelleri - galerileridir.

            Şu anda Çin Hükûmeti KARIZ'ların varlığından yeni haberdar olup, tekrar hayata kazandırılması ve turizm alanında kullanılması için çok büyük meblağlarda para harcamaktadır.

Oğuzhan KUL, Hasan SAĞINDIK'a Zile'yi Tanıtıyor.

Oğuzhan KUL Fotoğraf Arşivi - 2007

            Nerden nereye... KARIZ - KEHRİZ - KEERÜZ

            Necmettin Bey'in yazısından Zile olarak ne denli büyük bir hazineye daha sahip olduğumuzu anladım. En kısa zamanda bu hazinenin hak ettiği değeri bularak gün yüzüne çıkması dileğiyle...

            KARIZ'a ilişkin linkler

            http://turkish.cri.cn/1/2006/03/29/1@47971.htm
           
http://kitap.antoloji.com/kitap.asp?kitap=225966
           
http://groups.google.com.tr/group/b_turk_tarihi/web/kariz-kanallari-hakkndaki-avrupamerkezci-perdeleme-ve-trk-tarihileri

Ulukavak 2 Sokak (Kerem Sokak) Girişinde Tahtalı Kehriz Mahalli

M. Ufuk MİSTEPE Fotoğraf Arşivi - 05.01.2008 / Zile

Mehmet SEZEN

            Değerli Kardeşim Necmettin

            Keerüz olarak ifade ettiğin eski su şebekesinden su alınan gel geç dinlenme yerlerine benim bildiğim kadarıyla KEVRİZ denilirdi. Ben o günlere zor yetiştim. Alacamescit'teki yıkılan eski evimizin yola teğet yerinde, bahçe içersinde biraz çukurca bir yerde kevrüzümüz vardı. Daha önceleri mahalleli de buradan yararlanırmış. Babam öyle söylerdi. Daha sonraları bu sular mahalle çeşmelerine aktarılmış.

            Çocukluğumuzda, Alacamescit Câmii karşısında iki çeşme vardı. Birisi o zamanki Belediye Reisi Alacalı Muharrem Efendi tarafından yaptırılan Kale Suyu Çeşmesi, diğeri de onun yanında biraz çukurda bulunan " ŞEHİR SUYU Çeşmesi" idi. Biraz bulanık akardı. Yine de mahallenin su ihtiyacını karşılarlardı. Tabii ki zaman içerisinde o kevrüzler de o şehir suyu çeşmeleri de tahrip oldu ve tarihe karıştı.

            1950'de Belediye Başkanı olan rahmetli Ahmet Vanlıoğlu, şehrin tamamını kapsıyan su şebekesi yaptırmasıyla tüm evlere su abonesi verilme imkânı da hâsıl oldu. Dolayısıyla evlerimizdeki lâvabolar kevrüzlerin yerini aldılar böylece. Saygılarımla...

Hulusi SEREZLİ

            ZİLE'YE ŞEHİR SUYU GELDİ

            Necmettin Bey'in 'Kehriz' yazısı beni yıllar öncesine götürdü.

            Evimiz Zile’nin en güzel semtlerinden Kislik Mahallesi'nde idi. Manifaturacılar Çarşısı'ndaki dükkânımızdan çıkıp, şimdiki Hükûmet Meydanı'nın yerindeki parkı geçip, Ulu Câmi'nin önünden Amasya Caddesi'ni takip eder, sola Hacı Tahir Efendi Sokağı'na dönerdim.

Asfalt Zeminli Amasya Caddesi'nden
Hacı Tahir Efendi Sokağı'na Giriş ve Yol Güzergâhı Üzerinde Kehriz Hattı

Fotoğraf : M. Ufuk MİSTEPE - 05.01.2008 / Zile

            Büyük dedem Halil Efendi ile onun oğlu dedem Bekir Efendi'nin müderrislik yaptıkları, sonradan câmi olan Kislik Câmisi'ni geçip sağda; Aşçıoğlu Kâzım Bey'in ve annemin babası Çubukçu Ali Ağa'nın, solda ise Hami Ağa ( Paşay) ve Belediye Başkanı Lütfi Kayran’ın evlerini de geçtikten sonra Hacı Bey'in (Akman) köşesinden sonra Hasip Ağa'nın bahçe içindeki büyük evi karşısındaki Serezli Sokağı'na girerdim.

Kislik Câmii'nin Arka Cepheden Görünüşü

Fotoğraf : M. Ufuk MİSTEPE - 05.01.2008 / Zile

            Celal Akman ile Kollu Hoca ve Nikâh Memuru Bahri Bey'in evleri biraz yukarıda kalırdı. Zileliler yıllarca Kislik Medresesi'nde talebe okutup yetiştiren dedelerime hürmeten sokağımıza Serezli Sokağı adını vermişlerdi. Evimize gelmeden Vahit Efendi ile Öğretmen Bedriye Hanım'ın evi vardı.

            Hitam Müdürü Bahri Efendi'nin karşısındaki kapımızı çalmaya gerek kalmadan dış avlumuza girerdim. Geniş cümle kapımız her zaman açıktı. Avludaki çeşme geniş oluktan taştan oyulan yalağına (haft) sular gürül gürül akardı. Rahmetli annem Emine Hanım'ın gün ağarmadan açtığı dış kapı karanlık basıncaya kadar açık kalırdı.

            Şehirde içme suyu şebekesi yoktu. Mahalle su ihtiyacını buradan karşılardı. Helki ve kova tıngırtılarını kadınların şen şakrak sesleri bastırır, avlu âdeta bayram yerini andırırdı. Dış avlunun kocaman kapısından hayata girerdik. Karşıda iş evi vardı. Sağda şinavat, salça, pekmez ve etlik yaptığımız bağ ocağı, solunda ise annemin Cuma günleri yaktığı ekmek fırınımız vardı. Komşular getirdikleri hamur ile kete, ekmek, peksimet pişirirdi.


Hulusi SEREZLİ Fotoğraf Arşivi

            Evin bahçesinde incirden fındığa, karaduta kadar her türlü meyve vardı. Çiçeği çok seven annem Cennet'i andıran bahçedeki gül ve çiçekler ile ayrı ayrı ilgilenir, onlara bir çocuk gibi özen gösterir, yaptığı demetleri ikram etmeyi severdi.

            Bahçede bol suya rağmen üç tane de kuyu vardı. Suladığında kuyular ağzına kadar dolardı. Çünkü toprağın 1,5 metre altındaki mahalleye adını veren kis tabakası suyu geçirmezdi.

Kısmî Restorasyonu Yapılan Mühtoğun Tekke (Müftüoğlu Tekkesi)
Kapısı Önünde M. Ufuk MİSTEPE Kehriz Güzergâhı ile İlgili Etüdlerini Yaparken.

M. Ufuk MİSTEPE Fotoğraf Arşivi - Zile 05.01.2008

Değerli Ağabeyim Ufuk Bey,

Kehriz makalenizi okudum, elinize sağlık. Sayın
Serezli'nin de zikrettiği gibi, bizim eve de bu su gelirmiş, hattâ
Harem Dairesi'nin önündeki iç bahçede yüksekçe bir yalak (halen var)
içine dolar, sonra o yalağın iki çıkışından devam eder, birisi evin
batısında kalan eski büyük bahçedeki (40 yıl önce parsellenip satılan
bahçe) havuzu doldurur ve sulama amaçlı kullanılırmış, diğeri
Tekke'nin önündeki fıskiyeli küçük mermer şadırvana gelir, oradan da
güney yönünde diğer komşuların evlerini ziyâret etmek üzere
pöğreklerle yoluna devam edermiş. Bahsettiğim mermer şadırvan, Sivas'tan
getirilmiş ancak, suyun basıncı yetmediği için ortasındaki fıskiye hiç
bir zaman monte edilememiş. İnşaallah bir Zile'ye geldiğinizde o
şadırvan ile teknenin (su yalağı) fotoğraflarını da çekip makaleye
eklersiniz. En derin saygı ve sevgilerimle.
Dr. Ali Adil GÜNEREN
Yeryüzü Doktoru

            Arkadaki Müftüoğlu Sokağa da kapısı olan, bahçemizin ortasından geçen alçak duvar hem öğretmen amcam Yakup Bey ile bizim bahçeyi hem de gelen suyu ikiye bölerdi. Su duvarın üstünde kardeş payı ikiye ayrılır, yarısı amcama yarısı da bize akardı. Bilhassa yaz aylarında sık, sık kesilirdi. Hem biz hem de komşular sıkıntı çekerdik. Zaten bizim suyumuz kesilince Müftüoğlu Sokak başındaki Tahtalı Kehriz ile Tekke'nin de suyu kesilirdi.

            Uygun kişi ben olduğum için “Koş bak. Su kesildi." derler, ben de alel acele Kislik başına koşardım. Yüksek Kaldırım'da Ulukavak yolu karşısında, sokağın ortasında kocaman demir kapaklı su terazisi vardı. Ben içine rahatça girerdim.

            Dereboğazı'ndan ve Ulukavak'tan gelen su buradan dağılırdı. Bir bölümü Işık Hamam tarafına bir bölümü de bizim tarafa giderdi. Işık Hamam'ın sahibi Necmi Efendi her zaman suyun bize gelen tarafını kesip, tamamını hamama bağlardı. Suyun başında kendisi yoksa eski haline getirirdim. Bekliyorsa babama veya amcama haber verirdim. Onlar onun dilinden anlardı. Mahalleli faytonculuk da yapan, burnundan konuşan, çap bacaklı Necmi Efendi'yi bu yüzden pek sevmezdi.

Metruk Işık Hamamı Restore Edileceği Günü Bekliyor.

M. Ufuk MİSTEPE Fotoğraf Arşivi - Zile 16.05.2007

            Sanıyorum 1952 yılı idi, sokaklar kazıldı. Yollara demir boruları döşendi. Tabi bu arada asırlar boyunca şehre su getiren kiremit pöhrenkler kırıldı. Ata yadigârı su teşkilâtı battal edildi. Çünkü Zile’ye şebeke suyu geliyordu. Odanın içinde su akacaktı. Aradan 56 sene geçti. Şimdi de adını bile hatırlayamadığımız Kehriz'i arıyoruz.

            Hoşça kalın – Hulusi SEREZLİ <www.hulusiserezli.com>

Bekir AKSOY

            Necmettin'ciğim,

            Doğru ismi KEHRİZ'dir.Çok eski dönemlerden beri Anadolu'da kullanılan içme ve kullanma suyunun sağlandığı bir su şebekesi sistemidir. Benim çocukluğumda bizim evde de vardı. Boğazkesen tarafından birkaç evi geçtikten sonra bizim eve gelirdi. En son bizim evden sonra kanalizasyon sistemine karışırdı. Komşular beraberce her yıl Sonbahar'da kehriz sistemine kaçan kökleri temizletirlerdi. Daha sonra şehir suyu devreye girince bakılmadığı için kullanılmaz hale geldi.

Vaktiyle Boğazkesen Mevkii'nden Birkaç Evi Geçtikten Sonra
Haznedar Sokak'taki Bekir AKSOY'ların Evinden İtibaren Kanalizasyona
Karışan Kehriz Güzergâhının Bir Kolunun Geçtiği Meskenlerin Şimdiki Hali.

Fotoğraf : M. Ufuk MİSTEPE - 05.01.2008 / Zile

            Kışla Mahalle'den dağıtımı yapılan sular (Kör Hüseyin Suyu) Zile'nin bütün mahallelerine dağıtılırdı. Akan birkaç tane de Kör Hüseyin Suyu Çeşmesi vardı. Bir tanesi Amasya Caddesi, Cımbıllar'ın evin karşısında, bir tanesi yine aynı caddede tam Kisliğe dönecek yolun karşısında, bir tanesi şu anda Ulu Câmi'ye yakın Belediye Garajı'nın üst tarafındaki yolun kesiştiği yerde, bir tanesi de Odun Pazarı'nda idi. Belki başka vardır ama ben hatırlayamıyorum.

Odunpazarı'nda Üç Lüleli Çeşme Önünde Mustafa DOĞTAŞ.
Otomobillerin olduğu yer Zile İsyanı'nda idamların gerçekleştirildiği alandır.
Çam ağacının az yukarısında Kel Bekir'in bağlandığı meşhur Kanlı Dut ağacı vardı.


Fotoğraf : M. Ufuk MİSTEPE - 05.01.2008 / Zile

            Zile'nin en güzel içme suları idi. Akşamları biz çocuklar evimize içme suyu getirmek için çeşmede sıra beklerdik. Kehriz sözcüğünün ne anlama geldiğini bilmek için tarihe bakmak lâzım. Bulduğum bir açıklamayı da buraya aktarıyorum.

            Van'da içme ve sulama suyu amacıyla geçmişi Urartular'a uzanan, Osmanlılar döneminde yapılan en önemli su tesislerinden biri de "kehriz"dir. Kehriz olarak adlandırılan ve yer altında açılan galerilerin biriktirdiği suların toplanmasından elde edilen kaynak suyudur.

            Bu sisteme Orta Asya Türk Devletleri'nde "kares" denilmektedir. Çin, Afganistan'da da aynı sisteme İpek Yolu üzerinde rastlanabilmektedir. 6 kerhiz, eski Van şehrinde, 24 kerhiz ise bugünkü Van'ın bulunduğu şehir merkezindedir. Ancak bu kerhizlerden yalnızca eski yengi ve vakıf kerhizleri işlevine devam etmektedir. Suyu yumuşak ve temiz olan kehriz suyu şehir şebekesinin kesildiği dönemlerde su ihtiyacını karşılamaktadır.

Belediye Garajı'nın üst tarafındaki yol kesişiminde Kehriz Hattı'nın ve Çeşmesi'nin bulunduğu mevki
 
M. Ufuk MİSTEPE Fotoğraf Arşivi - 05.01.2008 / Zile

            Tüm Zile Plâtformu üyelerine selâm ve sevgiler.

Şevket CANITEZ

            Ufuk Bey, ben 1934 doğumluyum, Mustafa evlâdım beni iyi tanır. Vaktiyle Bağdatlı Hacı Ömer Ağa Boğazkesen Mevkii'nde suyun şehre alınması için yedi dükkân sattı. Şermetler'in Hacı Hanım'ın büyük kızı Saffet Hanım'dan böyle işittim. Bu su çukur helâların yanında akan su idi. Kör Hüseyin Suyu'ndan ayrı bir su kaynağıydı. Kör Hüseyin Suyu 1940'tan beri vardı.

            Dereboğazı'nda Birinci Değirmen'in üst kısmından çıkardı. Tabakhane Câmii karşısında 7 musluklu bir su idi, sonra Belediye bunu şehir suyuna kattı. 1953 yılında Zile su kıtlığı yaşadı. İğdir'den gelen su kaynağına çuvallarla darı boşaltıldı. Darılar Çaypınarı Suyu'ndan çıktı ve suyun kaynağı böylece belirlenmiş oldu.

1900'lü yıllarda PTT binasının olduğu Hacı Tahir Efendi Sok. No. 26 Arsası

Fotoğraf : M. Ufuk MİSTEPE - 05.01.2008 / Zile

            Zile'nin su kültürüyle ilgili olarak bir anı daha aktarayım. 1940'lı yıllardı. Su bulmak için iki Alman gelmişti Zile'ye. Başlarında kaskları ve ölçüm âletleriyle Saraç Köyü civarında çalışmalar yapan bu uzmanlardan bir tanesini köy çobanı başına taşla vurarak öldürmüş ve cesedi saklayarak kaçmış. Köylüleri konuşturmak için jandarma dayaktan geçirmiş. Köylüler de dayağın verdiği nefretle hasır kilimleri su kaynağı içerisine sokarak Zile'ye gelen suyu kesmişler ve ağzına da çok büyük bir kaya yuvarlamışlardı. Jandarmaların müsebbiplerini tutup Zile'ye götürdüklerini görmüştüm küçüklüğümde.

            Dükkânımın olduğu semt Samanpazarı, az aşağısı da Odun Pazarı'dır ve orada Kör Hüseyin Suyu'ndan kaynağını alan Üç Lüleli Çeşme vardır. Daha geniş bir zamanda gene Zile haberleriyle dopdolu buluşmak dileğiyle.. şimdilik hoşçakalın.

Mustafa DOĞTAŞ Doğup Büyüdüğü Kehriz Donanımlı Evleri Önünde

Fotoğraf : M. Ufuk MİSTEPE - 05.01.2008 / Zile

Rahmi ŞEYHOĞLU
(Zile Meslek Yüksekokulu Öğretim Görevlisi)

UYGUR KARIZLARINA YOLCULUK
Kitabın Yazarı : Dursun ÖZDEN

ZMYO Öğretim Görevlisi Rahmi ŞEYHOĞLU

http://zmyo.gop.edu.tr/icerik/akademik_personel/index.htm#ogretimuyeleri

            Araştırmacı - Gezgin Dursun Özden; gittiği onlarca ülkede ve Anadolu’da, kaybolan etnik kültürleri araştırıyor. Son olarak Orta Asya’da birlikte yaşama kültürünü ve kolektif bir iradenin ürünü olan Uygur uygarlığını araştırdı. Farsça kökenli bir sözcük olan “Karız : Yer altı su yolu, iz, lağam” anlamına gelmektedir. 2500 yıl önce Orta Asya’da, Türkler tarafından yapılan ve “Bir Uygarlık Harikası” olarak adlandırılan, Turfan havzasındaki “Karız” yer altı su kanalları sistemini ve “Antik Yarnaz Kenti”ni inceleyen Özden, Asya ve Türk tarihine bir ışık tuttu. Tanrı Dağları’ndan başlayıp Turfan havzasına uzanan, Taklamakan Çölü’nün 110 metre altında ve toplam 5100 kilometre uzunluğundaki Karızlar, yer altındaki Çin Seddi olarak tanımlanıyor. Çin’deki ikinci teknoloji harikası olarak vurgulanıyor.

            İnsanlığın yarattığı en eski uygarlık miraslarından biri olan Karızlar; Batı merkezli araştırmacıların ve tarihçilerin, Asya Kültürü üzerine yaptığı standart ve stratejik yalanlarını, saptırmalarını ve küresel tezlerini çürütüyor. Bu bulgular Türklerin; kara kıl çadırlarda yaşayan, göçebe, çoban, cengaver, barbar, cahil, geri ve ilkel topluluklar olmadığını gösteriyor. Aksine, daha Batı’da kent devletleri yokken Uygur Türklerinin; yerleşik kent kültüründe, İpek Yolu üzerindeki ticarette, sanatta ve ziraatçılıkta ileri deneyimlere sahip oldukları ortaya çıktı. Rus, Çin, Uygur, Türk ve bazı Batılı bilim adamlarının son dönem çalışmaları sonunda; Asya halklarının tüm farklılıklarına karşın, Batı’dan daha eski ve köklü uygarlıklara sahip oldukları, köklü ve sürekli devlet geleneği, güçlü kolektif irade ve Karız gerçeğinde somutlanan “birlikte yaşama kültürü”nü özümsedikleri belgeleniyor.

            Çin - Sinciang Bölgesi dışında İran, Azerbaycan, Umman, Suriye, Lâtin Amerika, Kuzey Amerika ve Anadolu (Van, Hasankeyf, Urfa, Kemaliye, Gümüşhane, Bayburt, Tarsus, Niğde, Ulukışla, Konya, Karaman, Erzurum, Tokat, Malatya, Antalya, Bergama ve Tekirdağ)’da da Karız - Keriz - Kekhizler bulunmaktadır.

            Sinciang - Uygur Özerk Cumhuriyeti topraklarında bulunan Turfan, Kumul, Hami ve Toksun bölgelerindeki tarihi Karız yer altı su kanalları hala çalışıyor. Taklamakan Çölü’nün ortasındaki bu yeşil havzalara Karız su kanalları yaşam veriyor. Binlerce yıldır süren ileri ziraat uygulaması, yerleşik yaşam kaynağı. Karızların yapılış ve bu güne gelişi ise, bir teknoloji harikası. Özellikle o dönemin koşullarında, kazma tekniği ve yer altında yön bulma yöntemleri, bu işin gizemini ve uygarlık harikası özelliğini vurguluyor. Karız sularının getirilmesi, paylaşımı ve korunması, bir özgün üretim ilişkisini, bir kolektif yaşam kültürünü oluşturuyor. Arap harfleriyle yazan ve Uygur Türkçesi’yle anlaşan Müslüman Karızcılar, modern câmilerde ibadet yapıyor ve kendi ata gelenek ve göreneklerini sürdürüyor.

ZİLE'NİN İÇME VE KULLANMA SUYU KAYNAKLARI
Bekir AKSOY : Araştırmacı - Müzisyen

Kemal TARHAN ve Bekir AKSOY

Bekir AKSOY Fotoğraf Arşivi - 27.05.2007

            Zile ve çevresinde içme ve kullanma suyu kaynaklarıyla ilgili geçmişe bir göz attığımız zaman çok değişik su kullanım alternatifleri görürüz. Önce Zile’nin su kaynaklarına bir göz atalım. Zile içme ve kullanma sularını akarsu kaynakları olmadığından devamlı yeraltından veya kaynak sularından faydalanma yollarını seçmiştir. Ben bu konuyu babamdan ve diğer büyüklerimden işittiklerimle kendi çocukluk anılarımı birleştirerek anlatacağım. Dereboğazı’yla ilgili su kaynaklarıyla işe başlamak istiyorum.

            Çocukluğum Amasya Caddesi’nde Ulukavak’tan gelen yol ile Amasya Caddesi’nin kesiştiği yerde bulunan bağımızda geçti. Bu bağın önünden Dereboğazı’ndan gelen sular akar ve aşağıdaki tarlaları sulardı. Dereboğazı’nda bir sürü eşme dediğimiz su kaynakları vardı. İçilen bu su kaynakları birleşip, aşağılara doğru küçük bir dere meydana getirirdi. Öyle ki durgun akan bölümlerde kaya balığı dediğimiz küçük su balıklarıyla bazı derin yerlerde su yılanları yaşardı.

            Bu bölgede bulunan sular çay içine kuyular kazılarak yapılan bir sistemle ve yer altından lâğım kazılarak şimdiki sadece kalıntılarının bulunduğu Tekkeşinler’in su değirmenine ve patırdağa giderdi. Çocukken bu kuyuları zaman zaman temizlediklerini bilirim. Babam Dereboğazı’ndan bizim bağın biraz altına kadar olan bölümde on sekiz tane kuyu olduğunu söylerdi. Bu kuyular ayrıca yer altından birbirine bağlı idi. Bu kuyulara ceviz kökleri kaçtığı için su akışında azalma olurdu.

            Benim hatırladığım kadarıyla kuyulardan bir tanesi bizim bağın önünde takribi beş altı metre derinlikte idi. Diğer bildiğim kuyuların biri bizden biraz aşağıda ve son kuyu, bir tanesi yukarda rahmetli dabak Eşref Ayata’nın bağı önünde, bir tanesi de halâ çalışır durumdadır ve içinden su alınabilmektedir. Bu kuyu Dereboğazı’na giderken birinci köprüye gelmeden sağ tarafta eskiden Dua Yeri dedikleri ve şimdi bağ olan yerdedir. İçinde su akışı belli olmaktadır.

Bekir AKSOY'ların Dereboğazı'ndaki Bağları

Fotoğraf : Bekir AKSOY

Anıt Ağacı'na Dönüşen AKSOY'ların Dereboğazı'ndaki Kara Dutu

Fotoğraf : Bekir AKSOY

            Bu kuyularda toplanan ve yer altında lâğımla patırdağa kadar giden bol miktarda bu sular havuzlara dolarak sulamada ve büyük taşlı iki adet değirmeni çalıştırmakta kullanılırdı. Bu değirmene Tekkeşinler’in Fabrika denirdi.

            Yine buradan giden bir pöğrek dolusu su Tekkeşinler’in Hacı Mehmet Mahallesi’ndeki evlerinin önünde ve iç avluda akardı. Bu çeşmenin kalıntısı halâ evin önünde mevcuttur. Sistemin yapım zamanına gelince.. babam 1902 doğumlu idi ve babam on beş yaşlarındaymış. Beş altı yıl devam ettiğini söylerdi.

            Zile’nin yine Dereboğazı’ndan gelen şehir suyu dedikleri 1909 yılında resimlenen suyundan bahsetmek istiyorum. Şehir suyu o yıllarda yapılarak Zile’nin o zamana göre modern kullanma suyu şebekesi hizmete girmiştir. Bu sular Zile’de birçok kola ayrılarak Kislik Mahallesi’ndeki kehrizlere, Müftüoğlu Tekkesi’ne yakın olan Cemalettin Dinçer'lerin eski evlerinin bulunduğu sokağa.. Tahtalı Kehriz denilen bölgeye, Hulusi Ağabey’in bahsettiği şehrin girişinde bulunan su terazisiyle Işık Hamam’a ve Amasya Caddesi’ne su sağlanırdı. Amasya Caddesi’nde evlerin birçoğunda kehriz bulunurdu.

            Kör Hüseyin Suyu ile de şehrin birçok bölümüne Kışla Mahalle’den itibaren kehrizler vasıtasıyla su sağlanırdı. Bizim evin kehriz suyu da Boğazkesen tarafından o bölgeden gelirdi ve bizdeki kehrizin yapısı yaklaşık altmış cm derinliğinde tağar denilen üstü geniş küp gibiydi. İçine sular dolar ve maşrapa ile alınır, iş bitince tahta bir kapakla kapatılırdı.

            Babama sorardım : "Baba bizden sonra helâya gidiyor, neden kapatıyoruz?"derdim. Babam da "Oğlum içine bir şey düşmesin, toz toprak da girer." derdi. Kehrizin yapısı zeminle aynı hizada idi. Neden kenarlarını biraz yükseltmediklerini halâ düşünürüm.

            Komşuların kehrizleri de aynı idi. Kör Hüseyin Suyu o kadar çok gelirdi ki Kışla Mahalle’nin ortasından yol boyunca akar, GOBUL deliği dedikleri yerden Nayıpoğulları’nın bahçesine girer ve Ekenler’in evlerinin önünden akarak, Sakarya Caddesi’nden Çay Mahalle’deki çaya dökülürdü. Bu arada evlerin bahçelerini de sulamayı ihmal etmezdi. Bahçesi olan evlerin sokaktan bahçeye kadar su yolu bulunurdu.

Zile Kalesi Surlarından Bağların ve Yemyeşil Bahçelerin Görünümü

Bekir AKSOY Fotoğraf Arşivi

            Zile’nin Çay Mahalle bölgesinin içme ve kullanma suları çeşmeler vasıtasıyla sağlanmaktadır. Bu çeşmelerin kaynağı Zile'nin kuzeyi ve kuzey doğusundaki kuyulardır. Bu kuyular halâ çeşmelere su vermektedir. Yalnız eskisi kadar bol su yoktur. Zile de su kaynaklarının kurumasından ve küresel ısınmadan nasibini almaktadır.

            Kavaklı Câmii Çeşmesi, Celep Pınarı, Kepir Pınarı, Cebeci Pınarı, Şeyhoğulları Çeşmesi aklıma gelen birkaç tanesidir.

            Zile kullanma suyunu daha çok geçmişte evlerdeki kuyular vasıtasıyla sağlardı. Benim bildiğim kadarıyla bizim mahallede her evde kuyu vardı. Bizim evin arsasında iki tane kuyu vardı ve bir tanesi dükkânların altında kaldığı için birini kullanıyorduk. Bu kuyuların suyunu rahmetli Bağdatlızâde yer altından lâğım kazdırarak, Dabakhane Câmii önündeki tuvaletlerde akmasını sağlamış. Bu çeşmeler 2005 yılına kadar câmi karşısındaki tuvaletlerde abdest almaya yaramıştır. Tuvaletler yenilenip yukarı çıkarılınca kot kaybından dolayı kanalizasyona bağlanmıştır.

            1940'larda Zile'de bir kuraklık yaşanmış ve bizim kuyunun suları hiç azalmadığı için Zile'nin su ihtiyacının bir bölümünü karşılamıştır. Bu kuyunun derinliği on sekiz metre ve su derinliği sekiz metre idi. Sular kuyulardan dolap denilen sistemle kovalarla çekilirdi. Komşuların kovaları düşünce bizden kuyu çengeli almaya gelirlerdi, çünkü bizim mahallede kuyu çengeli sadece bizim evde vardı. Düşen kovayı çıkarmak da bir ustalık işi idi. Bu çengeli halâ bir anı olarak Zile'deki evimde saklarım.

            Zile'ye Belediye Başkanı Ahmet Vanlı zamanında kaleye depo yapılarak şehir suyu şebekesi yaptırılmıştır. Bu su paralı olduğu için (az da olsa) Zileli suyun para ile alınacağını kabullenememiş ve uzun yıllar kuyu ve kehrizlerden faydalanma yoluna gitmiştir.

            Doğduğum yıllarda Zile'ye içme suyu şebekesi yapıldığı halde gençliğimde evimize şebeke suyu abonesi gelmişti. Bu suyun kaynağı ilk defa Dereboğazı'ndaki Derebaşı Köyü'ne dönecek yerde bir kuyu açılarak ve ziftli pik boru döşenerek Zile'ye getirilmiştir. Rahmetli babam anlatırdı "Aşağından yukarıya kaleye su çıkacakmış, hiç olur mu?" diye halk arasında birçok yorumlara neden olmuş, hattâ bu adam parayı boşa verecek diye karşı çıkanlar olmuş.. babam bunu çoğu zaman anlatırdı. Bileşik kaplar meselesini Zile'de o zamanlar kim bilecek? Yapılıp bittikten sonra bir süre de paralı suyu kabullenememişler.

Koruyamadığımız Tarihî ve Mimarî Değerlerimiz - Saat Kulesi / Elektrik Santralı

Bekir AKSOY Fotoğraf Arşivi

            Malûm Zile'de ilk elektrik santralının neden kaleye kurulduğu hikâyesini de bu arada hatırlayalım. Bir sürü boş yer varken neden kale? O zamanın Zile'nin ileri gelenleri kaleden aşağı akar, kolayca evlere ulaşır gerekçesi ile santral kaleye yaptırılmış. Bu anıyı da affınıza sığınarak yazmadan geçemedim.

            Kehriz Kültürünü Yaşatmak :

            Anadolu uygarlıklarında herkesi şaşırtan tarihsel değerlerden biri de çağlar öncesine ait tarihteki altyapı kültürünün eşsiz tanıkları olan ''yeraltı su kanalları''...7 Yöreye içme suyu sağlamış ve hattâ bahçe ve tarla sulamasına hizmet etmişlerdi.

            Metal borulu Belediye su şebeke hattının 1950 yılında binalara döşenmesinden önce Zile halkı Kör Hüseyin Suyu olarak bilinen Ulukavak Seyir Yeri güzergâhındaki Büngüldek - Patırdak mevkiinde havuzda biriken suları Kehriz Yeraltı Kanal Hattı ile şehre ulaştırmayı başarmıştır.

Vaktiyle römorkun olduğu yer Büngüldek - Patırdak olarak anılırdı.
Ulukavak seyir ve mesire yerindeki havuzda biriken suda halı, kilim yıkanırdı.

Fotoğraf : M. Ufuk MİSTEPE - 05.01.2008 / Zile

            Kaynağın ilk çıkışında duvar içerisinden tuğla destekli ve kemerli 50 cm çapında kanaldan iletilen sular çömlek çamurundan yapılan içi sırlı pöğrekler ile şehre ulaştırılmış ve şehirde ana şebekede içerisinden eğilerek insanın geçebileceği yükseklikte mermer dört köşe kanallar ile sokak ve caddelere taşınmıştır.

            Bu suların evlerden alındığı ağızlara Keerüz, Kevriz, Kevrüz adları verilmiş olup, Kehriz adı Orta Asya kökenli bir su kültürü terimidir. Kehrizin ağzı bakır kapakla örtülüdür. Zamanla mutfakların zeminleri betonarme ile kaplandığından birçok kehriz de grobeton zemin yapılaşmasının kurbanı olmuştur.

Duvar içerisinde muhafazalı kemerli su kanalı

Fotoğraf : M. Ufuk MİSTEPE - 05.01.2008 / Zile

            Zile Belediyesi'nin restore edilen evlere bu kültürü prototip olarak taşıması ve yaşatıyor olması anlamlı ve bir o kadar da gereklidir.

            Sözümüze Oktay Ekinci'nin bir değerlendirmesiyle son verelim : «Osmanlı'da bunların bakımı için bir vakıf bile varken, 1965'e kadar aynı hizmeti Van Belediyesi üstlenmiş... İzleyen yıllardaki DSİ gözetimi de son ''kenkan (kehriz ustaları) ekibinin'' 1985'te emekliye ayrılmasıyla birlikte ''tümüyle terk edilmiş'' durumda... Bilmem ki bu tür kararlarla aslında ''uygarlığımızı'' terk ettiğimizi ne zaman fark edeceğiz?.. Belki de ''belleğimizi'' tümüyle yitirdikten sonra.. zaten sonsuza kadar hep ''ilkelliği'' yaşayacağız..»

            KAYNAKÇA :

            1) http://tr.wikipedia.org/wiki/T%C3%BCrklerde_su_k%C3%BClt%C3%BCr%C3%BC
            2) http://www.trplatform.org/tarihimiz/193305-turfan-turk-su-kanallari.html  (Dursun Özden -  Aydınlık Dergisi, Eylül 2004).
            3) http://www.cehago.com/frm/van-yer-alti-su-kanallari-van-kehrizleri-t14914.html?s=40c94d148079edbad8e4bf202e0e8d0d&amp;t=14914
            4) http://www.geocities.com/karadenizim/azerikelime.html
            5) http://www.geocities.com/karadenizim/azerikelime.html
            6) Zile Toplumsal Diyalog Plâtformu grup içi yazışmaları (http://groups-beta.google.com/group/zileplatformu?hl=tr).
            7)
http://www.arkitera.com/v1/haberler/2003/08/04/van.htm
- Cumhuriyet / Oktay Ekinci.

 

Zile Makaleleri Sayfasına  

Dönmek İçin TIKLAYINIZ

YAZDIR