ANA SAYFA            
(Bu sayfa en son 13 Nisan 2004 tarihinde güncellenmiştir.)

.

 

İSTANBUL'UN
KARANLIK YÜZÜ VE
ÜNYE İLİ'NİN HÜZNÜ


Makale
: İsmail CANBULAT
(Çağrı Gazetesi İstanbul Temsilcisi)

 

ÇAĞRI İSTANBUL
İLK YAZI

"Çağrı İstanbul" bu ilk yazıyla faaliyete geçiyor. İstanbul'daki Ünyeliler'le dayanışmayı sağlamak, onlardan haberleri Ünye'ye geçmek; Ünye'den onlara daha iyi haber iletmek ve birbirlerinin neler yaptığından habersiz İstanbul'daki Ünyeliler arasında bir hareketlenme başlatmak, haberleşme zinciri kurmak için varız.

İstanbul'daki Ünyeliler ve Ünye dostları, bize yazın. Gelip size konuk olacak, sizinle sohbetlerimizi yayımlayacak, Ünye'yi ve her şeyi konuşacağız. Sizin gönderdiğiniz yazıları yayımlayacağız. Çağrı bir atak başlattı. Ünye'nin 15 yıldır tarihi olan Çağrı büyüyor. Türkiye'nin ve Dünya'nın çeşitli kentlerindeki Ünyeliler'e ulaşabilmek, onlara daha çok ve daha doyurucu haberler verebilmek için kendini geliştiriyor.

Sıkı durun İstanbullu Ünyeliler, her an kapınızı çalabiliriz...
Tüm Ünye "dostlarına" selâm olsun
(Çağrı İstanbul Temsilciliği)

 
İSTANBUL'UN KARANLIK YÜZÜ VE
ÜNYE İLİ'NİN HÜZNÜ

(Haftalık ÇAĞRI Gazetesi'nin Yıl : 14, Sayı : 580, 23.04.1990 tarihli nüshasında yayımlandı.)
 
            "Ünye Feribotu" İstanbul seferini tamamlamış, çam kokuları içindeki Ünye Limanı'na yanaşıyordu. Sahilde tam bir karnaval yaşanıyor, bu Yaz deniz yoluyla gelen onuncu turist kafilesi Ünye Halk Dansları'yla karşılanıyordu.

            Bembeyaz giysiler içindeki gençler, turistlere çiçekler ve broşürler sunuyor, il merkezine gitmek için servislere biniliyordu. Şehre inen yol boyunca "9. Ünye Fındık Harmanı Kültür ve Turizm Festivali" yazıları göze çarpıyordu.

            Ünye Vilâyet Konağı'nın önündeki büyük panoda da bir tiyatro afişi asılıydı : "Ünye Belediye Konservatuarı Tiyatro Bölümü Sunar, YUNUS EMRE 'ÜNYE' DEDİ, Oyun 2 Perde, Yer : Ünye Kültür Merkezi."

            İstanbul, Milât'tan 658 yıl önce kurulur. Meşhur hikâyesi şöyle :

            "Yunanistan Kralı Vyzas (Byzas) yeni bir şehir kurmak isteyerek, bunun yerini belirlemek için bir kâhine başvurur. Kâhin "Bu şehri körler memleketinin karşısında kurun" der.

            Megaralılar Kuzey'e doğru giderek şimdi Topkapı Sarayı'nın olduğu yere gelirler. Etrafa bakınırlarken, biraz uzakta, karşı kıyıda Kalkedonyalılar'ın kurmuş oldukları Kadıköy'ünü görürler. Megaralılar bulundukları yerin güzelliğine o kadar hayran olurlar ki Kalkedonyalılar'ın Kadıköy'ünü burada kurmadıklarına şaşırırlar. Belki biraz da kızarlar ve onların kör olduklarına hükmederek, Kadıköy'ünün kâhinin bahsettiği körler memleketi olduğuna inanırlar. Topkapı Sarayı'nın bulunduğu tepe üzerine şehrin temelini atarak, ona BYZAS derler."

            2648 yıl geçti. Birçok medeniyet kuruldu burada; imparatorluklar devrildi. Byzas, Bizans, Constantinopolis ve İstanbul. Şimdi, 1990'ın İstanbul'u; tam bir körler "memleketi". İnsanların gözü parayla, maddiyatla, hırsla kör olmuş. Yöneticiler şehrin acıklı durumunu görmemek için gözlerini yummuş.

            Toplum - birey ilişkileri tam bir açmazda; "aydın", kimlik hezeyanlarında. Garip Anadolulum da şaşkın; çoğu zaman çaresiz. Tutunabilenler yaşamlarını sürdürebiliyor. İstanbul, adamı kâğıt helva gibi çıtır çıtır yiyor...

            Artık bu şehirde yaşamak imkânsız. Yediklerimizin çoğu hileli, sağlığa aykırı, sular yok, sular mikroplu. (Kaynak sularında lâğıma bile rastlandı.) Trafik yakında kilitlenip kalacak. Yollar, Beyrut sokakları gibi. Otobüsler çürümüş, insanlar balık istifi.

            Boğaz'da yeşil kalmadı. Ağaçları kesip yerine "Yeşil" villâlar konduruyorlar. Gecekonduda yaşayanlar apartmanda yaşayanlardan daha fazla. Telefon kulübeleri ve her şey bozuk. İnsanlar bozuk. Gençler bataklığın içinde şarkılar söylüyor.

            İnsan haklarına saygısız bir şehir, sevgisiz insanlar; çaresiz İstanbul. Belediye Başkanları'nın hiçbiri İstanbul'u sevmemiş. Ceplerini doldurup gitmişler. İstanbul'un özel konumunu kavrayamamışlar.

            İstanbul bir ülkedir. Ülke - şehirdir. Ama hep köy muamelesi görmüştür. İstanbul'un üzerindeki "Altın" yaldızı kazıyınca altından iğrenç kokular geliyor. (Altyapı da göçmek üzere.) Gittikçe daha çekilmez olan yaşam, insanları sinirli ve suratsız yapmış. Ne kadar zor, bu suratlarla dolu bir şehirde yaşamak.

            Her İstanbullu'nun ideali, bu şehirden uzaklaşmak olmalı; ama bu hayal şehrinin daha iyi olması için çalışacak insanlara da ihtiyaç var... Ben bu çok güzel ve çok iğrenç şehri çok seviyorum. Ve bunaldığımda sığınabileceğim, ÜNYE gibi bir hazinem olduğu için de en şanslı İstanbul vatandaşlarından biriyim.

ÜNYELİYİK ELHAMDULİLLAH

            1459'da (İstanbul'un Fethi'nden 6 yıl sonra) Fatih Sultan Mehmet tarafından Osmanlı yapılan Ünye 1990'da ne âlemde?

            ... 1990 Ünye'si il adayları arasında.

            Son yıllarda gösterdiği gelişmeler ve modern yapısıyla il olmaya lâyık bir güzel şehir Ünye. Altyapısının önemli bir bölümünü tamamlamış olan Ünye, Türkiye'de örnek alınması gereken bir çalışma sürdürdü geçtiğimiz yıllarda.

            Ünye Limanı, Ünye Havaalanı, Kanalizasyon Deniz Deşarjı, Şehir Kanalizasyon Hattı, Yeni Su Şebekesi, Sanayi Sitesi, SSK Psikiyatri Hastanesi, TMO Siloları ve tarihinden aldığı mirasla kucakladığı Nahiye'leri ve Köy'leriyle (TBMM Genel Kurulu İlçe yapılacak 131 yerin içinde Çaybaşı ve İkizce'yi de gösterdi) Ünye İl olmaya doğru "sağlam", "güvenli", "mantıklı", "umutlu" adımlar atıyor.

            Ama Ünye yine de hüzünler içinde.

            Ünye'nin hüznü çocuklarından. Hayırsız evlâtlarından. Yazın denizinde serinleyip, çam ağaçlarının oksijeniyle ciğerlerini doldurup, Yaz bitince çekip giden ya da hiç uğramayan; onun için kılını bile kıpırdatmayan öz çocuklarındandır hüznü.

            Ünye'den çıkıp yüksek okullarda okumuş, yüksek mevkilerde, orta mevkilerde her meslekten insan var. Peki nerde bunlar? Ünye için ne yapıyorlar?

            Hiç!!!

            Yıllardır hep aynı isimleri görürüz Ünye için çırpınanların içinde. Doğdukları şehre gönülden bağlı bu Ünye dostlarına selâm olsun. Ünye, gerçek çocuklarının çabalarıyla başarıya ulaşacaktır.

            Bu dönem kenetlenme, Ünye'mize sahip çıkma, onu daha ilerilere götürme dönemidir. Ama kaç kişi var Ünye'yi düşünen, görüşlerini açıklayan, yazan, çözüm öneren, koşturan?

            Suçluyorum!

            Açık açık suçluyorum; ellerinde imkân olduğu halde hiçbir şey yapmayan herkesi. Her yaştan, her işten Ünye dostları; sizi Ünye için konuşmaya, yazmaya, mücadele etmeye, "burdayım" demeye çağırıyorum.

            Ben "burdayım"...

 

ÜNYE
BELEDİYE KONSERVATUARI
Haftalık ÇAĞRI Gazetesi'nin Yıl : 14,
Sayı : 584, 28.05.1990 tarihli nüshasında yayımlandı.

Makale : İsmail CANBULAT
(Çağrı Gazetesi İstanbul Temsilcisi)

            Büyük umutlarla temeli atılan ÜNYE KÜLTÜR SİTESİ'nin iş hanı olacağı söylentileri kulağımıza geldiğinden pek şaşırmadık. Artık bu ülkeden ve bu yılların Türkiye'sinde yaşayan insanlardan gelecek hiçbir şeye şaşırmıyoruz. "Alıştık."

            "Kültür Merkezi'nin çatısını yıkmak" dedikoduları yapılıyorken Ünye'deydim. Pek ciddiye almadım ama kendi kendime de sordum : Ya yaparlarsa? Ya Kültür Merkezi çok katlı bir iş hanı olursa?

            Ünye'de çok genç bir nüfus var. Gençler Lise'yi bitirdikten sonra Üniversite'ye ya da bir işe girememişlerse Ünye sokaklarını turluyor, okey oynuyor, bilârdo 'takılıyor' ya da 'içiyorlar'. San'at ve spor yapma imkânı bulan genç insan sayısı yok denecek kadar az.

            Bu insanlara imkân sağlanmış olsa, hayâl edemeyeceğimiz boyutlarda bir kültür spor patlaması yaşanır Ünye'de. ...80 yılında 100. yıl kutlamaları nedeniyle, Belediye bünyesinde çeşitli san'atsal etkinlikler düzenlenmişti.

            Tiyatro, halk oyunları ve korolar Belediye desteğinde çalışmışlar, çok güzel ürünler sunmuşlardı Ünyeliler'e. Ama bu çalışmanın devamı gelmedi. Belediye, Ünye'deki san'ata - kültüre sahip çıkmadı.

            Karadeniz insanı hareketli, kıpır kıpır bir karaktere sahiptir. Olumlu alanlara kanalize edilirse verimli çalışmasıyla başarıyı yakalar.

* Ünye'de MUSİKÎ CEMİYETİ
tarihin karanlıklarında unutulmuş gibi.

* HALK OYUNLARI faaliyetleri kıpırdanmaya başlamışsa da
eski hareketli konumunda değil.

               

* HALK EĞİTİMİ MERKEZİ
san'atsal etkinliklerini unutmuş gibi.

* ÜNYE KÜLTÜR VE TURİZM DERNEĞİ  (ya da Vakfı) nerelerde?

            Gençlerimize san'at yapabilecekleri, yeteneklerini gösterebilecekleri imkânları sağlamak, organizasyonlar kurmak, teşvik etmek ve parasal kaynak sağlamak o yörenin yöneticilerinin en önemli görevlerinden biridir. Hele söz konusu olan yer, yetenekli, canlı gençleri olan ÜNYE ise.

            Ünye Kültür Merkezi (Sitesi) Ünye gençliğine hizmet için düzenlenmeli, parasal kaynak için Ünyeliler'den, Ünye dostlarından, Devlet'ten yardım alınmalı; bir Kültür, San'at Vakfı kurulmalıdır. Ünye Belediyesi de organizasyonu yapmalı, kendi bünyesinde bir konservatuar kurmalıdır.

            Artık "Ünye Belediyeleri" san'ata ve kültüre daha fazla gözlerini kapayamazlar. San'at çalışmaları yapmak, Belediye'nin önemli görevleri arasındadır. Ama Ünyeliler'in de sahip çıkması, gençlerin isteklerini göstermesi, yardımcı olması gerekir.

            Artık ileriye bakma zamanı gelmiştir. Ünye gençleri san'at ve kültür çalışmalarını sürdürecekleri ve eğitim alacakları bir konservatuara ihtiyaç duyuyor. ÜNYE BELEDİYE KONSERVATUARI için kolları sıvayalım. Kültür Sitemizi faaliyetleri sergilemek için hazırlayalım, donatalım.

            Ünye gençliğini san'atla, kültürle, bilimle tanıştıralım. Bu teklifi aklı almayanlara, erken bulanlara ve gülüp geçenlere en etkili cevabı yine Ünye gençliği verecektir.

            HAYDİ GENÇLER,
            HAYDİ ÜNYELİLER,
            HAYDİ BELEDİYE,

            Büyüyen Ünye'de san'at ve kültürün önemini kavrayan herkes; gençlerin kahve köşelerinden, birahanelerden kurtulmalarının gerektiğine inanan herkes; İl olması konuşulan Ünye'nin san'at ve kültür hayatının da canlanması gerektiğine inanan herkes;

            San'atçılarıyla da sesini duyuracak, başarılı tiyatrocular, müzisyenler, folklorcular yetiştirecek ÜNYE BELEDİYE KONSERVATUARI'na inanan Ünyeliler...

            HAYDİ!!...

            Sırada daha çok "iş" var.

                                                            İsmail CANBULAT

 

Ünye Makaleleri Sayfasına  

Dönmek İçin TIKLAYINIZ

 

YAZDIR